24 Mayıs 2022 Salı

OSMANLI SARAY TEŞKİLATI-2

OSMANLI DEVLET ANLAYIŞI/ OSMANLI MERKEZİYETÇİ YAPISININ GÜÇLENDİRİLMESİ

 

·         Osmanlılar, yönetimde Selçukluları örnek aldılar.




·         Osmanlı devlet anlayışı ve yönetim sisteminin temelleri;

1.       eski Türk gelenekleri,

2.       İslam dininin devlet anlayışı ve

3.       hâkim olunan topraklardaki devlet anlayışlarına dayalıdır.

 

·         Osmanlı devlet yönetimi, sömürgeci bir anlayış görülmez.

·         Osmanlı yönetim sistemi adalet ve himayeye dayalıdır. Osmanlı Devleti bu sayede hâkim olduğu topraklarda uzun süre varlığını korumuştur.

·         Osmanlı Devleti’nde, devletin devamlılığı esastır. Bu yüzden sonsuza kadar yaşayacağı düşüncesi için “Devlet-i Ebed Müddet”, devletin büyüklüğü için de “Devlet-i Âliyye, Devlet-i Muazzama” gibi unvanlar verildi.

·         Türk cihan hâkimiyeti ülküsü, Osmanlı cihat anlayışı ile birleşerek İslamiyet’i yayma politikasına dönüştü.

·         İlk Türk devletlerinde olduğu gibi “kut alma” anlayışı Osmanlı’da da devam etti.

·         Osmanlı’da ilk dönemlerde: Ülke hanedanın malıdır.” anlayışı vardı ve dolayısıyla veraset sistemi belirsizdi. Padişahın tüm çocuklarının tahta çıkma hakkı vardır

·         I. Murat döneminde: Ülke hükümdarın ve oğullarının malıdır.” anlayışına dönüştü. Böylece hâkimiyet bir sülaleden alınarak bir aileye mahsus kılındı. Her ne kadar şehzadeler arasında taht mücadeleleri yaşansa da ülkenin bölünmesinin önüne geçildi.



·         II. Mehmet döneminde : “Fatih Kanunnâmesi’ olarak adlandırılan düzenlemelerle, padişah, tüm ülkenin sahibi kabul edilip hükûmet, ordu ve yönetim birimlerinin doğrudan bağlandığı güç merkezi oldu. Kardeş katli yasalaştı.



·         Mehmet dönemindeki merkeziyetçilik için yapılan çalışmalar

1.       Kardeş katlinin yasalaşması

2.       vezir-i âzamlık ve beylerbeyliği gibi önemli görevlere önemli Türkmen aileler getirilmemeye başlandı. Devşirmeler önemli makamlara getirildi.

3.       Sadrazamın etkinliğini artırarak Divan toplantılarına başkanlık yapması sağlandı. Böylece sadrazamın padişaha bağlılığı artırıldı.

4.       Müsadere sistemi uygulandı. Devlet hazinesine gelir sağlamak ve üst düzey yöneticilerin öldükten sonra mirasçılarına bir şey bırakamayacaklarını düşünerek dürüst davranmalarını sağlamaktı.

5.       Haremden evlenme geleneği başlatır. Böylece padişahın evlendiği ailenin güçlenmesinin önüne geçilir. (I. Bayazid’in Germiyanlıların kızıyla evlenmesi)

DEVLET İDARECİLERİNDE BULUNMASI GEREKEN VASIFLAR

·         II. Murat zamanında Osmanlı sarayına girmiş olan Venedik elçisi Andrea Coscolo padişahın,Şehzade Mehmet’e ülke yönetimi ile ilgili nasihatlerini kaleme almıştı.

·         Eser Nasihat-üs Sultan Muradadını taşır.

 


·         Müsadere sistemi uygulandı. Devlet hazinesine gelir sağlamak ve üst düzey yöneticilerin öldükten sonra mirasçılarına bir şey bırakamayacaklarını düşünerek dürüst davranmalarını sağlamaktı.

·         Haremden evlenme geleneği başlatır. Böylece padişahın evlendiği ailenin güçlenmesinin önüne geçilir. (I. Bayazid’in Germiyanlıların kızıyla evlenmesi)

 

·         Padişahın başa geçmesi

·         cülus töreni ve cülus bahşişi :

·         cülus töreni; padişahın başa geçme törenidir.

·         cülus bahşişi; padişahın kapıkulu askerkerine dağııttığı başa geçme parasıdır.

·         Eyüp Sultan Türbesi’ni ziyaret:

·         Padişah kendisine eşlik edenlerle Eyüp Sultan Türbesi’ni ziyaret edip kılıç kuşanırdı.

 


·         Osmanlı öncesi Türk devletlerinde nasihat/siyasetnameler

·         Osmanlı Devleti’nde tahta çıkan padişahların ve idarecilerin sahip olması gereken vasıflar, gerek padişahların gerekse bazı devlet adamlarının yazmış oldukları nasihatnâme ve siyasetnâmelerde belirtilmiştir.

·         Nasihatnâme ve siyasetnâmeler, devlet yönetimiyle ilgili, devlet idarecilerine ve devlet adamlarına idarecilik ilim ve sanatına dair bilgiler veren, onlara pratik tavsiyelerde bulunan ve onların adaletli bir yönetim oluşturmalarını sağlamak ve istemek amacıyla yazılan siyasi ve ahlaki içerikli eserlerdir.

 

·         Nasihatnâme ve siyasetnâmelere, önceki Türk İslam devletlerinde de rastlamak mümkündür.

·         Kutadgu Bilig: Karahanlılar Dönemi’nde, Yusuf Has Hacip’e ait “Kutadgu Bilig” buna örnektir.

·         Siyasetnâme:Büyük Selçuklu Veziri Nizam’ül-Mülk’ün “Siyasetnâme” adlı eserleri bu tür eserlere örnek olarak gösterilebilir.

 


·         Osmanlı’da bazı nasihatler

·         Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihatleri ki bunlar dinî, ilmî ve ahlaki öğüt niteliğindedir.

·         II. Murat’ın, oğlu II. Mehmet (Fatih) için yazmış olduğu “Nasihat-üs Sultan Murad”; Yavuz’un, oğlu I. Süleyman’a (Kanuni) yazdığı “Siyasetnâme” ile

·         Vezir-i âzam Lütfi Paşa’nın yazmış olduğu “Âsafnâme” önemli nasihatnâme ve siyasetnâmelerin arasında gösterilebilir.

·         Nasihatnâme ve siyasetnâmeler de padişah ve yöneticilere genel olarak

1.       adaletli olma,

2.       ihsan kapılarını açık tutma,

3.       emanete riayet etme,

4.       reayaya karşı şefkat ve merhametli olma,

5.       görevi ehil ve hakkı olanlara verme,

6.       idare altında bulunanları kendi evladı gibi görme ve hakkını gözetme,iyilik ve lütufta bulunmaları

7.       bilim insanlarına destek olmaları, bilimsel faaliyetleri için gerekli ortamı hazırlamaları tavsiye edilir.

 

 

·         ŞEHZADELER VE SANCAĞA ÇIKMA USULÜ

·         Osmanlı Devleti’nde, padişahın erkek çocuklarına “şehzade” denirdi.

·         Osmanlı Devleti’nde şehzadeler, sancağa çıkmadan önce sarayda, şehzadelerin eğitimi konusunda devrin en ileri hocalarından en iyi eğitimi almaktaydılar Sarayda iç oğlanlarla birlikte dinî, ilmî ve idari alanlarda eğitim görürlerdi.

·         Binicilik ve dövüş sanatları eğitimini iç oğlanlarla birlikte alırlardı. Hatta saray içinde şehzadelerin eğitimine ait bir de “Şehzade Okulu” bulunmaktaydı.

 


·         Şehzadelerin eğitimlerinin bir diğer ayağı da sancaklara çıkarılmalarıydı.

·         Osmanlı şehzadelerin, gelecekte hükümdar adayı olmaları vesilesiyle gerekli beceri ve tecrübeyi almaları için kendilerine yardımcı olarak atanan lalalar nezaretinde sancaklara çıkarılırlardı.

·         Sancağa çıkma yaşı genelde on beş idi.

·         II. Mehmet (Fatih) sekiz yaşında, II. Bayezid ise yedi yaşında sancağa gönderilmiştir.

·         Osmanlı Devleti’nde, İzmit, Bursa, Kefe, Konya, Kastamonu, Kütahya, Manisa ve Amasya gibi şehirler önemli şehzade sancaklarıydı.

 


·         Şehzadeler yanlarında annesi, lalaları ve askerleri dışında; defterdar, nişancı, Divân kâtibi, kapıağası, tabib, bahçivan vb. görevlilerle birlikte sancağa gönderilirlerdi.

·         Sancakta bulunan şehzadelere “Çelebi Sultan” denirdi.

·         Sancağa çıkarılan şehzadelerden yaşları müsait olanlar, tıpkı başkent İstanbul’daki Divâna benzer bir Divân teşkilatı kurar, sancaklardaki idari işleri yürütürlerdi.

·         Dolayısıyla sancaklar âdeta küçük bir devlet teşkilatlanmasının örneğini gösterir ki bu sayede şehzadeler devlet yönetimini yaşayarak öğrenmiş olurdu.

 


·         II. Selim Dönemi’nden itibaren şehzadelerin sancaklara çıkma yönteminde sadece büyük ve hükümdar adayı olan şehzadenin sancağa çıkmasına karar verildi ve sadece Manisa şehri şehzade sancağı olarak belirlendi.

·         XVII. yüzyıldan itibaren ise büyük şehzadenin de sancağa çıkma usulü tamamen kaldırılarak şehzadelerin sarayda eğitim almalarına karar verildi.

·         «Sancağa çıkma» yerine şehzadelere ismen sancak verilerek yerine mütesellim (vekil) gönderildi.

 


11 Mayıs 2022 Çarşamba

SULTAN VE OSMANLI MERKEZ TEŞKİLATI -1

SULTAN VE OSMANLI MERKEZ TEŞKİLATI

TOPKAPI SARAYI VE DİVAN-I HÜMAYUN

·         Topkapı Sarayı: Fatih’ten itibaren yaklaşık dört asır yönetim merkezidir.

Topkapı Sarayı'nın giriş kapısı (Bab-ı Hümayun)

                                         


·         İstanbul’un başkent olmasıyla İstanbul’a Türkmenler iskan edilir ancak gayrimüslimlerin burada kalması da sağlanır.

·         Topkapı Sarayı; enderun (iç saray), birun (dış saray) ile padişahın özel hayatını geçirdiği harem olmak üzere üç bölümden oluşuyordu.



1.       Enderun (İç Saray): Bu kısım devlet idaresinin ve devlet adamı yetiştirilmesinin de merkezidir. Enderun Mektebi ile devşirilen yetenekli/zeki çocuklar yetiştirilir.

2.       Birun (Dış Saray): Osmanlı sarayı ve padişahın dış hizmetine bakan ve sarayda kalma mecburiyetinde olmayan; padişah hocası, hekimbaşı, göz hekimi, hünkâr imamı gibi ulemâ sınıfından olanlarla şehremini, darphane ve arpa eminleri gibi sivil görevlilere de “Birun halkı” veya “Dış halkı” denirdi. Bunların dışında emir-i âlem, kapıcılar kethüdası, çavuşbaşı, mir-i ahur, bostancı ve bunların emrindekiler Birun görevlilerini oluştururlardı.

3.       Harem Osmanlılar Dönemi’nde evler ve devlet adamlarının konutları saraylar, harem ve selamlık diye ikiye ayrılmıştı. Devşirme sistemi ile hareme alınan cariyeler, sıkı disiplini altında Müslüman adap ve terbiyesiyle yetiştirilir.

Topkapı Sarayı'nın kısımları ve kapıları





DİVÂN-I HÜMÂYUN VE ÜYELERİ

Divân-ı Hümâyun:

·         Osmanlı’da devlet işlerinin görüşüldüğü meclistir.

·         Orhan Bey döneminde kuruldu.

·         I. Murat döneminde genişletildi.

·         Fatih’e kadar her gün toplanırken daha sonraları haftada iki defa toplanmaya başlandı.

·         Divan’a Fatih’e kadar padişah başkanlık ederken sonraları kurula sadrazam başkanlık yapmaya başlar.

·         Padişah kafes arkasında divanı dinlemeye başlar.

·         Zamanla toplantılar sadrazam konutu olan Bab-ı Âli ‘de yapılmaya başlanır.

·         Divan daha çok günümüzde Bakanlar Kurulu, Danıştay, Yargıtay gibi devlet kurumlarının görevlerini yerine getirir.

·         Divânda idari, askerî, hukuki, adli, mali konular; davalar ve şikâyetler görüşülüp karara bağlanırdı

·         Osmanlı hukuk sistemi gereğince kanun sayılırdı. Haksızlığa uğradığını düşünenler de buraya başvurabilirlerdi.

Temsili Divan toplantısı


 

Divan üyeleri:

Vezir-i âzam (Sadrazam): Padişahın mutlak vekiil / mühürlerden birini taşırdı / Divan'ın başkanı önce padişah sonra sadrazam/ “Serdar-ı Ekrem”unvanıyla orduya komuta eder. / başkentteki yönetimden sorumludur.

Temsili sadrazam


Vezirler: padişahın yardımcısı iken ülke sınırları ve sorunlarının artmasına bağlı olarak vezir sayısı da artmış ve bu nedenle birinci vezire vezir-i âzam denilmiştir. /Kubbealtı vezirleri, Topkapı sarayında görevli vezirlerdir.

Kubbealtı


Kazasker: Adalet ve eğitim/ kadı ve müderrislerin atamaları/ Anadolu ve Rumeli kazaskeri olarak sayıları ikiye çıkarılmıştır.

Defterdar: Mali alandaki tüm işlemlerden sorumlu idi. Divânda iki defterdar bulunurdu. Rumeli defterdarı baş defterdar olarak Anadolu defterdarından daha geniş yetkilere sahipti. Baş defterdar yatırım, para basımı ile ilgili girişimleri ve hazırladığı bütçeyi önce sadrazama sunar, padişah onayı ile de uygulamaya koyardı.

Rumeli ve Anadolu


Nişancı: Ferman ve berata padişahın tuğrasını çekerdi./arazileri tapu tahrir defterlerine yazardı/ Tevkiî ya da Tuğraî olarak da bilinirdi.

Şeyhülislam: Divânın asli üyesi olmayan şeyhülislam, gerekli görülen konularda Divâna çağrılır ve fikri alınırdı. İlmiye sınıfının başı olarak en yüksek din görevlisi konumundaydı. Divânda alınan kararların şeri hukuka uygun olup olmadığı yönünde karar verirdi. Şeyhülislamın bu kararına da fetva denirdi.

Reisülküttap: Asli üyesi değil/ Divân kâtiplerinin ve kalemlerinin şefi/ XVII. yüzyıl sonlarına kadar nişancıya tabi / fermanlara uygun olarak emirleri yazmak, padişah ve vezir-i âzama gelen mektupları tercüme ettirerek bunlara cevaplar hazırlamaktı.

Kaptanıderya: Kanuni Sultan Süleyman Dönemi’nden itibaren kaptanıderya da Divânın asıl üyesi olmuştur. Denizcilik işlerinden sorumlu en büyük komutan sıfatındaydı. Tersaneye ait işlere bakar, donanma ile ilgili çalışmaları yürütürdü.

Yeniçeri Ağası: Askerî konularda gerek görüldüğü zaman Divâna çağrılırdı. Kapıkulu askerlerinin her türlü sorununu Divâna iletirdi. Aynı zamanda başkent İstanbul’un da güvenliğinden sorumluydu.

OSMANLI DEVLET ANLAYIŞI/ OSMANLI MERKEZİYETÇİ YAPISININ GÜÇLENDİRİLMESİ

·         Osmanlılar, yönetimde Selçukluları örnek aldılar.

·         Osmanlı devlet anlayışı ve yönetim sisteminin temelleri;

ü  eski Türk gelenekleri,

ü  İslam dininin devlet anlayışı ve

ü  hâkim olunan topraklardaki devlet anlayışlarına dayalıdır.

·         Osmanlı devlet yönetimi, sömürgeci bir anlayış görülmez.

·         Osmanlı yönetim sistemi adalet ve himayeye dayalıdır. Osmanlı Devleti bu üç öge sayesinde hâkim olduğu topraklarda uzun süre varlığını korumuştur.

ü  Osmanlı Devleti’nde, devletin devamlılığı esastır. Bu yüzden sonsuza kadar yaşayacağı düşüncesi için “Devlet-i Ebed Müddet”, devletin büyüklüğü için de “Devlet-i Âliyye, Devlet-i Muazzama” gibi unvanlar verildi.

Türk cihan hâkimiyeti ülküsü, Osmanlı cihat anlayışı ile birleşerek İslamiyet’i yayma politikasına dönüştü. İlk Türk devletlerinde olduğu gibi “kut alma” anlayışı Osmanlı’da da devam etti. 

ETKİNLİK-ÖDEV

1.       Topkapı sarayı’nın ………………., …………………. ve …………………………. Diye üç bölümü vardır.

2.       Topkapı’nın dış saray olarak anılan bölümü …………………………..’dur.

3.       Topkapı’nın iç saray olarak anılan bölümü …………………………..’dur.

4.       Osmanlı’da devlet işlerinin görüşüldüğü meclise ……………………… denir.

5.       Divan Osmanlı padişahlarından ………………………. Döneminde kuruldu.

6.       Divan’a önceleri ………………….. başkanlık ederken sonraları ……………………… başkanlık etmeye başladı.

7.       Serdar-ı Ekrem unvanıyla orduya komuyta eden yönetici …………………………..’dır.

8.       Adalet ve eğitim işlerinden sorumlu yöneticiye …………………………… denir.

9.       Yeniçerilerin başı olup İstanbul’un güvenliğini sağlayan yönetici ……………………………’dır.

10.    Bütçe işlerinden sorumlu yönetici ………………………………’dır.

11.    Osmanlı’da tuğraları çeken yönetici …………………………………’dır.

12.    İlmiye sınıfının başı olarak en yüksek din görevlisi konumundaki yönetici ………………….………….’dır.

13.    Dış işlerinden sorumlu yönetici ………………………………………’tır.

14.    Osmanlı Devleti’nde, devletin devamlılığı esas olduğu için ……………………………………………….. unvanı verilir.

15.    Topkapı sarayında görev alan vezirlere ……………………………….  denir.


Rumeli’de Hâkimiyet Kurulması

   Rumeli’de Hâkimiyet Kurulması ü  1353’ten itibaren Rumeli’ye geçen  Osmanlılar , yaklaşık bir asır içinde bölgede hâkim güç hâline geldi....