Gaius Flavius Valerius Aurelius Constantinus
(I. Constantinus) ( 307-337)
·
Tarihte
Büyük veya Magnus unvanıyla anılır.
·
Flavius Valerius Constantinus, I.
Constantius Chlorus (305-306 arası Roma imparatoru) ve Helena’nın oğlu olarak 272 yılında günümüz Sırbistan sınırları
içinde yer alan Illirya topraklarında dünyaya gelmiştir. Annesi Flavia Iulia Helena Augusta’nın İsa’nın
çarmıha gerildiği çivi ve haçın kalıntılarını bulduğuna başta Ortodoks olmak
üzere birkaç mezhep tarafından kabul edilir.
·
293’te
tetrarşi (dörtlü yönetim) sistemi kurulduğunda Maximianus’un(286-305) caesar’ı
olan I. Constantius Chlorus, oğlu
Constantinus’u da Doğu’daki Diocletianus’un(284-305) sarayına göndermiş ve
Constantinus orada gerekli eğitimi almıştı.
·
305’te Diocletianus(Doğu
imparatoru) ve Maximianus(Batı
imparatoru) tahttan çekilince onların yerini caesar’ları, yani Galerius(305-311) ve I. Constantius(305-306)
almışlardı. Artık, Constantinus artık augustus olarak Doğu’da hüküm süren
Galerius’un idaresi ve gözetiminde bulunuyordu. Batı’nın idaresini üstlenen
augustus l. Constantius, Britannia’da Pictlere (İskoçya’nın doğu ve
kuzeydoğusunda yaşayan antik halk) karşı sefere çıktığında Galerius’tan oğlu
Constatinus’u kendisine yardım için göndermesini talep etmiş ve baba-oğul
Britannia’da Pictlere karşı birlikte savaşmışlardı. Constantius Britannia’da
Eburacum (York, günümüzde İngiltere’de bir şehir)’da öldüğünde, askerler oğlu
Constantinus’u augustus ilân etmişlerdi. Ancak, Doğu’nun caesarı Galerius
Constantinus’a verilen bu unvanı kabul etmedi ve ona caesar unvanı verdi.
Tetrarşi kurucusu Diocletianus
·
Batı’nın
augustus’u olarak Flavius Valerius Severus’u(II. Severus, 306-307) atadı. Ancak daha
sonra Constantinus, önceki augustus Maximianus’un kızı Fausta ile evlendiğinde,
Maximianus, onun augustus unvanını kabul etti.
·
Constantinus
augusluktan caesar rütbesine indirildi. Constantinus, sonradan kendisine karşı
bir tutum içine giren Maximianus’u Massilia’da (günümüzde Fransa’da bir şehir) yenerek onu intihara zorladı. Dogu’nun augustus’u Galerius’un
ölümünden sonra, Constantinus bu kez Maximianus’un oğlu Maxentius(306-312) ile
savaşmaya başladı. 312 de Constantinus, Alpler’den geçerek Roma’daki
Maxentius'un üzerine yürüdü. Maxentius Roma’dan ayrılıp Constantinus’un
ordusunu şehrin dışında karşıladı.Tiber nehri üzerinde gerçekleşen Milvius
Köprüsü (312) savaşında Constantinus, Maxentius’u yendi.
Constantinus'un rüyası "in hoc signo vinces" (bu işaretle yeneceksin)
·
Savaş
öncesinde Constantinus, rüyasında askerlerin kalkanları üzerine İsa’nın parıldayan
khi ve rho harflerini üst üste görerek tanrıdal bir sesin kendisine "in hoc signo vinces" (bu işaretle yeneceksin) diyerek galip geleceğini bu nedenle bu işaretin askerlerin kalkan ve
miğferlerine çizmeleri halinde savaşı kazanacaklarını
görmüş ve bu yüzden askerlerine bu monogramı kalkanlarına çizmelerini
emretmişti. Savaşı kazandığında da bu rüyanın etkisi olduğunu düşündü. Kendisi
de Hristiyanlığı benimser. Bu zaferden sonra Roma Senatus’u Constantinus’un
augustus unvanını onaylayarak tüm imparatorluk yetki ve güçlerini ona verdi.
Constantinus, Galerius’un yerine augustus olan Maximinus Daia’ya 313’te
kendisiyle birlikte consullük verdi. Ancak, Milvius Köprüdü Savaşı’ndan 6 ay sonra Licinius’un da Tzouroulon(Çorlu)
adlı savaşta Maximinus Daia’yı saf dışı bırakması sonrasında imparatorluk
sadece Constantinus ile Licinius’a kalmıştı.
Milvius Köprüdü Savaşı temsili
·
313
’te Licinius(308-324),
Constantinus’un üvey kız kardeşi Constantia
ile Mediolanum’da(Milano,İtalya’da bir şehir) evlendi ve Constantinus ile
Licinius arasındaki yakınlık perçinlendi. İki augustus, Constantinus ve
Licinius Mediolanum’da Hıristiyanlara 313’te Milano Fermanı'nı yayımladılar.
·
Constantinus
ve Licinius 315 yılı consullügünü de paylaştılar. İki augustus arasındaki
rekabet ve güç paylaşımı önceleri pek su yüzüne çıkmasa da ve Constantinus
Batı’nın, pagan olan Licinius ise Balkanlar ve Doğu’nun yönetimini üzerine
alarak bu birlikteliği sürdürmeye çabalasalar da bu denge politikası fazla uzun
sürmedi ve iki augustus arasında savaş patlak verdi. Constantinus’un,
kayınbiraderi Bassianus’u caesar
ataması da iki augustus arasındaki anlaşmazlığı körükledi. Bu yüzden 316’da
Constantinus Balkanları istila etti ve Licinius’u saf dışı bırakmak istedi.
Constantinus, Licinius’un ordusunu önce 316’da Pannonia’daki(Balkanlar’da
eyalet) Cibalae’da(Vinkovci,günümüz Hırvatistan’da bir şehir), sonra da
Trakya’daki Campus Ardiensis’te(Harmanlı, günümüz Bulgaridstan’da bir şehir)
yendi. Ancak Constantinus üstün olmasına rağmen Licinius’un ordusu geri
çekilerek tam bir yenilgi almaktan kurtulmuştu.
·
317
de Serdica(Bulgaristan başkenti Sofya) bir anlaşma yapıldı. Licinius, Balkan
eyaletlerinin çoğunu Constantinus’a devretmek zorunda kaldı. Constantinus’un
çocuklan Crispus ve Constantinus ile küçük Licinius caesar ilân edildiler.
·
İki
taraf bir süre mücadeleye girmekten kaçındılar. Licinius, belki Constantinus’a muhtemelen
hoş görünmek için önceleri Hıristiyanlara hoşgörü gösterdiyse de sonradan
onlara karşı şiddet uyguladı. Hıristiyanları devlet görevlerinden ve ordudan
uzaklaştırmak istedi. Bu durum, Constantinus’u endişelendirir.
·
Bu
arada Gothları püskürtmeye çalışan Constantinus’un, Licinius’un kontrolü
altındaki topraklara geçmesi, Licinius’la Constantinus’u karşı karşıya getirdi.
Constantinus 324’te büyük bir ordu toplayarak ve Licinius’a saldırır.
Constantinus, Hellespont(Çanakkale) deniz savaşında ve 324’te Hadrianopolis (günümüz
Karabük Eskipazar) ve Khrysopolis(İstanbul’da Üsküdar) savaşlarında Licinius’u
yendi. Licinius Nikomedeia’ya kaçınca Nikomedeia kuşatıldı, Licinius hayatının
bağışlanacağı sözü üzerine teslim oldu. Licinius, tehlike olmaktan çıkınca I.
Constantinus tetrarşi sistemine de son vererek ülkeyi kendi yönetiminde
birleştirdi. Licinius Thessalonike’de (Yunanistan,
Selanik) gözaltında yaşamaya başladı. Fakat Constantinus bir süre sonra 325’te
onu öldürdü.
Labarum sembolü, Mesih'in Latince adının görünümü( Christus,khi ve rho harfleri)