A) İLK TÜRK DEVLETLERİNDE TOPLUM
İlk Türk Devletlerinde Toplumsal Yapının Özellikleri
·
Orta Asya, karasal iklimin olduğu
coğrafyaydı.
·
Bu nedenle konargöçer yaşam Türklerin
yaşayışını, inancını, örf ve âdetlerini etkilemiştir.
Konar göçer yaşamda at önemlidir.
·
İlk Türk toplumunda sınıf farkı olmasa
da toplumda yönetenler ve yönetilenler olarak ayrılır.
·
Ancak kanun önünde herkesin eşit
olduğu da kabul edilirdi
·
Yönetenlerin toplumun huzur ve
refahını sağlama görevleri vardır.
·
Türklerde
1.
liyakatli,
2.
zeki,
3.
dürüst ve
4.
çalışkan olanlar makamlara
gelirlerdi.
·
İlk Türk toplumlarında yardımseverlik
ve dayanışmaya çok büyük önem verilmiştir. Bu nedenle birlik ve beraberlik içerisinde
hareket edilmiştir.
·
Türklerde birlik, beraberlik ve
yardımlaşmanın sağlanmasında bayramlar da önemli bir yere sahipti. İlk defa Kâşgarlı
Mahmud’un Divân-ı Lügâti’t Türk‘te Yengi Kün ismiyle geçen Bedhrem (bayram),
Türk halkı tarafından Nevruz (Bahar Bayramı) gibi isimlerle
anılmıştır.
·
Bayram kutlamalarına katılan halk Kök
Türk ve Uygurlardan itibaren katılırdı.
·
Hun döneminde savaş döneminde
herkes asker iken barış dönemlerinde günlük hayatlarına dönerlerdi.
·
Konargöçer olan Hunlar hayvancılıkla
uğraşırdı.
·
Mete Han’a göre ele geçirilen her
bölgede yaşayan halk için «Hun oldu» derken ülkede yaşayanlar arasında ayrım
yapmazdı.
·
Kök Türklerde de halk ayrıma
tutulmaz.
·
Orhun Yazıtları’nda geçen;
ü “Ey Türk bodunu, devletini ve töreni kim bozabilir?” sözü, Kök
Türklerin töreye verdiği önemi ifade eder.
ü “Çıplak milleti elbiseli kıldım. Yoksul milleti zengin (bay) kıldım.
Az milleti çok kıldım.” sözü sosyal
devlet anlayışını ifade eder.
·
Uygurlar Mani dininin
etkisine rağmen eski âdet ve törelerini bütün canlılığıyla korumuşlardır.
·
Uygurların büyük bir bölümü
yerleşik hayata geçmiş, halkın bir kısmı ise konargöçer hayatı tercih ederek
at, koyun, sığır ve deve yetiştiriciliği yapmaya devam etmiştir.
·
Ancak Uygurların önemli kısmı da
tarımla uğraşmaya başlamıştı.
·
Yaşam tarzının dine etkisi
·
Türklerin yaşadığı coğrafya ve
sert hayat şartları, Türklerin inançlarının şekillenmesinde de etkili olmuştur.
·
Yağmur, kar, fırtına ve şimşek
gibi doğa olayların nedenlerini gökyüzünde görmüşlerdi.
·
Bu durum Türkleri, Gök Tanrı
inancına yönelmişti.
·
Türklerde tek Tanrı inancı hâkim
olmuştur.
·
Tengri: Tanrı
·
Kam(Şaman): Din adamı
·
Tanrılar için kurban adama vardı.
·
Türklerde toprak, su, ateş ve hava
kutsal sayılırdı.
·
Güneş, Ay, yıldız, ırmak, dağ,
büyük kaya, orman, ateş, yer, su ve yıldırım gibi canlı ve cansız varlıkların
birer ruh taşıdığına inanmışlar ve devlet reislerinin başkanlığında belirli
günlerde dinî törenler yapmışlar.
·
Yuğ: Cenaze töreni
·
Uçmağ: Cennet
·
Tamu(ğ): Cehennem
·
Balbal: Mezar taşı
·
Aile çekirdek aileden oluşur.
·
Ata(kang): Baba, Aile reisi kabul edilirdi.
·
Ana (Ög): Anne
·
Ogul: Erkek çocuk, evi tüttürecek kişidir.
·
Kız: Kız çocuk, miras hakkını çeyiz olarak alırdı.
·
Evlenen oğullar evden ayrılır. Baba
evi en küçük oğula kalırdı.
·
Baba ile devlet özdeşleştirildiği
için devlete «devlet baba» denilirdi.
·
Evliliklerde; Dış evlilik, Tek eşlilik vardı.
·
Kelin: Gelin
·
küdegü (güvey):Damat
·
Arkucu (savcı): Evlilikte aracı kişi (oğlan ve kız anlaşsa da aileyi ikna
eden)
·
Törün: Düğün
·
Söz kesimi, Nişan ve düğün
yapılırdı. Düğün törenleri yapılırken yemek de verilirdi.
·
Tutmaç ve yahni sevilen
yemeklerdi.
·
Borluk:
Üzüm yetiştirilen bahçe
·
Kımız:
Sevilen bir içecek
·
Ton (don): Elbise
·
Konargöçer yaşamda pantolon,
gömlek ve ceket önemli giysilerdendi. Çizme veya
çaruk (çarık)denilen ayakkabılar kullanırlardı.
·
Börk: Şapka
·
Türk Toplum Yapısında Kadının Üstlendiği Roller
·
İlk Türk devletlerinde kadınlara
önem verilirdi. Kadınlar siyasi ve idari işlerde üst kademelerde görev
alırlardı.
·
Mete
Han’ın eşinin,
·
Çin
devleti ile yapılan anlaşmada devlet adına imza atması ve
·
Mete
Han’ın Çin ordusunu kuşatmış olmasına rağmen eşinin telkinleriyle kuşatmayı
kaldırması,
·
ilk Türk
devletlerinde kadının rolünü ifade etmesi açısından önemlidir.
B)
İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE TOPLUM
·
İslamiyet öncesi Türk toplumunda
gündelik yaşamın işleyişini töre belirlerken, İslamiyet’in
etkisiyle töre kurallarının yanında İslami gelenek ve
görenekler de etkili olmaya başlamıştır.
·
İlk Türk Devletlerinde olduğu gibi
Türk İslam devletlerinde de bir sosyal tabakalaşma görülmediği
için zeki ve kabiliyetli olanlar devletin en üst kademesine kadar
yükselebiliyordu
·
Karahanlı Devleti’nin toplum yapısının çoğunluğu Türklerden oluşmuştur. Karahanlı
Devleti bu özelliğinden dolayı Türk İslam kültürünün sonraki nesillere
aktarılmasında köprü vazifesi görmüştür.
·
Gazneliler; Türkler, Gurlular, Hindular ve
İranlılar gibi farklı unsurlardan meydana gelmişti.
·
Büyük Selçuklularda Türkler, İranlılar ve Araplar; Türkiye Selçuklularında ise
Türklerle birlikte Süryaniler, Ermeniler ve Rumlar bulunuyordu.
·
Üç toplumda da devletin
yöneticileri Türklerden oluşuyordu.
·
Türklerin İslamiyet’i kabul ettiği ilk
dönemlerde eski Türk toplum yaşantısının etkileri yoğun olarak görülmüş, Büyük
Selçuklu Devleti’nin kurulmasıyla birlikte, Türk kültürünün yanında İran ve
Arap kültürü de etkili olmaya başlamıştır.
·
Türk İslam devletlerinde şehir
hayatı yaygınlaşınca şehirlerde cuma cami ve medrese gibi
İslam kültürünün etkileri görülmüş, halkın giyim kuşam, tutum ve davranışları
değişir.
· Bu dönemlerde de evlilik
önemlidir.
·
Savcı: Görücü/aracı
·
Küden: Düğün yemeği
·
Südlüg: Anne hakkı (süt hakkı), anneye elbise alınırdı.
·
Türk İslam
devletlerinde halk, yaşayış biçimlerine göre konargöçerler, köylüler
ve şehirliler olmak üzere üçe ayrılırdı.
·
Karahanlılar ve Gaznelilerin bir kısmı
konargöçer alışkanlıklarını devam ettirmişlerdi.
·
Büyük Selçuklularda şehirleşme yaygınlaşsa da Oğuz topluluklarının bir
kısmı konargöçer yaşam biçimini sürdürmeye devam etmiştir.
·
Türkler
yerleşik hayata geçince toplu hâlde yaşayabilecekleri şehirler kurmuşlardır.
·
Bu şehirlerin
en önemli özellikleri etraflarının surlarla çevrili olması, sur içerisinde saray,
hükûmet konağı, kışla, cuma camisi, meydan, pazar
yeri, çarşı, medrese, hamam ve hastane
bulunmasıdır.
·
Giyim –kuşam
·
Türk giyim
eşyaları arasında börk, kaftan, hırka, gömlek, şalvar
ve çizme vardı.
·
Türkler,
kırmızı ve yeşil ağırlıklı renkleri tercih ederler, kumaş olarak da pamuk,
yün, ipek ve kürk kullanırlardı.
·
Kadınlar
bol elbiseleri, erkekler ise vücuda yapışık dar kıyafetleri tercih
ederlerbaşlarına da çene altından bağlanan kırmızı bir börk giyerlerdi.
·
Türklerin
giyim kuşam kültüründe takıların önemli bir yeri vardı. Türk kadınları inci,
gümüş ve altın küpeler ile gerdanlık, bilezik ve yüzük gibi takıları
kullanmışlardır.
·
Oğuz Boylarının Yaptığı Göçlerin Sosyal Yapıya Etkisi
·
Oğuz
Boyları Anadolu’ya doğru önemli
göç dalgaları oluşturmuştur.
·
Oğuzların
Anadolu’ya yaptığı ilk göç dalgası, Malazgirt Savaşı’nın (1071) sonrasında,
·
diğer göç
dalgası da XIII. yüzyılda yaşanan Moğol İstilası sırasında oluşmuştur.
·
Türkler
Anadolu’ya geldikleri zaman Orta Asya kültür ve medeniyetini bu bölgeye
taşımış, aynı zamanda bu bölgenin kültür ve medeniyeti ile etkileşim içine
girmiştir.
·
Anadolu’ya
gelen Türkler, işlenemeyen topraklara yerleşerek oraları bayındır hâle
getirmişler, bu yerlerin Türk İslam kimliğine bürünmesi için buraların
güvenliğini ve sosyal düzenini sağlamaya çalışmışlardır.
·
İlk Türk İslam Devletlerinde
Kadının Yeri
·
İslamiyet
öncesi Türk toplumlarında kadınlara hem sosyal hayatta hem de devlet
yönetiminde büyük önem verilirdi.
·
Türkler,
İslamiyet’in kabulü ile birlikte eski örf ve adetlerini tamamen terk
etmemişler, İslam dininin reddetmediği alışkanlıklarını devam ettirmişlerdir.
·
Karahanlılar
İslam dinini kabul ettikten sonra bu devleti kuran ailenin kızları terken
unvanını kullanmıştır. Terkenlerin kendi görevlileri, ordusu ve divanları
vardı.
·
Türkiye
Selçukluları’nda bir kadın örgütlenmesi olarak Bacıyan-ı Rum adı
verilen teşkilat göze çarpar. Kadınların üretimde ve sosyal yaşamda
örgütlenmesini sağlayan bu teşkilatın kurucusu, Ahiliğin kurucusu Ahi Evran’ın
eşi Fatma Bacı (Kadın Ana)’dır
·
Selçuklular Dönemi ve Günümüzdeki
Toplumsal Olayların Benzer Yönleri
C) OSMANLI DEVLETİ’NDE TOPLUM
·
Osmanlı
Devleti’nin toplumsal yapısı ve toplum düzeni, zamana bağlı olarak
değişiklikler göstermiştir.
·
Sınırların
genişlemesiyle birlikte Osmanlı hâkimiyetine giren dinî ve etnik grupların
çeşitliliği artarken XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren sınırlarda gerilemeler
başlamış, kaybedilen ülkelerdeki Müslüman nüfusun büyük çoğunluğu elde kalan
topraklara çekilmiştir.
XVIII. yy bazı Türk göçleri |
·
Osmanlı’da İskân ve İstimâlet
Politikası..
Osmanlı’da Vakıflar ve Yardımlaşma Kurumları
- Malını hayır için vakıf kurucusuna
bağışlayan kişiye “vâkıf”,
- vakfedilen mala “mevkûf” denilmektedir.
- Vakıftan yararlananlara “mevkufun aleyh”,
- malını vakıf için bağışlayan kişinin irade
beyanına da “sıyga” denir.
·
Bunlar,
vakfın oluşmasını sağlayan dört temel unsurdur.
·
Vakıflar
tarafından yapımı gerçekleştirilen cami, mescit, dârüşşifa (hastane), medrese, mektep,
zaviye, imaret, sebil, çeşme, hamam ve han gibi yapılardır.
·
Nezaret: Vakıfların denetlenme işlemidir. Kadılar tarafından yapılırdı.
·
Şifahane, bimarhane, tımarhane ve dârüşşifa: Hastane
olarak görev yapmış ancak Bimarhanede akıl hastaları da tedavi görürdü.
·
İmarethaneler: İhtiyaç sahiplerine yiyecek dağıtılan yerlerdi.
·
Osmanlı Devleti’nde Günlük Hayat
·
Osmanlı’da kadın aileyi ayakta tutan en önemli unsur,
çocuk bakımı ve terbiyesi konusunda da en etkin kişiydi.
·
Bugün hâlâ toplumda kullanılan “Osmanlı kadını”terimi Kadının gücünü
gösterir.
·
Osmanlı ailesi dinî nikah ile kurulur ve bu işlem
kaydedilirdi. Ailede ölüm hâlinde miras paylaşımı da dinî kurallara göre
yapılırdı.
·
Hasta olan kimse tek başına bırakılmaz, herkes elinden
geldiğince birbirine destek olurdu.
·
Cenaze defin işlerinde mahalleli dayanışma örneği
gösterir, birbirlerine yemek gönderirlerdi.
·
Osmanlı’da eve gelen misafir en güzel şekilde
ağırlanır, onlara ikramlarda bulunulurdu.
·
Tanzimat Sonrası Osmanlı Toplumu
·
Osmanlı Devleti, Tanzimat Dönemi’nde yaşadığı siyasi
ve ekonomik sorunları Batı’ya ve Batı’nın değerlerine yaklaşarak çözebileceğini
düşünüyordu
·
Bu dönemde halkın bir kısmı Batı hayranı aydınların ve
bazı devlet adamlarının yönlendirmeleri sonucunda, geleneksel yaşam tarzı
yerine modern Batı tarzı yaşama geçmek için çaba sarf etmiştir.
·
İstanbul gibi büyük şehirlerde insanlar geleneksel
çizgilerinden uzaklaşıp mağaza, kafeterya, pastane, restoran, otel ve apartman
hayatıyla tanışmaya başlamıştır
·
Osmanlı toplumu dil, din, mezhep ve ırk bakımından
oldukça farklı milletlerden ve topluluklardan oluştuğu için,Tanzimat Dönemi
fikirlerinin etkisi arttıkça toplum Batı medeniyeti ile Doğu medeniyeti arasında
kalmıştır.
·
Bu dönemde
Doğu-Batı çelişkilerini anlatan bazı yazarlar ve eserleri
·
Hüseyin Rahmi Gürpınar: Şıpsevdi
·
Ahmet Mithat Efendi: Felâtun Bey ve
Râkım Efendi
·
Recaizade Mahmut Ekrem: Araba Sevdası
Tanzimat
Sonrası Osmanlı Toplumunda Yardımlaşma Kurumları
·
Dârülaceze : II.
Abdülhamit kimsesiz çocuklarla, engelli ve muhtaç kimsesizleri barındırma
amacıyla kurar.
·
Dârüleytam: Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşında
kimsesiz kalan çocukları barındırmak /meslek sahibi yapmak amacıyla 1914’te kurulmuştur.
·
93 Harbi, Balkan Savaşları ve Günümüzdeki Göçler
·
1877-1878 yılları arasında yapılan Osmanlı-Rus Savaşı
(93 Harbi) ve 1912-1913 yılları arasında
yapılan Balkan Savaşları sonucunda
1. Özellikle bu savaşlarda
uğranılan yenilgiler sonucunda yüzbinlerce muhacir Anadolu’ya göç eder.
2. Anadolu’da Müslüman nüfus
oranı artar.
Ç)
MEŞRUTİYET VE CUMHURİYET DÖNEMLERİNDE TOPLUM
·
Toplumlar zaman içerisinde değişime uğrarlar. Bütün
toplumlar için geçerli olan bu sosyolojik kural Osmanlı toplumunu da etkilemiş,
XIX. yüzyıl, Osmanlı toplumunda değişimin hız kazandığı bir dönem olmuştur.
·
Osmanlı toplumunda yaşanan bu değişim, Cumhuriyet’in
ilanıyla birlikte doruk noktaya ulaşmıştır.
·
Meşrutiyet Dönemi’nde kabul edilen Kanun-i Esasi ile,
Osmanlı Devleti’nde yaşayan bütün unsurlar fark gözetmeksizin Osmanlı olarak
ifade edilmiştir.
·
Bu dönemde Osmanlı toplumu oluşturulmaya çalışılmış, milliyetçilik akımı
ise bu girişimi başarısız kılmıştır.
·
Osmanlı Devleti’nde Tanzimat’la birlikte başlayan kadın
erkek eşitliği konusundaki tartışmalar, Meşrutiyet Dönemi’nde de devam
etmiştir. Cevdet Paşa’nın kızı Aliye Hanım, kadın konusunu işlediği Nisvanı
İslam (İslam kadını) adlı eserinde, döneme ait önemli bilgiler vermiştir.
·
Cumhuriyet Dönemi’nde yeni Türk toplumu fikri
oluşturulurken Osmanlı Dönemi’nden edinilen tecrübeler de göz önünde
bulundurulmuş, ilerleme ve gelişmenin akılcı ve çağdaş bir toplumla sağlanacağı
kanaatine varılmıştır.
·
Din-devlet ilişkisi,
·
devlet-ordu ilişkisi ve
·
devlet-siyaset ilişkisi yeniden düzenlenmeye
çalışılmış, üretim sisteminde Batı ülkeleri araştırılarak karma bir model
üzerinde durulmuştur.
·
Atatürk, Türk toplumunu muasır medeniyetler seviyesine
ulaştırmayı amaçlamıştır.
·
Bunu gerçekleştirmek için de kılık-kıyafet değişikliği,
ölçü-tartıda Batı’yla standart sağlanması, tekke ve zaviyelerin kapatılması ve Soyadı
Kanunu’nun çıkarılması gibi bir dizi inkılaplar gerçekleştirmiştir.
·
Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında başlayan Batılılaşma
hareketi, Cumhuriyet Dönemi’nde Batı kültürüyle Türk kültürünün
harmanlanmasıyla devam etmiş ve Türk milleti çağa ayak uydurmayı başarmıştır.
·
Hilâl-i Ahmer’den Türk Kızılayı’na
·
1868 tarihinde “Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere
Yardım Cemiyeti” ismiyle kurulan bu topluluk,
·
1877 yılında Osmanlı Hilâl-i Ahmer adını almıştır.
·
Osmanlı Devleti’nin yıkılmasının ardından 1923 yılında
Türkiye Hilal-i Ahmer Cemiyeti,
·
son olarak da 1935 tarihinde Türkiye Kızılay Cemiyeti ismini
almıştır.
·
Türklerde
Anayasal Hareketler ve Vatandaşlık Olgusu
·
Türklerde anayasalcılığın başlangıcı Tanzimat Fermanı’nın
ilanı olarak kabul edilse de ilk anayasal süreç 1876 yılında ilan edilen Kanun-i
Esasi ile başlamıştır.
·
Daha sonra yeni Türk Devleti’nin anayasası olan 1921
Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye) kabul edilmiş ve nihayet Cumhuriyet’in ilanından
sonra 1924 Anayasası ile bu süreç devam etmiştir.
· Bu üç anayasayla Müslüman ve gayrimüslim bütün vatandaşların hakları anayasal güvence altına alınmıştır.
- Eski Türklerde yönetici olma şartları nedir?
- Kaşgarlı Mahmut’un yazdığı eser hangisidir?
- Nevruz Bayramı ne demektir?
- Tengri, Kam(şaman), uçmağ, tamu(ğ), balbal, kurgan, yuğ, kang, ög,
oguş, urug ne demektir?
- Kelin, küdegü, Arkucu (savcı),Törün, börk, kımız ne demektir?
- Selçuklular dönemi ve günümüzdeki
toplumsal olaylar hangileridir?
- İstimalet ve iskan ne demektir?
- Fatma Aliye, Fatma Bacı
kimdir?
- Darülaceze ve Darüleytam ne demektir?
- Doğu-Batı çelişkilerini anlatan bazı yazarlar ve eserleri
hangileridir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder