24 Ocak 2023 Salı

TÜRK VE MEDENİYET TARİHİ- 2. ÜNİTE: TÜRKLERDE TOPLUM

 

A) İLK TÜRK DEVLETLERİNDE TOPLUM
İlk Türk Devletlerinde Toplumsal Yapının Özellikleri

·         Orta Asya, karasal iklimin olduğu coğrafyaydı.

·         Bu nedenle konargöçer yaşam Türklerin yaşayışını, inancını, örf ve âdetlerini etkilemiştir.

 

Konar göçer yaşamda at önemlidir.

·         İlk Türk toplumunda sınıf farkı olmasa da toplumda yönetenler ve yönetilenler olarak ayrılır.

·         Ancak kanun önünde herkesin eşit olduğu da kabul edilirdi

·         Yönetenlerin toplumun huzur ve refahını sağlama görevleri vardır.

·         Türklerde

1.       liyakatli,

2.       zeki,

3.       dürüst ve

4.       çalışkan olanlar makamlara gelirlerdi.

 

·         İlk Türk toplumlarında yardımseverlik ve dayanışmaya çok büyük önem verilmiştir. Bu nedenle birlik ve beraberlik içerisinde hareket edilmiştir.

·         Türklerde birlik, beraberlik ve yardımlaşmanın sağlanmasında bayramlar da önemli bir yere sahipti. İlk defa Kâşgarlı Mahmud’un Divân-ı Lügâti’t Türk‘te Yengi Kün ismiyle geçen Bedhrem (bayram), Türk halkı tarafından Nevruz (Bahar Bayramı) gibi isimlerle anılmıştır.

Türklerde Nevruz


·         Bayram kutlamalarına katılan halk Kök Türk ve Uygurlardan itibaren katılırdı.

 

·         Hun döneminde savaş döneminde herkes asker iken barış dönemlerinde günlük hayatlarına dönerlerdi.

·         Konargöçer olan Hunlar hayvancılıkla uğraşırdı.

·         Mete Han’a göre ele geçirilen her bölgede yaşayan halk için «Hun oldu» derken ülkede yaşayanlar arasında ayrım yapmazdı.

 


·         Kök Türklerde de halk ayrıma tutulmaz.

·         Orhun Yazıtları’nda geçen;

ü  Ey Türk bodunu, devletini ve töreni kim bozabilir?” sözü, Kök Türklerin töreye verdiği önemi ifade eder.

ü  Çıplak milleti elbiseli kıldım. Yoksul milleti zengin (bay) kıldım. Az milleti çok kıldım.”  sözü sosyal devlet anlayışını ifade eder.

 


·         Uygurlar Mani dininin etkisine rağmen eski âdet ve törelerini bütün canlılığıyla korumuşlardır.

·         Uygurların büyük bir bölümü yerleşik hayata geçmiş, halkın bir kısmı ise konargöçer hayatı tercih ederek at, koyun, sığır ve deve yetiştiriciliği yapmaya devam etmiştir.

·         Ancak Uygurların önemli kısmı da tarımla uğraşmaya başlamıştı.

 


 

 

·         Yaşam tarzının dine etkisi

·         Türklerin yaşadığı coğrafya ve sert hayat şartları, Türklerin inançlarının şekillenmesinde de etkili olmuştur.

·         Yağmur, kar, fırtına ve şimşek gibi doğa olayların nedenlerini gökyüzünde görmüşlerdi. 

·         Bu durum Türkleri, Gök Tanrı inancına yönelmişti.

·         Türklerde tek Tanrı inancı hâkim olmuştur.

·         Tengri: Tanrı

Şaman


·         Kam(Şaman): Din adamı

·         Tanrılar için kurban adama vardı.

·         Türklerde toprak, su, ateş ve hava kutsal sayılırdı.

 

·         Güneş, Ay, yıldız, ırmak, dağ, büyük kaya, orman, ateş, yer, su ve yıldırım gibi canlı ve cansız varlıkların birer ruh taşıdığına inanmışlar ve devlet reislerinin başkanlığında belirli günlerde dinî törenler yapmışlar.

·         Yuğ: Cenaze töreni

·         Uçmağ: Cennet

·         Tamu(ğ): Cehennem

·         Balbal: Mezar taşı

 


·         Aile çekirdek aileden oluşur.

·         Ata(kang): Baba, Aile reisi kabul edilirdi.

·         Ana (Ög): Anne

·         Ogul: Erkek çocuk, evi tüttürecek kişidir.

·         Kız: Kız çocuk, miras hakkını çeyiz olarak alırdı.

·         Evlenen oğullar evden ayrılır. Baba evi en küçük oğula kalırdı.

·         Baba ile devlet özdeşleştirildiği için devlete «devlet baba» denilirdi.

 



·         Evliliklerde; Dış evlilik, Tek eşlilik vardı.

·         Kelin: Gelin

·         küdegü (güvey):Damat

·         Arkucu (savcı): Evlilikte aracı kişi (oğlan ve kız anlaşsa da aileyi ikna eden)

·         Törün: Düğün

·         Söz kesimi, Nişan ve düğün yapılırdı. Düğün törenleri yapılırken yemek de verilirdi.

·         Tutmaç ve yahni sevilen yemeklerdi.

 

Timur 

·         Borluk: Üzüm yetiştirilen bahçe

·         Kımız: Sevilen bir içecek

·         Ton (don): Elbise

·         Konargöçer yaşamda pantolon, gömlek ve ceket önemli giysilerdendi. Çizme veya çaruk (çarık)denilen ayakkabılar kullanırlardı.

·         Börk: Şapka

 

Börk

 

·         Türk Toplum Yapısında Kadının Üstlendiği Roller

·         İlk Türk devletlerinde kadınlara önem verilirdi. Kadınlar siyasi ve idari işlerde üst kademelerde görev alırlardı.

·         Mete Han’ın eşinin,

·         Çin devleti ile yapılan anlaşmada devlet adına imza atması ve

·         Mete Han’ın Çin ordusunu kuşatmış olmasına rağmen eşinin telkinleriyle kuşatmayı kaldırması,

·         ilk Türk devletlerinde kadının rolünü ifade etmesi açısından önemlidir.

 

B) İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE TOPLUM

 

·         İslamiyet öncesi Türk toplumunda gündelik yaşamın işleyişini töre belirlerken, İslamiyet’in etkisiyle töre kurallarının yanında İslami gelenek ve görenekler de etkili olmaya başlamıştır.

·         İlk Türk Devletlerinde olduğu gibi Türk İslam devletlerinde de bir sosyal tabakalaşma görülmediği için zeki ve kabiliyetli olanlar devletin en üst kademesine kadar yükselebiliyordu

·         Karahanlı Devleti’nin toplum yapısının çoğunluğu Türklerden oluşmuştur. Karahanlı Devleti bu özelliğinden dolayı Türk İslam kültürünün sonraki nesillere aktarılmasında köprü vazifesi görmüştür.

·          Gazneliler; Türkler, Gurlular, Hindular ve İranlılar gibi farklı unsurlardan meydana gelmişti.

·         Büyük Selçuklularda Türkler, İranlılar ve Araplar; Türkiye Selçuklularında ise Türklerle birlikte Süryaniler, Ermeniler ve Rumlar bulunuyordu.



·         Üç toplumda da devletin yöneticileri Türklerden oluşuyordu.

·          Türklerin İslamiyet’i kabul ettiği ilk dönemlerde eski Türk toplum yaşantısının etkileri yoğun olarak görülmüş, Büyük Selçuklu Devleti’nin kurulmasıyla birlikte, Türk kültürünün yanında İran ve Arap kültürü de etkili olmaya başlamıştır.

·         Türk İslam devletlerinde şehir hayatı yaygınlaşınca şehirlerde cuma cami ve medrese gibi İslam kültürünün etkileri görülmüş, halkın giyim kuşam, tutum ve davranışları değişir.




 

 


 


·       Bu dönemlerde de evlilik önemlidir.

·         Savcı: Görücü/aracı

·         Küden: Düğün yemeği

·         Südlüg: Anne hakkı (süt hakkı), anneye elbise alınırdı.

 


·         Türk İslam devletlerinde halk, yaşayış biçimlerine göre konargöçerler, köylüler ve şehirliler olmak üzere üçe ayrılırdı.

·          Karahanlılar ve Gaznelilerin bir kısmı konargöçer alışkanlıklarını devam ettirmişlerdi.

·         Büyük Selçuklularda şehirleşme yaygınlaşsa da Oğuz topluluklarının bir kısmı konargöçer yaşam biçimini sürdürmeye devam etmiştir.

·         Türkler yerleşik hayata geçince toplu hâlde yaşayabilecekleri şehirler kurmuşlardır.

·         Bu şehirlerin en önemli özellikleri etraflarının surlarla çevrili olması, sur içerisinde saray, hükûmet konağı, kışla, cuma camisi, meydan, pazar yeri, çarşı, medrese, hamam ve hastane bulunmasıdır.

 

·         Giyim –kuşam

·         Türk giyim eşyaları arasında börk, kaftan, hırka, gömlek, şalvar ve çizme vardı.

·         Türkler, kırmızı ve yeşil ağırlıklı renkleri tercih ederler, kumaş olarak da pamuk, yün, ipek ve kürk kullanırlardı.

·         Kadınlar bol elbiseleri, erkekler ise vücuda yapışık dar kıyafetleri tercih ederlerbaşlarına da çene altından bağlanan kırmızı bir börk giyerlerdi.

·         Türklerin giyim kuşam kültüründe takıların önemli bir yeri vardı. Türk kadınları inci, gümüş ve altın küpeler ile gerdanlık, bilezik ve yüzük gibi takıları kullanmışlardır.

 

·         Oğuz Boylarının Yaptığı Göçlerin Sosyal Yapıya Etkisi

 

·         Oğuz Boyları Anadolu’ya doğru önemli göç dalgaları oluşturmuştur.

·         Oğuzların Anadolu’ya yaptığı ilk göç dalgası, Malazgirt Savaşı’nın (1071) sonrasında,



·         diğer göç dalgası da XIII. yüzyılda yaşanan Moğol İstilası sırasında oluşmuştur.

·         Türkler Anadolu’ya geldikleri zaman Orta Asya kültür ve medeniyetini bu bölgeye taşımış, aynı zamanda bu bölgenin kültür ve medeniyeti ile etkileşim içine girmiştir.

·         Anadolu’ya gelen Türkler, işlenemeyen topraklara yerleşerek oraları bayındır hâle getirmişler, bu yerlerin Türk İslam kimliğine bürünmesi için buraların güvenliğini ve sosyal düzenini sağlamaya çalışmışlardır.

 

·         İlk Türk İslam Devletlerinde Kadının Yeri

 

·         İslamiyet öncesi Türk toplumlarında kadınlara hem sosyal hayatta hem de devlet yönetiminde büyük önem verilirdi.

·         Türkler, İslamiyet’in kabulü ile birlikte eski örf ve adetlerini tamamen terk etmemişler, İslam dininin reddetmediği alışkanlıklarını devam ettirmişlerdir.

·         Karahanlılar İslam dinini kabul ettikten sonra bu devleti kuran ailenin kızları terken unvanını kullanmıştır. Terkenlerin kendi görevlileri, ordusu ve divanları vardı.

·         Türkiye Selçukluları’nda bir kadın örgütlenmesi olarak Bacıyan-ı Rum adı verilen teşkilat göze çarpar. Kadınların üretimde ve sosyal yaşamda örgütlenmesini sağlayan bu teşkilatın kurucusu, Ahiliğin kurucusu Ahi Evran’ın eşi Fatma Bacı (Kadın Ana)’dır

·         Selçuklular Dönemi ve Günümüzdeki Toplumsal Olayların Benzer Yönleri



C) OSMANLI DEVLETİ’NDE TOPLUM

·         Osmanlı Devleti’nin toplumsal yapısı ve toplum düzeni, zamana bağlı olarak değişiklikler göstermiştir.

·         Sınırların genişlemesiyle birlikte Osmanlı hâkimiyetine giren dinî ve etnik grupların çeşitliliği artarken XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren sınırlarda gerilemeler başlamış, kaybedilen ülkelerdeki Müslüman nüfusun büyük çoğunluğu elde kalan topraklara çekilmiştir.

XVIII. yy bazı Türk göçleri 





·         Osmanlı’da İskân ve İstimâlet Politikası..





Osmanlı’da Vakıflar ve Yardımlaşma Kurumları

  1. Malını hayır için vakıf kurucusuna bağışlayan kişiye “vâkıf”,
  2. vakfedilen mala “mevkûf” denilmektedir.
  3. Vakıftan yararlananlara “mevkufun aleyh”,
  4. malını vakıf için bağışlayan kişinin irade beyanına da “sıyga” denir.

·         Bunlar, vakfın oluşmasını sağlayan dört temel unsurdur.

·         Vakıflar tarafından yapımı gerçekleştirilen cami, mescit, dârüşşifa (hastane), medrese, mektep, zaviye, imaret, sebil, çeşme, hamam ve han gibi yapılardır.

·         Nezaret: Vakıfların denetlenme işlemidir. Kadılar tarafından yapılırdı.

·         Şifahane, bimarhane, tımarhane ve dârüşşifa: Hastane olarak görev yapmış ancak Bimarhanede akıl hastaları da tedavi görürdü.

·         İmarethaneler: İhtiyaç sahiplerine yiyecek dağıtılan yerlerdi.

Edirne'de bir külliye


·         Osmanlı Devleti’nde Günlük Hayat

·         Osmanlı’da kadın aileyi ayakta tutan en önemli unsur, çocuk bakımı ve terbiyesi konusunda da en etkin kişiydi.

·         Bugün hâlâ toplumda kullanılan “Osmanlı kadını”terimi Kadının gücünü gösterir.

·         Osmanlı ailesi dinî nikah ile kurulur ve bu işlem kaydedilirdi. Ailede ölüm hâlinde miras paylaşımı da dinî kurallara göre yapılırdı.

·         Hasta olan kimse tek başına bırakılmaz, herkes elinden geldiğince birbirine destek olurdu.

·         Cenaze defin işlerinde mahalleli dayanışma örneği gösterir, birbirlerine yemek gönderirlerdi.

·         Osmanlı’da eve gelen misafir en güzel şekilde ağırlanır, onlara ikramlarda bulunulurdu.

·         Tanzimat Sonrası Osmanlı Toplumu

·         Osmanlı Devleti, Tanzimat Dönemi’nde yaşadığı siyasi ve ekonomik sorunları Batı’ya ve Batı’nın değerlerine yaklaşarak çözebileceğini düşünüyordu

·         Bu dönemde halkın bir kısmı Batı hayranı aydınların ve bazı devlet adamlarının yönlendirmeleri sonucunda, geleneksel yaşam tarzı yerine modern Batı tarzı yaşama geçmek için çaba sarf etmiştir.

·         İstanbul gibi büyük şehirlerde insanlar geleneksel çizgilerinden uzaklaşıp mağaza, kafeterya, pastane, restoran, otel ve apartman hayatıyla tanışmaya başlamıştır

·         Osmanlı toplumu dil, din, mezhep ve ırk bakımından oldukça farklı milletlerden ve topluluklardan oluştuğu için,Tanzimat Dönemi fikirlerinin etkisi arttıkça toplum Batı medeniyeti ile Doğu medeniyeti arasında kalmıştır.

·         Bu dönemde Doğu-Batı çelişkilerini anlatan bazı yazarlar ve eserleri

·         Hüseyin Rahmi Gürpınar: Şıpsevdi

·         Ahmet Mithat Efendi: Felâtun Bey ve Râkım Efendi

·         Recaizade Mahmut Ekrem: Araba Sevdası

Tanzimat Sonrası Osmanlı Toplumunda Yardımlaşma Kurumları

·         Dârülaceze : II. Abdülhamit kimsesiz çocuklarla, engelli ve muhtaç kimsesizleri barındırma amacıyla kurar.

·         Dârüleytam: Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşında kimsesiz kalan çocukları barındırmak /meslek sahibi yapmak amacıyla 1914’te kurulmuştur.

·         93 Harbi, Balkan Savaşları ve Günümüzdeki Göçler

·         1877-1878 yılları arasında yapılan Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) ve  1912-1913 yılları arasında yapılan Balkan Savaşları sonucunda

1.       Özellikle bu savaşlarda uğranılan yenilgiler sonucunda yüzbinlerce muhacir Anadolu’ya göç eder.

2.       Anadolu’da Müslüman nüfus oranı artar.

 

 

 

Ç) MEŞRUTİYET VE CUMHURİYET DÖNEMLERİNDE TOPLUM

·         Toplumlar zaman içerisinde değişime uğrarlar. Bütün toplumlar için geçerli olan bu sosyolojik kural Osmanlı toplumunu da etkilemiş, XIX. yüzyıl, Osmanlı toplumunda değişimin hız kazandığı bir dönem olmuştur.

·         Osmanlı toplumunda yaşanan bu değişim, Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte doruk noktaya ulaşmıştır.

·         Meşrutiyet Dönemi’nde kabul edilen Kanun-i Esasi ile, Osmanlı Devleti’nde yaşayan bütün unsurlar fark gözetmeksizin Osmanlı olarak ifade edilmiştir.

·         Bu dönemde Osmanlı toplumu oluşturulmaya çalışılmış, milliyetçilik akımı ise bu girişimi başarısız kılmıştır.


·         Osmanlı Devleti’nde Tanzimat’la birlikte başlayan kadın erkek eşitliği konusundaki tartışmalar, Meşrutiyet Dönemi’nde de devam etmiştir. Cevdet Paşa’nın kızı Aliye Hanım, kadın konusunu işlediği Nisvanı İslam (İslam kadını) adlı eserinde, döneme ait önemli bilgiler vermiştir.

 


·         Cumhuriyet Dönemi’nde yeni Türk toplumu fikri oluşturulurken Osmanlı Dönemi’nden edinilen tecrübeler de göz önünde bulundurulmuş, ilerleme ve gelişmenin akılcı ve çağdaş bir toplumla sağlanacağı kanaatine varılmıştır.

·         Din-devlet ilişkisi,

·         devlet-ordu ilişkisi ve

·         devlet-siyaset ilişkisi yeniden düzenlenmeye çalışılmış, üretim sisteminde Batı ülkeleri araştırılarak karma bir model üzerinde durulmuştur.

·         Atatürk, Türk toplumunu muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmayı amaçlamıştır.

·         Bunu gerçekleştirmek için de kılık-kıyafet değişikliği, ölçü-tartıda Batı’yla standart sağlanması, tekke ve zaviyelerin kapatılması ve Soyadı Kanunu’nun çıkarılması gibi bir dizi inkılaplar gerçekleştirmiştir.

·         Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında başlayan Batılılaşma hareketi, Cumhuriyet Dönemi’nde Batı kültürüyle Türk kültürünün harmanlanmasıyla devam etmiş ve Türk milleti çağa ayak uydurmayı başarmıştır.

 

·         Hilâl-i Ahmer’den Türk Kızılayı’na

·         1868 tarihinde “Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti” ismiyle kurulan bu topluluk,

·         1877 yılında Osmanlı Hilâl-i Ahmer adını almıştır.

·         Osmanlı Devleti’nin yıkılmasının ardından 1923 yılında Türkiye Hilal-i Ahmer Cemiyeti,

·         son olarak da 1935 tarihinde Türkiye Kızılay Cemiyeti ismini almıştır.

 


·         Türklerde Anayasal Hareketler ve Vatandaşlık Olgusu

 

·         Türklerde anayasalcılığın başlangıcı Tanzimat Fermanı’nın ilanı olarak kabul edilse de ilk anayasal süreç 1876 yılında ilan edilen Kanun-i Esasi ile başlamıştır.

·         Daha sonra yeni Türk Devleti’nin anayasası olan 1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye) kabul edilmiş ve nihayet Cumhuriyet’in ilanından sonra 1924 Anayasası ile bu süreç devam etmiştir.

·         Bu üç anayasayla Müslüman ve gayrimüslim bütün vatandaşların hakları anayasal güvence altına alınmıştır.



 Konuyla İlgili etkinlik

 

  1. Eski Türklerde yönetici olma şartları nedir?
  2. Kaşgarlı Mahmut’un yazdığı eser hangisidir?
  3. Nevruz Bayramı ne demektir?
  4. Tengri, Kam(şaman), uçmağ, tamu(ğ), balbal, kurgan, yuğ, kang, ög, oguş, urug  ne demektir?
  5. Kelin, küdegü, Arkucu (savcı),Törün, börk, kımız ne demektir?
  6. Selçuklular dönemi ve günümüzdeki toplumsal olaylar hangileridir?
  7. İstimalet ve iskan ne demektir?
  8. Fatma Aliye, Fatma Bacı  kimdir?
  9. Darülaceze ve Darüleytam ne demektir?
  10. Doğu-Batı çelişkilerini anlatan bazı yazarlar ve eserleri hangileridir?

 



 

 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rumeli’de Hâkimiyet Kurulması

   Rumeli’de Hâkimiyet Kurulması ü  1353’ten itibaren Rumeli’ye geçen  Osmanlılar , yaklaşık bir asır içinde bölgede hâkim güç hâline geldi....