6 Nisan 2020 Pazartesi

İSLAM MEDENİYETİNİN DOĞUŞU ve HZ MUHAMMED DÖNEMİ

İSLAM MEDENİYETİNİN DOĞUŞU
İslamiyet  Öncesi Arap Yarımadası
İslamiyet  Öncesi Arap Yarımadası’nın Doğal Yapısı
       Arap yarımadası, Asya kıtasının güneyinde bulunan üç yarımadanın en büyüğüdür.
       Arap yarımadası, eski zamanlardan beri Uzak Doğu ve Afrika ülkeleriyle, Akdeniz ülkeleri arasındaki ticaret yolu üzerinde bir köprü görevi yapmıştır.
       Yarımadanın ortası çöllerle kaplıdır. Bu bölgeye Necid denir. Güney bölümüne Yemen, Batı bölümüne Hicaz adı verilirdi.

İslam öncesi Arabistan yarımadası

İslamiyet  Öncesi Arap Yarımadası’nın Siyasi Yapısı
       Arabistan’nın farklı yerlerinde  Kabile devletleri vardı.
       Kuzeyde: Nebati, Gassani, Tedmür, Lahmi, Hire ve Kinde
       Güneyde: Main, Seba ve Himyeri devletleridir.
       Hz Muhammed’in, İslam Devleti’ni kurmasına kadar yarımadada tarihi boyunca siyasi birlik sağlanamamıştır.

İslamiyet  Öncesi Arap Yarımadası’nın Ekonomik Yapısı
       Araplar yaşam tarzlarına göre ikiye ayrılıyordu:
       Yerleşik hayat yaşayanlar (Medeni=Şehirli)
       Göçebe hayat yaşayanlar (Bedevi)
       Yerleşik hayat yaşayanlar, şehirlerde oturduklarından  bunlara “Medeni’ çöllerde göçebe yaşayanlara da “Bedevi” adı verilmekteydi.
 
Bedeviler geçimlerini hayvancılıkla sağlarlar.
İslamiyet  Öncesi Arap Yarımadası’nın Sosyal Yapısı
       Eşitsizliğe dayalı toplum yapısı vardır. Özgür Araplar, mevaliler (azad  edilmiş köleler) ve köleler vardı.
       Kadına değer verilmiyordu. Kız çocukları bazı kabilelerde diri diri gömülüyordu.
       Şehirde yaşayan Araplar genellikle tarım, ticaret ve şehir hayatının gerektirdiği mesleklerle meşgul oluyordu.
       Bedeviler ise hayvancılıkla uğraşıyorlardı.

       İslamiyet  Öncesi Arap Yarımadası’nın Din-İnanışı ve Kültürel Durumları
       İslamiyet öncesinde, Arap yarımadasında putperestlik inancı egemendi.  Lat, Uzza, Menat  ve Hubel en büyük putlardır.
İslam öncesi Arabistan'da kabul gören bazı tanrıların temsili resmi

       Arap yarımadasında Musevilik,  Hristiyanlık ve Hz. İbrahim’in inancının bir devamı olan Hanif’lik de vardı. (Sünni mezhebindeki Hanifilikten farklıdır)
       Araplar yılın belli aylarında  putları ziyaret ederlerdi.  (Suk-u Ukaz panayırı gibi)
       Kurulan panayırlarda spor karşılaşmaları, hitabet ve şiir yarışmaları da düzenlerlerdi.
       Mekke, iktisadi, dini ve kültürel faaliyetleri ile önemli bir şehir özelliği taşımaktaydı. Araplar bu aylara “Haram Ayları’’ diyorlardı. Haram aylar denilen; Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep olarak ifade edilir.

Haram Aylar İslam'daki üç aylardan  (Recep, Şaban ve Ramazan) farklıdır.

       Bu 4 ay boyunca cahiliye döneminde savaş yapmak yasaklanmıştır.

       Buna rağmen bu dönemde yapılan mücadelelere Ficar savaşları denililirdi.
       Kabe, İslam öncesi Cahiliye dönemde de kutsal mekan olarak sayılırdı.  Kabe’nin içine büyük putlar sergilenirdi. Muallakat (asılı)  denilen derece yapan şiirler Kabe’ye asılırdı.
 
Kabe, İslam öncesi devirde de kutsal kabul edilirdi..
       Cahiliye dönem ne demektir?
       İslam öncesi Arapların yaşadıkları döneme verilen addır.  Örf ve adetlerinin  geriliği nedeniyle bu ad verilmiştir.
       Birinin işlediği suç diğer mensup olduğu bütün kabileye yüklenirdi(Kollektif suç).

İslam Öncesi Dünya’da durum
       Asya’da durum: Orta Asya’nın büyük bölümüne Köktürkler egemendi. Köktürkler tek tanrılı bir din olan Gök Tengriye inanıyorlardı. Bu dönemde Çinliler  Köktürkler’i egemenlikleri altına almaya çalışıyorlardı. Bu arada Çinliler genelde Budizm inancına sahiplerdi. Japonya’da şintoizm yaygınken Sasanilerde (İran) Zerdüştlük  inancı hakimdi. Hindistan’da kast sistemi  nedeniyle siyasi birlik hem sağlanmamıştı hem de farklı inançta insanlar yaşamlarına devam etmekteydiler.

İslam öncesinde Asya'da bulunan siyasi güçler
       Avrupa’da durum: Avrupa’da eşitsizliğe dayalı feodalite vardı.  Avrupa’nın batısında Papa liderliğinde Katolik mezhebi doğu Avrupa’da Bizans yönetiminde Ortodoks mezhebi yaygındır.

       Papa Roma’da oturur. Ortodoks dünyanın merkezi  İstanbul’da Patrik otururdu.
       Afrika’da durum: Afrika’nın  kuzeydoğu kesiminde Hristiyanlığı benimsemiş olan Aksum İmparatorluğu bulunuyordu.


       Hz Muhammed ve  İslamiyet’in Doğuşu
       Hz  Muhammed, 571 yılında, Nisan ayının 20’sinde, Mekke’de dünyaya geldi. Babası Abdullah, annesi Amine’dir.  Hz. Muhammed, doğmadan önce babası vefat etmişti. Dedesi Abdulmuttalip, himayesinde yetişen Hz. Muhammed 8 yaşına geldiğinde dedesini de  kaybetti. Amcası ve Hz. Ali’nin babası Ebu Talip’in yanında büyüdü.
       Hz. Muhammed’in güvenirliği nedeniyle kendisine  “el-Emin” denilmekteydi. Hz Muhammed cahiliye adetlerini benimzememiş bu nedenle Nur dağındaki  Hira mağarasına gidip Hanif dinine göre ibadetini yapıyordu. 610’ da Cebrail adlı melek tarafından ona ilk vahiy geldi. 


Hz Muhammed'in soyu 
İlk göç (hicret) Habeş krallığına yapıldı.



       Peygambere  ilk inanan Müslümanlar şunlardır:
1.       Hz Hatice
2.       Hz Ali
3.       Hz Ebu Bekir
4.       Hz Zeyd





       İlk Hicret: Müslümanlara baskılar başlayınca 615 yılında Habeşistan (Aksum imparatorluğu) ’a ilk göç yapıldı.
       Medineli müslümanlar 1. ve 2. Akabe Biatlarında önce  peygambere bağlı kalacaklarını daha sonra da peygamberi Mekke’ye davet ederler (622).



       Putperest Arapların İslamiyet’e karşı çok şiddetli tepki göstermelerinin nedenleri:
1.       İslamiyet’in herkese inançta eşitlik getirmesi  ve kölelere de hür insanlara tanınan hakları vermesi.
2.       Tek Allah inancının yayılması ile Mekkeliler için büyük bir gelir kaynağı olan putperestliğin yasaklanabileceği endişesi.

       HİCRET (GÖÇ)
       Mekkeli puperest  Araplar, Müslümanlara karşı baskılarını artırınca, Hz. Muhammed Müslümanların Mekke’den  Medine’ye göç etmelerine izin vermiştir.
       622’de meydana gelen bu olaya hicret denir.
Hicret'le İslam devleti Medine'de kuruldu.

       HİCRETİN SONUÇLARI
1.       Medine’de İslam Devleti’nin temellerini atlmıştır.
2.       Müslüman takviminin (Hicri Takvim) başlangıcını oluşturmuştur.
3.       Eski adı Yesrib olan şehir, Hicret’ten sonra Medine olmuştur.
4.       Hz. Muhammed; Muhacir ve Ensar’ın ileri gelenlerini, Medine Yahudilerini ve Müslüman olmayan Arapları toplayarak Medine Sözleşmesi kabul edilmiştir.

       Muhacir, göç edenler; ensar Muhacirlere yardım edenler anlamına gelmektedir.

       Medine Sözleşmesi
1.       Dış saldırılara karşı  müslümanlarla müslüman olmayanların birlikte hareket edilecek
2.       Müslüman olsun olmasın herkesin eşit haklara sahip olacak.
3.       Herkesin can ve mal güvenliğinin sağlanacak.
4.       Savaşlara kimlerin katılacağına karar verme yetkisinin kendisine ait olduğu gibi yönetim esaslarını belirleyen hususlar belirtilmiştir.
5.       Anlaşmazlık olduğunda  düzeni sağlamak için hukuk düzeni oluşturuldu.

       Medine Sözleşmesi önemi:
1.       İslam devleti güvenlik alanında kurumsallaştı.
2.       Peygamber İslam devletinin  hukuken başkanı, komutanı ve başyargıcı haline geldi.
3.       Medine sözleşmesi  İslam tarihini ilk anayasası sayımaktadır.
4.       Ayrıca Mescid-i Nebevi adıyla  yapılan mescit yanına Suffe denilen eğitim işlerinin yürütüleceği bölüm de eklendi.
5.       Medine şehrinde ilk belediyecilik  uygulandı.
"Yesrib" şehri hicretten sonra adı Medine oldu.
Medine şehrinden temsili resim.


       Bedir Savaşı 624
Bedir savaşı Bedir kuyusu etrafında oldu.
       Müslümanlarla, Mekkeli Araplar(putperest) arasındaki ilk savaştır.
       Hz. Muhammed  350 kişi ile 1000 kişilik müşrikleri yenmiştir
       Bedir Savaşı sonuçları
1.       Müslümanlar ilk askeri başarılarını kazanmışlardır.
2.       ilk kez ganimet paylaşımı uygulaması yapılmıştır (Bundan bütün İslam Devletleri’ne örnek olacaktır). Ganimetle ilk savaş hukukunun temeli atılmıştır.
3.       İslamiyet daha hızlı yayılma olanağı bulmuştur.
4.       Hicaz yolu güvenliği sağlanmıştır.
5.       Okur yazar mekkeli on kişiye  okuma yazmayı öğretme karşılığında serbest bırakılması eğitime önem verildiğini gösterir.

       Uhud Savaşı 625
       Mekkelilerin Bedir’de uğradıkları yenilginin öcünü alarak, Müslümanların Şam ticaret yolundaki etkinliğini kırmak istemeleri bu savaşın nedenidir.
       Hz. Peygamber Uhud Dağı’na yerleştirdiği  okçulara ne olursa olsun bulundukları bölgeyi terk etmemelerini söylemiştir.  Yerlerini terk etmeleri savaşı kaybetmelerine yol açmıştır.

       Hendek Savaşı 625
       Müslümanların Hicret’ten beri yaşadığı ve geliştiği Medine’ye saldırıp, onları tamamen ortadan kaldırmayı düşündüler.
       Müslümanlar, Selman-ı Farisi adlı İranlı bir Müslüman’ın önerisi ile Medine’nin etrafını hendeklerle kazdılar.
       Bu savaşı Müslümanlar kazandı.

       Hudeybiye Antlaşması 628
       628’de Hz. Muhammed  Müslümanlarla birlikte Hac görevi Mekke’ye doğru yola koyuldular.
       Ama Mekkeliler, Müslümanları böyle hazırlıksız yakaladıkları için savaşmaya hevesli görünüyorlardı.
       Bunun üzerine Hz. Muhammed , yanında bulunan 1500 kişiden “ölünceye kadar kendisi ile birlikte savaşacaklarına” dair biat (söz) aldı.
       İslam tarihinde buna Rıdvan Biatı denir. Bu durum Kureyşliler’in moralini ve azmini bozdu.
       Böylece iki taraf arasında bir antlaşma imzalandı.

       Antlaşmanın maddeleri şunlardır;
1.       İki taraf on yıl birbirleriyle savaşmayacaklardı.
2.       Reşid olmadan Müslüman olanlar, Medine’ye alınmayacak; Mekke’ye sığınan Müslümanlar ise geri verilmeyecekti  (anlaşmanın eşit şartlarda yapılmadığını gösterir).
3.       Hz. Muhammed ve beraberindekiler gelecek sene hac yapacaklardı.
4.        Taraftarları olan kabilelere askeri yardımda bulunmayacaklardı.
       Antlaşmanın önemi,
1.       Mekkeli Müşrikler Müslümanların varlığını  hukuken ve resmen  ilk kez kabul etmişlerdir.
2.       Bu antlaşma, İslamiyet’in Mekke’de daha hızlı yayılmasına olanak sağlamıştır.
3.       Antlaşma başlangıçta Müslümanların aleyhine gibi görünse de sonradan Müslümanların lehine olduğu anlaşılmıştır. Müslümanlara sığınamayan Mekkeli Müslüman gençler, Mekke kervanlarını vurmaya başlayınca, Mekkeliler 2. maddenin kaldırılmasını talep etmişlerdir.

Günümüzde Hayber
       Hayber’in Fethi 629
       Hayber, Medine - Şam ticaret yolu üzerinde Yahudi yerleşim merkezidir.
       Müslümanlar burayı alarak Yahudilere son vermişlerdir.
       Sonuçları:
1.       Mekkelilerin ticaret yolları müslümanIarın kontrolüne girmiştir.
2.       Müslümanların ilk tarruz (saldırı) savaşıdır.



       Mute Seferi 629
       Suriye’de bulunan Bizans’a bağlı Hristiyan Gassani’lerine İslamı davet etmek için elçisinin öldürüldüğü haberi üzerine sefer yapılmıştır.
       Müslümanların Bizans’la yaptığı ilk savaştır.
       Halid bin Velid Müslüman orduyu tekrar toparlayıp geri dönülmüştür.
Mekke'nin fethinden sonra da başkent
olarak kalacak Medine şehri



       Mekke’nin Fethi 630
       Mute yenilgisinden sonra Hudeybiye Antlaşması şartlarına aykırı olarak Mekkelilerin Müslüman baskılarını artırmaları üzerine  on bin kişilik bir ordu ile  Mekke alınmıştır.
       Mekke fethi sonuçları
       Mekke fethi savaşsız yapılmıştır. Kabe’deki putlar ise yıkılmıştır.
        Bu fetih ile birlikte Arabistan’da siyasi birliğin sağlanamsı önündeki en büyük engel kaldırılmış oldu.




       Taif Seferi 631
       Huneyn Savaşı’nda Müslümanlara karşı bütün güçleri ile savaşan Taifliler üzerine sefere çıkılmış, fakat şehir alınamamıştır.
       Bir yıl sonra Taifliler kendi istekleriyle İslamiyete girmişlerdir.
       Hz. Muhammed’in Arabistan yarımadası içerisindeki son seferidir.

       Tebuk Seferi 631
       Bizans İmparatoru Heraklius’un büyük orduyla Arabistan üzerine çıkacağı haberi üzerine  yapılan seferdir.
       Arabistan dışına yapılan ilk sefer olup haberin asılsızlığı üzerine  geri dönülürken Arap kabilesi Gassanilerin İslamı benimsemesiyle sonuçlanır.
       Bu sefer Hz Muhammed’in son seferidir.

       Veda Haccı ve Hutbesi 632
       Son görevini yapan peygamber hutbede  (nutuk=konuşma) şu konulara dikkat edilmesini istedikten kısa süre sonra vefat etmiştir:
1.       Can, mal ve namus kutsaldır.
2.       Emane ihanet etmeyiniz
3.       Kan davası ve faiz İslam’a uygun değildir.
4.       Kadınlara değer veriniz.
5.       Hiçbir insan diğerinden üstün değildir.
      6.       Suçlarda bireysellik vardır. Kollektif suç  yanlıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 ANADOLU’DAKİ İLK TÜRK SİYASİ TEŞEKKÜLLERİ ÖNCEKİ HAFTANIN HATIRLATMASI: 1. Türkiye neresidir? 2. Magna Turchia nresidir? 3. Diyar-ı Rum ner...