10 Kasım 2021 Çarşamba

MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI

 

MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI

 

·         Dünya Savaşı’nın son yılında Osmanlı Devleti’nde padişah V. Mehmet Reşat öldü, yerine VI. Mehmet Vahdettin geçti (5 Temmuz 1918).

V. Mehmet Reşat



·         Cephelerde alınan yenilgiler üzerine Talat Paşa Hükûmeti istifa etti. Enver, Talat ve Cemal Paşalar ülkeyi terk ettiler. 8 Ekim 1918’de Ahmet İzzet Paşa Hükûmeti kuruldu.

·         Durumun Osmanlı Devleti için giderek kötüleşmesi üzerine hükûmet, İtilaf Devletleri’nden ateşkes istedi. İspanya’nın arabuluculuğu ile Osmanlı Devleti ve İtilaf Devletleri arasında ateşkes görüşmeleri başladı. Bahriye Nazırı Rauf Bey (Orbay) başkanlığındaki Osmanlı heyeti Limni Adası’nın Mondros Limanı’na gitti. Burada İtilaf Devletleri’ni temsil eden İngiliz Amiral Calthorpe (Kaltorp) ile Osmanlı heyeti arasında bir İngiliz savaş gemisinde yapılan görüşmeler sonucu 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı. Yirmi beş maddeden oluşan ve oldukça ağır şartlar içeren bu antlaşma ile Osmanlı Devleti fiili varlığını kaybetmiştir.

Mondros’un imzalanma nedenler:

1.       Cephelerdeki yenilgi

2.       Wilson ilkelerinin etkisi

3.       Bulgaristan’ın savaştan çekilmesiyle Alman yardımının kesilmesi

 

·         Maddeleri

1.       Karadeniz’e geçiş için Çanakkale ve İstanbul Boğazları açılacak. Karadeniz ve Çanakkale istihkâmları İtilaf Devletleri’nce işgal edilecek. (2. Madde)

Çanakkale ve İstanbul Boğazları 


2.       Türklerin elindeki savaş esirleri ile esir ya da tutuklu Ermeniler serbest bırakılacak.(4. Madde)

3.       Sınırların korunması ve iç güvenliğin sağlanması dışında Osmanlı ordusu derhal terhis edilecek. (5. Madde)

Osmanlı ordusu


4.       İtilaf Devletleri güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde herhangi bir stratejik noktayı işgal etme hakkına sahip olacak. (7. Madde)

5.       Toros tünelleri İtilaf Devletleri’nce işgal edilecek. (10. Madde)

6.       Hükûmet haberleşmesi dışında bütün haberleşme, ulaşım araç ve gereçleri İtilaf Devletleri’nin kontrolünde olacak. (10. Madde)

7.       Osmanlı savaş esirleri serbest bırakılmayıp İtilaf Devletleri’nin elinde kalacak. (22. Maddde)

8.       Altı vilayette (Vilayet-i Sitte:Erzurum, Sivas, Van, Bitlis, Diyarbakır, Elâzığ) karışıklık çıkarsa İtilaf Devletleri bu vilayetleri işgal etme hakkına sahip olacak.(24. Madde)

Vilayet-i Sitte'de amaç


 

İtilaf Devletleri, Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından kısa bir süre sonra antlaşmanın 7. maddesine dayanarak Osmanlı topraklarını işgale başladı.

İlk olarak 3 Kasım 1918’de İngilizler tarafından Musul işgal edildi. 13 Kasım 1918’de ise İtilaf Devletleri, Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul’u filen işgal etti. Donanmaları, İstanbul limanlarına demir attı. Bu arada Mustafa Kemal aynı gün Suriye Cephesi’nden İstanbul’a dönmüştü. İstanbul limanlarında bulunan düşman donanmalarına baktı.

 


Yanındaki yaveri Cevat Abbas’a dönerek  Geldikleri gibi giderler” dedi. Bu söz onun bağımsızlığa olan düşkünlüğünün ve inancının bir göstergesidir. İtilaf Devletleri çeşitli bahanelerle çok ağır şartlar içeren ve istismara açık olan antlaşmanın maddelerini de ihlal ederek Osmanlı topraklarındaki işgallerini giderek yaygınlaştırdı.






 

 

Mustafa Kemal ve diğer devlet adamlarına göre Mondros:

1.       Mustafa Kemal, Mondros’tan önce 13 Ekim 1918 tarihinde Halep’ten çektiği telgrafta: Savaşta Osmanlı’nın kaybettiğini ve yıkılmakta olduğunu belirtmişti.

2.       Nutuk’ta Mustafa Kemal “Mondros Ateşkesi, Osmanlı Devleti’nin müttefikleriyle beraber sürüklendiği acı mağlubiyetin yüz kızartıcı bir sonucudur. Bu ateşkes maddeleri, Türk topraklarını yabancı işgaline açık hâle getirmiştir. ”der.

3.       Mustafa Kemal, Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 16. Maddesindeki Kilikya hududunun açıklığa kavuşturulmasını istiyordu. Osmanlı’ya bırakılan toprakların neresi olduğu belli değildir.

4.       Sadrazam Ahmet İzzet Paşa’nın Mondros Ateşkes Antlaşması’yla ilgili değerlendirmesi şöyledir: Benim istifamın hemen arkasından özellikle Fransızlar, kocaman bölgeleri işgale kadar ileriye gitmişlerdir.

         Paris Barış Konferansı 

·         I. Dünya Savaşı sonunda yenilen devletlerin durumlarını görüşmek ve yapılacak barış antlaşmalarının esaslarını belirlemek amacıyla 18 Ocak 1919 tarihinde Paris Barış Konferansı  toplandı.

·         32 devletin temsilcilerinin katıldığı konferansta İngiltere, ABD, Fransa, İtalya ve Japonya etkili oldu. Konferansa katılan ABD’nin amacı Milletler Cemiyetinin kurulmasını sağlamaktı. İngiltere ve Fransa ise barışı sağlamaktan daha çok kendi çıkarlarını gerçekleştirmek amacındaydı.

 




·         İzmir’in Yunanistan’a verilmesi: Konferansta daha önce gizli antlaşmalarla İtalya’ya verilen İzmir ve çevresi, İngilizlerin desteği ile Yunanistan’a verildi ve Yunan ordusunun İzmir’i işgal etmesi kararlaştırıldı. İtalya bu karara tepki gösterdi ve konferansı terk etti. Bu gelişme, İtilaf Devletleri arasında görüş ayrılıklarının ortaya çıktığını göstermektedir.

Yunanlıların amacı




·         Diğer kararlar:

·         Alsas Loren’in Almanya’dan alınarak Fransa’ya verilmesi, Avusturya, Çekoslovakya ve Macaristan gibi devletlerin kurulması kararlaştırıldı.

·         Osmanlı Devleti hariç, İttifak Devletleri’yle yapılacak barış şartları belirlendi.

·         Uluslararası kalıcı barışı sağlamak amacıyla Milletler Cemiyetinin kurulmasına karar verildi.

Dünya savaşı sonunda yenilen devletlerle yapılan antlaşmalar

 

ÜLKE

ANTLAŞMA

TARİH

ALMANYA

VERSAY

28 HAZİRAN 1919

AVUSTURYA

SEN JERMEN

10 EYLÜL 1919

BULGARİSTAN

NÖYYİ

27 KASIM 1919

MACARİSTAN

TRİYANON

6 HAZİRAN 1920

OSMANLI

SEVR

10 AĞUSTOS 1920

 

 

Yenilen devletler, bu antlaşmalarla toprak kaybetmiş, ağır savaş tazminatına çarptırılmış, askeri ve ekonomik kısıtlamalarla karşı karşıya bırakılmıştır.

İtilaf Devletleri bu tutumlarıyla daha önce söz vermelerine rağmen Wilson İlkeleri’ne uymadıklarını göstermiştir.

İzmir’in İşgali ve Hasan Tahsin

·         Paris Barış Konferansı’nda alınan karar doğrultusunda Yunanlar, İzmir’i işgal etmek için hazırlıklara başladı. Bölgedeki nüfusun çoğunluğunun Rumlardan oluştuğu, buranın tarihsel olarak kendilerine ait olduğu ve Rumların, Türklerin tehdidi altında olduğu gibi asılsız iddialar öne sürdüler. Yunanlar bu yolla işgallerini haklı gerekçelere dayandırmaya çalışmıştır.

·         15 Mayıs 1919 sabahı İngiliz gemilerinin desteğindeki Yunan savaş gemileri İzmir Limanı’na demirledi ve Yunanlar şehri işgale başladı. Karaya çıkan Yunan askerleri yerli Rumların sevinç gösterileriyle karşılandı. Askeri kışlayı ve hükûmet konağını ele geçirdiler. Gazeteci Hasan Tahsin, Yunan askerlerine ateş açarak işgale karşı ilk tepkiyi gösterdi.



·         Osmanlı Devleti, İzmir’in işgali sırasında meydana gelen olayların incelenmesini istemiştir. Osmanlı Devleti’nin bu isteği üzerine Amerikalı Amiral Bristol (Biristıl) başkanlığında İngiliz, Fransız ve İtalyanlardan oluşan bir komisyon bölgede incelemeler yaparak bir rapor hazırlamıştır.

·         Amiral Bristol raporunda özetle:” İzmir kentinde bile en yetkili kişiler ahali çoğunluğunun Rum olduğunu söyleyemezler. İzmir çevresinde, iç bölgelerde halk tamamen Türk’tür…..……Yunanlarca işgal edilen bu bölgelerde halkın çoğu Türk’tür...”

 

 Amiral Bristol


İşgaller Karşısında Osmanlı Yönetiminin Tutumu

 

·         Mondros Ateşkes Antlaşması’nın ardından kısa süre görev yapan Ahmet İzzet Paşa ve Tevfik Paşa Hükûmetlerinden sonra, Damat Ferit Paşa sadrazam olarak atandı. Damat Ferit Paşa sadrazam olduktan sonra bütün gücüyle İtilaf Devletleri’nin çıkarlarına uygun politika izlemeye başladı. İtilaf Devletleri’nin isteklerini tereddütsüz yerine getirdi. İstanbul Hükûmeti’ne göre işgaller geçiciydi ve işgalci devletlere karşı direnmek imkânsızdı. Bu yüzden İtilaf Devletleri’ni kızdırmamak onlara hoş görünmek gerekiyordu. İstanbul Hükûmeti, Anadolu’ya heyet-i nasiha (öğüt kurulları) göndererek halkı işgaller karşısında sükûnete davet etti. Galip devletlerin istekleri yerine getirilirse elverişli şartlarla bir barış antlaşması imzalanabilirdi.

Damat Ferit Paşa


·         Damat Ferit Paşa, Padişah Vahdettin’in ve İstanbul Hükûmeti’nin halktan beklentisini şu şekilde açıklamıştı: “Padişah Efendimiz... Bütün Osmanlı tebaasının bundan böyle, Osmanlı tarihinin temizliğine yakışacak biçimde ağırbaşlılık ve dinginlik göstereceklerini, hükûmetin yapacağı işleri içtenlikle kolaylaştıracaklarını beklemektedirler.”

İşgaller Karşısında Mustafa Kemal’in Tutumu

·         Mustafa Kemal, Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığı sırada Suriye Cephesi’nde Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı görevindeydi. Bu görevi sırasında Osmanlı yönetimini uyararak İngilizlerin isteklerine boyun eğilmemesini istedi. Ateşkes hükümlerince ordusu terhis edilince 13 Kasım 1918’de İstanbul’a geldi. O gün İtilaf Devletleri donanmaları da İstanbul limanlarına demirlemişti

·         Bu durum karşısında, Türk milletinin esareti kabul etmeyeceğini bildiği için “Geldikleri gibi giderler.” diyerek kendisine ve milletine olan güvenini dile getirdi. Mustafa Kemal, İstanbul’da bulunduğu süre içinde, ulusun ve vatanın kurtuluşu için gazete çıkararak düşüncelerini yaymak dâhil bazı girişimlerde bulundu. Ona göre öncelikli iş, millî birliğin sağlanması idi. Ordu hiçbir şekilde terhis edilmemeliydi. Başarılı subay ve komutanların, ordularının başlarında bulunması gerekiyordu.

 

 

İşgaller Karşısında Halkın Tutumu

1.       Kuvâ-yı Millîye: Millî kuvvetler demektir. Milis kuvvetler olarak da adlandırılmaktadır. Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra Osmanlı ordusunun dağıtılması, ülkenin dört bir yandan işgal edilmesi ve Osmanlı hükûmetlerinin işgallere sessiz kalması üzerine, Türk halkının vatanseverlik duygusuyla bir araya gelerek oluşturduğu bölgesel ve düzensiz direniş kuvvetlerine denir.

Kuvâ-yı Millîye birlikleri, Yunanların 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal etmesinden sonra yoğun olarak Batı Anadolu’da kurulmuştur. Yunan işgaline karşı mücadeleye başlayan Kuvâ-yı Millîye birlikleri ülkenin diğer bölgelerinde de işgalcilere karşı direnişlerini sürdürmüşlerdir. İşgal edilmeyen bölgelerde ise güvenliği sağlamak ve iç isyanları önlemek amacıyla görev yapmışlardır.

2.       Mitingler:

23 Mayıs 1919’da Sultan Ahmet Meydanı’nda yapılan mitingde Halide Edip’in yaptığı konuşma: “Müslümanlar, Türkler! Türk ve Müslüman bugün en kara gününü yaşıyor. Gece, karanlık bir gece. Fakat insanın hayatında sabahı olmayan gece yoktur. Yarın bu korkunç geceyi yırtıp parıldayan bir sabah yaratacağız. Bugün elimizde top tüfek denilen alet yok. Fakat ondan daha büyük, ondan daha kudretli bir silah var; hak ve Allah.”

Halide Edip bir mitingde


3.       Cemiyetler

 

Türk halkı bir yandan işgalcilere karşı silahlı mücadeleye devam ederken diğer yandan da millî cemiyetler kurarak hukuki mücadeleyi başlatmıştır. Buna karşılık sınırlarımız içinde yaşayan gayrimüslim azınlıklar ve tam bağımsızlığa inanmayan bazı çevreler ise Millî Mücadele’ye düş- man olan cemiyetleri kurmuşlardır.

 

Milli varlığa düşman cemiyetler

A)     Rumların kurduğu cemiyetler

1.       Etnik-i Eterya C: Bizans İmparatorluğu’nu yeniden kurmak (1814)

2.       Pontus Rum C:Karadeniz çevresinde Rum devleti kurmak (1904)

3.       Mavri Mira C: Bizans’ı canlandırıp Büyük Yunanistan’ı kurmak (1914)

B)      Ermenilerin kurduğu cemiyetler

1.       Hınçak C: Doğu Anadolu ve Çukurova’da Ermeni devleti kurmak (1887)

2.       Taşnak C: Doğu Anadolu ve Çukurova’da Ermeni devleti kurmak (1890))

Pontusçu ve Ermenilerin hedefi


C)      Yahudilerin kurduğu cemiyetler

1.       Alyans İsrailit: Filistin’de Yahudi devleti kurmak (1860)

2.       Makabi: Filistin’de Yahudi devleti kurmak (1860)

 

Azınlıklar tarafından kurulan millî varlığa düşman cemiyetlerin başlıca özellikleri şunlardır:

1.       Millî Mücadele hareketine karşı düşmanca tutum sergilemişlerdir.

2.       Bağımsız devlet kurmayı amaçlamışlardır.

3.        Faaliyette bulundukları bölgelerde yaşayan Türk halkının can ve mal güvenliğine zarar vermek suretiyle onları göçe zorlamışlardır. Böylece nüfus üstünlüğünü sağlamaya çalışmışlardır.

4.        İşgalci devletlerden yardım ve destek almışlardır.

5.        Bulundukları yerlerde güvenliği bozarak Mondros’un 7. maddesinin uygulanması için ortam hazırlamışlardır.

Milli varlığa düşman diğer cemiyetler

 Hürriyet ve İtilaf cemiyeti (1919)

·         İttihat ve Terakki Fırkası’na karşı kurulmuştur.

·         I. Dünya Savaşı sonrası iktidara gelmiştir. İttihatçı bir hareket olarak gördükleri Millî Mücadele’nin karşısında yer almışlardır.

Wilson Prensipleri Cemiyeti (1918)

·         Halide Edip, Yunus Nadi, Refik Halit gibi Osmanlı aydınlarının kurduğu cemiyet işgallere karşı çıkmış, kurtuluşun Amerikan mandasına girerek gerçekleşebileceğini savunmuştur. Cemiyet üyesi aydınların bazıları daha sonra Millî Mücadele’ye katılmıştır.

Kürt Teali Cemiyeti (1918)

·         İngilizlerin desteğiyle kurulan bu cemiyet, Wilson İlkeleri’ne dayanarak doğu illerinde bağımsız bir Kürt Devleti kurmayı amaçlamıştır.

Sulh ve Selameti Osmaniye Fırkası (1919)

·         Ülkenin kurtuluşunun padişah ve halifenin emirlerine uymakla mümkün olabileceğini savunmuştur.

Teali İslam Cemiyeti (1919)

·         İngiltere’nin desteğiyle İstanbul’da bazı medrese hocalarının önderliğinde kuruldu. Halifeliğin ve saltanatın güçlendirilmesini amaçlayan bu cemiyet

·         Millî Mücadele hareketine karşı çıkmıştır.

İngiliz Muhipleri Cemiyeti (1919)

Osmanlı Devleti’nin İngiltere’nin himayesine girmesini savunan bu cemiyet, Damat Ferit Paşa tarafından desteklenmiştir. Cemiyet, Millî Mücadele’ye karşı çıkmış, basın yoluyla İngiltere yanlısı kamuoyu oluşturmaya ve işgalcilere İstanbul’da her konuda yardımcı olmaya çalışmıştır. 

Millî varlığa düşman diğer cemiyetlerin başlıca özellikleri şunlardır:

1.       Tam bağımsızlığa inanmayarak manda ve himayeyi savunmuştur.

2.       Saltanat ve halifelik makamlarının devamını savunmuşlardır.

3.       Anadolu’daki Millî Mücadele hareketine karşı çıkmışlardır.

4.       İtilaf Devletleri’nden yardım ve destek görmüşlerdir.

 

Milli cemiyetler

1.       Milli Kongre C: Millî Mücadele’nin haklılığını basın yoluyla dünya kamuoyuna duyurmayı amaçlayan cemiyet, silahlı direnişi yöntem olarak benimsememiştir. (29 Kasım 1918)

2.       İzmir Müdafaa-i Hukuk C: İzmir’in işgalini önlemek, İzmir ve Batı Anadolu’nun Yunanlara verilmesine engel olmak amacıyla kurulmuştur. (1 Aralık 1918)

3.       Trakya Paşaeli C: Trakya bölgesinin Yunanlara verilmesini önlemeye çalışmıştır. Edirne ve Lüleburgaz kongrelerinin toplanmasında etkili olmuştur. (2 Aralık 1918)

4.       Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk C: Doğu Anadolu’nun Ermenilere verilmesine engel olmak amacıyla kurulmuştur. Cemiyet, Erzurum Kongresi’nin toplanmasında etkili olmuştur. Bölgeden Türk göçünü önlemeye çalışmıştır. (4 Aralık 1918)

5.       Kilikyalılar C: Çukurova Bölgesi’ndeki Fransız işgalini önlemek amacıyla kurulmuştur. (21 Aralık 1918)

6.       Trabzon Muhafazaa-i Hukuk C: Trabzon ve çevresinde Pontus Devleti kurmayı amaçlayan Rumlara karşı, bölgeyi savunmak amacıyla kurulmuştur. (12 Şubat 1919)

7.       Reddi İlhak C: İzmir’in Yunanlara verilmesini ve buranın ilhakını önlemek amacıyla kurulmuştur. (14 Mayıs 1919)

8.       Anadolu Kadınları  Müdafaa-i Hukuk C: Sivas’ta kurulmuştur. Ülke geneline yayılmıştır. Amacı vatansever Türk kadınlarını harekete geçirerek Millî Mücadele’ye destek sağlamaktır. (5 Kasım 1919)

 


Millî cemiyetlerin özellikleri şunlardır:

1.       Bulundukları yöreleri savunmak amacıyla kurulmuşlardır.

2.       Bağımsızlık ve Türk vatanseverliği duygusunun bir sonucu olarak ortaya çıkmış bölgesel nitelikli cemiyetlerdir.

3.       Genellikle basın yayın yoluyla mücadele etmişlerdir.

4.       Azınlık cemiyetlerinin zararlı faaliyetlerine ve işgalci güçlere karşı mücadele etmişlerdir.

5.        Bir merkezden yönetilmemeleri etkili çalışma yapmalarını engellemiştir.

6.        Sivas Kongresi’nde “Anadolu Mudafaa-ı Hukuk Cemiyeti” adı altında birleştirilmişlerdir.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rumeli’de Hâkimiyet Kurulması

   Rumeli’de Hâkimiyet Kurulması ü  1353’ten itibaren Rumeli’ye geçen  Osmanlılar , yaklaşık bir asır içinde bölgede hâkim güç hâline geldi....