6 Mart 2022 Pazar

ŞAİR SULTANLAR- OSMANLI’DA ŞEHİR PLANLAMASI-OSMANLI MİMARİ ANLAYIŞI-OSMANLI EL SANATLARI

 

·         4. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI MEDENİYET


·         ŞAİR SULTANLAR


·         Osmanlı padişahlarının bazıları iyi birer devlet yöneticisi olmalarının yanı sıra sanat ve edebiyat konusunda da kendilerini oldukça geliştirmişlerdi.

·          İyi bir eğitimden geçen Osmanlı şehzadeleri ve sultanları, genelde müzik ve şiire ilgi gösterdiler. Bir kısmı da divan tertip edecek kadar şairlik vasıflarını ön plana çıkardı.

 

·         Fatih Sultan Mehmet: Osmanlı padişahlarından Fatih Sultan Mehmet, güzel sanatların çeşitli dallarıyla ilgilendi. Özellikle resme, şiire ve müziğe büyük önem verdi. Fatih, genelde Avnî mahlasıyla şiirler yazdı.

Resim-1: Fatih Sultan Mehmet


·         II. Bayezid:  Adlî mahlasıyla şiirler yazan ve bir “Divân” tertip eden II. Bayezid, Türkçenin Çağatay lehçesini ve Uygur harflerini de bilirdi. II. Bayezid, dinî ve tasavvuf içerikli şiirlerinde oldukça coşkulu ve samimidir.

Resim-2:II. Bayezid

·         Yavuz Sultan Selim Farsça divanı vardır. Selimi mahlası ile yazdığı şiirlerinde coşku ön plandadır.

Resim-3:Yavuz Sultan Selim'in bir şiiri


·         Kanuni Sultan Süleyman: Osmanlı padişahları arasında en çok şiir yazan padişahtır. Kanuni, şiirlerinde Muhibbî mahlasını kullanmıştır.

Resim-4:Muhibbi'nin yazdığı şiirden bir bölüm "halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi/ olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi"

Şema-1: Padişahların mahlasları


·         OSMANLI’DA ZANAAT, SANAT VE KÜLTÜR FAALİYETLER

·         OSMANLI’DA ŞEHİR PLANLAMASI

·         XIV-XVI. yüzyıllar arasında Anadolu ve Rumeli’de hâkimiyet kuran Osmanlı, daha önceki Türk İslam devletlerinde olduğu gibi imar faaliyetlerine büyük önem verdi.

·         Osmanlı şehir kültürü, birbirinden çok farklı, etnik, dinî ve ekonomik yapılar üzerine tesis edildi.

·         Osmanlı Devleti öncelikle, Türkiye Selçuklularının şehir mirası üzerinde gelişti. Sonraki dönemlerde ise şehirlere kendi kültürünü yansıttı. Osmanlı Devleti’nde, şehir planlamacılığı ticari faaliyetlerin yoğunlaştığı güzergâhlar üzerinde kuruldu. Bu özellik ekonomik örgütlenmeyi etkiledi.

Harita-1: Fatih döneminde Osmanlı


·         Osmanlı şehirleri genelde iki parçalı işlevsel alana sahipti.

·         Birincisi çarşı denilen yerleşim yerleri (iş sahası), İkincisi ise konut alanlarını içeren mahallelerdir.

1.       Merkezde, çarşı denilen bölgelerde ekonomik, dinî, kültürel çeşitli faaliyetler yapılmaktaydı. Öyle ki çarşı konumunun belirlenmesinde kale veya şehir surları, önemli yollar ve önemli kültürel alanlara yakınlık belirleyici rol oynardı.

Şema-2: Osmanlı'da bazı mimari yapılar


Osmanlı Devleti’nde; cami, bedesten ve imaret klasik dönem Osmanlı şehir planına hâkim unsurlardı. Şehrin asıl merkezini bedestenler oluşturmaktaydı. Bedestenlerin etrafında ise hanlar bulunmaktaydı. Hanlar sadece geceleme ihtiyacını karşılayan yerler değil, aynı zamanda ticari işlevi de olan yapılardı. Şehirlerde sağlık, eğitim, kültürel hizmetleri sunan külliyeler de bulunurdu. Osmanlı şehir merkezlerinde bulunan büyük camiler genelde külliye ile bağlantılıydı. Osmanlı şehirlerinin önemli yapılarından biri de imarethanelerdi. Yoksullara, medrese öğrencilerine, tekkelerde kalanlara, yolculara yemek dağıtmak üzere kurulmuşlardı.

Resim-5:Bedesten


2.       Osmanlı şehirlerinin fiziki yapısının ikinci kısmını ise mahalleler meydana getirirdi. Şehirsel alanın büyük bir kısmı mahallelerden oluşmaktaydı. Mahalle fiziki olmaktan çok sosyal bir birimdi. Mahalleler evlerden meydana gelirdi. Türk evleri genelde çok katlı değildi. Bu evlerin birinci katı taştan yapılmış olup, hizmet katı konumundaydı.

a.       Bu katta; depo, çamaşır yıkama yeri, tuvalet ve mutfak yer alırdı.

b.      Evin üst katı ise oturma alanı olarak kullanılan odalardan ibaretti.

c.       Odalar arasında eyvan denilen bir bölüm yer almaktaydı. Eyvan ve odalar sofaya veya hayata (avluya) açılmaktaydı.

Resim-6:Eski Antakya evlerinden bir örnek


Konut alanlarının ötesinde şehir halkına rahatsızlık veren endüstriyel faaliyetler ile kırsal kesimle bağlantısı olan zanaatkârlar yer alırdı. Bunları; dericiler, boyacılar, kesimhaneler, kasaplar, demirciler, çilingirler, bakırcılar, çömlekçiler, saraçlar, gıda maddesi satıcıları şeklinde sıralamak mümkündü. Şehre yeni gelenler, sanayide çalışanlar genelde bu alanda yaşardı

OSMANLI MİMARİ ANLAYIŞI           

·         Erken Dönem: Osmanlı mimarisinin temel ögesini külliyeler, külliyelerin ana unsurunu ise camiler oluşturmaktaydı. Osmanlı mimari anlayışında farklı planlarda yapılan çok sayıda cami ön plana çıktı. Osmanlı Erken Dönemi’ne ait ilk eserler genelde İznik, Bursa ve Edirne’de yapıldı.

·         Klasik Dönem: Klasik Dönem’e geçiş İstanbul’un Fethi’yle başladı. Osmanlı Devleti, bu dönemde siyasi alanda ulaştığı başarıları sanata da yansıttı. Bu döneme aynı zamanda “Büyük Külliyeler Devri” de denilmektedir. Nitekim bu dönemde inşa edilen Fatih, II. Bayezid ve Süleymaniye külliyeleri ile başkent İstanbul adeta yeni bir kimliğe büründü.

 

·         Mimar Sinan:

·         Osmanlı Devleti’nde, XVI. yüzyılda yetişmiş en büyük mimari ustası Mimar Sinan’dır. Mimar Sinan ilk olarak Yavuz Dönemi’nde Osmanlı ordusuna katıldı. Kanuni Dönemi’nde, devletin tüm inşaat işlerinden sorumlu mimarbaşı olarak görevlendirildi. Bu görevini II. Selim ve III. Murat dönemlerinde de devam ettirdi. Dört yüzden fazla eseri mevcuttur. . Mimarbaşı Sinan, eserlerini inşa ederken dönemin en büyük hattatlarından, nakkaşlarından, oymacılarından ve çinicilerinden faydalandı.

Resim-7:Mimar Sinan


·         En önemli eserleri:

1.       Mimar Sinan, çıraklık eserim dediği “Şehzade Camisini

2.       Kalfalık eseri olan “Süleymaniye Camisini” ardından

3.       Ustalık eseri olan Edirne “Selimiye Camisini” inşa ederek sanatının zirvesine ulaştı.

Resim-8:Selimiye Cami


 

·         OSMANLI EL SANATLARI

·         Osmanlı Erken ve Klasik Dönemi’nde mimari dışında ahşap ve taş işlemeciliği, dokumacılık, çinicilik ve hat sanatı da önemli gelişme gösterdi. Bu sanat dalları ve özellikleri genel olarak şunlardır:

1.       Ahşap işlemeciliği

·         Ağaç ve yan ürünlerinin işlemeye elverişli yapısından dolayı ahşap işlemeciliği, kapı ve pencere kapaklarında, bilhassa minberlerde yaygın bir kullanım alanı buldu.

·         Taşa uygulanan bütün teknikler ahşaba da uygulanmış olup daha kolay işlenebildiği için ahşap taştan daha zengin bezeme tekniklerine sahipti.

·         Ahşap işçiliğiyle uğraşan sanatkârlara “neccar” denilirdi. Ahşap işçiliğinde en çok kullanılan malzeme sedir, ceviz, kestane, elma, armut, abanoz, şimşir, gül, kiraz ağaçlarıdır. Kesildikten sonra su havuzlarında bekletilen ağaçlar öz suyundan tamamen arındırılıp kurtlanmaya karşı kireç kaymağıyla terbiye edilirdi. Ağaç, neme karşı dayanıklı hâle getirilmesi için bezir yağı vb. yağlarla doyurularak işlendikten sonra sandal yağı gibi koruyucularla beslenip cilalanırdı.

Resim-9:Ahşap işlemeciliğine örnek


2.       Kakmacılık

·         Ağaç üzerinde veya diğer ahşap bir malzemede, mobilyada belirlenmiş desen ve çizimlere göre oyulmuş yuvalara gümüş sedef vb. süs maddeleri yerleştirilerek yapılan süsleme sanatına ise “kakmacılık” denir.

Resim-10:Kakmacılık'a örnek


3.       Taş işlemeciliği

·         Türk mimarisinin temel unsurlarından biridir. Devrine göre şehir ve kasabalarda taş işlemeciliği ile yapılan eserler; dinî (cami, mescit, tekke, türbe), eğitim (medrese, mektep), sağlık (darüşşifa, bimarhane) şeklinde gruplandırılabilir.

Resim-11:Taş işlemeciliğine örnek


 

4.       Dokumacılık

·         Dokumacılık; pamuk, keten, kadife, ipek, yün vb. malzemenin elde edilmesinden kullanıma hazır hâle gelene kadar (kumaş, halı, kilim vs.) geçirdiği sürecin tamamına verilen addır.

·         İpek kumaşlar, Osmanlı törenlerinde ve yüksek sınıf kültüründe, sosyal konum belirleyicisi olarak önemli bir yere sahipti. Türk tarihinin en eski dönemlerinden itibaren dokumacılık sektörünün en önemli kolu ise kilim ve halıcılıktır.

·         Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan kilim ve halı işlemeciliği çeşitli dönemlerde farklı üslup ve tarzda hayat bulmuştu. Anadolu insanı duygu ve düşüncelerini kilim ve halılara işlemişti.

·         XIV. yüzyılda Türk kilim ve halılarında genelde geometrik motifler ve kûfi yazılı kenar şeritleri yanında stilize hayvan figürleri de motif olarak kullanıldı. Daha sonra ise hayvan figürlerinin yerini baklava motifleri ve soyut bitkisel motifler aldı.

5.       Çinicilik

·         Çinicilik, kil topraktan yapılan levhaların genellikle çiçek resimleriyle bezenip fırında pişirilmesi sanatıdır. Çini sanatında, İznik ve Kütahya, Osmanlı Devleti’nin en önemli çini ve seramik merkezleri idi

·         Osmanlı çini ustaları başta camiler olmak üzere birçok askerî yapıları, sarayları, konakları ve türbeleri çinilerle bezediler.

·         Çinilerde genelde Türk mavisi, domates kırmızısı, mor, sarı ve yeşil gibi renkler kullanıldı. Çinilerle bezenmiş Osmanlı eserleri arasında Bursa’daki Yeşil Cami ve Yeşil Türbe; Topkapı Sarayı ve İstanbul’un birçok camileri -özellikle Sultan Ahmet Cami- Osmanlı çiniciliğinin en güzel örnekleri arasında gösterilebilir.

Resim-12:Sultan Ahmet cami ve çinicilik


 

6.       Hat Sanatı

·         Yazı veya çizgi anlamına gelen “hat”, güzel yazı yazma sanatıdır. Hat sanatı ile uğraşanlara ise “hattat” denilir. Türk kültür hayatına İslamiyet’in kabulünden sonra girmiş olan hat sanatı asıl gelişimini Osmanlı Dönemi’nde gösterdi

·         XVI. yüzyılda yetişen en önemli hattatlardan biri olan Amasyalı Şeyh Hamdullah, XVI. yüzyılın ünlü hattatı ise Ahmet Karahisari’dir.

 ETKİNLİK/ÖDEV

1.       Mimar Sinan’ın çıraklık, kalfalık ve ustalık eserleri hangileridir?

2.      Şair Sultanlardan aşağıdaki padişahların şiirlerinde kullandıkları mahlaslar nedir?

a)      Fatih Sultan Mehmet:

b)      II. Bayezid:  

c)       Yavuz Sultan Selim :

d)      Kanuni Sultan Süleyman:

3.       Osmanlı’da külliyeler daha çok hangi şehirlerde yapılmaktadır?

4.       Ağaç üzerinde veya diğer ahşap bir malzemede, mobilyada belirlenmiş desen ve çizimlere göre oyulmuş yuvalara gümüş sedef vb. süs maddeleri yerleştirilerek yapılan süsleme sanatına ise “……………………………..” denir.

5.       Çinicilik el sanatı nedeniyle Avrupalıların Mavi Cami olarak adlandırdıkları cami ……………………………………’dir.

6.       Güzel yazı sanatına ……………………………… sanatı denir.

7.       Yazılıya hazırlık amacıyla sayfa 114’teki Ölçme ve Değerlendirme (B.,C.,Ç. ve D.etkinlikleri)’yi yapınız.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rumeli’de Hâkimiyet Kurulması

   Rumeli’de Hâkimiyet Kurulması ü  1353’ten itibaren Rumeli’ye geçen  Osmanlılar , yaklaşık bir asır içinde bölgede hâkim güç hâline geldi....