·
4. ÜNİTE: BEYLİKTEN
DEVLETE OSMANLI MEDENİYET
·
ŞAİR SULTANLAR
·
Osmanlı padişahlarının bazıları
iyi birer devlet yöneticisi olmalarının yanı sıra sanat ve edebiyat konusunda
da kendilerini oldukça geliştirmişlerdi.
·
İyi bir eğitimden geçen Osmanlı şehzadeleri ve
sultanları, genelde müzik ve şiire ilgi gösterdiler. Bir kısmı da divan tertip
edecek kadar şairlik vasıflarını ön plana çıkardı.
·
Fatih Sultan Mehmet: Osmanlı
padişahlarından Fatih Sultan Mehmet, güzel sanatların çeşitli dallarıyla
ilgilendi. Özellikle resme, şiire ve müziğe büyük önem verdi. Fatih, genelde Avnî mahlasıyla şiirler yazdı.
·
II. Bayezid: Adlî
mahlasıyla şiirler yazan ve bir “Divân” tertip eden II. Bayezid, Türkçenin
Çağatay lehçesini ve Uygur harflerini de bilirdi. II. Bayezid, dinî ve tasavvuf
içerikli şiirlerinde oldukça coşkulu ve samimidir.Resim-2:II. Bayezid
·
Yavuz Sultan Selim
Farsça divanı vardır. Selimi mahlası
ile yazdığı şiirlerinde coşku ön plandadır.
Resim-3:Yavuz Sultan Selim'in bir şiiri
·
Kanuni Sultan Süleyman: Osmanlı
padişahları arasında en çok şiir yazan padişahtır. Kanuni, şiirlerinde Muhibbî mahlasını kullanmıştır.
Resim-4:Muhibbi'nin yazdığı şiirden bir bölüm "halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi/ olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi" Şema-1: Padişahların mahlasları
·
OSMANLI’DA
ZANAAT, SANAT VE KÜLTÜR FAALİYETLER
·
OSMANLI’DA ŞEHİR
PLANLAMASI
·
XIV-XVI. yüzyıllar arasında Anadolu ve Rumeli’de hâkimiyet kuran Osmanlı, daha önceki Türk İslam
devletlerinde olduğu gibi imar
faaliyetlerine büyük önem verdi.
·
Osmanlı şehir kültürü, birbirinden
çok farklı, etnik, dinî ve ekonomik yapılar üzerine tesis edildi.
·
Osmanlı Devleti öncelikle, Türkiye
Selçuklularının şehir mirası
üzerinde gelişti. Sonraki dönemlerde ise şehirlere kendi kültürünü yansıttı.
Osmanlı Devleti’nde, şehir planlamacılığı ticari faaliyetlerin yoğunlaştığı
güzergâhlar üzerinde kuruldu. Bu özellik ekonomik örgütlenmeyi etkiledi.
Harita-1: Fatih döneminde Osmanlı
·
Osmanlı şehirleri genelde iki
parçalı işlevsel alana sahipti.
·
Birincisi çarşı denilen yerleşim
yerleri (iş sahası), İkincisi ise konut alanlarını içeren mahallelerdir.
1.
Merkezde, çarşı denilen bölgelerde
ekonomik, dinî, kültürel çeşitli faaliyetler yapılmaktaydı. Öyle ki çarşı
konumunun belirlenmesinde kale veya şehir surları, önemli yollar ve önemli
kültürel alanlara yakınlık belirleyici rol oynardı.
Şema-2: Osmanlı'da bazı mimari yapılar
Osmanlı Devleti’nde; cami,
bedesten ve imaret klasik dönem Osmanlı şehir planına hâkim unsurlardı. Şehrin
asıl merkezini bedestenler oluşturmaktaydı.
Bedestenlerin etrafında ise hanlar
bulunmaktaydı. Hanlar sadece geceleme ihtiyacını karşılayan yerler değil, aynı
zamanda ticari işlevi de olan yapılardı. Şehirlerde sağlık, eğitim, kültürel
hizmetleri sunan külliyeler de
bulunurdu. Osmanlı şehir merkezlerinde bulunan büyük camiler genelde külliye ile bağlantılıydı. Osmanlı şehirlerinin
önemli yapılarından biri de imarethanelerdi.
Yoksullara, medrese öğrencilerine, tekkelerde kalanlara, yolculara yemek
dağıtmak üzere kurulmuşlardı.
2.
Osmanlı şehirlerinin fiziki
yapısının ikinci kısmını ise mahalleler
meydana getirirdi. Şehirsel alanın büyük bir kısmı mahallelerden oluşmaktaydı.
Mahalle fiziki olmaktan çok sosyal
bir birimdi. Mahalleler evlerden
meydana gelirdi. Türk evleri genelde çok
katlı değildi. Bu evlerin birinci katı taştan yapılmış olup, hizmet katı
konumundaydı.
a.
Bu katta; depo, çamaşır yıkama
yeri, tuvalet ve mutfak yer alırdı.
b.
Evin üst katı ise oturma alanı
olarak kullanılan odalardan ibaretti.
c.
Odalar arasında eyvan denilen bir bölüm yer almaktaydı.
Eyvan ve odalar sofaya veya hayata (avluya) açılmaktaydı.
Resim-6:Eski Antakya evlerinden bir örnek
Konut alanlarının ötesinde şehir halkına
rahatsızlık veren endüstriyel faaliyetler ile kırsal kesimle bağlantısı olan
zanaatkârlar yer alırdı. Bunları; dericiler,
boyacılar, kesimhaneler, kasaplar, demirciler, çilingirler, bakırcılar,
çömlekçiler, saraçlar, gıda maddesi satıcıları şeklinde sıralamak mümkündü.
Şehre yeni gelenler, sanayide çalışanlar genelde bu alanda yaşardı
OSMANLI MİMARİ ANLAYIŞI
·
Erken Dönem: Osmanlı mimarisinin temel
ögesini külliyeler, külliyelerin ana
unsurunu ise camiler oluşturmaktaydı. Osmanlı mimari anlayışında farklı
planlarda yapılan çok sayıda cami ön plana çıktı. Osmanlı Erken Dönemi’ne ait
ilk eserler genelde İznik, Bursa ve Edirne’de yapıldı.
·
Klasik Dönem: Klasik Dönem’e geçiş
İstanbul’un Fethi’yle başladı. Osmanlı Devleti, bu dönemde siyasi alanda
ulaştığı başarıları sanata da yansıttı. Bu döneme aynı zamanda “Büyük Külliyeler Devri” de
denilmektedir. Nitekim bu dönemde inşa edilen Fatih, II. Bayezid ve Süleymaniye
külliyeleri ile başkent İstanbul adeta yeni bir kimliğe büründü.
·
Mimar Sinan:
·
Osmanlı Devleti’nde, XVI. yüzyılda
yetişmiş en büyük mimari ustası Mimar Sinan’dır. Mimar Sinan ilk olarak Yavuz
Dönemi’nde Osmanlı ordusuna katıldı. Kanuni Dönemi’nde, devletin tüm inşaat
işlerinden sorumlu mimarbaşı olarak
görevlendirildi. Bu görevini II. Selim ve III. Murat dönemlerinde de devam
ettirdi. Dört yüzden fazla eseri mevcuttur. . Mimarbaşı Sinan, eserlerini inşa
ederken dönemin en büyük hattatlarından,
nakkaşlarından, oymacılarından ve çinicilerinden
faydalandı.
·
En önemli eserleri:
1.
Mimar Sinan, çıraklık eserim dediği “Şehzade Camisini”
2.
Kalfalık eseri olan “Süleymaniye Camisini”
ardından
3.
Ustalık eseri olan Edirne “Selimiye
Camisini” inşa ederek sanatının zirvesine ulaştı.
·
OSMANLI EL SANATLARI
·
Osmanlı Erken ve Klasik
Dönemi’nde mimari dışında ahşap ve taş işlemeciliği, dokumacılık,
çinicilik ve hat sanatı da önemli gelişme
gösterdi. Bu sanat dalları ve özellikleri genel olarak şunlardır:
1.
Ahşap işlemeciliği
·
Ağaç ve yan ürünlerinin işlemeye
elverişli yapısından dolayı ahşap işlemeciliği, kapı ve pencere kapaklarında, bilhassa minberlerde yaygın bir kullanım alanı buldu.
·
Taşa uygulanan bütün teknikler
ahşaba da uygulanmış olup daha kolay işlenebildiği için ahşap taştan daha
zengin bezeme tekniklerine sahipti.
·
Ahşap işçiliğiyle uğraşan
sanatkârlara “neccar” denilirdi.
Ahşap işçiliğinde en çok kullanılan malzeme sedir, ceviz, kestane, elma, armut, abanoz, şimşir, gül, kiraz ağaçlarıdır. Kesildikten sonra su
havuzlarında bekletilen ağaçlar öz suyundan tamamen arındırılıp kurtlanmaya
karşı kireç kaymağıyla terbiye edilirdi. Ağaç, neme karşı dayanıklı hâle
getirilmesi için bezir yağı vb. yağlarla doyurularak işlendikten sonra sandal
yağı gibi koruyucularla beslenip cilalanırdı.
Resim-9:Ahşap işlemeciliğine örnek
2.
Kakmacılık
·
Ağaç üzerinde veya diğer ahşap bir
malzemede, mobilyada belirlenmiş desen ve çizimlere göre oyulmuş yuvalara gümüş
sedef vb. süs maddeleri yerleştirilerek yapılan süsleme sanatına ise “kakmacılık” denir.
3.
Taş işlemeciliği
·
Türk mimarisinin temel
unsurlarından biridir. Devrine göre şehir ve kasabalarda taş işlemeciliği ile
yapılan eserler; dinî (cami, mescit,
tekke, türbe), eğitim (medrese,
mektep), sağlık (darüşşifa,
bimarhane) şeklinde gruplandırılabilir.
Resim-11:Taş işlemeciliğine örnek
4.
Dokumacılık
·
Dokumacılık; pamuk, keten, kadife, ipek, yün
vb. malzemenin elde edilmesinden kullanıma hazır hâle gelene kadar (kumaş,
halı, kilim vs.) geçirdiği sürecin tamamına verilen addır.
·
İpek kumaşlar, Osmanlı
törenlerinde ve yüksek sınıf kültüründe, sosyal konum belirleyicisi olarak
önemli bir yere sahipti. Türk tarihinin en eski dönemlerinden itibaren dokumacılık sektörünün en önemli kolu
ise kilim ve halıcılıktır.
·
Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan kilim ve halı işlemeciliği çeşitli dönemlerde farklı üslup ve tarzda hayat
bulmuştu. Anadolu insanı duygu ve düşüncelerini kilim ve halılara işlemişti.
·
XIV. yüzyılda Türk kilim ve
halılarında genelde geometrik
motifler ve kûfi yazılı kenar şeritleri
yanında stilize hayvan figürleri de
motif olarak kullanıldı. Daha sonra ise hayvan figürlerinin yerini baklava motifleri ve soyut bitkisel motifler aldı.
5.
Çinicilik
·
Çinicilik, kil topraktan yapılan
levhaların genellikle çiçek resimleriyle bezenip fırında pişirilmesi sanatıdır.
Çini sanatında, İznik ve Kütahya, Osmanlı Devleti’nin en önemli
çini ve seramik merkezleri idi
·
Osmanlı çini ustaları başta
camiler olmak üzere birçok askerî yapıları, sarayları, konakları ve türbeleri
çinilerle bezediler.
·
Çinilerde genelde Türk mavisi, domates kırmızısı, mor, sarı ve yeşil gibi renkler kullanıldı. Çinilerle bezenmiş Osmanlı eserleri
arasında Bursa’daki Yeşil Cami ve Yeşil Türbe; Topkapı Sarayı ve İstanbul’un
birçok camileri -özellikle Sultan Ahmet Cami- Osmanlı çiniciliğinin en güzel
örnekleri arasında gösterilebilir.
Resim-12:Sultan Ahmet cami ve çinicilik
6.
Hat Sanatı
·
Yazı veya çizgi anlamına gelen “hat”, güzel yazı yazma sanatıdır. Hat
sanatı ile uğraşanlara ise “hattat”
denilir. Türk kültür hayatına İslamiyet’in kabulünden sonra girmiş olan hat
sanatı asıl gelişimini Osmanlı Dönemi’nde gösterdi
·
XVI. yüzyılda yetişen en önemli
hattatlardan biri olan Amasyalı Şeyh Hamdullah, XVI. yüzyılın ünlü hattatı ise
Ahmet Karahisari’dir.
ETKİNLİK/ÖDEV
1. Mimar Sinan’ın çıraklık, kalfalık
ve ustalık eserleri hangileridir?
2. Şair Sultanlardan aşağıdaki
padişahların şiirlerinde kullandıkları mahlaslar nedir?
a)
Fatih Sultan Mehmet:
b)
II. Bayezid:
c)
Yavuz Sultan Selim :
d)
Kanuni Sultan Süleyman:
3.
Osmanlı’da külliyeler daha çok
hangi şehirlerde yapılmaktadır?
4.
Ağaç üzerinde veya diğer ahşap bir
malzemede, mobilyada belirlenmiş desen ve çizimlere göre oyulmuş yuvalara gümüş
sedef vb. süs maddeleri yerleştirilerek yapılan süsleme sanatına ise “……………………………..” denir.
5.
Çinicilik el sanatı nedeniyle
Avrupalıların Mavi Cami olarak adlandırdıkları cami ……………………………………’dir.
6.
Güzel yazı sanatına ……………………………… sanatı
denir.
7.
Yazılıya hazırlık amacıyla sayfa 114’teki
Ölçme ve Değerlendirme (B.,C.,Ç. ve D.etkinlikleri)’yi yapınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder