26 Nisan 2022 Salı

ROMA TARİHİ -60 III. Gordianus (Marcus Antonius Gordianus, 238-244)

 III. Gordianus (Marcus Antonius Gordianus, 238-244)

·         Asıl adı Marcus Antonius Gordianus olup 225 yılında dünyaya geldi.

III. Gordianus 


·         İlk dönemleri belli değildir.

·         Gordianus, Maximinus Roma’da caesar ilân edilmişti. Pupienus ve Balbinus’un öldürülmelerini takiben praetor'lar tarafından imparator kabul edilir.

·          İmparator kabul edildiğinde 13 yaşında olduğundan yönetim Timesitheus’un elindedir. Gordianus başa geçtikten üç yıl sonra Timesitheus’un kızı Tranquillina ile de evlenir.

Timesitheus(190-243)


·         Sasanilerle mücadele: 241’de Erdeşir’in oğlu ikinci Sasani kralı Şapur(241-272), Doğu’daki Roma topraklarına saldırır. Syria ve merkezi Antiokheia(Antakya) tehdit altındaydı. Timesitheus, imparator ile birlikte Doğu’ya hareket etti. Fakat önce Tuna boylarındaki Roma topraklarına saldıran Gothlar ile savaşıldı ve Gothlar püskürtülür. Romalılar bu zafer sonrası Doğu’ya giderek Sasanileri yendiler (Resaena Savaşı, 243), Hatra(Irak’ta bir antik şehir),Nisibis(Nusaybin) ve Karrhai(Harran) tekrar Romalıların eline geçti. Bu sırada Timesitheus hastalanarak ölünce onun yerine praetor muhafızlarının komutanı Philippus Arabus getirilir. Philippus, III. Gordianus’u ortadan kaldırarak tek başına Roma İmparatoru olmak istemekteydi. Askerler de Philippus’u destekleyince III. Gordianus askerler tarafından öldürüldü.



OSMANLI DEVLETİ’NİN XV VE XVI. YÜZYILLARDA İZLEDİĞİ SİYASET VE ETKİLERİ


·         Osmanlı Devleti, XV ve XVI. yüzyıllarda Avrupa’daki stratejik rakipleri dışında merkezi Vatikan’da olan Roma Katolik Kilisesine karşı da uzun vadeli politikalar izledi.

·         Çünkü Roma Katolik Kilisesi, İslam dünyanın lideri olan Osmanlı Devleti’ni büyük bir tehdit olarak gördü ve onu ortadan kaldırmak için çeşitli ittifaklar kurdu.

·         Buna karşılık Osmanlı Devleti de Roma Katolik Kilisesini Hristiyan dünyasında yalnız bırakmak ve Avrupa Hristiyan birliğini parçalamak amacıyla çeşitli tedbirler alıyordu.

İtalya şehir devleti ve Papalık devleti (Orta İtalya, günümüz Vatikan)


·         Bu amaçla:

1. Osmanlı’nın adaletli ve hoşgörülü politikası:

·         Balkanlarda yapılan fetihler alına yerlerdeki insanlara din ve mezheplere mensup yerli halka iyi davrandı, kimsenin dinine, canına ve malına dokunmadı. İzlemiş olduğu adaletli politika sayesinde bölge halkının güvenini kazandı.

·         Bu durum;

ü  Balkanlarda yaklaşık üç yüz yıl sürecek Osmanlı hâkimiyetine ortam hazırladı.

ü  Bosna ve Hersekliler olmak üzere birçok Balkan halkı gönüllü olarak Müslümanlığı tercih etti.

ü  Balkanlara sahip olmak isteyen Habsburg İmparatorluğu ve Roma Katolik Kilisesi bu durumdan oldukça rahatsızdı. Bu yüzden Osmanlı Devleti’ne karşı yıllarca sürecek Haçlı savaşlarına ön ayak olmuşlardı.

Osmanlı'nın mirasçısı Türkiye ve diğer Balkan ülkeleri


2.       Bölge insanını inancında serbest bırakma:

·         Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethi sonrası şehirdeki tüm gayrimüslimlere inanç ve ibadet özgürlüğü tanıdı.



·         Yayınladığı bir fermanla Ortodoks Kilisesinin varlığını devam ettirdi.

Ortodoks kilse merkezi Patrikhane /Fatih-İstanbul


·         Böylece Katolik Roma Kilisesine karşı, Ortodoksları himaye edecek Hristiyan birliğini bozmayı amaçladı.

Katolikliğin koruyucusu Habsburg imparatorluğu


3. Reform Hareketlerine destek vermek: Protestanları Katoliklere karşı korunmuştur.

·         REFORM HAREKETLERİ: XVI. Yüzyılda Almanya’da başlayan Katolik Kilisesinde gerçekleştirilen düzenleme hareketidir.

 

·         Nedenleri:

1.       Katolik Kilisesinin aşırı zenginleşmesi ve yozlaşması,



2.       Siyasetle ve dünyevi etkinliklerle daha fazla ilgilenmeye başlaması birçok din adamı ve halkın tepkisine yol açtı.

·         Bu olaylar başta Almanya olmak üzere Fransa, İngiltere ve Kuzey Avrupa ülkelerine yayılan Reform hareketlerine neden oldu.

·         Almanya’da Reform hareketlerinin öncüsü, ilahiyatçı Martin Luther (Martin Luter) oldu. Luther 1517’de yayımladığı bildiride kilisenin yaptığı yanlışlara vurgu yaptı. Özellikle “Tanrı ile kul arasına kimsenin giremeyeceğini, öbür dünyada esenliğe kavuşmak için imanın yeteceğini, endüljans alarak kimsenin günahlardan kurtulamayacağını” bildirirdi.

 

Martin Luther

·         Luther’in düşüncelerinden etkilenen fakir Alman köylüleri ve şövalyeler ayaklanma başlatarak kilise topraklarına ve mallarına saldırdılar.

·         Bu ayaklanmalarından endişelenen Alman İmparatoru Şarlken, Reform Hareketlerinin yayıldığı yerlerde kalmasına dair bir karar çıkarttı (1529). Şarlken’in bu kararını beş Alman prensi ve on dört şehir protesto etti. Bu yüzden Luther taraftarlarına “Protestan” adı verildi.

·         İç Savaş ve Augsburg Antlaşması: Şarlken ve Luther taraftarları arasında yirmi beş yıl süren savaşlar oldu. Bu savaşlar sonunda “Augsburg Antlaşması” ile Protestanlara inanç serbestliği tanındı (1555).

 

·         Reform Hareketleri sonucunda;

1.       Avrupa’da mezhep birliğinin bozulması, Otuz Yıl Savaşlarının başlamasına neden oldu (1618-1648).

2.       Savaş sonrasında Almanya zayıfladı, Fransa güçlendi. Fransa kralları merkezî yapılarını güçlendirdi.

3.       Otuz Yıl Savaşlarına katılmayan İngiltere’de ise I. Elizabeth mutlak monarşi anlayışını ülkesinde daha da güçlendirmeye çalıştı.

 


·         Referm’un Osmanlı’ya etkileri: Reform hareketleri Osmanlı Devleti’nde etkili olamadı. Çünkü Osmanlı topraklarında yaşayan Hristiyanlar, din ve vicdan özgürlüğüne sahiplerdi.

·         Avrupa’nın Reform’la ulaşmak istediği seviye Osmanlı Devleti’nde zaten yaşanıyordu.

·         Hatta Reform’un öncüsü Luther, Osmanlı Devleti’nin farklı din ve mezheplere olan adaletli yaklaşımından ve tüm toplumlara sağladığı inanç özgürlüğünden etkilenmişti.

·         Osmanlı Devleti, Avrupa’daki Reform hareketleriyle siyasi açıdan ilgilendi. Dönemin hükümdarı Kanuni, Reform hareketlerinin Osmanlı Devleti’nin yararına olduğunu düşündü. Luther’e ve Protestanlara destek verdi. Avrupa’daki karışıklıklardan faydalanarak Viyana önlerine kadar ilerledi.

 

·         Kuzey Afrika Müslümanları

·         Osmanlı Devleti Ortodoks ve Protestan Hristiyanların dışında, Kuzey Afrika’daki Müslümanların da uzun yıllar koruyuculuğunu üstlendi.

·         Bölge halkını başta İspanya ve Portekiz olmak üzere, sonraki dönemlerde İngiltere, Fransa ve Hollanda gibi ülkelerin baskılarından korudu.

 

·         Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki Müslümanlara yönelik himaye politikaları özetle şunlardı:





·         Mısır’ın alınması: Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki hâkimiyeti 1517’de Mısır’ın fethiyle başladı.

·         Cezayir’in Alınması ve Oruç ile Hızır Reis(Barbaros Hayrettin Paşa):

·          Bu dönemde İspanyolların Cezayir civarında birtakım yerleri ele geçirmesi, Osmanlı Devleti’nin Akdeniz’deki çıkarlarının zedelenmesine neden oldu.

·         İspanyolların Kuzey Afrika’yı ele geçirme ihtimalleri karşısında ünlü Türk denizcileri Oruç Reis ile Hızır Reis, bu bölgelerde Türk hâkimiyetini tesis etme hedefine yöneldiler. İlk olarak Cezayir’i denetimleri altına aldılar.

·         Türklerin bölgeye gelişinden sonra İspanyolların bölgede ilerlemesi durdu. Dolayısıyla Kuzey Afrika’daki Müslümanlar kendilerine yeni bir koruyucu buldular.

·         Oruç Reis’in ölümünden sonra Kanuni Dönemi’nde Osmanlıların hizmetine giren Hızır Reis (Barbaros Hayrettin Paşa), Cezayir’i Osmanlı topraklarına kattı (1529) ve sağladığı maddi ve manevi destekle Avrupa’dan gelen Haçlı akınlarını başarıyla püskürttü.

·         Trablusgarp ve Turgut Reis: Kuzey Afrika’da uzun yıllar sürecek Osmanlı hâkimiyetin tesisine ön ayak oldu. Barbaros’un ölümünden sonra yerine Turgut Reis geçti.



·         Turgut Reis, Saint Jean (Sen Jan) şövalyelerinin denetiminde olan Trablusgarp’ı (1551), bir süre sonra da Tunus’u alarak Osmanlı topraklarına kattı.

·         Bu gelişmeler sonucunda Osmanlı Devleti, Kuzey Afrika’da, Doğu ve Batı Akdeniz’de Hristiyan devletlere karşı İslam dünyasının koruyuculuğunu üstlendi.

 

·         Kuzey Afrika Müslümanları, Türkler sayesinde İspanya ve Portekiz’den kaynaklanan büyük bir felaketten kurtuldu. Çünkü aynı dönemde İspanya, Coğrafi Keşifler sonucu Güney Amerika’yı işgal etmiş ve bölge halkına karşı soykırım uygulamıştı.

·         Eğer İspanya, Cezayir’den başlayarak Kuzey Afrika’yı işgal etmiş olsaydı, Endülüs’teki Müslümanlar ve Yahudiler ile Güney Amerika’daki halka yaptıklarını orada da yapması kuvvetli bir olasılıktı.

 


 

         ETKİNLİK/ÖDEV

1.       Osmanlı Devleti, XV. ve XVI. yüzyıllarda Avrupa’daki stratejik rakipleri dışında merkezi ………………………..’da bulunan Roma Katolik Kilisesine karşı da uzun vadeli politikalar üretmiştir.

2.       Osmanlı Devleti Avrupa Hristiyan birliğini parçalamak amacıyla aldığı üç önlemi yazınız.

3.       Protestanların resmen mezhep ilan edildiği 1555 tarihli antlaşma ………………………………………………..’dır.

4.       ………………………. Hareketleri sonucunda Otuz Yıl Savaşları yaşanmıştır.

5.       XVI. Yüzyılda Almanya’da başlayan Katolik Kilisesinde gerçekleştirilen düzenleme hareketlerine  ………………………… denir.

6.       Osmanlı’nın adaletli ve hoşgörülü politikasının sonuçları nelerdir? Yazınız.

7.       Osmanlı, Kuzey Afrika Müslümanlarını ………………….. ve ……………………..’e karşı korumuştur.

8.       Osmanlı’nın Kuzey Afrika’da aldığı ilk toprak parçası ……………………….’dir.

9.       Hızır Reis (Barbaros Hayrettin)’in Osmanlı hizmetine girmesiyle Osmanlılara katılan yer ……………………….’dir.

10.   Trablusgarp, …………….…………. Reis tarafından Osmanlı Devleti'ne kazandırıldı.


17 Nisan 2022 Pazar

XV. ve XVI. YÜZYILLARDA OSMANLI EKONOMİK POLİTİKALAR ve DÜNYA GÜCÜ

 

XV. ve XVI. YÜZYILLARDA OSMANLI EKONOMİK POLİTİKALAR

·         Doğu-Batı üzerindeki Tebriz, Erzurum, Erzincan, Tokat, Amasya ve Sinop transit merkezi durumunda olan bu şehirlere Osmanlı Devleti büyük kervansaraylar, bedesten (kapalı çarşı) hanlar ve misafirhaneler inşa eder.

·         Osmanlı ekonomisi büyük ölçüde tarım ve hayvancılığa dayanır.

ü  Ancak zamanla sınırlarının genişlemesi,

ü  Denizlerde hâkimiyet kurulması ve

ü  birçok ülke ile sınır komşusu olunmasına bağlı olarak Osmanlı Devleti’nde ticari faaliyetler de gelişti.

ü İpek ve Baharat Yolları’nın büyük ölçüde denetim altına alınması, Osmanlı ticari faaliyetlerine ivme kazandırdı

 

Osmanlı ticaret yolları

·         Ticaretin gelişmesi için önemli tedbirler de alındı.

ü  Fatih Sultan Mehmet, Venediklilerle uzun vadeli ticaret yapmak amacıyla kendilerine, İstanbul’da balyos (elçi) bulundurma hakkı verdi ve birtakım gümrük kolaylıkları sağladı.

ü  İpek Yolu ve Baharat Yolu üzerinde yapılan ticaret ve elde edilen gümrük gelirleri devletin önemli ekonomik kaynaklarıydı.

ü  Osmanlı ülkesiyle ticaret yapan ülke tüccarlarına gümrük kolaylığı sağladılar. Müslüman ve gayrimüslim tüccarların güvenliğini ve rahatını sağlamaya yönelik mekânlar inşa ettiler

Belli başlı ticaret yolları


·         İstanbul, doğu ve batı tüccarlarının bir araya geldiği uluslararası bir pazar niteliğindeydi

·         Başkentin yanı sıra Bursa, Kahire, Edirne ve Selanik önemli ticaret merkezleriydi.

·         Bursa’dan doğunun baharat ve kahvesi karşılığında ipek, deri ve kereste ihraç edilirdi. Edirne’nin kumaş tüccarları Avrupa ile ticaret yaparlardı. İstanbul halkının et, tahıl, pirinç ve yağ ihtiyacını karşılamak için Balkanlardan ve doğu ülkelerinden ithalat yapılırdı.

·         Osmanlı Devleti XV. yüzyıldan itibaren denizlere egemen olunca deniz taşımacılığı ve ticareti de gelişti.

 

Kırım Hanlığı

·         Osmanlı-Fransız İlişkileri ve Kapitülasyonlar

·         Osmanlı ticaret hayatında XVI. yüzyıla kadar büyük ölçüde Cenevizli ve Venedikli tüccarlar etkindi.

·         Neden Kapitülasyon antlaşması yapılır?

1.       Sultan Süleyman Avrupa’da oluşan ittifakları parçalamak ve Şarlken’e karşı bir denge unsuru oluşturmak

2.       Hint deniz ticaret yolunun bulunmasıyla canlılığını kaybeden Akdeniz ticaretini yeniden canlandırmak

 

 

·         Kanuni, Fransa’ya bazı ticari ve hukuki ayrıcalıklar vererek onlarla uzun vadeli stratejik ortaklık kurmayı planladı (1535). Türk tüccarlarını da aynı haklardan yararlandırdı.

 

·         Osmanlı Devleti’nin “İmtiyaz-ı Mahsusa”, Fransızların “kapitülasyon” dedikleri ayrıcalıklara göre;

1.       Fransa, Akdeniz’de düşük gümrük vergisi ödeyerek serbestçe ticaret yapabilecektir.

2.       Fransızlara ait ticari ve hukuki davalara İstanbul’a gönderilen bir yargıç bakacaktır.

3.       Antlaşma her iki hükümdarın hayatta kaldığı sürece geçerli olacaktır.

I. Fransuva ve I. Süleyman

                                            

 

·         DÜNYA GÜCÜ: OSMANLI

·         Osmanlı Devleti, XV ve XVI. yüzyıllarda stratejik rakiplerine uyguladığı uzun vadeli siyasi politikalar sayesinde dünya gücü hâline geldi.

·         Osmanlı- Habsburg İmparatorluğu İlişkileri:

·         Avrupa’da akrabalık ilişkileri sonucu kurulan Habsburg İmparatorluğu (Macar, Avusturya ve Alman krallığı) XVI. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin en büyük rakibidir.

Habsburg hanedanı ve Fransa'nın konumju


·         Sultan Süleyman hem Avrupa’da Türk ilerleyişinin sağlanabilmesi hem de Habsburg İmparatorluğu’na karşı üstünlük sağlayabilmek amacıyla;

ü  Belgrad’ı ele geçirdi. Böylece Orta Avrupa’nın giriş kapısı niteliğinde olan önemli bir üs bölgesi Osmanlı denetimine girmiş oldu.

ü  Habsburg’la mücadele hâlinde olan Fransa’ya destek verdi. Böylece Fransa’yı yanına çekerek Avrupa Hristiyan birliğini zayıflatmak istediği gibi Habsburg İmparatorluğu’na karşı önemli bir gücü de yanına çekmeyi planladı.

ü  Bu dönemde Fransa ile Habsburg’lar arasında yapılan savaşta, Fransa Kralı I. Fransuva, Alman İmparatoru Şarlken’e esir düştü. I. Fransuva’nın annesi Kanuni’den yardım istedi. Kanuni gerek Fransa kralını esaretten kurtarmak, gerekse Almanya’nın en büyük müttefiki ve akrabası konumunda olan Macarları saf dışı bırakmak amacıyla Macaristan üzerine yürüdü. 1526 yılında gerçekleşen Mohaç Savaşı sonrasında Macar Kralı öldürüldü. Macaristan, Osmanlı Devleti denetimine girdiği gibi, Almanya da I. Fransuva’yı serbest bırakmak zorunda kaldı.


Habsburg ve Fransa-Osmanlı konumları

                                                    

ü  Macaristan’ın Osmanlı Devleti denetimine girmesi Habsburg İmparatorluğu’nun diğer bir üyesi olan Avusturya ile uzun yıllar sürecek olan savaşlara neden oldu. Osmanlı Devleti, Habsburg İmparatorluğu’na karşı Fransa’yı yanına çekmek dışında, Almanya’da patlak veren mezhep savaşlarında Protestanlara da destek vererek Avrupa’daki mezhep savaşlarını körükledi. Böylece Habsburg İmparatorluğu’nu siyasi ve askerî yönler dışında dinî yönden de zayıflatmak istedi.


Avusturya'nın konumu




·         Osmanlı-İspanya İlişkileri:

·         XVI. yüzyılın başlarında İspanya Krallığı, gerek Katolikliğin savunucusu olarak gerekse dünya imparatorluğu kurma arzusuyla Akdeniz’de faaliyetlere başladı. Böylece Akdeniz’de egemenlik kurarak Doğu ve Batı arasındaki ticari trafiği kontrol ederek Akdeniz ve Afrika’nın kuzeyine hâkim olmak istiyordu.

·         Osmanlı Devleti’nin hem karada hem de denizde batıya doğru ilerleyişi, kısa sürede iki devleti karşı karşıya getirdi.

·         Osmanlı Devleti, bu mücadelede İspanya’yı yalnız bırakmak amacıyla Fransa, Venedik ve Cenevizlere birtakım ticari ayrıcalıklar verdi. Özellikle Fransa’ya büyük siyasi destek sağladı. Neticede XVI. yüzyılda genelde Akdeniz’de gerçekleşen rekabet Osmanlı Devleti lehine sonuçlandı.

İspanya'nın konumu


 

·         Osmanlı-Portekiz İlişkileri: XV ve XVI. yüzyılda Osmanlı Devleti, Portekizlilerle hem Akdeniz’de hem de Atlas ve Hint okyanuslarında büyük bir rekabete girişti. Osmanlı Devleti, Akdeniz’de güçlü bir donanma kurarak Portekizlilerle kıyasıya bir mücadeleye başladı. Diğer yandan Hint ve Atlas okyanuslarında Portekiz hâkimiyetini kırmak için Hint Deniz Seferlerini başlattı. Osmanlı Devleti her ne kadar okyanuslarda Portekiz hâkimiyetini kıramadıysa da XVI. yüzyıl sonunda Portekizlilerin Akdeniz’deki varlığına son vermeyi başardı.

Portekiz konumu


·         Osmanlı-Venedik İlişkileri:

·         Kuruluş Dönemi’nde başlayan Osmanlı-Venedik münasebetleri, Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki fetihleri sonucu, iki ülkeyi komşu hâline getirdi. Fatih Dönemi’nde ise Osmanlıların Ege Adalarını ele geçirmeleri, bölgede çıkarları zedelenen Venediklilerin Osmanlı Devleti’ne savaş açmalarına neden oldu.

·         Bu savaşlar 16 yıl sürdü (1463-1479). Bu savaşlar boyunca Osmanlılar Eğriboz başta olmak üzere birçok adayı ele geçirdiler.

·         Savaşın sonunda Osmanlılarla Venedikliler arasında barış yapıldı. Antlaşma ile Venediklilere birtakım ticari ayrıcalıklar verildi.

·         Fatih, bunu yaparak hem bölge ticaretini canlı tutmayı hem de Batı’nın en güçlü denizci tüccar devletinin gücünü yanına çekip onu, Avrupa Hristiyan birliğinden ayırmayı amaçladı.

·         Osmanlıların Akdeniz’de her geçen gün hâkimiyet alanlarını genişletmeleri Venediklileri rahatsız etti. Bundan sonra Venedikliler Osmanlılara karşı oluşturulan Haçlı ittifaklarında yer aldılar

Venedik ve kolonileri


 

·         Osmanlı-Ceneviz İlişkileri:

 

·         Cenevizler, XI. yüzyıldan XVIII. yüzyıl sonlarına kadar İtalya Yarımadası’nın kuzey batısında, bugünkü Cenova civarında hüküm sürmüş bir şehir devleti idi.

 

·         İlk olarak Orhan Bey Dönemi’nde, Osmanlılar ile Cenevizliler arasında yoğun bir ticari ilişki başladı; daha sonra iki devlet arasında birçok alanda iş birliği ve ortak çalışma gerçekleşti. 

·     Osmanlı Devleti, Cenevizlere verdiği ayrıcalıklarla boğazlar çevresinde Osmanlı Devleti aleyhine oluşturulan Bizans-Venedik ittifakını bozmak istedi. Bu ticari ilişkiler sayesinde iki ülke zaman zaman askeri konularda da birbirlerine yardımcı oldular. 

 ·   İstanbul’un Fethi ve sonrasında Cenevizliler, Osmanlı Devleti’ne karşı olumsuz tavır takınmaya başladılar. Bunda Osmanlıların her geçen gün Akdeniz ve Karadeniz’deki hâkimiyet alanlarını genişletmeleri ve Ceneviz kolonilerini tehdit etmeleri etkili oldu. 

 ·    Fatih Dönemi’nde, Karadeniz’de Cenevizlerin en büyük kolonilerinden biri olan Kırım ve Kefe’nin ele geçirilmesi sonucu Osmanlı Devleti; Karadeniz’de üstünlüğü ele geçirdi. Bu durum iki ülke arasındaki gerginliği daha da arttırdı. 

·     Cenevizler, Osmanlılara karşı düzenlenen Haçlı ittifaklarında yer almışlarsa da, Osmanlılarla ticari ilişkilerini koparmamaya gayret göstermişlerdir

Ceneviz ve kolonileri


 

 

·         Osmanlı-Safevi İlişkileri:

·         Fatih’in 1473’te Akkoyunlu Devleti ile yaptığı Otlukbeli Savaşı sonrasında Akkoyunlu Devleti dağılma sürecine girdi. 1502 tarihinde Akkoyunlu Devleti’ne son veren Safeviler bölgede büyük bir güç hâline geldi.

·         Osmanlı-Safevi ilişkileri ilk olarak, II. Bayezid Döneminde başladı. Safeviler, kendilerine rakip olarak gördükleri Osmanlıları ortadan kaldırmak istedi.

·         Bu amaçlaAnadolu’da Şah Kulu İsyanı’nı çıkarttılar.

·         Yavuz Sultan Selim, hükümdar olduktan sonra ilk iş olarak Safevi, dolayısıyla Anadolu’ya yönelik Şii mezhebinin yayılmasını engelledi. Bu yüzden batıya sefer düzenleme işini sonraya bıraktı. Çünkü doğunun güvenliğini sağlamadan Batı’ya yapacağı seferlerden bir sonuç elde edemeyeceğini düşünüyordu.

·         Çaldıran Savaşı’nı Osmanlı Devleti kazandı (1514). Çaldıran Savaşı sonucunda Anadolu’ya yönelik Safevi tehlikesi engellenir.

·         Kanuni Dönemi’nde yeniden başlayan Safevi tehdidi karşısında ise Osmanlı Devleti, batıdaki güvenliği sağladıktan sonra Safeviler üzerine yürüdü. Bu dönemde İran üzerine yapılan üç sefer sonrasında, Safeviler barış istemek zorunda kaldı. Böylece XVI. yüzyılda Doğu Anadolu Bölgesi’nin güvenliği sağlanarak batıya yapılacak seferler için uygun bir ortam hazırlandı.

Safeviler


 

·         Osmanlı-Memlûklu İlişkileri:

·         XV ve XVI. yüzyılda Osmanlılar ve Memlûklular iki güçlü Türk İslam Devleti idi. İki ülke arasında Türk ve İslam dünyasının liderliği konusunda kıyasıya bir mücadele vardı.

·         Abbasi halifesinin Memlûkların koruyuculuğunda olması, onlara İslam dünyasında ayrı bir itibar sağlıyordu.

·         Osmanlı-Memlûklu rekabeti, II. Bayezid Dönemi’nde savaşa dönüştü. Savaş sonunda Memlûklular hâkimiyet alanlarını Anadolu’nun güneyine kadar genişlettiler. Fatih Dönemi’nde de bu ilişkiler gergin bir şekilde devam etmişti.

·         Türk İslam dünyasının liderliğini ele geçirmek isteyen Yavuz Sultan Selim padişah olduktan sonra hem Memlûklu Devleti’nin siyasi varlığına son vermeyi hem de halifeliği ele geçirmeyi amaçladı.

·         Çaldıran Savaşı sonrasında Safevileri bertaraf eden Yavuz, daha sonra Memlûkluların desteklediği Dulkadiroğullarına da son vererek Memlûklarla sınır oldu. Bu durum sonucunda iki ülke arasında önce Mercidabık, daha sonra Ridaniye savaşları yaşandı.

·         Bu iki savaş sonrasında Memlûkluların siyasi varlığına son veren Osmanlılar hem Türk İslam dünyasının tek lideri oldu hem de halifeliği ele geçirdi.

Memlûklüler

ETKİNLİK-ÖDEV

1.       Memlûk devleti ……………..…….  ve ………………………. Savaşlarıyla yıkılır.

2.       Safevi devleti, Çaldıran savaşıyla ……………………. döneminde yenilgiye uğratılır.

3.       Fatih döneminde ……………….... savaşıyla Akkoyunlu devleti yıkılış dönemine geçer.

4.       Osmanlıların Avrupa’daki en büyük rakibi ……………………………. İmparatorluğudur.

5.       İlk Osmanlı-Ceneviz ilişkileri ……………………. Döneminde başladı.

6.       Osmanlı, Habsburg hanedanına karşı ………………………….’ya kapitülasyon verdi.

7.       Fatih döneminde Venediklilere verilen kapitülasyonlarla Venedik …………………… denilen elçileri İstanbul’da bulunma hakkı elde etti.

8.       Hint deniz seferleri …………………………. Devletinin etkinliğini azaltmak amacıyla yapıldı.

9.       ………………………… savaşıyla Macar krallığı Osmanlı’ya bağlı hale getirildi.

10.   Habsburglara karşı ……………………., Osmanlı’dan yardım istemiştir.

11.   Osmanlı, …………………………’ı ele geçirerek Orta Avrupa hakimiyetini başlatır.

12.   Osmanlı’dan önce halifeliği koruyan devlet …………………………..’dir.


Rumeli’de Hâkimiyet Kurulması

   Rumeli’de Hâkimiyet Kurulması ü  1353’ten itibaren Rumeli’ye geçen  Osmanlılar , yaklaşık bir asır içinde bölgede hâkim güç hâline geldi....