20 Haziran 2023 Salı

İNSANLIĞIN YILDIZININ PARLADIĞI ANLAR Kitap Özeti Stefan Zweig

STEFAN ZWEİG 1881-1942



       ·         Avusturya- Macaristan doğumludur. Zamanında en ünlü yazarlarından biridir. Dönemi Almanya’nın Hitler’in adlandırmasıyla III. Reich yani Alman imparatorluğu’dur. Hitler’in yükselmesi nedeniyle Yahudi kökenli yazarların eserleri yakılmaktadır. Zweig, Siyonizm’in liderlerinden Theodor Herzl ile yakın ilişki kursa da Alman ırkçılığı nedeniyle Zweig 1934’te İngiltere’ye daha sonra 1941 senesinde Brezilya’ya göç etmiştir.

·      ·  Zweig, felsefe doktorasının olmasının yanı sıra İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca da bilmektedir.

·         Hitler’in getirdiği düzen ve karamsarlık onun depresif kişiliğe yakalanmasına neden olmuş 22 Şubat 1942’de ikinci eşi Yahudi Lotte ile birlikte intihar etmiştir.

1.       Ölümsüzlüğe Sığınış / Vasco Núñez de Balboa (1475-1519)

·         Bu kısım Kolomb’un Amerika’yı keşfiyle başlar. Keşiflerin bazı sonuçları anlatılır.

·         Espanola (Hispaniola, günümüz Haiti ve Domingo tarafları)  valisi keşiflerle zenginleşmek için yenidünyaya gelenlerle uğraşmaktadır.

·         Nunez de Balboa, Martin Fernandes de Enciso’yu kovar. Nunez de Balboa, vali Nicuesa’yı da kovup bu adam boğdurulur. Enciso’nun şikâyeti ile Nunez de Balboa zor durumda kalacaktır. Nunez de Balboa’ya göre “başarı her cinayeti haklı çıkarırdı”. Nunez de Balboa, yerli kabilelerin birinin lideriyle (Reis Careta) arasını iyi yapar. Bu sefer Nunez de Balboa’nın etkinliği artınca yerlilerin en büyük kabile reisi Comagre ile de görüşür. Comagre’nin kendisine 4.000 ons altın vermesi (daha fazla altına sahip olma konusunda) onu hırslandırır. İnsanlığın gözdesi sarı metal olan altına ulaşmak için tehlikeli bir yolculuğu göze alır.

 Vasco Núñez de Balboa 


·         Nunez de Balboa, elde edeceği altınların bir kısmını Espanalo’ya (İspanya hükümetinin bölgedeki merkezi ) gönderirse asi olarak anılmaktan kurtulacaktı. Kıta İspanya’sına Kolomb’un bile elde edemediği hazineğini ele geçireceğini bildirse de Martin Fernandes de Enciso, kendisini bölgeden kovması nedeniyle Nunez de Balboa’yı mahkûm ettirir. Nunez de Balboa, bu sefer de ceza affedilir diye haydut diye anılan “desperado”larla maceraya atılacaktır.

·         Nunez de Balboa, yerlilerin desteği ile yağmur ormanlarını yararak, sıcak ve yağmurları aşarken rakip yerlileri elindeki o dönem için güçlü sayılabilecek silahlarla mağlup eder. Mağlup edilen iş birliğini reddeden yerli kabilelere sömürgecilerin gerçek yüzünü gösterdi. Elleri bağlı suçsuz olan onlarca insan vahşi köpeklere parçalattırıldı.

·         Nunez de Balboa, Pasifik (Büyük) okyanusu gören ilk Avrupalı olur. Balboa’nın yaptığı fetih, kayıt altına alınır. Dağlardan pasifiğe inen ilk inen kişi Alonzo Martin adlı kişi olur.

·         Nunez de Balboa, “İspanya krallığı tacı adına bu denizlere, topraklara el koyuyorum.” der ve bu cümle kayıt altına aldırılır. İspanya adına yapılan fetih hareketinden sonra zenginleşmeye de sıra gelir. 1514’lerde İnka krallığı’nın (1438-1533) hazinesinin bir kısmı da ele geçirilecektir. Asi Balboa ve maceraperestler Balboa, İspanya tahtı adına ganimetin beşte birini gönderince ilah gibi görülür. İspanya kralı tarafından kendisine “Pasifik Okyanusu Amiralliği” unvanı verilir.

·         Nunez de Balboa’nın başarılarını anlattığı mektup öncesinde; zenginlikten ve düzensizlikten bahsettiği mektup nedeniyle düzeni sağlamak için Pedrarias (Pedro Arias de Avila), donanmayla yardıma ulaşır. Pedrarias (Pedro Arias de Avila, 1440-1531, İspanya’nın Nikaragua valisi ) olağanüstü yetkiyle Balboa’yı bile yargılayabilirdi. Pedrarias, Balboa’yı göstermelik olarak affeder kızını onunla nişanlar ancak Balboa’yı da kıskanmaktadır.

·          Nunez de Balboa, Pedrarias’ın etkisinden kurtulmak için yeniden maceraya atılır. Bu sefer kendisine gemi de yaptırmak istemektedir. Ancak fırtınalar ve nehir yükselmesi nedeniyle amacına ulaşamaz. Bu başarısızlık nedeniyle Peru’ya Francisco Pizarro(1531-33) ulaşacaktır. Şansın insana birden fazla güldüğü pek görülmez.

Francisco Pizarro

·         Pedrarias (Pedro Arias de Avila), Nunez de Balboa’ya kendisiyle görüşmesi için çağırır. Zavallı Balboa, kendisine yardım edileceğini zannedip davete icabet eder. Francisco Pizarro, Balboa’yu karşılamak için değil tutuklamak için gelmiştir. Nikaragua valisi Pedrarias (Pedro Arias de Avila) Balboa’nun boynunu vurdurarak kendisine göre isyan olayı çözülmüştür. Böylece Dünyayı çevreleyen iki okyanusu insanlık tarihinde ilk defa gören gözlerin ışığı sönmüştür.

 

2.       





2. Bizans’ın Fethi/ II. Mehmet (1432-1481)

·         5 Şubat 1451’de. (İslam Ansiklopedisi’ndeki makalesinde Halil İnalcık’a göre 10 Şubat 1451) babası olan II. Murat’ın öldüğü haberi Manisa’da sancakbeyi olan Şehzade Mehmet’e Çandarlı Halil Paşa tarafından ulaştırılır. Şehzade İstanbul’a zorlukla karşılaşmadan ulaşıp tahta geçer.

·         Yazar, Sultan II. Mehmet’i; verdiği kararlardan dönmeyen biri, acımasız olarak tasvir etmektedir.  Buna kanıt olarak kardeşini (İsfendiyaroğullarının kızından doğma şehzade Küçük Ahmet’in sekiz yaşında) boğdurtarak öldürülme emrini verip kardeş katlini başlatması gösterilir. II. Mehmet, bir Caesar (Gaius Iulius Caesar, Sezar; Romalı ünlü hatip, konsül ve dictator)  kadar acımasız ve Roma’yı latince okuyacak kadar da sanatsever gösterilir. Diğer kaynaklarda sultanın Yunanca, Slavca, Arapça, Farsça, Keldanice, İbranice ve Latince bildiği belirtilmektedir.

Rumeli hisarı

II.Mehmet



·         Son imparator Konstantin Dragos (son Doğu Roma imparatoru XI. Konstantin/1449-1453) başta göstermelik olarak oturmaktadır. Ayasofya (kutsal bilgelik anlamına gelip Jüstinyen tarafından 527’lerde inşa edilir) son büyük kilise- katedral ve bazilikadır. Konstantin, Ortodoks ve Katolik kiliselerini birleştirmeye teşebbüs etse de başarılı olamaz.

·         Kitaba damgasını vuran cümle sarfedilir: “Savaşa hazırlanan bütün diktatörler hazırlıklarını tamamlayıncaya kadar barıştan söz ederler.” Diktatör sözcüğü; kadar zorba veya gücü kendinde toplamış anlamına gelse de bu sözcük Roma döneminde emir veren, olağan dışı yetkisi olan kişi olarak düşünülür. Yazarımıza göre sultan her ne kadar birinci anlamda kullanılsa da sultan gerçekte kendini Roma imparatoru olarak gördüğü için hem Doğu Roma (Bizans)’yı yıkıp hem de Batı Roma üzerine (Otranto) sefer tertip edecektir.

·         Sultan, Pers kralı Kserkses’in (I. Serhas, Haşayarşa; MÖ 486-465, Yunanlılarla savaşları ünlüdür)boğazı geçtiği yere Rumeli hisar’ı inşa ettirir. Bizans’ı ise surlar korur. Bu surlar Theodosius surları da denilir. Jüstinyen ise bu surları yeniden inşa eder. Bunu bilen sultan askeri uzmanlardan Macar Urbas (Urban, Orbas), sultanın emrine girer. O zamana kadar tanınmayan dev toplar döktürülür.

·         Sultan, Odysseia (Homeros’un yazdığı çok ünlü destandır) destanındaki tahta at gibi bu savaş makinelerini getirerek destanı bu sefer kendisi yazımaya başladı. Bin yıllık surlarla yeniliği sembolize eden topların savaşı başladı. Bizans’a yardıma gelen birkaç Ceneviz gemisi de vardır. Tarihte yalnızca Napolyon ve Hannibal’in kişiliğinde görülen bir olay yaşanır. Donanmanın bir kısmı kızaklarla Haliç’e indirilir. Savaş sırasında savaş kurallarıyla alay eden sırası gelince bilinen savaş yöntemlerinin dışına çıkan askeri dehalar vardır. Sultana atfedilen sözü şöyledir: “ Sakalımdan bir teli bile aklımdan geçenleri öğrenmiş olsa onu yolardım.”

Şahi topları


·         Sultanın pençesi düşmanının boğazını sıkmaya başlar. Bizans’a yardım da gelmemektedir. Ancak mitolojideki Argonautlar seferi gibi sadece 12 kişi yardıma gelecekti (yazara göre 12 kişi olsa da yardıma gelenlerin sayısı 700 kişi civarındadır). Ayasofya’da son Hristiyanlık ayini yapılmaktadır bazilika cami olacaktır.

·         İtalyan savaşçı Giovanni Giustiniani’nin (1418-1453) çabası yetmez. Kerkeporta denilen eski ve küçük bir kapıdan Türk askerler kente girmeye başlarlar. Bizans açısından acı feryat, kent düştü.  1204’teki Haçlı yağmalamasından sonra şimdi de Türkler yağma yapacaktır. Sultan kutsal katedral Ayasofya’a girer Haç indirilerek Hristiyan izleri silinir.

 

3.       Georg Friedrich Händel’in Dirililişi

·         Georg Friedrich Händel, sinirlidir. Sinirli bir gününde onun hizmetini aksatmak uşağı için akıllıca bir davranış olmasa gerekir. Brook sokağı 25 numaralı eve tımarhane gözüyle bakılıyordu. Uşak kıyamet sesi gibi bir ses dutar, efendisi düşmüş onu baygın görmüştü. Bu sırada asistan Cristoph Schmidt de onu kaldırmaya çalışır. Schmidt, doktor çağırır. Jenkins adlı doktor, Händel’in sağ tarafının felç olduğunu tespit eder. Doktor, onun yaşayabileceğini ancak müzik insanı olarak yaşamasının mucize olduğu nu belirtir.



·         Händel’in sağ tarafı ölüydü, ne yürüyor ne de çalabiliyordu. Ama kendisinin çok güçlü yaşama arzusu vardır. Yaşama ve yaratma arzusu sürmekteydi. Sıcak suda kalması ona iyi gelse de üç saatten fazla da kalması sakıncalı olarak değirlendirildi. Sıcak suda kalması kalbini yoracağı söylense de günde dokuz saat civarında sıak suda kalmayı seçti. Böylece iradesiyle toparlanmayı başardı. Händel artık çalabiliyordu. Bu iyileşmeden sonra en büyük şah eserlerini besteledi. Londra’da soğuklar şiddetlenir, kraliçe ölür (Anne,1702-1707), İspanya ile savaş (1701-1714, veraset savaşları) da başlar. Bu nedenlerden dolayı eserleri artık dinlenemez olur. Kendisinin deyimi ie Tanrıya veryansız eder: Mademki yeniden mezara koyacaklardı insanlar, ne diye dirilttin ki?” diye sorar.

·         Thomas köprüsü ve sokaklarda dolaştıktan sonra evine gider. Masa başında şair Jennes’ten (Charles Jennes, 1700-1773 mektuplar alır.  Acaba kendisiyle alay eden biri mi vardır? Ancak bunda “confort ye” (teselli bul) yazısını göründe yeniden kendini iyi hisseder.

“Tanrı böyle buyurdu  / O, seni arındıracakTanrıya kurban adanlar..” okumaya devam eder

“Tanrıya övgü  / Horlanmıştı  /  Başınızı kaldırın   / O buyruk verdi.

·         Tanrı kadar yücelmek için sürekli tekrarlanacak sözü besteler: Halleluja(h). İnce ve kalın bütün sesleri yeniden biçime sokar. Händel’in gözlerinden yaşlar boşanır. Gücü azalsa da bu besteyi nihayete erdirir. Üç hafta içinde söz ve müzik bitmiştir.

·         Yorgun ve bitkin ölü gibi yatınca asistanı Schmidt, yine doktoru çağırır. Doktor gelse de kendisini iyi hissettiğini söyler.

“Ey ölüm, söyle nerde senin dikenin?”  / sonra beste ve şiirini okur

·         Händel, konser gelirlerini hapis mahkûmlarına ve Mercier hastahanesi hastalarına bağışlar. Konserdekiler hiç duymadıkları müziğin ağırlığı altında zayıf hissederler. Kutsal gücü hissederler. Händel, konser biter bitmez kendisine teşekkür edilemesin diye hemen konser alanından ayrılır. Neticede yapıtı yaratma gücünü kendisine yüce yaratıcı vermiştir.



·         Her yıl yapıtı Londra’da seslendiriyor ve gelirinin beş yüz sterlinini sözü verdiği yerlere bağışlıyordu. Sahneye son defa çıktığında gözleri görmeyen müzisyen yetmiş dört yaşındadır. Herkes de bilmektedir. Bu, onun son konseridir. “Trampetler çalsın” çağrısından sonra ardından susar.

 


4.       Bir Gecelik Dahi/ Marseillaise

·         16. Louis (1774-1794 arası Fransa kralı) baştadır. İktidar mücadeleleri Jakobenler ve Robespierreciler arasında bulunmaktadı. Taraflar özgürlük ve eski düzen taraftarları olarak benzetilir.

·         Devrimin şarkısı “Ça İra”dır.



“Silah başına yurttaşlar. Savaş sancağı açıldı. Taçlı zorbalar titresin. İleri, Özgürlük..”

·         Paris belediye başkanı Dietrich, Rouget adlı yüzbaşının marş bestelemiş olduğunu hatırlar. Melodi ve güfte birbirine uyumludur:

“Ey kutsal vatan aşkı

Öc alacak kollarımıza yön ve güç ver

Özgürlük ey sevgili özgürlük

Senin için çırpınışlarla beraber dövüş”

·         Mireur adlı tıp öğrencisi söylev yerine şarkıyı söylemeye başlar.

·         Rouget’in bestesi “Marseillaise” olarak bilindi. “Ça İra”nın yerine geçti. Zafer tanrıçası Nike gibi savaş alanlarına yayıldı. Zavallı Rouget, bunun kendi eseri olduğunu söyleyemez. Devrimin şarkısının yaratıcısı devrimci değildir. Bu sefer Rouget, karşı devrimci olduğu için tutuklanır. Vatana ihanetten yargılanır, ölümden dönse de ordudan atılmış ve beş parasız kalmıştır.

·         Rouget, alacaklıların davaları nedeniyle hapse düşer. “Marseillaise”nin bütün Avrupa’da söylendiğini Napolyon’un başa geçer geçmez programdan çıkarılır. Bourbonlar tarafından yasaklandığını da görür. Kral Louis Philippe tarafından devrim şarkısı olarak kendisine maaş da bağlanmıştır.


 

5.       Waterloo/ Grouchy: Dünyanın Yazgısını Belirleyen An: 

·         Napoléon, Elbe Adası'ndaki birinci esaretinden kaçtıktan sonra yönetimi alıp ordunun da başına geçer. Napoléon’u yenmek için İngiliz, Prusyalı, Avusturyalı ve Ruslardan oluşturulacak bir ordunun komutanlığını İngilizler oluşturur.  Prusya Ordusu İngilizlere yardım için harekete geçer. Napoléon, orduların birleşmelerini önlemek zorundadır. Bu görev, Mareşal Grouchy'ye verilir. Amaç Prusyalıların İngilizlerle birleşmesine engel olmaktır. Grouchy'nin bir kahraman ve strateji uzmanı olmadığını, yalnızca güvenilir, Napoléon da çok iyi bilmektedir. Görevi yapabilecek subaylar ya ölmüş ya da diğerleri görevi reddettiler. Mareşal Grouchy'ye ilk kez olarak bireysel sorumluluk gerektiren olay yaşanır.

Napolyon'un tutuklu olduğu ada 


Grouchy

·         Prusya Ordusu'nun İngilizlerle birleşmelerine fırsat vermeyecektir. Bu görev ilk bakışta kolay ve pürüzsüz gibi görünüyor, ancak esnek ve iki ağızlı keskin bir kılıç gibiydi. Grouchy'in İmparator'un ordusu ile kendi ordusu arasındaki mesafe, üç saatlik bir zorunlu yürüyüşle rahatlıkla alınsa da Napoleon, Prusyalıları izlemekle görevlendirdiği Grouchy'den de hiçbir haber alamaz.

·         Waterloo'da Napoléon, beyaz kısrağına atlayarak bütün cepheyi baştan başa dolaşıp saldırı emri verir. Askerler "Vive I'Empereur!" ("Yaşasın İmparator!") bağırıyorlar. Fransızlar tam üstünlük sağlanyamadılar. Napoléon, Mareşal Grouchy, şimdi yardıma gelse savaşı kazanacağını biliyor. Napoléon'un yazgısını elinde tutan Grouchy, aldığı emir gereğince -geri çekilen Prusyalıları, astlarının uyarılarını dikkate almadan- Napoléon’dan aldığı emri yerine getirmek için inisiyatif almaz. 




·         Top seslerinin geldiği yere gitse taze biriklerle Napoléon'un galip olmasını sağlayacaktı.  Dünya tarihinin seyri değişiyordu; dürüst, ama sıradan bir insanın dudakları arasında başka bir komutanın ölümsüzlük ânını da yok ediyor. İngilizlere yetişen Prusyalıların yavaş yavaş diğer kuvvetlere savaşa girdiklerini gören İmparator, sinirli sinirli soruyor: " Grouchy nerede kaldı?" Yardımı alan ordu kazanıyordu. Az sonra herkes başının çaresine bakacaktı. Avrupa'nın bu en büyük ordusu paramparça oluyor, Napoléon'u bile kaçmak zorunda kalıyordu.

 

6.       Marienbad Ağıdı/ Goethe



    ·         Goethe, Saksonya- Weimar Grandüklüğü danışmanıdır. Araba yolculuğunda kendisine iki kşi refakat edtmektedir. Yolculukta “Marienbad Ağıdı”nı yazar.  Şiirlerine “duygularımın anı defteridir” der.  Hatalığa yakalansa da yaşlı kurt iyileşir.  Werther  (Yazarın “Genç Werther’in Acıları” eserine vurgu yapar) ruhu canlanır. Aşk serüvenine koşmaktadır. Yetmiş dört yaşındakş yazar on dokuz yaşındakş Ulrike’ye vurulur:

Goethe

“Acı içinde kıvranıp susmaya mahkûm olduğumda /

Tanrı bana çektiğim acıları dile getirme gücü verdi”

     ·         Ulrike, onu yolculuğa uğurlamaya gelir. Kendisine öpücük de kondurur. Ancak aşk öpücüğü mü babasını geçirmeye mi gelmişti? Belli değildi. Goethe’nin oğlu evlenmesine de istekli değildir.

“Ruhum kararsızlık içinde ..”

“Onun ellerinden tutmak, ona sarılmak hayaliyle bile kısa bie an yaşayabilirsin

Kalbien dön! Onu içinde ara..”

·         Ulrike aklına yeniden gelir:

“Kalbimin saflığında özlem çırpınıyor / daha yükseğe, güzele bilinmeyene..”

·         Goethe, acı çekmektedir:

“Uzaklardayım ihtiyarlığımda

Yük oluyor bana bu özlem ..”

·         Goethe, oğlunun nefretini çeker. Yeniden hastalanmıştır artık. Kalbine saplanan aşk mızrağıyla iyileşir.

 

7.       Eldoradeo’nun Keşfi/ J. A. Suter

Suter 

·       · Johann Augustus Suter (1803-1880), karısı ve üç çocuğunu bırakarak az miktarda parayla 

         New York’a giden gemiye biner. Missouri’ye ulaşır çiftçi olarak biraz mülk de edinir. Suter mceraperest biri olup Kalifornia’ya doğru harekete geçer.

·      ·   Suter, Fort Vancouver’e varır. Pasifiğe açılır: Sandwich adalrına uğrar, Alaska kıyılarını dolaşıp San Fransisco’ya çıkar. Fransisken misyonerlerinden adını alan bu yer henüz gelişmemiştir.  Kendisine at kiralayıp Sacremento vadisine iner. Geniş topraklar vardır, Vali Alverado’ya kendisini tanıtır. Valiye Yeni Helvetia (İsviçre)’yı kurmak istediğini belirtir. Kendisine vali tarafından izin de verilir.



·     · Surter ve adamları Yeni Helvetia’yı kurmsk için ormanlık arazileri yakmaya başlarlar. Koloni hazırlanmıştır. Bire beş ürün alınmaktadır. Vancouve ve Sandwich adaları ile bölgeye ulaşan gemilerin yolcularını doyurur. Fransa’dan üzüm fideleri getirtir. Bağcılığı bölgede başlatır. Buhar makinesi de temin eder.  Bu arada karısı ve üç çocuğunu yanına çağırır.

·         Yeni Helvetia’nın efendisi çok zengindir. ABD, bu toprakları Meksika’yı savaşta yenip elinden almıştır. Marshall, Suter’e sarı metal olan altın bulduğunu müjdeler. Suter dostundan bunu saklamasını salık verse de bu olay kısa sürede duyulur. Haberi alanlar işlerini bırakıp bölgeye gelmeye başlarlar. Dünyanın en zengini yağmacılara karşı koyamaz. Mal mülkü yağmalandığı için dilenci durumuna düşer.

·       ·  Karısı 1850’lilerde bu yeni durumları kaldıramaz, hayatını kaybeder. Bu arada Suter hakkını almak için dava açmıştır: Toprakların kendisine ait olduğunu, zararının karşılanması gerektiği talep eder. 17200 çitfçiğe dava açmıştır. Topraklarından çıkmalarını istememektedir. Kensisinin yaptırdığı şehir alt yapısına Kalifornia hükümeti el koyduğu için 25 milyon dolar tazminat ve çıkarılan altından da pay ister. Davayı takip için Emil’i Washington’a gönderir. 1855’te dava sonuçlanır. Suter haklıdır ve tekrar dünyanın en zengin adamıdır.

·         ·Mülkleri ellerinden alınanlar adliyeye saldırırlar Yargıç Thomsson’u aralar. Yağmacılar Suter’in büyük ve ortanca oğlunu öldürüler. Suter’in küük oğlu İsviçre’ye kaçarken denizde boğulur. Suter canını kurtarsa da her yer şeyini kaybetmiştir.

 

8.       Bir Yiğitlik Anı /Dostoyevski


·         Fyodor Mihayloviç Dostoyevski  (1821-1881)Gece yarısı uyandırılır. Zincire vurulmuş sekiz veya dokuz arkadaşı da vardır. Yaptıklarının cezasının ölüm olduğunu bir teğmen açıklar. Ölümün gömleği giydirilir (1849). Bir Kazak atlısı onun affedildiği haberini ulaştırır. Kaybolan gençlik yeniden damarlarında akmaya başlar.


·         Adeta yaşamları boyunca hep ezilenlerin nefret ve kinini, yalnızları; acı çekenlerin acı feryatlarını duyar.

·         “Tanrı ezilmişleri sorgulamazdı.” inancıyla “Karamazov Kardeşler”i  (1879)kaleme alacaktır.

 

9.       Okyanusu Aşan İlk Söz/ Cyrus West Field

·         Gisborne adlı bir İngiliz mühendis New York ile ABD’nin en doüu ucu Newfoundland arasında kablo döşemek istemektedir. Kaynakları bitince New York’a geri döner ve Field ile tanışır. Field genç yaşta servet sahibi olmuştur. Elektrikten anlamaz, kablo bilmez biridir. Field adeta geleceği birden bire görür. Amerika ile İrlanda’yı deniz altı kablosuyla döşemeye karar verir. Okyanusu onlarca defa geçer ve servetini buna yatırmaya karar verir.

Cyrus West Field

·         Cyrus West Field (1819-1892) öyle kararlı ki bakanlıklardan izin de alır. Dover ile Calais arasını bağlamayı kimse düşünmemiştir.

·         Bu iş için İngiltere, Agamemnon’u ABD ise Niagara adlı gemileri görevlendirmişlerse de bu yeter değildi.  Kablolar hassas, dayanaklı ve fazla kalın olmaması gerekirdi. “Babil kulesi” yapıldığından beri böyle bir girişim yapılmamıştı.

·         Fabrikalar çalışır, kablolar imal edilir ve gemilere yüklenir; gemi yolculuğu başlar. Macellandan beri en büyük gemi yolculuğıydu. Mors bile bu işlemlerde çalıştı. Bütün bu çabaya rağmen kabloları döşeyecek makara boşalmış emek boşa gitmişti. Kinci başarısızlık fırtınalarda kabloların zarar görmesi nedeniyle olur. ABD başkan ve yardımcısı işin devam ettirilmesi için istekli değillerdir. Ancak Field bu sefer de kararlı, tayfa istekli, yeterli tel ve kablo da vardır. Bu işi yapacak donanma da hazırdadır. Üçüncü girişim bu kez sessiz ve sedasız yapıldı. İki gemi kavuşup kabloları birleştirmeyi başarırlar. Hiçbir şey olmamış gibi evlerine giderler. Bu üçüncü girişimin sonucunda sevinç çığlığı yayılır. The Times, Kolomb’dan beri en büyük olay diye duyuru yapar.  Tanınmayan Field birden bire kahraman olur. ABD başkanı, Birleşik Krallık kraliçesi Victoria’yı yanıtlar. Field imparator gibi törenlere davet edilir.  Fakat bu sefer kablolara aşırı yükleme olunca kablolar yetersiz kalıp bozulurlar.  Field’i kahraman görenler bu sefer Field’i ihanetle suçlarlar.

·         Altı yıllık suskunluk evresi yaşanır. İskandinav mitolojisindeki Midgard yılanı Jörmungand sanki deniz altında kabloları koparmıştır. Field umudunu asla kaybetmemiştir. 1865’te bir gemi satın alıp kablo döşemeye çabalarsa da yine başarısız olur. Son girişimi (beşinci girişim) 1866’ta Eski ve Yeni Dünya karalarını telgraf hatlarıyla birleştirmiştir.

Mitololojideki Midgard yılanı Jörmungand 


 

 

          10.   Tanrıya Sığınış/  Lev Nikolayeviç Tolstoy

·         1890’da ölümüyle yarım kalan “karanlıkta bir ışık” adıyla sahnelenen tiyatro yapıtı vardır. Aslında yarım kalan bir dramdır. Tolstoy, kahramanı Nikolay Mikelayeviç Saryinzev (Nikolai Michelajewitsch Sarynzew) ’in kişiliğine bürünür. Tanrıdan acısına son vermesini diler. Yazar, eksik kalan dramın son perdesini tamamlamayı istemez. Stefan Zwig, son perdeyi kendisi tamamlamak ister.



 

11.   Güney Kutbu İçin Savaşım/ Kaptan Scott

·         XX. yüzyılda Dünya artık gizemli bir yer olmaktan çıkmıştır. Coğrafi Keşiflerler bir çok yer keşfedilmiştir.Vapurlar Nil kaynağına ulaşmış, Victoria şelalerine ulaşılmış, Amazon ormanları aşılmıştır. Artık “terra incognita”(bilinmeyen toprak ) kalmamıştır.

Kaptan Scott

    ·         Kutup noktaları hala gizemini korumaktadır. Aslında burada anlatılan bu noktalara ulaşmakla birlikte  hangi ülkenin  bayrağının dalgalandırılmasıdır. Kuzey kutbu için Peary (Robert Edwin Peary, 1856-1920) ve Cook adlı Amerikalılar hazırlanmış; Güney kutbu için de Viking lakaplı Norveçli Roald Amundsen (1872-1928) ve bir İngiliz kaptan Rober Falcon Scott (1868-1912) rekabet halindedirler.

·         Kaptan Scott, İngiliz donanma kaptanlarından olup hizmetleriyle ön plana da çıkmıştır. İngilizler gibi soğukkanlıdır.  Scott yeni baba olsa da mitolojideki “Hektor’un Andromakhe’yi yalnız bıraktığı” gibi yalnız bırakır.

·         Gemisi “Terra Nova”dır. Nuh’un gemisinin modern versiyonudur.  Ağzına kadar hayvan dolu ve  binlerce adet kitap da vardır gemide.

  ·         Gemi Yeni Zelanda’da Evas Burnu’nda mola verir.  77. enlemdeki kulübede kalırlar. Scott’ta rakibi olan Amundsen’in kendisinden önce kutba ulaşması tedirginliği vardır. Kızaklar ve köperkler hazırlanır. 87. enleme Shackleton’un vardığı en uç noktaya ulaşırlar Kutba ulaşmak için beş kişiye izin çıkmıştır. Kendilerine eşlik edenler geri döneceklerdir.  Scott, Bowers, Oates, Wilson ve Evans’tır. Scott, yazmaktadır: 150, 130, 94, 70 ve 50 km kalmıştır. Sevinç ve neşe vardır.

·         Bowers ayak izi görür. “Viking” lakaplı Amundsen’in ayak izleridir. Norveçli ekip mi önce varacaktır hedefe? Binlerce yıldır bu ıssız bölgeye ulaşacak ilkm kişi olmayacak mı?

“ Bütün çabalar sıkıntılar ne içindi?/   Sona ermiş düşler için”

·         Kaptan Scott, güneye ulaşmıştır. Ancak ne kendisi ne de dört arkadaşı çok da mutlu değillerdir. Norveçli Amundsen, bayrağını asmış ve kendisinden sonra gelecek kişiye notu Norveç kralı VII. Hakoon’a ulaştırılmasını da talep etmektedir.

Kıtada hak iddia eden ülkeler

·         Kutup noktası için pusula yeterli iken yönü tespit etmek dönüş için çok daha zordur. Dönüş yolunda Evans ölmüştür. Oates iyi durumda değildir, yürüyemeyecek durumda olup arkadaşlarına yüktür. Oates dolaşmaya çıkacağanı söyler ancak arkadaşları bunun ölüm yolculuğu olduğunu bilmektedirlerr, onu da durdurmadılar. Hava sıcaklığı sıfırın altında kırk derece civarındadır.  Yiyecek bitmiştir. Scott, yarı donmuş parmaklarıyla sevdiklerine ölüm anının mektubunu yazar:

“ Kahraman olduk mu bilmiyorum / Sonumuz ulusumuzun kahraman ruhu ve dayanma gücü / henüz kaybolmamıştır”

·         Elleri donuncaya kadar yazar en söz anı defterini karıma ulaştırın yazar. Yardım ekibi yola çıksa da hava kötüdür.

 

 

12.   Mühürlü Tren /Lenin (Vladimir İlyiç Ulyanov)

·         1915- 1918 yılları arasında İsviçre’de dedektiflik olayı olduğundan bahseder. Burada her ülkenin istihbarat teşkilatları cirit atmaktadır. Kimsenin dikkatini çekmeyen tıknaz ve ufak tefek bir adam vardır. Az sayıda ziyaretçisi olup düzenli ve programlı işleri de bulunmaktadır. Saat dokuzda düzenli olarak kütüphaneye gitmektedir. O gün Rusya’da devrimin başladığı haberini aldı. Ünlü Rus yazar Maksim Gorki’nin(1868-1936, Ölü Canlar’ın yazarr) “yurda dönün” çağrısı yayımlanınca Lenin de harekete geçer. Bu çağrı aslında devrim çağrısı değil de İngiltere ve Fransa’nın kışkırtmalarıyla yapılan bir saray hareketidir.




·         Lenin ülkesine dönmek için kararlı olsa da İsviçre’de kapana kapanmış gibidir. Lenin, önce İsviçreli komünist Fritz Platten aracılığı ile Almanya üzerinden tren yolculuğu ile İsveç’e daha sonra da Sankt Petersburg (St petersburg)’a geçmeyi başarmıştır.

 


13.   Cicero/ Marcus Tullius Cicero

·         Marcus Tullius Cicero (MÖ 106-MÖ 43), Roma’nın ilk hümanisti, hatibi, hukuk savunucusudur. Cicero cumhuriyeti korumak için düşünceleri var. Söylevleri taş levhalara kazınır.

·         “Devlet Üzerine” eseri ideal devletin kanunnamesi olarak kabul edilir. Önceleri Julius Caesar’ı desteklese de sonradan desteğini çeker. Julius Caesar’ın başarılı olmasının en önemli nedenlerinden biri de kendisini savmeyenleri affedip kendi tarafına çekme başarısıdır. Julius Caesar, Cicero’nun kendisine sadık olmasını ister.

·         Lucius Sergius Carilina ( Cumhuriyeti yıkmayı amaçlayan siyasetçi)’yı yener. Pater Patriae (vatan Babası) unvanı verilse de senato tarafında daha sonraları sürgün edilir.

·         Cicero, Forum’da davalara bakan, lejyon komutanlığı yapan, konsül görevini yerine getiren kişidir. “Res-publica” (devlet işi) işlerinden uzaklaşıp “Res-private” (özel işler) konusunda kendini geliştirir.


·         Cicero’nun yanına Cassius ve Caesar da gelmez olurlar. “Hitabet Üzerine” eserinde kendisine örnek olacaklara önerilerde bulunur.

·         “Yaşlılık Üzerine” eserinde bilge kişinin yaşının saygınlığı ve yıllardır yaşadığı duyguları anlatır.

·         “Teselliler”( Consolationes), kızı Tullia’nın ölümü sonrasını anlatır.

·         Bu sırada Caesar’ın öldürüldüğü haberi gelir. Kendisinin dâhil olmadığı olyın arkasında durur. Komplocuların korkak halkın eski halk olmadığını anlar. Caesar boşuna öldürülür. Şimdi herkes onun mirasını almak için mücadele etmeye başlar. Cicero, Napoli Körfezi dolaylarında Pateoli yöresindeki villasına çekilir. Yaşlılık, yalnızlık ve ahlakla ilgili “Yükümlülükler Üzerine” eserini yazar. Antonius, Octavianus ve Lepidus aralarında anlaşıp Roma mirasını paylaşmaya karar verirler. Cicero’nun Antonius ile arası iyi de değildir. Antonius’un etkisiyle öldürülür.

 

 

14.   Wilson’un Başarısızlığı /Woodrow Wilson

·         Geroge Washington adlı gemiyi Avrupalıalr beklemektedir. Yöneticilerin onayıyla kurulmuş ve insanlığın ortak kararıyla desteklenmiş bir hukuk devleti kılınsın. Söz sahibi olması gereken lider değil halkın iradesidir. Fransa Wilson’u iyi karşılar, Wilson barışı kalıcı kılmak için “Monroe doktrini”ni bile delmiştir.

Woodrow Wilson

·         Wilson istediği barışın sağlanması için kendi adıyla ilkeleri yayınlasa da müttefiki diğer devletlerin Versay antlaşmasını imzalamaları ve Warren Harding’e karşı 1920 yılı seçimlerini kaybetmesi barışın kalıcılığını sağlamasa da kendisi 1919 yılı Nobel barış ödülüne layık görülmüştür.

 

 

 

 

 

 

Kaynaklar

1.       https://tr.wikipedia.org/wiki/Vasco_N%C3%BA%C3%B1ez_de_Balboa

2.       https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nka_%C4%B0mparatorlu%C4%9Fu

3.       https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0spanyol_%C4%B0mparatorlu%C4%9Fu

4.       https://tr.wikipedia.org/wiki/Francisco_Pizarro

5.       https://tr.wikipedia.org/wiki/Maksim_Gorki

6.       https://tr.wikipedia.org/wiki/Vladimir_Lenin

7.       https://www.biyografi.info/kisi/woodrow-wilson

8.       https://islamansiklopedisi.org.tr/mehmed-ii

9.       https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eehzade_Al%C3%A2addin

10.   https://tr.wikipedia.org/wiki/II._Mehmed

11.   https://www.fatihsultanmehmet.net/fatih-sultan-mehmet-kac-dil-biliyordu.html

12.   https://tr.wikipedia.org/wiki/XI._Konstantinos

13.   https://tr.wikipedia.org/wiki/Ayasofya

14.   https://sozluk.gov.tr/

15.   https://tr.wikipedia.org/wiki/Giovanni_Giustiniani

16.   https://tr.wikipedia.org/wiki/Odysseia

17.   https://tr.wikipedia.org/wiki/I._Serhas

18.   https://tr.wikipedia.org/wiki/XVI._Louis

19.   https://tr.wikipedia.org/wiki/Ah!_%C3%A7a_ira

20.   https://tr.wikipedia.org/wiki/La_Marseillaise

21.   https://www.youtube.com/watch?v=9snRU8JLx3A

22.   https://tr.wikipedia.org/wiki/Anne_(B%C3%BCy%C3%BCk_Britanya_krali%C3%A7esi)

23.   https://en.wikipedia.org/wiki/Charles_Jennens

24.   https://tr.wikipedia.org/wiki/Johann_Wolfgang_von_Goethe

25.   https://tr.wikipedia.org/wiki/Gen%C3%A7_Werther%27in_Ac%C4%B1lar%C4%B1

26.   https://tr.wikipedia.org/wiki/Lucius_Sergius_Catilina

27.   https://tr.wikipedia.org/wiki/Cicero

28.   https://www.insanokur.org/leo-tolstoyun-karanlikta-bir-isik-adli-tamamlanmamis-drami-icin-yazilan-bir-sondeyis/

29.   https://en.wikipedia.org/wiki/John_Sutter

30.   https://tr.wikipedia.org/wiki/Cyrus_West_Field

31.   https://tr.wikipedia.org/wiki/Robert_Falcon_Scott

32.   https://tr.wikipedia.org/wiki/Roald_Amundsen

33.   https://tr.wikipedia.org/wiki/Robert_Edwin_Peary

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rumeli’de Hâkimiyet Kurulması

   Rumeli’de Hâkimiyet Kurulması ü  1353’ten itibaren Rumeli’ye geçen  Osmanlılar , yaklaşık bir asır içinde bölgede hâkim güç hâline geldi....