905 yılında Küfe’de dünyaya gelen asıl
adı Ebü’t-Tayyib Ahmed b. el-Huseyn bin
Hasan bin Abdu’s Samed ec Ca’fi el Kündi el Küfi’’dir[1].
Künyesi Mütenebbi olan bu ünlü şair iki yıl bedeviler arasında kalmış Küfe’de Arap lügatına ve şiirine hakim olmaya başlamıştı. Mütenebbi'nin Iraktaki heykeli
Mütenebbi, nübüvvet(peygamberlik)
iddiasında bulunan anlamına gelip
gençliğinde Hums taraflarında bu iddiada bulunmuştu, iddiasından vaz geçince
hapisten çıkarılmıştı; aslında bütün tarihçiler bu konuda hem fikir
değildirler, bazıları bunun aslının olmadığını da belirtirler[2].
İbn el Kesir (11:437)onun nebilik (peygamberlik) iddiasında bulunduğunu, Beni
Kelb kabilesi yanında alevi olduğunu iddia etmişti. Şiiri çok güçlü ve
kendisinin zekası ve hafızası inanlmaz derece olan Mütenebbi’nin bu peygamberlik
iddiasında bulunmasını sivri dili nedeniyle sevmeyenleri de vermiş olabilir.
Hapis hayatından sonra Şam şehrinde İbn Raik’in naibi Bedr bin ‘Ammar’ın şairi
olmuş, şiirleriyle ona methiyeler yaparak bir süre geçimini sağlamıştı[3].
Bir şekilde yolu Antakya’ya düşmüş,
Hamdanilerin Antakya valisi Abu’l Aşair, kendisine yazdığı methiyeyi beğenince
onu Seyfüddevle ile tanıştırmış; Seyfüddevle kendi mücadelelerini anlatacak
güçlü bir şair istiyordu. Böylece onun Halep dönemi böylece başlamıştı (948)[4].
Seyfüddevle, onu sarayına davet edince ona
şartlar ileri sürmüş; huzurda ayakta beklememe, yere kapanmama gibi şartlar
zaten şairlere değer veren halep emiri bunu hemen kabul etmişti, kendisine üç
bin dinar maaş da bağlamıştı. Çölde bedevilerle kaldığı yıllarda edindiği kelime hazinesini söz sanatlarında
çok iyi kullanmıştı,fakat iğneleğici diline rağmen Halep Emiri tarafından
hürmetle karşılanmıştı[5].
Seyfüddevle’nin yanında kalan Arap dilinin en büyük şairlerinden Mütenebbi’nin
eserlerinde İsmaili şiiliğinin etkisi vardır[6].
İslam öncesinde kaleme alınan şiirler canlı ve süslü kelimelerle bezenmişti, Bu
tarz şiirlerini en son büyük temsilcisi de Mütenebbi’dir.
Halep’te kaldığı yıllar onun en
olgun eserlerini verdiği yıllardır. Savaşları tasvir eden, Seyfüddevle’nin
yakınlarına mersiyeler yazan şair genellikle lirik tarzda yazmış, sarayda
Farabi gibi ilim adamlarıyla tanışmış fakat Seyfüddevle’nin amcazadesi kendisi
gibi şair olan Ebu Firas ile geçindiği de pek söylenemez; Mütenebbi’nin kendini
ve güney Araplığını ön planda tutması ve Seyfüddevle’nin hocası İbn Halaveyh ile tartışması sonucunda
aşağıdaki dizeyi söyleyerek Halep
Emiri’nden korkup Halep’i terk etmek durumunda kalmıştır[7].
اللابِساتُ مِنَ الحَریرِ جَلابِبا
|
بِأَبي الشُموسُ الجانِحاتُ غَوارِبا
|
(Babamız güneşimiz acaip meyletti Elbiseleri ipekten giyerdi)
Mütenebbi, halep’ten sonra
Şam ve ardında Mısır’a gitmişti.Mısır hakimi Kafur’la çok anlaşamayınca Küfe ve
Bağdat’a gitmişti. Ardından Şiraz’da Büveyhi Adududdevle ile irtibat kurmuş
fakat onu kimsenin tanımadığını söyleyince şöyle karşılığı vermişti[8]:
وَالسَیفُ وَالرُمحُ وَالقِرطاسُ وَالقَلَمُ
|
فَالخَیلُ وَاللَیلُ وَالبَیداءُ تَعرِفُني
|
( At da bilir beni gece de başlangıç da kılıç da mızrak da defter de kalem
de)
Mütenebbi’nin şiirlerinden bilgece
söylenmiş bir dize[9]
وَإنّ كَثيرَ الحُبّ بالجَهْلِ
|
فإن قليل الحب بالعقل صالح
|
(Akılda aşkın az olanı iyidir Aşkın
abartılısı ise cehalettir)
Mütenebbi'nin Harşana'da gaza yapan Seyfüddevle için
yazdığı kasideden [10]
Hatta çok güzel yere kurulmuştu Harşana Acı çekmeye başladı Rum’u Haç’ı ve Ticareti
ama
Mütenebbi’nin bin yıl önce bilgece söylemiş
olduğu[11]
paylaşmak isterim son olarak.
وَلَيسَ
كلُّ ذواتِ المِخْلَبِ السَّبُعُ
|
إنّ
السّلاحَ جَميعُ النّاسِ تَحْمِلُهُ
|
(Silahları insanların çoğu taşıyabilir Ama her pençesi olan
aslan değildir)
Mütenebbi Arap dünyasının herhalde Araplığıyla gurur duyması, edebi
cesareti nedeniyle günümüzde bile coşkuyla okunmaktadır. Bizans’la yapılan
savaşlarda bulunması şiirlerinin birince elden kaynak sayılmasına da neden
olmuştur.
İbn Kesir’de(11:436) , Adududdevle ona
hediye verdikten sonra şu soruyu yöneltir; " Adududdevle mi, Seyfüddevle
b. Hamdan'ın mı armağanları daha güzeldir?" Bu soru onu rahatsız etmiş
olacak ki şu cevabı vermiş : " Adududdevle armağanı daha çoktur, ama
kendini beğenmiştir. Fakat Seyfüddevle’nin mal az ise de daha samimidir.” deyince peşine bedeviler
takılarak öldürtülmüştü.
[1]İbn Kesir’de Mütenebbi’nin asıl adı şöyle verilir: Ahmed b.
Hüseyin b. Abdüssamed Ebü't-'Rb el-Cu'fi. Bknz:İbn Kesir, “El Bidaye ve’n
Nihaye”Tercümesi, (çev. Mehmet Keskin),Çağrı Yayınları,İstanbul-1994,11:436 ; İhsan
Mahmud Suleyman, “Şuara’ ve Müfekkerun Havl Seyf al Dawla el Hamdaniy”,
Cami’a Um Derman el İslamiyeh, Külliyet ed Derasat el ‘Ulya, Doktora
Tezi,Medina:2009,s.30
[2] İhsan Mahmud Suleyman, A.g.e.,s.31
[3] İsmail Durmuş, "Mütenebbi",TDV İslam
Ansiklopedisi,İstanbul:2006,XXXII:195-200; İhsan Mahmud Suleyman, A.g.e.,s.31
[4] İsmail Durmuş, "Mütenebbi",TDV İslam
Ansiklopedisi,İstanbul:2006,s.195-200; İhsan Mahmud Suleyman, A.g.e.,s.32
[5] C. Brockelmann, “İslam Milletleri ve Devletleri Tarihi”
(çev.Neş’et Çağatay),Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara:1964,s.143; İhsan
Mahmud Suleyman, A.g.e.,s.32
[6] Bernard Lewis, “Tarihte Araplar”(çev.Hakkı Dursun
Yıldız),Ağaç Kitabevi Yayınları, İstanbul:2009,s.147; İsmail Durmuş,
A.g.e.s.195-200
[7] İhsan Mahmud Suleyman, A.g.e.,s.33
[8] Bazıları bu beyitten dolayı Aduddevle tarafından
öldürüldüğünü söylerlerken, bazı tarihçiler Mütenebbi’nin Adudeddevle’nin
yeğenini haklı olarak eleştirmesi nedeniyle öldürüldüğünü söylerler. Bknz:
İhsan Mahmud Suleyman, A.g.e.,s.33
[9] موقع عالم الأدب(Edebiyat
dünyası) , أبيات شعر (Şiirden
dizeler), 02/05/2020, s. 03.25, “https://adabworld.com/شعر-المتنبي-فإن-قليل-الحب-بالعقل-صالح/”
[10] Amasyalı Abdizade Huseyn Hüsameddin, “Amasya Tarihi”,Dersaadet
Hükümet Matbaası,İstanbul:1328-1330,s.63
[11]Eş Şiir el Fasih, Mütenebbi, 24/05/2020 s.18.20 “http://www.adab.com/modules.php?name=Sh3er&doWhat=shqas&qid=5563”
KAYNAKÇA
1.İbn
Kesir, “El Bidaye ve’n Nihaye”Tercümesi, (çev. Mehmet Keskin),Çağrı
Yayınları,İstanbul-1994
2.C.Brockelmann,“İslam Milletleri ve
Devletleri Tarihi”(çev.Neş’et Çağatay),Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara:1964
3. Bernard Lewis, “Tarihte Araplar”(çev.Hakkı
Dursun Yıldız),Ağaç Kitabevi Yayınları, İstanbul:2009
4. İsmail Durmuş, "Mütenebbi",TDV
İslam Ansiklopedisi,İstanbul:2006,XXXII:195-200
5. İhsan Mahmud Suleyman, “Şuara’ ve
Müfekkerun Havl Seyf al Dawla el Hamdaniy”, Cami’a Um Derman el İslamiyeh,
Külliyet ed Derasat el ‘Ulya, Doktora Tezi,Medina,2009
6.Amasyalı Abdizade Huseyn Hüsameddin, “Amasya
Tarihi”,Dersaadet Hükümet Matbaası,İstanbul:1328-1330
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder