Evrende gök
ve yer yokken Tanrıların en kıdemlisi ve
atası olan Apsû vardı. Apsû ile Tanrıça Tiamat suları
karıştırarak diğer tanrıları yaratmaya başladılar. Önce Tanrı Lahmu ve Tanrıça
Lahamu sonra Ansar ve Kisar yaratıldı. Ansar ve Kisar’ın oğlu Anu, babası
Ansar’ın gücüne denk oldu. Anu, kendi suretinde Nudimmud’u yaratmıştı.
Nudimmud’un diğer adı Ea olup bu diğer tanrılardan çok güçlüydü.
Tanrıça
Tiamat’ı rahatsız eden bazı tanrıların davranışlarını Tanrı Apsû görmüş
ve kendi yardımcısı olan tanrı Mummu’yla Tiamat’a yarattıkları tanrıları yok
etmeyi teklif etse de Tiamat, buna yanaşmasa da Mumnu’nun önerisi ve
kışkırtmasıyla kötü planı devreye sokmayı düşündü.
Tanrıların
başına gelecek bu planı engin bilgi ve yeteneğiyle Nudimmud (Ea) sezmiş,
yaptığı büyü ile Apsû’yu uyutmuş ve öldürmeyi başarmıştı. Mummu’nun
burnuna halka taktıktan sonra kendine Apsû dediği bir tanrı evi inşa
etti. Nudimmud ve eşi Damkina bu evde ihtişam içinde yaşadılar.
Nudimmud diye
bilinen Ea, en zeki tanrı olan Bel’i yarattıktan sonra Nudimmud olma Damkina’da
doğma Marduk yaratıldı. Marduk ilahi güçlere sahipti ki bu güçler diğer
tanrıların gücünden fazlaydı dört kulağı ve dört gözü vardı. Gözleriyle her
şeyi görür kulaklarıyla her şeyi işitirdi. Başında Güneş tanrısının ve diğer
tanrıların haleleri vardı.
Nudimmud, oğlu
Marduk oynasın diye rüzgarı yaratmıştı. Rüzgarla fırtına çıkaran Marduk diğer
tanrıları telaşlandırmış ve tanrılar Tiamat’ın bunu önlemesini istediler.
Tiamat diğer tanrıların isteğiyle savaş çıkarmayı kabul etti. Tiamat, karşı
konulmaz ejderhaları, boynuzlu yılanları, vahşi cinler, balık adamlar, büyük
boğa ve tüylü canavarları yarattı. Bu savaş için Kingu’yu aralarında en
güçlü tanrı ilan ettiler. Kingu’ya bütün canlıların kaderinin belirlendiği
kaderler tableti verdiler.
Bu planları
ve karşı davranışları haber alan Ea telaşlanarak olanları babası Ansar’a anlattı. Ansar’ın da huzuru
kaçtı. Ansar, sorumluluğu Apsu’yu öldüren oğlu Nudimmud’un üstlenmesini istedi.
Babasının isteği ile Tiamat ile savaşmaya gittiyse de önce korktu. Ansar, bu
sefer oğlu Anu’yu gönderdiyse de Anu da gücünün Tiamat’a yetmeyeceğini görünce
o da geri döndü. Ansar, bu duruma korkmaya başlamıştı.
Güçlü oğul
babasının yerine korkusuzca gitmeye karar verdi. Ea onu yanına çağırarak
Marduk’un dedesi olan Ansar’ın huzuruna çıkmasını istedi. Marduk, babasının
kalbine korku girdiğini kendisine savaş ilan düşmanla savaşmaya kendisinin
görevlendirilmesini ister. Bunun üzerine Ansar da Marduk’a fırtına arabasını
alıp yenilmez gücüyle Tiamat’ı yenmesini istedi. Marduk onları kurtarınca artık
kendi sözlerinin kader olarak kabul edilmesini
istedi.
Ansar,
yardımcı tanrısı Kaka’yı Tanrı Lahmu ve Tanrıça Lahamu’ya göndererek onların
intikamını alacak Marduk’un kaderinin belirleneceği meclise davet etti. Davet
haberi Tanrı Lahmu ve Tanrıça Lahamu’ya ulaşmış oğulları Ansar’ın huzuruna
gelip Tiamat’ın yaptıklarından haberleri olmadığını söylediler. Marduk’un
kaderi belli olmuştu.
Marduk’a
ihtişamlı bir taht yaparak onun tahta oturmasını sağladılar. Onu büyük tanrılar
arasında en yüce olduğunu kabul ettiler. Hiçbir tanrının belirlediği sınırı
geçmeyeceğini söylediler. Marduk’a evrenin tasarrufunu bıraktılar. Böylece
Marduk, tanrıların kralı haline geldi.
Marduk
tanrılardan aldığı asa şeklindeki silahla Tiamat’ı boguna uğratmak için
gönderdiler,emrine Güney, Kuzey, Doğu ve Batı rüzgarlarını verdiler. Ok, yay,
yıldırım, şimşekler diğer silahlarıydı.
Marduk, dehşet
verici ecel(saggisu), yok edici(lapadu), tufan(rahişu) ve kanatlı(mupparsu) adı
verilen canavarlar tarafından çekilen fırtına arabasını sürdü.Elinde zehirlere karşı şifalı ot dilinde
büyü duası vardı. Marduk, Kingu’nun tuzaklarını uzaktan görünce önce biraz
telaşlanmıştı. Ancak o, Tiamat’ın peşindeydi. Tiamat’ın neden tanrılar kralı
Ansar’a karşı çıktığını sormuş ardından Tiamat’ın ağzından rüzgarı yollamış
karnı şişen karnını okla delerek onu öldürmüştü. Tanrıçalarının öldürüldüğünü
gören diğerleri esir edilerek burunlarına köle gibi halka geçirmiş, böylece
kaderler tabletini ganimet olarak almıştı.
Marduk, Tiamat’ın
cesedini ikiye ayırarak birini gökyüzü olarak yukarı serdi böylece gökyüzü
oluştu.
Marduk,
yıldız kümelerini yarattıktan sonra, yılı oluşturarak onu on ikiye böldü ve
günleri de yarattı. Ellil ve Ea’nın
göksel evlerini kendi evi yanında inşa etti, Ay tanrısı Nanna’ı yaratarak
geceyi ona teslim ederek her ay parlasın diye onu kutsadı böylece ayın
döngüleri başlamış oldu. Güneş tanrısı Şamaş’a kavga, ölüm ve şiddet yetkisi
verdi. Ardından Tiamat’ın kafasındağ dağ yaptı, toprağı kazıtarak suyla
doldurdu, gözlerinden Fırat ve Dicle nehirlerini akıttı.
Tiamat’ın bir
kısmını gök yüzü yapmışken diğer kısmıyla yeryüzünü de yapmıştı. Kader tabletini
Anu’ya sundu, kuralları belirledikten sonra Ea’ya önemli görevleri ihsan etti,
atası Ansar onu “muzaffer kral” ilan etti. Annesi Damkina onu sevgiyle
selamladı. Eski tanrılar grubu olan İgigu ve Anunnaku onun önünde eğildiler. İgigular
ona “Lugaldimmerankia” dediler.
Yeryüzünde
Tanrıların yorulduklarında dinlenmeleri için Büyük Tanrılar Evi barındıran
Bâbil şehrini kurarak insanların oraya kurban sunmasını sağladı.
Bu destanda insan yaratılışı da anlatılır. Tiamat’ı isyana kışkırtan Kingu, Marduk ve Ea
tarafından cezalandırılarak damarlarından akan kandan insanı yarattırlar. Artık
Tanrıların işini insan yapacağından Tanrıların işi kolaylaştı. Marduk, gök yüzü
işleri için üç yüz İgigu Tanrısı ve yer
yüzü işleri için altı yüz tanrıya görevlerini paylaştırdı.
Anunnaku
tanrılarının gökyüzündeki tanrı evlerine benzeyen “Tanrı Evi”ni kurmaları için
Bâbil şehrini uygun gördü. Tanrılar Evi’nde tanrılar eğlenmeye günlerini gün
etmeye başladılar.
Marduk,
silahlarını diğer tanrılara göstermek istedi. Yaptırdığı ağ ve yayın ihtişamını
gördüler, Yayın adı şu şekildeydi; uzun çubuk, hedefi vuran ve yıldızlı yay
idi. Bir defa daha onun tanrı kral olduğunu kabul edip onun yarattığı tanrıların
“karabaş” dedikleri insanlara çobanlık yapmasını dilediler. Karabaş denilen
halkın görevi bu tanrılara tapmak ve elli adı olan Marduk’a bağlılık
göstermeleridir.
Babillerin,
Mezopotamya ve Sümer ülkesine egemen olmalarından sonra tanrıları olan Marduk’un
tanrıların kralı ilan etmeleri aslında Babillerin gücünün doruğuna çıktığının
da göstergesiydi.Kaynak:
1.
Babil
Yaratılış Destanı -Enuma Eliş- (çev. Selim F.
Adalı ve Ali T. Görgü), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları,İstanbul:2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder