ASURLAR
Sümerlerden
sonra Mezopotamya’ya egemen olan güçler genellikle Sami kökenli topluluklar
olmuştu.
|
Güçlü döneminde Asur imparatorluğu |
Asurluların
ataları Akadlar zamanından itibaren Mezopotamya’nın ortalarında yerleşmişler
başlarında İşşiakum denilen kralları bulunuyordu. Sümer kaynaklarınıı
Subur, Akat kaynaklarının Subartu dedikleri Asurların kralı olan İlişuma
Asur’da egemen olan son Akad valisinin torunu olup iki hanedan arasında
akrabalık kurulmuştu.Asurlar aslında gelmiş oldukları Suriye ve Filistin’de
egemen idiler.
Asurlular
Anadolu’da yazılı çağı başlatan toplum olmuşlardı. Günümüz Kayseri yakınlarında
Kaniş (Kültepe), merkez olmak üzere bir çok ticaret kolonisi kurmuşlardı.
Günümüze ulaşan tabletlerde; mahkeme kayıtlar, senetler, iş antlaşmaları, satış
makbuzları bulunuyordu. Asurluların
Anadolu’da kurmuş oldukları ticaret şehirlerine Karum demekteydiler. Bu
ticaret merkezkeriyleo dönemlerde doğal
kaynak yönünden fakir olan Mezopotamya’ya kaynaklar taşınmış oluyordu.
Asurluların Anadolu’da ticaret kolonileri kurdukları dönemlerde Hititler henüz
merkezi devlet kurmamışlardı, bölgede feodal devletçikler bulunuyordu. Hititler
zamanla merkezi güç olarak ortaya çıkmış ve I. Hattuşili zamanında 1700’lü yıllarda
çivi yazısını kendilerine uyarlamaya başladılar.
Hititlerin
güçlenmesi zamanla Hititlerin Mezopotamya’ya saldırıp Babil şehrini yakıp
yıkmalarıyla sonuçlanmıştı. Bu dönemelrde Kafkas kökenli Hurri’lerin Mitanni
devleti sınırlarını Zağros’tan Akdeniz’e genişletmiş böylece Asur bu devletin
nüfuzu altına girmişti; Asur yöneticileri aslında Mitanni devletinin bir valisi
konumunda idiler. Asur bölgesinde Mitanni kültürü güçlenmeye başlamıştı. Ancak
Asurlular, Hitit kralu ünlü Şuppiluliuma’nın Mitanni krallığını yaptığı
seferle zayıflatmasını değerlendirerek Asur-uballit (1353-1317)liderliğinde
ayaklanarak bağımsızlığı kazandılar. Muhtemelen bağımszılığı kazanan bu karalın
adına ithafen kendilerine de Asurlar denmişti.
Asur-uballit, Babil
devletiyle akrabalık ilişkisi kurdu. Asur prensesi Muballit, Babil kralı II. Burnaburiash
(1359-1333) ile evlendirildi. Burnaburiaş’ın ölümünden sonra Asurlu
prensesin oğlu Karahardash(1333) başa geçse de Kassitlerin onu öldürmesi
üzerine Asurlar bu sefer diğer yeğenleri II. Kurigalzu(1352-1308)’yu kral
yaptılar. Asur-uballit, dış politikaya önem vermiş Mısır firavunu IV. Amenofis(1352-1334) ile mektuplaşarak sarayı için altın yollamasını isteyerek iyi
ilişkiler kurmuştu. Böylece Asurlar, dünyanın en önemli devletleri arasında yer
almaya başlamıştı.
Yeni Asur kralı
Enlil-narari döneminde, yeğeni Babil kralı II. Kurigalzu’nin Asurlara düşman
olması üzerine Asurlar, sınırlarını Babil alehine genişlettiler. Asur kralı Arik-den-ili
(1307-1295), komşu devletlere atlı savaş arabaları ile korku salmış
anbarlarını tahılla doludurmuş, onun oğlu Adad-narari(1295-1263), yine
doğuda yaşayan halkın üzerine seferler yapmıştı. Bu sıralarda Babil kralı Nazi-maruttash’ın
Elam üzerinde başarılı olması üzerine Asur kralı Adad-narari, Babil’in
güçlenmesini engellemekle kalmadı Mitanni krallığı üzerine sefer yaparak
başkenleri Waşşukanni’yi işgal ederek, kralları Şatturara’yı esir etmiş ve
devletini topraklarını ele geçirmişti.
I. Salmanassar
(1263-1233) dönemi
Adad-narari’nin
oğlu Asurların ünü krallarından biri olan I. Salmanassar, kendisi için tehdit
gördüğü Urartu devleti üzerine sefer yaparak bir çok esir elde etti.
Salmanassar, savaşta esir ettiği askerlerin gözlerine mil çektirmeyi başalatan
ilk kişi olmuştu. Salmanassar, yaptıklarının meşruluğunu göstermek için
dini kullanmış savaşlarda şehir tanrıları Asur’un kendileriyle savaştığını ve
tanrı Asur’ın diğer medeniyetler tarafından kutsal kabul edilen Enlil ile eş
tutulmaya başlanmıştı. Asurların, önce şehirleri ve kralları sonra ülkeleri ve tanrıları aynı adla anılmaya başlanmıştı:
Asur. Bu durum Mezopotamya’da bir güneş gibi doğan yeni askeri gücün varlığını gösteriyordu. Bu güçle birlikte Asurlar,
Babiller haricinde diğer toplumlara değer vermediler. Babil bu dönemde kültür
ve medeniyette gelişmesi hızla devam ederken tanrıları Marduk, Asurlar
tarafından da saygı ile anılıyordu.
I.
Tukulti-Ninurta (1233-1196) dönemi
I.
Tukulti-Ninurta döneminde Asurlar dağlık bölgelerde yaşayan konar göçer Gutiler
üzerine sefer yapılmış onları büyük bozguna uğratılmıştı. Van Gölü çeveresinde
yer alan Nairi ülkesi, Malatya çevresindeki Kurmuhi bölgesi de ele
geçirilmişti. Tukulti-Ninurta, bu sefer Babil üzerine sefer yaparak Babil kralı
IV. Kashtiliashu esir edilerek
Babil ele geçirildi. Asurların yarattığı korku ve dehşet Asur’a ödenen
haraçlarla Asur’un zenginleşmesine yol
açtı.
Asurlar güneş
tanrısı Şamaş ve savaş tanrısı Asur’a saygı duyuyorlardı. Tukulti-Ninurta’nın oğlu Asur-nadin-apl(
1196-1193) babasını öldürerek başa geçmiş ardınddan , Dicle nehrinin taşması
nedeniyle Asur ve Şamaş’a dua etmişti.
Asurların
zayıflaması
Tukulti-Ninurta
döneminden itibaren Asur sınırları genişlemiş;
Basra körfezinden Orta Anadolu’ya uzanan devlet sınırları Babillerin tekrar
onları Babil’den atmasyla zayıfladılar. Babil kralı Adad-shuma-usur(1216-1187),
Asur krallığı üzerine seferlerle zayıflatarak Asur’un başına Ninurta-apil-ekur(1182-1179)’u getirdi. Ninurta-apil-ekur’dan sonra başa geçen Ashur-dan (1179-1133)
uzun yıllar Asur’u ynetmiş ve Asurlar bu dönemde Babil etkisinden çıkmışlardı.
Babil, Kassit egemenliğine Elamlar son verse de sonraki yıllarda Babil’de Sami
kökenliler tekrar başa geçip Asurlularla ilişkiler düzelmişti.
Asur-res-isi
(1133-1115) dönemiyle birlikte Asurlar yeniden komşu devletlere saldırılarda
bulundular. Gutiler hatta Babiller bile nasiplerini aldılar bu saldırılardan.
I. Tiglat-pilesar
(1115-1076) dönemi
I.
Tiglat-pilesar döneminde Hitit devleti dağılmış Trakya üzerinden gelen Frigler
henüz devlet kurmamışlardı. Tiglat-pilesar, Anadolu’nun bu karışık durumunu
kendi lehine görerek Frig ve Muşki üzerine sefere yaparak onları mağlup etmiş
ordusunu teslim olan askerlerle yapılandırarak gücünü korumaya devam ediyordu.
Ardından yeniden toparlanma sürecine girmeye çalışan Mitanni krallığı üzerine
saldırılarak güçlenmeleri önlenmişti. Nairi bölgesi de haraca bağlanan bölgeler
arasında yer aldı. Ergani bakırı, Lübnan sedir kereste ve ağaçları Asur’a aktı.
Fenike taraflarında yer alan Sidon gibi limanlar vergiye bağlandı. Babil’le
yapılan savaşların ardından Babil fethedildi, kral Marduk-nadin-ahhe(1100-1082)’nin
sarayı yakıldı.
Tiglat-pilesar,
döneminden kalan tabletlerde Asurlarn özel mülkiyete önem verdikleri tarla
sınırlarını bozanlara ceza verdiklerini, miras hukuklarının var olduğu,
kölelerin meta gibi alınıp satılabildiklerini göstermektedir.
Asur sarayının
yeni fetihlerle getirilen kadın kölelerle büyüdüğü ve sarayda haremin olduğu,
haremin hadımlar tarafından yönetildiği, haremde kralın annesinin valide sultan
gibi etkili olduğu anlaşılıyor.
Tiglat-pilesar’den
sonra başa geçen krallar zamanında Asur duraklama dönemine geçti. Asharid-apal-ekur(
1076-1074), Asur-bel-kala(1074-1056) ve Eriba-adad (1056-1054) yönetimde etkin
değillerdi. Urartular bağımsızlıklarını kazandılar. Bu sıralarda
Mezopotamya’nın güneyinde Aramlar Babil
tahtını ele geçirmişlerdi. IV.
Samsi-adad(1054-1050), Asur-nasir-pal (1050-1031), Salmanassar (1031-1019) ve
Asur-ninari (1019-1013) dönemlerinde Asur birliği sağlanmış olsa da Asurluların
pek varlık gösterdiği söylenemez.
Asur
krallığının yeniden güçlenmesi
MÖ 1. bin
yılları başlarında Aramlar yerleşik düzene geçmeye başlamışlardı. Aslında Asurlar,
Tiglat-pilaser döneminden itibaren sınır boylarına başka boylardan olanların
yerleşmesine izin vermiyorlardı. Asur-rabi (1013-972) döneminden
itibaren Aramlar yerleşmeye başlamışlardı. Ashur-resh-ishi (972-967) ve II.
Tiglat-pilaser (967-935) döneminde Dicle boylarında Aramlar devletçikler
kurmaya başlamışlardı. II. Asur-dan
(935-912) döneminde Asurlar, bu saldırıları durdurdu.
Adad-narari ve Tukulti-ninurta
dönemleri
Adad-narari
(912-891) dönemiyle birlikte Asurlar tekrar güçlenmeye başladı. Adad-narari
önce Van Gölü çevresinde egemen olan Urartuları yenilgiye uğratmış, Kilikya’yı
ele geçirmiş ardından Babil’e sefer yaparak bazı topraklar kazanmıştı. Mitanni
karallığı üzerine yaptığı seferde topraklarını önemli kısmını ele geçirmiş
ardından Aram beylerinin topraklarını da ele geçirmişti. Bu başarıların
ardından oğlu Tukulti-ninurta (891-884) döneminde sınırlar genişlemeye devam
etti.
II. Asur-nasir-pal
(884-859) dönemi
II.
Asur-nasirpal (884-859) babası Tukulti-ninurta’dan çok güçlü bir ordu
devralmıştı. II. Asur-nasirpal, Asur yönetiminden ayrılmak isteyen Aramların
üzerine sefer yapmış şehirlerini yakıp yıktıktan sonra Yeni Hitit devleti
benzer durumun başlarına gelmemesi için Asurlara vergi ödemeği kabul etti. II.
Asur-nasir-pal son hedefi olan Doğu Akdeniz liman şehirleri bağlılık sundular. II.
Asur-nasir-pal ele geçirdiği ve vassalı olan devletlerin vergileriyle
zenginleşmiş Musul yakınlarında Nimrud(Kalah) denilen şehir kurarak başkentini
buraya taşımıştı.
II. Salmanassar
(859-824) dönemi
II. Salmanassar
(859-824), babası II. Asur-nasir-pal gibi yayılmacı siyaset izlemiş, Doğu
Akdeniz’de kendi yönetimini reddeden Bit
Adini şehir devletini yakıp yıktıktan sonra sefer dönüşü Yeni Hitit devleti
merkezi Karkamış’ı tekrar vergiye bağlamıştı. Urartular üzerine dağlık
bölgelerden değil de Erzurum taraflarından Van Gölü doğusunda saldırmış Urartu
kralı Arzaşkun’u mağlup ederek Urartu şehirlerini çiğneyerek Hakkari üzerinden
başkente geri dönmüştü. II. Salmanassar, günümüz Midyat taraflarından günümüzde
İran’da yer alan Urmiye gölü taraflarına kadar bölgeleri yağmalamıştı.
II. Salmanassar
döneminde Aramlardan Şam krallığının bağımsızlığı Asurları rahatsız etmişti.
Kral İm-idri, Asur tehlikesine karşı Suriye ve Kilikya’da yer alan bazı krallık
halkı olan Aramlar, İbraniler ve Kilikyalılar birleşerek Asur tehlikesini
birkaç defa püskürttüler.
Babil iç
savaşında Marduk-bel-usate Babil kralı olan kardeşi I.Marduk -zakir-shuumi (855-819) ’den ülke
topraklarının paylaşılmasını önermesi Asurların Babillere sefer yapmalarına
sebibiyet vermiş bazı şehirleri yağmalayıp geri dönmüştü.
II. Salmanassar
ve babasının uzun yıllar hüküm sürmeleri kendilerine bağlı aristokrat bürokrat
ve askeri sınıfın ortaya çıkmasına neden olmuş ve devlet yönetiminde
etkinliklerinin artmasına neden olmuştu. Savaşlarda elde edilen ganimetler Asur
ülkesinin özellikle bu dönemlerde başkent olan Nimrud şehrinin kalkınmasına yol
açmış bu şehirde yeni zigguratlar inşa edilmişti. Zigguratlar, tapınak
olmalarının yanı sıra banka özelliği de göstermekteydi.
II. Salmanassar’ın son dönemlerinde oğlu olan Asur-dan-apli’yi
veliahtlıktan azletmesi onun isyan etmesine neden olmuş bu sırada II.
Salmanassar, hayatını kaybetmiş yerine diğer oğlu
V. Shamsiadad
(824-811) geçmiş ancak Asur-dan-apli’yle
uğraşmak zorunda kalmıştı. Babil kralı Marduk-zakir-şumi’nin onları barıştırma
girişimi Shamsiadad’ın gazabının Babil üzerine çökmesine neden olmuştu.
Marduk-zakir-şumi’nin ölümü ile yerine geçen Marduk-balassu-ikbi (819-813)
Asurlara karşı Elam ve Kaldelilerle karşı gelmeye çalışsa da Asurlar birkaç
defa Babil şehrini yağmalamıştı. Shamsiadad’ın ölümünden sonra oğlu III.
Adad-nirari (811-783) geçmiş ancak onun yaşı küşük olmasından dolayı devleti onun adına vekaleten Shamsiadad’ın eşi kral naibesi ünlü Semiramis
(811-805) yönetmişti. Bu dönemin en kayda değer olayı Medler üzerine sefer
yapılmasıdır. III. Adad-nirari iktidarı devraldıktan sonra Şam krallığı
haraca bağlanmış ardından Babil’e tekrar sefer yapılmış Babillerin alehine sınır
düzenlemesi yapılmış ardından Babillerle barış yapılarak Babil tanrılarına adak
sunulmuştu. Asurlar için Babil tanrıları ve Babil şehri kutsal görülürdü. Bu
nedenle Babillerle arayı bozup Babil’e saldıran Kaldeliler Asurlar tarafından
püskürtüldü.
Asurların
“dört oğul” dönemi (781-727)
III.
Adad-nirari’nin ölümünden sonra başa geçen üç oğlu döneminde Urartu krallığı
güçlenmiş Asurlar ise duraklamaya geçmişti. IV. Salmanassar (781-771)
döneminde Shamsi-İli adındaki başkomutanın etkinliği başlamış diğer kardeş
krallar döneminde de devam etmişti. III. Asur-dan (772-754) döneminde iç
isyanlar artmış, Karkamış merkezli Hitit devleti güçlenmeye başlamıştı. V.
Asur-nirari (754-746) döneminde Bit-Agusi krallığı üzerine sefer yapılarak
kralları Mati-ilu’nun Asurlara düşmanca davranmayacağı konusunda anlaşma
yapılsa da onun düşmanlığı devam etti.
V. Asur-nirari’yi darbe ile indiren kardeşi IV.Tiglat-pilesar (746-727) dönemi
diğer üç kardeşinin dönemlerinden çok farklı bir seyir izleyecekti.
IV.Tiglat-pilesar (746-727) dönemi
Tiglat-pilesar döneminin en dikkat çeken yanı
üç kardeşi döneminde başlayan isyanları bastırarak ülkede sınırları genişletmiş
devleti imparaotluğa yükseltmiş ve ayrıca kullandığı “dört bir yönün” hükümdarı
unvanı kendisinden sonraki Asur kraları da benimsemiştir.
IV.Tiglat-pilesar;Asurluların ordu sistemini
düzenlemiş Asur askerlerinin yanı sıra, fethedilen bölgelerin halkının
devşirilen askerleri ve bağlı
krallıklarının askerleriyle ordusunu güçlendimiş ayrıca üç atın çektiği at arabalarının
üzerinde dört askerin bulunması dönemin en öldürücü silahına dönüştürülmüştü.Asurların
bu döneminde ordu profesyonel hale getirilmesi sınırların genişletilmesini
sağlayacaktı. Asur kralı, kurduğu düzenli posta örgütüyle haber almayı
hızlandırmış vassal devletlerin hareketlerine kısa sürede müdahele imkanı
sağlamıştı.
Tiglat-pilesar ilk önce iç isyanları bastırmış, Kalde
beyliklerini kendine bağlamayı başarmış ardından Babil’e egemen olmuştu. Zağros
dağları çevresinde yaşayan halkın üzerine sefer düzenleyerek kendine bağlamış
ardından Suriye taraflarında yer alan Bit-Agusi’nin
diğer krallıkları Asurlar alehine kışkırttığı için kralı olan Mati-uli
üzerine sefer yapılırken bu sıralarda Urartu kralı III. Sarduri(764-735),
Asurları da durdurmak istideği için Asurların karşısına direnemez ve geri
çekilmek zorunda kalır. Asurlar asıl hedefleri Aram devçiklerinden Bit-Agusi’nin merkezi Arpad iki yıl devam eden
kuşatmadan sonra ele geçirilmesi üzerine(743) Karkamış, Şam, Tiros, Gurgum
kralları da vergi ödemeyi kabul ettiler. Toros çevresinde bazı krallıklar
Asurlara karşı ittifak kumuşlardı. Tiglat-pilesar 738’de Hama, Şam’al, Kaşka,
Biblos, Gurgum, Samarya krallıklarını yıkmış ve topraklarını ele geçirmişti. O dönemde hüküm süren
Arapların kraliçesi Zabiba (Zabibe) Asurlara vergi ödeyerek vassal haline
gelenler arasındaydı.
Suriye siyasetini kendi lehine çözdükten sonra Asurlar
Medler üzerine saldırmışlar ve Med aşiretlerinin Tahran taraflarına kadar
olan kısmını kendine bağlamıştı.
Urartu kralı II. Sarduri(764-735) Asurlara savaş ilan
etmesi sonucu 735 yılında bu sefer Urartuların üzerine saldırdı. Urartu
başkenti Tuşpa kuşatıldıysa da ele geçirilememiş ancak Urartuların güney
toprakları üzerinde egemen olmuş kendine bağlı Aramları ve garnizonları bölgeye
yerleştirerek Urartularla kendi ülkesi arasında tampon bölge oluşturmuştu.
734 yılından kendi egemenliğine tabi olmak istemeyen
Filistin ve Lübnan (Fenike) üzerine
yürümüş Şam’al, İsrail; Tiros, Sidon, Gaza
ve diğer Fenike devletçikleri Asurlara bağlanmıştı. İsrail askerlerinin
kendine bağlı Yuda krallığına saldırması üzerine İsraillileri başka bölgelere
sürdü. Anadolu’daki devletçiklerden Luvi kökenli Tabal’ın
isyanı bastırılmış ardından Araplar da bağlılık arz etmişlerdi.
Asurlar, Aram kavmi olan Kaldelilerin Babil üzerindeki
baskısına son vermiş ancak Babil’i Asur eyaleti yapmak yerine kendini aynı
zamanda Babil kralı ilan ederek 729-727 arasında Babil krallığı yapmıştır.
Tiglat-pilesar’in ölümünden sonra oğlu V. Salmanassar
(727-722) geçmiş bu dönemde İsrail mağlubiyete uğratımış ardından Kilikya ele
geçirilmişti. V. Salmanassar’ın babası gibi Babil krallığı görevini de devam
ettirmiştir.
II.
Sargon (722-705) dönemi
Babil’in Kaldelilerin etkinliğini
Elamların kışkırtması üzerine Elamlara sefer yapılsa da Elamlar Asurları
durdurdular. Mezopotamya’daki bu başarısızlık karşısında bazı bağlı krallıklar
isyan etse de Asurlar Suriye buisyanları bastırmış hatta yardıma gelen Mısır
ordusu da bozguna uğratılmıştı.
Urartu kralı I. Rusa (730-714),
Tiglat-pilesar’den yenilen darbelerden
sonra toparlanmış Medler de Kafkasya’da güçlenmişlerdi. Asurlara bağlı Manna
krallığı’nın
Urartu baskısına uğramaları üzerine
Asurlar hemen yardıma gittiler.
Asur yönetiminden çıkmak isteyen Tabal kralının
üzerine sefer yapılarak Asurlara sadık bir aristokrat getirildi. Ardından
Karkamış Hititlerinin Friglerle işbirliği aramaya çalışmaları üzerine Karkamış
devletine son verilerek Karkamış’ta Asur valisi görevlendirildi.
Bu sıralarda Kimmerler Urartu üzerinden Anadolu’ya
girmişler bu akınlarda Urartuların zayıflamasını fırsata dönüştüren II. Sargon
714’te Urartulara saldırdı. Urartu federasyonun bazı kralları Asurlara vergi
ödemeyi kabul edince Asur ordusu geri çekildi. Yine onun döneminde Tabal
krallığı ve Kilikya Asurlara doğrudan olarak bağlandı. Ardından Babil ve Elam
ittifakı üzerine safer yaparak bu ittifakı dağıtmayı da başarmıştı. Babiller
kendisine Babil tacını sundular. II. Sargon hem Babil hem de Asur kralı oldu. 710
yılından 705 yılına kadar aynı zamanda Babil kralı olarak da hüküm sürdü. Elam
tehlikesi ortadan kaldırılmış Kommegene krallığı da Asur hakimiyetini kabul
etmişti.
Babil dönüşü Sargon, Kalah’tan sonra Ninova
yakınlarından Dur-Şarrukin’i başkent yapmıştı. Bu yeni başkente
ziggurat yaptırarak Ea, Şamaş, Adad,
Ninurta’nın adları kutsanmıştı. Fethedilen bölgelerden getirilen farklı
etnisiteye sahip toplumlardan insanlar burada asimile edilmeye çalışıldı. II. Sargon
döneinde Asurlar her yönüyle Asurlular dönemin en güçlü dönemlerinden bridir.
Sanherib (705-681) dönemi
II. Sargon’un ölümünden sonra başa Sanherib geçmişti.
Sargon’un ölümünden sonra Asurluların gücünün devamını kendi çıkarlarına uygun
görmeyen Urartu, Mısır ve Elamlar Asur yönetimindeki bazı
milletlerin isyan etmelerine destek
verse de Sanherib bu isyanları şiddet ve baskıyla sindirmeyi bildi.
Sargon’un
ölümünden sonra Babil tahtına Kaldeli Marduk-zakir-shumi(703) otursa da daha
önce krallıktan alınan Marduk-apla-iddin Elamların desteğiyle tahta geçse de Sanherib
birleşik Babil ve Elam ordusunu yenerek Bel-ibni(703-700)’yi başa
geçirdi. Elamların cesaretini örnek alan Medler de mağlubiyete uğratılarak
Medler Asurlara bağlı eyalet haline getirildi. Mısır desteğiyle Suriye ve
Filistin şehir devletlerinden Aşkolon, Sidon gibi devletçikler tekrar egemenlik
altına alınmış bu arada Yuda krallığı merkezi Kudüs ve onların kralı Hiskia
tabi olanlar arasındaydı.
Marduk-apla-iddin
Babil krallığını ele geçirmek için ordu hazırladığını haberini alan Asurlar
Babil’e saldırıp bu sefer Asur prensi kralın oğlu Asur-nadin-shumi (Babil
kralı700-694)’yi tahta geçirdi. Toroslar ve Kilikya tekrar egemenlik altına
alındıktan sonra başkenti Dur-Şarrukin’den Ninova’ya taşıdı. Ninova’da kurduğu
donanma Basra körfezinde Marduk-apla-iddin üzerine gönderilerek tehlikesi
önlendi. Bu sırada Elamlar Babil’e saldırarak Sanherib’in oğlunu esir
etmişti. Kaldeli Mushezib-Marduk(693-689) Babil tahtına geçmiş Asurlara
karşı özellikle Elamlı birliklerden oluşturduğu orduyla Asur ordusunu mağlup
etmeyi başarmıştı.
Sanherib,
iki yıl sonra Elam kralının hastalanmasının fırsatını çok iyi değerlendirmiş
güçlü ordusuyla Babil’e saldırmış evleri tapınakları yakıp yıkmış insanlarını
katlederek oğlunun intikamını hem almış hem de Babillerin Güney
Mezopotamya’daki ayrıcalıklı durumuna da son vermişti. Bu dönemden itibaren
Asurluların diğer toplumlardan üstün görülmesine başlanacaktı.
Asur tahtı varisinin öldürümesi üzerine Sanherib
veliahtlığa Babilli prenses Nakia’dan doğma Ashur-ahha-iddina’u veliahtlığa
getirmesi diğer oğulların hoşuna gitmemişti. Bu sırada Urartular Asur alehine
sınırlarını genişletmiş, Tabal krallığı
Asurlulardan ayrılmış, İbrani Yuda krallığı da isyan etmişti. Asurlularda taht
rekabeti nedeniyle bu dış siyasetteki olaylarla ilgilenilemedi. Esarhaddon’un
annesinin Babilli olduğu için başa geçmesini istemeyen Asurlu asiller ve diğer
kardeşlerin baskısı nediyle Ashur-ahha-iddina veliaht olarak sürgüne
gönderilmişti.
Ashur-ahha-iddina (Esarhaddon)dönemi (681-669)
Sanherib’in
muhtemelen karısı tarafından öldürtülmesi üzerine Ashur-ahha-iddina başkente
gelerek kardeşlerini mağlup etmiş ve başa geçmeyi başarmıştı. Ashur-ahha-iddina,
iç huzuru sağladıktan sonra Babil şehrinin yeniden kurulmasını sağlamış
Esengila adı verilen tapınağın yeniden yapılmasını da sağlamıştı. Asurların
ayrıcalıklı özelliklerine son vererek ülkede denge sağladı.
Kimmer
istilası Frig devletini yıktıktan sonra Asurlara saldırmış ancak Asurlar onları
Konya taraflarında bozguna uğratmıştı. Toroslar bölgesindeki şehirler ve daha
sonra Malatya üzerinde egemenlik kurulmuştu. Araplar üzerinde egemenlik yeniden
sağlanması ve diğer başarılar üzerine Kıbrıs ve Fenikeliler Asurlara yeniden
bağlandılar.
Ashur-ahha-iddina’nın
büyük
oğlunun ölmesi üzerine yaşça en küçük oğlu Asurbanipal’i
veliaht yapmıştı. Yaşça en büyük oğul Shamas-shum-ukin
(668-648 yılları arası Babil kralı) ise Babil tahtına veliaht göstermişti.
Asurbanipal’in devlet yönetiminde yetenekli olduğunu görünce kendisinden sonra
Asur’un emniyette olduğunu düşünmüş ve o zamana kadar gerçekleştirilmeyen bir
istila hareketini yapmayı düşündü.
Mısır
firavunu Taharka, Filistin prensliklerini Asur’a kışkırtması üzerine Asur
birlikleri 671 yılında Sina çölü geçerek çok kısa süre içinde Mısır’ı fethetmişti. Ashur-ahha-iddina,
aşağı ve yukarı Mısır kralı unvanı almış Mısır’a bağlı olan Batı Anadolu, Ege
ve Yunan ticaret yolları da Asur’un eline geçti. Mısır’ın zengin hazineleri
başkent Ninova’ya taşındı.
Asurbanipal
(669 - 627)
Ashur-ahha-iddina’un
Ninova’ya dönüşü sonrası Mısır’da isyanlar başlayınca isyanları bastırmaya
giderken yolda öldü. Asurbanipal, nenesi olan Nakia’nın kendisine destek
vermesi sonucu başa geçmiş kardeşi Shamas-shum-ukin
(668-648 yılları arası Babil kralı)’i Babil tahtına getirdi. Firavun Taharka
Mısır’ı yeniden ele geçirmek için harekete geçse de Asurlular onu yeniden
mağlup ederek Mısır’da egemen olmaya devam ettiler.
Bu
sıralarda Ege Bölgesi çevresinde Gyges adlı kral Lidyalıları Kimmer
saldırılarına karşı Asurlulardan yardım istemişti Aslında Asurlulara bağlı Orta
Anadolu ve Kilikya devletçiği Tabal ve Kilikyalılar da Kimmer tehlikesi altında
bulunuyordu. Ancak Asurbanipal, Lidyalılara yardım etmeyi uygun görmeyip doğuda
yer alan Mnne krallığını vassalı haline getiröeyi seçti. Doğuda yer alan
Elamların kıtlık dönemlerinde halkına yardım edildiyse de Elam merkezi olan
Sus’un Güney Mezopotamya şehirlerini kışkırtması üzerine başkent Sus’a sefer
yapılarak isyanlara gözdağı verildi.
Asurbanipal’in
Kimmer saldırılarına karşı Lidyalıların yardım taleplerine olumlu cevap
vermemesi nedeniyle Lidya kralı Gyges, Mısır’ın Asur yönetiminden ayrılması
konusunda destek vererek I. Psammetik’in Asurları Mısır’dan atmalarına donanma
göndererek destek vermiş böylece 655 yılında Asurların Mısır egemenliği sona
ermişti.
653
yılında Elam kralı Te-Umman’ın saldırısı nediniyle Asurlar Elamları tekrar
mağlup etmiş krallarını esir ederek öldürmüşlerd. Onun hayattaki üç oğlu
arasında da Elam ülkesini paylaştırdılar. Babil şehri ve diğer Güney
Mezopotamya şehirleri Asur baskısı nedeniyle bıkmıştı. Bu durum da Asurları
ileride zor duruma düşürecekti.
Bu sıralarda Asurbanipal’in kardeşi Shamas-shum-ukin,
Elamların, Babillerin ve Asurbanipal tarafından Güney Mezopotamya valiliğine
atanan Nabu-belşu-mata(Nabu-bel-şumata?)’ın
desteğini elde etmişti ancak Asurbanipal’in Babil seferi sonucu Babil şehri
kuşatılıp ele geçirilmiş yakılıp yıkılmış akabinde şehir yeniden kurulmuştu. Bu
isyana destek veren Elam üzerine sefer yapılarak Elam şehirleri yakılıp
yıkılmış binlerce insan köleleştirilip Asur ülkesine taşınmıştı. Elam’ın bu
durumunu gören Pers Kralı Kiros Ninova’ya vergisini göndermişti. Yine Shamas-shum-ukin’in
isyanına destek veren Suriye ve Filistin taraflarından oturan Arap kabileleri
ve Yuda krallığı cezalandırılmıştı.
Kimmer
saldırılarına direnemeyen Lidya başkenti Sard yağmalanmış Lidya kralı Gyges’in oğlu Ardys, Asur egemenliğini
benimsemiş, Urartu kralı II. Rusa yine Kimmerle karşı Asurlarla iyi geçinmişti.
Bu arada Kimmer ordusu Kilikya taraflarında Asur ordusu tarafından bozguna
uğratıldılar.
Muhtemelen
dünya kültür tarihinin ilk kütüphanesi Ninova’dadır. Asurbanipal’in bıraktığı
binlerce devlet arşivi, antlaşmalar, yazışmalar, mektuplar, çağının edebiyatı
düşünce eserleri, destan, şiir,
astronomi, matematik, geometri, tıp, ilahiler, halk şarkıları bulunuyordu.
Uzun
yıllar hüküm süren Asurbanipal, Asur devrinin en son parlak devri olarak kabul
edilmektedir.
Asurların
yıkılışı
Asurbanipal’in
iki oğlundan Asur-etel-ilani ordu komutanı Sin-şum-lişir desteğiyle başa geçti.
Asur-etel-ilani’nin ölümü üzerine kardeşi Sin-shar-ishkun
başa geçti. Sin-shar-ishkun başa geçse de Asurların
yönetiminin kararsızlığı nedeniyle Asur’un Babil valisi Kandalanu’nun ani ölümü
nedeniyle Babil tahtı boş kaldı. Asur itibarını sarsan en önemli olay
Kimmerleri bozguna uğratan İskit ordusunun
Asur’un Suriye şehirlerini yağmalayarak Mısır’dan haraç almaları akabinde
Anadolu’ya dönmeleridir.
Asur’un bu zayıflığını hemen değerlendiren
Sami halklarından Aram ve Kaldeliler isyan etmeye başladılar. Nabu-apla-usur
(Nabopolassar, 626-605 yılları arası Babil kralı) adlı Kaldeli Basra Körfezinde
bağımsızlığını Asurlar tanımış olsa da Kaldeliler Elamların desteğiyle Uruk ve
Nippur’a saldırdı. Asurların ağır davranması ordularını ikiye bölmesi hata
olacaktı; ordunun bir kısmı Babil’i kuşatıp püskürtülecek diğer orduyu da
Nabopolassar’ın yenilgiye uğratması sonucunda Nabopolassar, Babil’de taç
giydi. Bu yıllarda Med kralı
Phraortes’in Ninova’ya sefer düzenlemesi Asurların eskisi gibi güçlü
olmadıklarını kanıtladı.
Asurların
Med baskısı içinde olmaları Babil’e saldırılarının etkili olmamasına neden
olmuştu. Med kralı Kyaksares, kendisi için büyük tehdit olan Kimmerleri büyük
bozguna uğratması Asurlar için olumsuz olmuştu. 614 yılında Kyaksares güçlü bir
orduyla Ninova üzerine yürümesi üzerine Babillilerden yardım istenmiş ancak
Babil kralı yardıma gelemeden Ninova yakılığ yıkılmış halkın önemli kısmı ya öldürülmüş
ya esir edilmişti. Babiller Ninova’ya geldiklerinde Medlerle savaşmayıp
aralarında akrabalık kurmuşlardı: Babil kralı
Nabopolassar’ın oğlu Med kralının kızıyla evlendirilmişti.
Medler
bu başarıdan sonra birkaç defa daha Asur topraklarına akınlar yapmış olsalar da
bu fetih amacı gütmemişti. Asurlar bir ara Babil’e saldırıp Babil ordusunu
yenmesi üzerine Babil ve Medler ittifak kurarak 612 yılında Ninova’yı ele
geçirmiş Asur kralı Sin-shar-ishkun öldürülmüştü. Asurlular kralın
bakanlarından II. Ashur-uballit (612-609) kuzeye çekilerek Harran
taraflarında kendini Asur kralı ilan etti.
İttifak
halindeki Babil ve Medler Asurların tekrar güçlenerek toparlanamsının önüne
geçmek için Harran’a yürüyerek bu şehri işgal etmişlerdi. Asurlar bu ittifaka
karşı Mısır firavunu Neko yardım askeri gönderse de Babil ordusu şehirden
çıkarılamamıştı. Böylece Asurların
imparatorluğu tarih sahnesinden silinmiş oldu.
Ancak
Asurlar, zamanla Hristiyanlık dinini benimsemeye başlayacaklar, ilk olarak
Antakya ve çevresinde oturan Asurlulara Süryani denmiş daha sonraları da bu
dini kabul eden bütün Asurlular da Süryani adıyla anılacaklardır.