22 Haziran 2020 Pazartesi

BABİLLER

BABİLLER ( 1850 -1594)


Bbil, Akat dilinde ‘bab’ kapı ve ‘il,el’ tanrı anlamlarına gelip “Tanrının Kapısı” demektir. Babil şehri Sümerler döneminden itibaren var yerleşik durumda iken  Akatlar’ın bu şehri yakıp yıktıktan sonra şehri tekrar kurdukları bilinmektedir.



Babil krallığı bazen bağımsız bazen diğer devletlerin gölgesinde yaşasa da Babil tarihinde şu dönemler yer almaktadır.

1.       Eski Babil Krallığı; Sami kökenli Amurrular tarafından kurulmuştu.(1894-1595)

2.       Babil’de Kassit egemenliği dönemi (1595-1174) kurulmuştu.

3.       Babil’de Asur egemenliği dönemi (745-626)

4.       Yeni Babil krallığı; Sami kökenli Kaldeliler tarafından kurulmuştu.(626-539)

5.       Babil’de İrani (Pers)  hanedan olan Ahamenîler egemenliği (539-332) sağlanmıştı.

6.       Babil’de Makedon İskender ve Selevkos egemenliği (332-275) sürmüştü.

 

Eski Babil krallığı, Ur’un yıkılması ve III. Ur hanedanının ortadan kalkmasından Hitit Kralı Murşili’nin I. Babil Krallığına son vermesine kadar geçen dönemdir.

Samiler, Sümer ülkesindeki Babil şehrini ele geçirmiş burayı merkez alan ve Babil’in hanedan kurucusu Sumu-abum’dur. Böylece Amurruların hanedanı da başlamış oluyordu. Sumu-abum’dan sonra Hammurabi’ye kadar geçen krallar hüküm sürdüğü toprakların geniş olmadığı gibi Babil ancak zamanla siyasi, askeri ve kültürel bir özelliği olacaktır.

Hammurabi dönemi( 1792-1750)

Eski çağ dünyasının en ünlü krallarından Hammurabi bu hanedanın altıncı kralıdır. Hammurabi MÖ 1792’da başa geçtiğinde Mezopotamya şehir devletlerinden Larsa, Eşnunna,  Mari ve Asur mücadele halindeydiler. Fırat boylarında yer alan Mari şehir devletiyle önceleri ittifak kurdu. Aşunmak krallığı bozguna uğratıp Larsa kralı Rim-sin’i de yendikten sonra Eşnunna ve Guti bölgelerini de alan Hammurabi’nin güçlenmesinden çekinen Mari ittifaktan vazgeçmesi üzerine Mari krallığı üzerine sefer yapar onların da toprağını ele geçirir. Ardından Asur şehir devletini de kendi egemenliğine aldı.

Hammurabi 


Hammurabi ülkesinin hammadde ihtiyacı nedeniyle ard arda seferler yaparak hükümettiği yıllar içinde Mezopotamya şehirlerini kendi yönetimine almış, sınırlarını Toros dağlarından Basra körfezine kadar genişletmeyi başarmıştı. Hammurabi, Doğu Akdeniz kıyısında bulunan Lübnan dağlarından sedir ağaçlarından kereste ihtiyacını, Toroslardan gümüş ve Diyarbakır taraflarından bakır ülkesine getirtiyordu

 Hammurabi’nin siyaseti basit gibi görünüyor, önce şehir devletleriyle iyi geçinip dostluk kuruyor onların zayıf durumundan faydalanarak onları egemenliğine alıyordu.

Hammurabi, Babil ülkesini başkenti merkez olmak üzere Akat ve Sümer ülkesi olarak iki ana kısma ayırmış ve merkezden gönderdiği valilerle yönetmekteydi.

Hammurabi’nin kurduğu imparatorluğun merkezi devlet olduğu kendisinin valileriyle yaptığı yazışmalardan ve askerliğe önem vermesinden kaynaklanmaktadır.

Hammurabi ülke halkının refahını düşünmüş, sulama kanallarının tamiriyle yakından ilgilenmiş, vergilerin düzenli ödenmesinin takipçisi olmuş, ibadet ihtiyacı için yeni zigguratlar inşa ettirmişti. Babil ülkesinin zenginliği karşısında komşu ülkeler pek memnun değillerdi.

Babil döneminde Sümer kültür ve dini inançlar pek değişmemiş ancak Sümer tanrılarının adları yerine Sami adları almışlardı. Sümerlerin baştanrısı Enlil, Babillerin baştanrısı Marduk olmuştu.

Sümerce konuşma dili olmaktan çıksa da diplomatik dil olarak kullanılmaya devam edildi. Bu dönemlerde Sümerce-Akadca-Hititçe sözlükler hazırlanmıştı.

Hammurabi yasaları

Hammurbi’nin yasalarında kendini “dünyanın en güçlüsü” olarak  görmüş olsa da bunun devamı için ülkesinde adaleti sağlaması gerektiğinin de bilincinde olduğu için kendini Güneş tanrısı Şamaş ile eş görüp halkına ışık saçtığını söylemektedir. Aslında Babillerin öncesinde Mezopotamya’da yasalar vardı. Ancak Babilliler yasalar Sümerce olduğundan dolayı bunu anlamıyordu. Bu nedenle kendi adıyla anılacak Sümerlerin yasalarını düzenleyip 282 maddeden oluşan yasaları uygulamıştır. Bu yasalarda; aile, mülkiyet, miras yükümlülüğü ile ilgili hükümler, toplum hukuku, kölelikle ilgili hükümler; rahip, toprak sahibi, tüccar, tefeci gibi mesleklerin haklarını içermekteydi.

Eski Babil krallığının zayıflaması ve yıkılması

Hammurabi’nin 1750’de ölümünden sonra Babil imparatorluğu, komşu ülkelerin isyan etmeleriyle dağılmaya başlamıştı. Babillere karşı önce Hitit ve Hurriler isyan ederek ayrılmışlar ardından Asur kralları isyan bayrağını çekmiş ancak Babiller ve Hammurabi soyu Babil çevresinde bir yüzyıl kadar daha hüküm sürneye devam ettiler. Babillerin aynı anda Elamların, güneyde deniz kıyısında yaşayan Samilerin ve kuzeyde yaşayan Kassitlerin baskısıyla çözülmesi hızlanmış fakat son darbeyi ise Hititler vuracaktı.   1595’te Hitit kralı I. Murşili komutasında güçlü bir ordu Babil şehrini yağmalayarak Babil krallığına son verdiler.

Babil Devletinde Kassit Yönetimi (1595-1174)

Kassitler Hurri kökenli olma ihtimalleri yüksektir. Dilleri ise Sami veya Hint Avrupa orjinli değildir. Zağros dağları çevresinde ikamet eden Kassitler (Kaşşu), Mezopotamya’ya II. Bin yılın başlarında Babillilerin bahçe işleri gündelikçi olarak çalışmaya başlamıyıp zamanla memur ve asker konumlarına gelmişlerdi.

Kassitler


Hitit askerlerinin Babil şehrinden çekilmelerinden sonra Zağros’tan inen düzenli askerler, şehirdeki Kassitlerin de desteği ile Babil şehrine egemen olmaya başladılar. Babil’de Kassitlerin egemenliği II. Agum başlatır. II. Agum, kendi yönetiminin Enlil, Ea, Marduk ve Şamaş gibi Mezopotamya tanrılarının onayıyla geldiğini söylemesi kalıcılığını artırmak isteğinden gelmektedir. Kassitlerin Babil’de Gandaş, Agum, Kaştiliaş, Karaindaş gibi adlar taşıyan otuzun üzerinde kral vardır. Ancak hiç biri Hammurabi gibi önemli başarı göstermemişlerdi.

Kassit kralı Karaindaş döneminde Mısır ile diplomatik ve ticari ilişki kurulmuş; Mısır ile ilk altın ticareti bu dönemde başlamıştı. Kurigalzu döneminde bazı tapınakları onarmıştı.

Kassitlerin, Babil egemenliği yaklaşık dört yüz yıl sürdü. Kassitler döneminde Babil yeniden ihtişamına geri döndü. Kassitler, Güney Mezopotamya hatta Asur ülkesine kısa süre de olsa egemen olmuştu. Kassit kralı II. Agum, Hititlerin götürmüş oldukları baştanrı Marduk heykelini getirtmeyi başarmıştı. Aslında, Kassitlerin Babil baştanrısı Marduk’a önem veriyor görünmelerinin nedeni Babil kralı olarak meşruluklarını tanıtmaktı. Aslında Kassitlerin kendi tanrıları olmasına rağmen Sümer, Akat ve Babil tanrılarına da saygı duymuşlardı.        

Kuzeyde yer alan Asurluların kralı Tukulti-ninurta Babil’e saldıracak kadar güçlenmiş hatta Babil’i kısa süren için ele geçirmişti. Kassit egemenliğine en büyük darbe MÖ 1170 yıllarında Elam kralı Şutruk-nahhunte, zaten Asur saldırısndan zayıflayan Babil’e saldırarak Kassit egemenliğine son verdi. Kral Enlil-Nadin-Ahi esir edidi. Marduk heykelciği de Elam’a götürüldü. Kassitler’in zaten az olan nüfuslarının kalabalık Sami toplumlarıyla kaynaşmasına neden olmuştur.

Ancak, Babiller, Elamların atadığı valinin yönetimini reddedip yeniden yönetimi ele geçirip tekrar bağımsız olmayı başardılar. I. Nebukatnezar, Elam saldırılarını püskürtmüş, Elam’a sefer yaparak Marduk heykelini ülkesine tekrar getirmişti.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rumeli’de Hâkimiyet Kurulması

   Rumeli’de Hâkimiyet Kurulması ü  1353’ten itibaren Rumeli’ye geçen  Osmanlılar , yaklaşık bir asır içinde bölgede hâkim güç hâline geldi....