BABİLLER ( 1850 -1594)
Bbil, Akat dilinde ‘bab’ kapı ve ‘il,el’ tanrı anlamlarına gelip
“Tanrının Kapısı” demektir. Babil şehri Sümerler döneminden itibaren var
yerleşik durumda iken Akatlar’ın bu
şehri yakıp yıktıktan sonra şehri tekrar kurdukları bilinmektedir.
Babil krallığı bazen bağımsız bazen diğer devletlerin gölgesinde
yaşasa da Babil tarihinde şu dönemler yer almaktadır.
1.
Eski Babil Krallığı; Sami kökenli
Amurrular tarafından kurulmuştu.(1894-1595)
2.
Babil’de Kassit egemenliği dönemi
(1595-1174) kurulmuştu.
3.
Babil’de Asur egemenliği dönemi
(745-626)
4.
Yeni Babil krallığı; Sami kökenli
Kaldeliler tarafından kurulmuştu.(626-539)
5.
Babil’de İrani (Pers) hanedan olan Ahamenîler egemenliği (539-332)
sağlanmıştı.
6.
Babil’de Makedon İskender ve
Selevkos egemenliği (332-275) sürmüştü.
Eski Babil
krallığı, Ur’un
yıkılması ve III. Ur hanedanının ortadan kalkmasından Hitit Kralı Murşili’nin
I. Babil Krallığına son vermesine kadar geçen dönemdir.
Samiler, Sümer
ülkesindeki Babil şehrini ele geçirmiş burayı merkez alan ve Babil’in hanedan
kurucusu Sumu-abum’dur. Böylece Amurruların hanedanı da başlamış
oluyordu. Sumu-abum’dan sonra Hammurabi’ye kadar geçen krallar hüküm sürdüğü
toprakların geniş olmadığı gibi Babil ancak zamanla siyasi, askeri ve kültürel
bir özelliği olacaktır.
Hammurabi
dönemi( 1792-1750)
Eski çağ
dünyasının en ünlü krallarından Hammurabi bu hanedanın altıncı kralıdır.
Hammurabi MÖ 1792’da başa geçtiğinde Mezopotamya şehir devletlerinden Larsa,
Eşnunna, Mari ve Asur mücadele halindeydiler.
Fırat boylarında yer alan Mari şehir devletiyle önceleri ittifak kurdu. Aşunmak
krallığı bozguna uğratıp Larsa kralı Rim-sin’i de yendikten sonra Eşnunna ve
Guti bölgelerini de alan Hammurabi’nin güçlenmesinden çekinen Mari ittifaktan
vazgeçmesi üzerine Mari krallığı üzerine sefer yapar onların da toprağını ele geçirir.
Ardından Asur şehir devletini de kendi egemenliğine aldı.
Hammurabi
ülkesinin hammadde ihtiyacı nedeniyle ard arda seferler yaparak hükümettiği yıllar
içinde Mezopotamya şehirlerini kendi yönetimine almış, sınırlarını Toros
dağlarından Basra körfezine kadar genişletmeyi başarmıştı. Hammurabi, Doğu
Akdeniz kıyısında bulunan Lübnan dağlarından sedir ağaçlarından kereste
ihtiyacını, Toroslardan gümüş ve Diyarbakır taraflarından bakır ülkesine
getirtiyordu
Hammurabi’nin siyaseti basit gibi görünüyor,
önce şehir devletleriyle iyi geçinip dostluk kuruyor onların zayıf durumundan
faydalanarak onları egemenliğine alıyordu.
Hammurabi,
Babil ülkesini başkenti merkez olmak üzere Akat ve Sümer ülkesi olarak iki ana
kısma ayırmış ve merkezden gönderdiği valilerle yönetmekteydi.
Hammurabi’nin
kurduğu imparatorluğun merkezi devlet olduğu kendisinin valileriyle yaptığı
yazışmalardan ve askerliğe önem vermesinden kaynaklanmaktadır.
Hammurabi ülke
halkının refahını düşünmüş, sulama kanallarının tamiriyle yakından ilgilenmiş,
vergilerin düzenli ödenmesinin takipçisi olmuş, ibadet ihtiyacı için yeni
zigguratlar inşa ettirmişti. Babil ülkesinin zenginliği karşısında komşu ülkeler
pek memnun değillerdi.
Babil döneminde
Sümer kültür ve dini inançlar pek değişmemiş ancak Sümer tanrılarının adları
yerine Sami adları almışlardı. Sümerlerin baştanrısı Enlil, Babillerin
baştanrısı Marduk olmuştu.
Sümerce konuşma
dili olmaktan çıksa da diplomatik dil olarak kullanılmaya devam edildi. Bu
dönemlerde Sümerce-Akadca-Hititçe sözlükler hazırlanmıştı.
Hammurabi
yasaları
Hammurbi’nin
yasalarında kendini “dünyanın en güçlüsü” olarak görmüş olsa da bunun devamı için ülkesinde
adaleti sağlaması gerektiğinin de bilincinde olduğu için kendini Güneş tanrısı
Şamaş ile eş görüp halkına ışık saçtığını söylemektedir. Aslında Babillerin
öncesinde Mezopotamya’da yasalar vardı. Ancak Babilliler yasalar Sümerce
olduğundan dolayı bunu anlamıyordu. Bu nedenle kendi adıyla anılacak Sümerlerin
yasalarını düzenleyip 282 maddeden oluşan yasaları uygulamıştır. Bu yasalarda;
aile, mülkiyet, miras yükümlülüğü ile ilgili hükümler, toplum hukuku, kölelikle
ilgili hükümler; rahip, toprak sahibi, tüccar, tefeci gibi mesleklerin
haklarını içermekteydi.
Eski Babil krallığının zayıflaması ve yıkılması
Hammurabi’nin
1750’de ölümünden sonra Babil imparatorluğu, komşu ülkelerin isyan etmeleriyle
dağılmaya başlamıştı. Babillere karşı önce Hitit ve Hurriler isyan ederek
ayrılmışlar ardından Asur kralları isyan bayrağını çekmiş ancak Babiller ve
Hammurabi soyu Babil çevresinde bir yüzyıl kadar daha hüküm sürneye devam
ettiler. Babillerin aynı anda Elamların, güneyde deniz kıyısında yaşayan
Samilerin ve kuzeyde yaşayan Kassitlerin baskısıyla çözülmesi hızlanmış fakat
son darbeyi ise Hititler vuracaktı. 1595’te
Hitit kralı I. Murşili komutasında güçlü bir ordu Babil şehrini yağmalayarak
Babil krallığına son verdiler.
Babil Devletinde Kassit Yönetimi (1595-1174)
Kassitler Hurri
kökenli olma ihtimalleri yüksektir. Dilleri ise Sami veya Hint Avrupa orjinli
değildir. Zağros dağları çevresinde ikamet eden Kassitler (Kaşşu),
Mezopotamya’ya II. Bin yılın başlarında Babillilerin bahçe işleri gündelikçi
olarak çalışmaya başlamıyıp zamanla memur ve asker konumlarına gelmişlerdi.
Hitit
askerlerinin Babil şehrinden çekilmelerinden sonra Zağros’tan inen düzenli
askerler, şehirdeki Kassitlerin de desteği ile Babil şehrine egemen olmaya
başladılar. Babil’de Kassitlerin egemenliği II. Agum başlatır. II. Agum, kendi
yönetiminin Enlil, Ea, Marduk ve Şamaş gibi Mezopotamya tanrılarının onayıyla
geldiğini söylemesi kalıcılığını artırmak isteğinden gelmektedir. Kassitlerin
Babil’de Gandaş, Agum, Kaştiliaş, Karaindaş gibi adlar taşıyan otuzun üzerinde
kral vardır. Ancak hiç biri Hammurabi gibi önemli başarı göstermemişlerdi.
Kassit kralı
Karaindaş döneminde Mısır ile diplomatik ve ticari ilişki kurulmuş; Mısır ile
ilk altın ticareti bu dönemde başlamıştı. Kurigalzu döneminde bazı tapınakları
onarmıştı.
Kassitlerin,
Babil egemenliği yaklaşık dört yüz yıl sürdü. Kassitler döneminde Babil yeniden
ihtişamına geri döndü. Kassitler, Güney Mezopotamya hatta Asur ülkesine kısa
süre de olsa egemen olmuştu. Kassit kralı II. Agum, Hititlerin götürmüş
oldukları baştanrı Marduk heykelini getirtmeyi başarmıştı. Aslında, Kassitlerin
Babil baştanrısı Marduk’a önem veriyor görünmelerinin nedeni Babil kralı olarak
meşruluklarını tanıtmaktı. Aslında Kassitlerin kendi tanrıları olmasına rağmen
Sümer, Akat ve Babil tanrılarına da saygı duymuşlardı.
Kuzeyde yer
alan Asurluların kralı Tukulti-ninurta Babil’e saldıracak kadar güçlenmiş hatta
Babil’i kısa süren için ele geçirmişti. Kassit egemenliğine en büyük darbe MÖ
1170 yıllarında Elam kralı Şutruk-nahhunte, zaten Asur saldırısndan zayıflayan Babil’e
saldırarak Kassit egemenliğine son verdi. Kral Enlil-Nadin-Ahi esir edidi.
Marduk heykelciği de Elam’a götürüldü. Kassitler’in zaten az olan nüfuslarının
kalabalık Sami toplumlarıyla kaynaşmasına neden olmuştur.
Ancak,
Babiller, Elamların atadığı valinin yönetimini reddedip yeniden yönetimi ele
geçirip tekrar bağımsız olmayı başardılar. I. Nebukatnezar, Elam saldırılarını
püskürtmüş, Elam’a sefer yaparak Marduk heykelini ülkesine tekrar getirmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder