11 Haziran 2020 Perşembe

SÜMERLER (4500-1750)


SÜMERLER (4500-1750)
Mezopotamya’nın ilk sakini olan insanlar Sümerlere ilham vereceklerdi. Sümer tabletlerinde bu toplumdan söz edilir, hatta Fırat ve Dicle nehirlerine İdiglad ve Buranun derlerdi.

Mezopotamya


Sümerler, 7500 yıllarından itibaren Kafkasya’dan bölgeye gelip yerleşmiş oldukları yüksek ihtimaldir.  Daha önceleri Sümerlerin Hindistan’ın İndus nehri çevresinden Mezopotamya’ya geldikleri düşünülüyordu. Bazı kaynaklarda da Sümer kültürünü oluşturanların İç Asya’dan geldiklerini söylemektedirler.

Sümer şehir devletlerinden bazıları


7500’lü yıllarda Atlas Okyanusu üzerinden Akdeniz’e büyük taşkın suları akmış bu nedenle Anadolu’nun kuzeyinde küçük bir göl olan Karadeniz’in büyümesiyle buralarda yaşayanların daha güneye göç etmesine neden olmuştur. Hatta bu nedenle Sümer efsanelerinde bu taşkınlardan kurtulanların “büyük tufan”ı efsaneleştirdiklerini biliyoruz.

temsili büyük tufan


5000’li yıllardan itibaren Sami göçmenleri gelip bu toplumla kaynaşmaya başlamışlardı. Daha sonra gelip bölgeye yerleşen Mezopotamya kültürünün asıl kurucuları kabul edilen Sümerler, bölgede egemen olmaya başlayacaklardı. Demek ki Sümer kültürü Mezopotamya yerlileri, Samilerin ve daha sonra bölgeye gelen medeniyetin ortak katkısıyla olmuştur.
İlk sakinler ve Samilerin köyleri yerine Sippar, Ur, Uruk, Abad, Girsu,Zabalam, Eridu, Şuruppak, İsin, Umma, Larsa, Eridu, Lagaş, Kiş, Nippur, Badtibira, Mari  gibi yerleşim yerleri vardır. Aslında bu şehir devletleri arasıdaki siyasi ve özellikle askeri rekabet bu şehir devletlerinin ve Mezopotamya kültürünün gelişmesine destek olacaktır.
Mezopotamya’da   Zigguratlar çevresinde şehir devletleri yükselecekti. Halk zigguratlardan öğrendiklerine göre gök yüzünde yer alan güneş, ay ve diğer gök cisimlerinde tanrıların oturduklarına ve onları yönettiğine inanmaya başlamışlardı. Şehir devletlerinin yöneticileri olan krallar tanrıların yeryüzündeki temsilcileriydi; dolayısıyla onlara karşı gelinemezdi.
En ilkel Zigguratların bir ibadet bir de kurban bölümleri vardı. Askeri başarıların ardından esir edilen düşmanların kurban edildikleri ve başarılara dayalı olarak Ziggurat alanlarının ve bu işi yürütecek rahip sayısında artış da olacaktı. Zigguratlarda şehirlerin kültür merkezi olarak yazı da icat edilmişti.

temsili Ziggurat


Şehirlerin büyümesiyle su taşkınlarını denetim altına almak ve yeni alanları tarım alanlarına dönüştürmek amacıyla su kanalları açıldı. Böylece daha kolay şekilde besin kaynaklarına ulaşılınca nüfus artmaya başlamıştı. Nüfusun artmasıyla sınır anlaşmazlıklarını önlemek için  kanunlara ihtiyaç duyuldu. Ancak, sınır anlaşmazlığı şehir ileri gelenlerinden seçtikleri memurlar tarafından yerine getirildi. Herhangi birinin bir aile lehine karar verdiği tespit edilince görevden alınırdı. Böylece kanunların herkes için adil olması gerektiğini Sümerler binlerce yıl öncesinden farketmişlerdi.

temsili ilk kanunlar


Şehirlerin büyümesiyle ekili dikili alanlar bazı ailelerin denetiminde toplanmaya başlamıştı. Bu da aileler arası siyasi anlaşmazlıkları beraberinde getirmişti. Bir yerleşimin toprağı daha güçlü diğer bir ailenin veya aile ittifakının eline geçebiliyordu. Bu nedenle aileler kendilerini korumak için düşmanlarını püskürtebilmek için asker toplamaya başladılar. Şehir yöneticisi bu iş için yerleşim yerinin en güçlülerini seçmeye başladılar. Sümerce bir kelime olan “Lugal” güçlü insan anlamına gelmekte olup şehirler küçük krallıklara dönüşmeye başlamıştı.

Bazı şehir devletleri


Sümerlerde krallıklar çevrelerini surla çevreleyen şehir devletleriydi. Kaynakların sınırsız olmaması bu ilk şehir devletlerin kıyasıya birbiriyle mücadelesini beraberinde getiriyordu. Bu ilk çağ tarihi Mezopotamya’ya diğer bölgelerden gelen toplumların zenginliği ele geçirmeleri için yaptıkları mücadelelerin tarihidir. Akadlar, Asurlar, Babiller, Arapların saldırılarını önlemek için bu şehir devletleri önce kendi aralarında ittifak kurmuş tehlikeyi bertaraf ettikten sonra mücadeleye kaldıkları yerden devam etmişlerdi.

Babil ve Asurlar


Mezopotamya’yı ilk birleştiren şehir devleti Kiş’tir. Kiş şehrinin kralı Etana 3000 yıllarında ülkede tek başına yönetim kurdu. Kiş kralı Enmebareggesi  döneminden itibaren Sümer-Elam mücadelesi başlamış oldu. Kiş şehrinin düşmanı
Uruk şehir devleti kurucusu Meskiaggaşer, Basra Körfesi, Zağros dağları taraflarına seferler yaparak egemenliğini genişletmişti. Enmarkar  Hazar denizine kadar sefer yapmıştı. Uruk şehri krallarından Lugalbanda, Dumuzi ve Gılgamış’ı halk çok başarılı gördüğü için bu krallarını tanrılaştırmış; krallardan Dumuzi’nin bereket tanrısı olduğuna inanılmaya başlanmıştı.  Uruk krallarını en ünlüsü destana da konu olmuş olan Gılgamış’tır. 2700 yıllarında Sümer ülkesinin bütününe egemen olmuştu. Sümer şehir devletlerinin birbiriyle mücadeleleri Sümerlerin zayıflamalarına ve Elamların Sümerleri ele geçirmelerine neden olmuştu. Sümer Lagallarının (kral) Elamlara direnmeleri fayda getirmedi. Elamlar, yüzyıldan fazla Sümerleri yönetmişti. Adab kralı Lugalannemundu, Sümerleri bağımsızlıklarına kavuşturduysa da ölümünden sonra Sümer şehir devletleri birliği bozulmış iki yüz yıl boyunca Sümer ülkesinde iç savaş yaşandı.

Elamlar


2450’li yıllarda Lagaş şehir devleti güçlenmeye başlamış, kral Eannatum, Umma, Ur, Uruk, ve Kiş olmak üzere Sümer ülkesini kendi yönetimi altına almaya çalıştıysa da diğer şehir devletlerinin kendisine karşı birleşmeleri başarısız olmasına neden oldu. Lagaş şehir devletinin hiç şüphesiz en meşhur kralı Urukagina’dır. Reformcu kişiliği ile binlerce yıl öncesinden ülkenin nasıl yönetilmesi gerektiği ve nasıl yönetilmeyeceğini yaptığı hukuki reformlarla göstermişti. Kral Urukagina, din adamlarının aldığı rüşvetlerle mücadele etmiş; rüşveti yasaklamış, kahinlerin aldığı aşırı ücretleri düşürmüş, zenginlerden alınan aşırı vergiyi azaltmış, orta sınıf yararına vergiyi yeniden düzenlemişti. Zigguratlarda yalnızca ibadet ediliyordu. Aynı zamanda zigguratlar paraya ihtiyacı olanlara mal verip karşılığında ipotek ettirdikleri mal varlığı oluyordu.

Kral Urukagina


 Lagaş ülkesindeki bu hukuki devrimin kendi ülkesine yayılmasını önlemeye çalışan Umma kralı Lugalzaggasi, Lagaş şehrine saldırarak şehri yakıp yıkmıştı. Binlerce yıl sonra arkeologlar sayesinde  tabletlerden Urukagina’nın devrimlerini öğrenmiş oluyoruz.
Umma kralı Lugalzaggasi, Lagaş’tan sonra; Ur, Uruk ve dini merkez olan Nippur başta olmak üzere Sümer şehirlerini ele geçirmiş, başkentini Uruk’a taşımış, gümüş kaynağı Toroslar ile bakır kaynaklarının olduğu Ergani’ye kadar seferler yaparak Basra körfezinden Akdeniz’e kadar topraklarını egemenliğine alarak dünyanın ilk imparatorluk kurma girişimi yaptı. Lugalzaggasi, Akad kralı Sargon’a esir olup öldürüldü.

Nippur harabeleri


Uruk günümüz Bağdat ve Basra arasında yer almakta olup; kurucusu Enmerkar, diye bilinir. 4000’lerden MS 7. yüzyıla değin iskân edilmiştir. 4. bin yılda Uruk şehir devleti, Mezopotamya’nın en güçlü kentiydi. Dünyada ilk yazı sistemi, çivi yazısının öncülü denilebilecek bir yazı sistemi 4. bin yılın sonlarına doğru ilk kez Uruk’ta kullanılmış, izleyen dönemde Mezopotamya’nın diğer kentlerine de yayılmıştı.Uruk şehir devletinde yazı sisteminin icadında toplum içinde gittikçe karmaşık hal alan ekonomik ve sosyal ilişkilerin kayıt altına alınmak istenmesinden kaynaklanmaktadır.
Sümerlerin buraya kadar bazen barış içinde bazen savaş yaşadıkları Erken Hanedanlar(2900-2350) diye adlandırılan bu döneme Akadlar son vermiştir.

Dünyaca ünlü 1914 doğumlu ünlü Sümeroloğumuz


Sümer toplumu asiller, hür insanlar, işçi sınıfı ve kölerlerden oluşmaktaydı. Sümer şehirlerinin gelişmişliği diğer toplumların özellikle Samilerin bu şehirlere gelip yerleşmlerine neden olacaktı.
Sümer devletlerinde kralların En, Ensi, Lugal gibi unvanları olduğu gibi Unken denilen meclislerinde devlet işlerinin görüşüldüğü de bilinmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TÜRKİYE TARİHİ-1

TÜRKİYE TARİHİ'NİN ŞU KISIMLARI VARDIR:  1. İLK BEYLİKLER DÖNEMİ (İşlendi) 2.«TÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİ» DÖNEMİ 3. OSMANLI DEVLETİ  4. TÜ...