Sultan Alp
Arslan Dönemi (1063-1071)
Sultan Alp
Arslan, sultan olma iddiasında bulunan hanedan mensuplarını berteraf ettikten
ve devlet yönetiminde de gerekli
düzenlemeler yaptıktan sonra fetih hareketlerine başladı. 1064 yılında güçlü
bir orduyla başkent Rey’den hareket ederek Doğu Roma (Bizans) imparatorluğu topraklarına doğru ilerledi.
Azerbaycan’ın Merend (Günümüzde İran yönetiminde) şehrine ulaştığı zaman Anadolu’ya akınlarda
bulunmak için Tuğtekin ona yollar hakkında malumat vermek için katılmıştı.
Sultan, Merend’ten Nahçivan’a ulaşmış ve Aras Nehri’ni geçerek Gürcistan’a
girdi. Aslında Gürcistan’da farklı prenslikler Bizans’ın ileri karakol
konumunda olduğu halde Selçuklular iki ordu halinde ayrılarak sultanın bizzat
komuta ettiği kuvvetler Tiflis ve Çoruh arasındaki topraklarda bir çok kale ele
geçirmişti.
Selçuklularda
sultanın oğlu Melikşah ve Vezir Nizamülmülk’ün başında yer aldığı kuvvetler
Aras Nehri civarında bir çok kale fethetmişlerdi. Çıldır Gölü kuzeyinde
birleşen iki Selçuklu kuvveti müstahkem olan Ahılkelek’i ele geçirince Lori prensi Kuirike (Georgi) Selçuklara vergi
ödeyerek tabi olmayı seçti. Alp Arslan daha sonra Ermeni krallığının merkezi
konumunda olan yine müstahkem olan Ani kalesi çevresi hendeklerle çevrili ve
kalelerinin sağlamlığına rağmen temin edilen kuleler ve mancınıklar yardımıyla
fethedilmişti. Aslında şehri savunan iki Bizans valisi Gürcü Bağrat ve Grigor
kaleye kapandılar. Ancak, Ani kalesinin
fethi üzerine halife Kaim Biemrillah, sultana fethin babası anlamına gelen
“Ebu’l Feth” lakabını vermişti.
Kars’ın
Ermeni prensi Gagik (Hayık), sultanı Kars’a davet ederek ona tabiyetini sundu.
Gagik’in Selçuklu elçisini siyah elbiselerle karşılaması ve Tuğrul Bey’in
matemini tuttuğunu söylemesi Alp Arslan’ın iltifatına neden olmuştu. Gagik daha
sonra ülkesini Bizans’a terk ederek inzivaya çekilmişti. Ani kalesi ise Şeddadi emirinin yönetimine
bırakıldı.
Sultan Alp
Arslan, kardeşi Kavurt’un isyan ettiğini haber alınca daha fazla ilerlememiş
Rey’e doğru harekete geçmişti.
Şeddadiler
(951-1175)
Abbasi halifeliğinin zayıflamasında sonra Doğu Anadolu’da ortaya çıkan
yerel hanedanlardan biridir. Arap ve Kürt olmaları konusunda ihtilaf vardır.
Alp Arslan’ın Ani ve çevresinin yönetimini bu hanedanın yöneticilerinde Ebu
Şüca’ Menuçihr’e vermiş, bu komutanda sınırlarını Bizans alehine genişletmeye
başlaması üzerine Bizans’ın harekete geçmesinden çekinerek surları tahkim
etmişti. Şaddadilerin Gürcülerle mücadelesi devam etmiş hatta bir ara Ani’yi
onlara kaptırmışlardı. Irak Selçuklu sultanı Arslanşah’ın Gürcülere yapmış olduğu
1163 tarihli sefer sonunda Ani kalesi geri alınmış ama bu olaylardan sonra Şeddadilerin
ortadan kaldırılmışlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder