3 Ocak 2021 Pazar

BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ TARİHİ -14- ALP ARSLAN DÖNEMİ- MALAZGİRT SAVAŞI ÖNCESİ SEFERLER VE MALAZGİRT SAVAŞI

 

Selçuklu Emirlerinin 1066-1070 yılları arasındaki Anadolu Faaliyetleri

Doğu Roma imparatoru
 IV. Romanos Diogenes
Selçukluların 1066 yılından itibaren Bizans topraklarına akınları artırmışlardı. Selçuklu kuvvetlerinin başında Afşin, Ahmetşah, Dilmaçoğlu Muhammed gibi emirler vardı. İmparator Romanos Diogenes, bu akınları durdurak için Anadolu’ya kuvvet gönderdiyse de başarılı olamadı. Bunun üzerine imparator bizzat ordunun başında sefere çıkarak Kayseri’ye kadar ilerleyip Selçuklu akıncılarını mağlup etti. İmparatorun esas amacı Selçuklu akıncılarının ana merkezi olan Ahlat ve çevresini ele geçirmek için Harput’a kadar ilerledi.  Ancak imparatorun bu seferine karşı Selçuklu akıncılarının bir kısmı güney tarafından Konya ve Karaman dolaylarında yağma yaptıklarını duymuş ve derhal akıncıların önünü kesmek için tekrar Kayseri’ye ulaştı. Selçuklu akıncıları imparatorun önünden geçerek Halep’e ulaştılar. 




İmparator ise tam olarak amacına ulaşamayarak geri çekilirken yerine Manuel Komnenos’u Anadolu’ya göndermeye karar verdi. Bu sırada sultanla arası bozulan eniştesi Er Bağsan emrindeki Türkmenlerle Anadolu’ya girmişti.  Onu takiple görevlendirilen Afşin de arkasında Anaolu’ya girdi. Er Bağsan Bizans’ın doğu kumandanı Manuel’i karşısında görünce onu mağlup etmiş ve esir etmişti, ona sultanla arasının bozulduğunu ve Afşin’in takibinden buralara kadar geldiğini söylemiş Manuel de ona sığınma hakkı vereceğeni söyleyerek anlaştılar. Er Bağsan, beraberindekilerle İstanbul’a ulaştı. Afşin de onu takip ederken Kapadokya’yı vurmuş Afyon ve Uşak taraflarından Denizli civarına kadar ulaşıp ardından İstanbul Boğazı’na kadar ulaşmıştı. Afşin, imparatora sultanın isteği olan Er Bağsan’ın teslimini talep etmişti. Bu talep reddedilince Afşin geri dönmek durumunda kaldı, geri dönüş yolunda bir çok bölgeyi istila etti. Ahlat’a ulaşan Afşin durumu Halep’te bulunan sultana bildirdi.

Malazgirt Savaşı

Orta Doğu’da önemli devletlerden biri de Mısır’daki Fatımi halifeliğidir. Halife el Mustansır (1029-1094) zamanından itibaren devlet yönetimi iyice bozulmuş Fatımi devlet yöneticileri ve kumandanlar birbiriyle çekişmeleri devletin zayıflamasına neden olmuştu. Bu nedenle Fatımi devletinin vezirlerinden yıkılan Hamdan devleti hükümdarlarının soyundan gelen Nasırüddevle el Hamdan, rakipleri karşısında zor durumda kaldığından Selçuklu sultanına mektup yazarak Mısır’a gelip burada hakimiyet kurması için davet etmişti. Vezirin davetini amacına uygun gören Sultan Mısır’da Selçuklu egemenliği kurmak için Azerbaycan üzerinden Doğu Anadolu’ya girmiş yol üstünde Tuğrul Bey döneminde kuşatılan Malazgirt ve Erciş kalelerini ele geçirdikten sonra Amid taraflarında karargahını kurduktan sonra bölgede Bizans’a bağlı bulunan Tulhum ve Siverek kalelerini ele geçirdi. Urfa’yı kuşattığı halde alamayan sultan fazla vakit geçirmek istemediği için Halep’e ulaştı. Halep Emiri Mirdasoğlu Mahmut’u huzuruna davet etse de Mahmut sultana önce tabi olmadı. Sultan kuşatmada Halep’e zarar vermek istemediği için büyük saldırı yapmamıştı. Ancak başka kurtuluş çaresi bulamayan Mirdasoğlu Mahmut ve annesi Oğuz kıyafetleriyle sultanın huzuruna çıkarak bağlılık arz edince Halep emiri eski görevinde bulundu. Sultan ardından Şam’a doğru harekete geçip Mısır’a ulaşmayı düşünmekteydi. 

En güçlü dönemlerinde Fatımilerin sınırları


Malazgirt Savaşı Öncesi Bizans İmparatorluğu: 1062’de Türk kökenli Macarlar ardından Oğuzlar ve Peçenekler Bizans topraklarına saldırarak  Balkankar'da Bizans’ı zor durumda bırakmışlardı.  Bu Türk saldırılarının ardından Kıpçak boyu da Rus steplerinden Balkanlara inmiş ve aynı tahribatı yapmışlardı. Bizans’ı bu zor koşullardan kurtaran Balkanlardaki Türklerin arasında yayulan salgın hastalık oldu. Ancak Bizans’ın başı Doğu Anadolu’dan yeni bir tehdit baş göstermişti, Oğuzların Kınık boyuna mensup Selçuklu Türkleri oldu.

Doğu Roma'nın İstanbul şehri bayrağı


 Bu arada Bizans imparatoru Konstantinos X. Dukas’ın 1067’de ölümü üzerine Mikhail, Andronikos ve Konstantines adına hanımı Eudokia, yönetimi üzerine almış olsa da imparatorun kardeşi ceaser Ionnes Dukas yönetimde etkin olmaya devam ediyordu. Bu ceaserin muhalefetine rağmen Kapadokya asillerinden general Romanos Diogenes ile evlenmiş ve böylece tahta Romanos IV. Diogenes (1068-1071) geçmişti. Bizans ordusunun çürüme içinde olmasına rağmen  Romanos IV. Diogenes, nispeten başarılı olan 1068 ve 1069 tarihli Anadolu seferleri ardından çoğunluğu yabancı kökenli Peçenek, Oğuz, Norman ve Franklardan oluşan bir ordu kursa da üçüncü seferinde mağlup olup imparator esir düşecekti. Bizans imparatorunun yenilmesine disiplinsiz ordu kadar ceasarın oğlu Andronikos Dukas’ın savaş meydanını terk etmesi de etkilidir.  

Andronikos Dukas'ın ihanetine uğrayan imparator esir düşer


Sultan, Mısır yolundayken Bizans imparatorundan kendisine bir elçi aracılığı ile mektup ulaştırılmıştı, imparatorun gönderdiği mektupta Malazgirt, Ahlat, Erciş ve Menbiç şehir ve kalelerinin terk edilmesini aksi takdirde güçlü bir orduyla sefere çıkacağını söylemişti. Elçiyi geri gönderen sultan, Anadolu’nun batısından Ahlat’a ulaşan Emir Afşin’den imparatorun güçlü bir ordu hazırlayıp yola çıktığını haber etmesi üzerine Mısır seferinden vazgeçse de Şam’ı fethetmek üzere ordusunun bir kısmını burada bırakmış kendisi de önlem almak için Musul’a gitmişti; Selçuklu askerlerinin yorgun olanlarını terhis eden sultan zinde kuvvetlerle yaklaşık iki yüz bin kişiden oluşan Bizans kuvvetleriyle çarpışmak için harekete geçildi.  Bazı İslami kaynaklar Bizans kuvvetlerinin sayısını altı yüz bin kadar yazsalar da büyük bir ihtimalle bu abartılmış sayıdır. Ancak Bizans kuvvetlerinin ağırlığını 2400 araba taşıyorken, savaş mühimmatları arasında 1200 asker tarafından çekilen ve 10 kantar (2400 kg) taş atan bir mancınık dikkat çekiyordu. Bizans kuvvetlerinin düzeni karşıktı; Balkanlardan getirilen Peçenek, Uz (Oğuz), Kıpçak gibi Türk boyları saf tutarken Slav, Bulgar, Alman, Frank, Ermeni, Gürcü paralı asker ve eyaletlerden toplanan askerler bir aradaydı.

Doğu Roma'nın ücretli Türk askerleri


Bizans imparatorluk savaş meclisi Kapadokya’da toplanmış, genç subaylar İran’ın içlerine kadar Selçukluların vurulmasını görüşü hakim olmasına rağmen ordudaki tecrübeli subaylar sadece Erzurum’a kadar ilerlenip Selçuklu akınlarının durdurulmasının daha uygun olduğu görüşü kabul edilmedi. İmparator genç subayları dinleyip önce Erzurum’a kadar ulaşmış, öncü olarak Uz ve Franklardan oluşan otuz bin sayıdaki kuvvetlerini sevk ederken on iki bin kadar askerini de erzak bulmak için görevlendirmişti. İmparator yanında kalan birliklerle Selçukluların eline geçen Malazgirt kalesini kuşattı. Kale içindekiler aman dileyerek teslim olsa da Bizanslılar onlara acımadı.

Sultan Alp Arslan, Bizans’ın Anadolu’da ilerlediğini haber alınca süratle Fırat Nehri’ni geçerken ordusundaki at ve develerin büyük bir kısmı boğulmuş ve ordu ağırlıklarını kaybetmişti. Sultanın yanında sadece Horasan ve Azerbaycan kuvvetleri kalınca Erzen ve Bitlis yolundan Ahlat’a gitti. Hatununu ve çocukları ile hazineyi veziri Nizamülmülk ile Hemedan’a gönderdi. Vezir oradan güçlü kuvvetler yollayacaktı. Bu sırada imparator Gürcistan’ı ele geçirmek için yirmi bin askerini göndermiş otuz bin askerini de Ahlat üzerine sevk etmişti. Ahlat üzerine giden Bizans kuvvetleri Selçuklu süvarileri tarafından durdurulunca imparator sultanın Ahlat’ta olup olmadığını öğrenmek için Nikephoros Bryennios,  görevlendirilse de Selçuklular bu kuvvetleri de bozguna uğrattılar.İmparator halen bu Selçuklu kuvvetlerini akıncı zannedip önemsememesi saldırıyı geciktirmesine neden oldu. Bu sıralarda Emir Sunduk da Basilakes Magistros kumandasında gönderilen Bizans kuvvetlerini mağlup etmiş ve kumandanını esir etmişti.

Selçuklu kuvvetleri yaklaşık 50.000 askerden oluşmasına rağmen sultanın yanında Bizans kuvvetlerini yaptıkları akınlarıyla iyi bilen Afşin, Savtegin, Sunduk , Ay Tegin,Gevherayin gibi akıncı beyleriyle ve Artuk, Danişmend, Mengücek, Çavlı, Çavuldur, Porsuk ve Tutak gibi değerli emirler bulunuyordu. Sultan, Ahlat’tan hareket ederek Ahlat- Malazgirt arasında Rahve denilen mevkide karargahını kurarak ovaya hakim olmuştu. Buna rağmen sultan ordular arasındaki sayı farkı nedeniyle meydan savaşı yapıp yapmama konusunda tereddüdü olduğu için Bizans kuvvetlerini de incelemek ve barış önerisinde bulunmak için imparatora Emir Savtegin’i elçi gönderdi. Bizans imparatoru sultanın sıkıştığını düşündüğünden barış teklifini reddetti. İmparator elçi heyetini kabaca karşılayarak      “Hamedan’ın soğuk olduğunu duydum, biz İsfahan’da kışlarken hayvanlarımız Hamedan’da kışlar.” Sözüne karşılık elçi “Hayvanlarınız Hamedan’da kışlayabilir ancak sizin nerede kışlayacağınızı bilemem.” Sözleriyle karşılık vermişti. Artık savaş kaçınılmazdı.

Doğu Roma kuvvetlerinin sayısal üstünlüğü vardı


Bizans imparatoru Romanos Diogenes merkez kuvvetlerde yer alırken Nikephoros Bryennios, Aliattes ve Andronikos Dukas gibi kumandanlar yerlerini almışlardı. Sultan Alp Arslan ise Buharalı imam Ebu Nasır Muhammed’in isteğine uyarak Cuma günü savaşılmasını  kabul etti.  26 Ağustos 1071Cuma namazını müteakip beyaz kıyafetler içinde “ölürsem kefenim olsun” ve “Bu gün burada ne emreden bir sultan ne de emir alan asker var; benimle gelmek isteyenler peşimde olsun istemeyenler gidebilir.” şekindeki konuşmasından sonra atını bizzat savaşa hazırladı.

Sultan Alp Arslan


Sultan ordusunu iki kısma ayırmış kendisi az bir kuvvetle düşmanın karşısına çıkmış diğer birlikler tepelerde hakim yerlerde yerlerini almışlardı. Savaş okçuların desteğiyle Selçuklu süvarilerin atağı ile başladı. İmparator bu süvarilerin yok edilmesi için taarruz emri verdi.Sultan emrindeki kuvvetler başarı ile uyguladıkları sahte ricat’e aldanan imparator Türkleri takip için karargahından uzaklaşmıştı. Bu sıralarda Bizans kuvvetlerinin sağ kanadında yer alan Uz ve Peçeneklerden bazı kuvvetlerin soydaşları olan Selçuklu tarafına geçmesiyle Bizans’ın sağ kanadı darbe almıştı. Bu sıralarda Bizans kuvvetlerinin Selçuklu ana kuvvetlerine yaklaştığı sırada sultanın Selçuklulara genel taarruz emriyle Selçukluların saldırdığını gören imparator hata yaptığını anlayarak geri çekilmeye karar verdi. Ancak, Selçuklu kuvvetlerinin ortaya çıkışı ve kanatlardan imparatoru çember içine almaya başlamaları üzerine ihtiyat kuvvetleri kumandanı Andronikos Dukas, Bizans kuvvetlerinin yenildiğini ilan ederek geri çekilmiş bunu gören Ermeni kuvvetleri de savaş alanını terk etmişlerdi. 


İki ordunun karşılaşması


Bizans kuvvetleri ağır yenilgi almış imparator yaralı olduğu halde bir çok general esir edilmişti. Sultan esir edilen imparatora esir gibi değil bir misafir hükümdar gibi davranmış ona çadır kurdurulmuştu. Ardından huzura kabul edilen imparator ile sultan arasında antlaşma yapılmıştı, buna göre;

1.      İmparator kurtuluş akçesi olarak 1.5 milyon altın ödeyecek

2.      Bizans Selçuklulara 360.000 altın yıllık vergi ödeyecek

3.      Antakya, Urfa, Menbic ve Malazgirt Selçuklulara bırakılacak

4.      İmparator kızlarından birini sultanın oğullarından biriyle evlendirilmesine izin verilecek

5.      Bütün müslüman esir serbest bırakılacak

6.      Bizans gerektiğinde Selçuklulara askeri yardımda bulunacaktı.

Malazirt Savaşı’nın Sonuçları: Bizans kuvvetleri imha edildiği için Anadolu’nun akıncılar tarafından fethedilmesi kolaylaştı. Fethedilen şehirler Türkler tarafından iskan edildiler. Türkler Anadolu’ya yerleşmeyle eski bozkır yaşayışları terk edilmişti. Bizans imparatorluğunun zor durumu nedeniyle Haçlı Seferleri’nin tertip edilmesine neden oldu.

Bu barış antlaşmasından sonra Alp Arslan, imparatorun İstanbul’a gitmesine yanına yüz hassa askeri koruma vererek izin verdi. Bu sırada Bizans senatosu yenilgi üzerine toplanmış imparator olarak VII. Mikhail Dukas’ı seçmişti. IV. Romanos, yaptığı antlaşmaya sadık kalarak Tokat ve çevresinden topladığı 200.000 dinar ile 90.000 dinar değerindeki altın tabağı sultana göndermiş ardından tahtını almak için mücadeleye başlamıştı. Ermenilerden üç bin asker topladıktan sonra Amasya’yı ele geçirmiş ancak Constantin Dukas tarafından mağlubiyete uğratılmıştı. Romanos, Kilikya’ya ulaştıysa da yeni imparator üzerine Androniks Dukas’ı göndermiş ve bu komutan hile ile onu geçirmişti. IV. Romanos Kütahya’da gözlerine mil çektirilmiş ertesi yıl da Kınalıada’da sürgündeyken dramatik şekilde hayatını kaybetmişti. Bu gelişmeleri haber alan sultan, antlaşmanın bozulması nedeniyle kumandanlarına Anadolu’yu fethetmelerini emretti.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rumeli’de Hâkimiyet Kurulması

   Rumeli’de Hâkimiyet Kurulması ü  1353’ten itibaren Rumeli’ye geçen  Osmanlılar , yaklaşık bir asır içinde bölgede hâkim güç hâline geldi....