31 Temmuz 2020 Cuma

URARTULAR

URARTU (BİAİNİLİ)  KRALLIĞI

 

Urartu devleti’nin başkenti Tuşpa’dır. Doğu Anadolu’da yer alan Van Gölü ile Kuzeybatı İran’da bulunan Urmiye Gölü’nün yükseltilerinden daha yüksek rakımda bulunan Urartu ülkesine; Asurlar Uruatri demekteyken,  Tevrat’ta Ararat denilmektedir. Asur tabletlerinde Van Gölü için “Nairi’nin Yukarı Denizi” , Urmiye Gölü için “Nairi’nin Aşağı Denizi” denilmektedir.

 

Urartuların en geniş sınırları 

Urartuların sınırları, batıda Fırat nehri, kuzeyde Ermenistan dağları, batıda Toroslar, batıda İran’da Savalan dağları güneyde Zağros dağları yer almaktadır. Urartuların etkin olduğu bölgeler Doğu Anadolu Bölgesi, Ermenistan, İran’ın batısı, Gürcistan ve Irak’ın kuzey taraflarıdır.

 

Urartuların ilişki içinde yer aldığı ülkeler; başta Asurlar olmak üzere Melitia (Malatya), Tabal(Orta Anadolu)  krallığı, Kummuh (Adıyaman) krallığı, Frigler ve Medler olmuştur. Bu devletlerden Asurların Urartu krallığı için belirleyici bir rol oynadığı söylenebilmektedir. Asurların güçlendiği dönemlerde Urartular zayıflamışken, Asurların zayıfladıkları dönemde ise sınırlarını genişletmeye çalışmıştır. Asurların Urartu ülkesine saldırmalarının temel nedeni bölgenin yer altı zenginliğine sahip olma isteğidir.

Asur tabletlerinde Urartu konfedarasyonunda sekiz ülkenin varlığından söz edilmektedir:  Himme, Uatqun, Masgun, Salua, Luha, Halila, Nilipahri ve Zingun’dur.


I. Sarduri öncesinde bilinen Arame (858-844) ve Lutipri (844-834) adlı krallar vardır. Arame, tabletlerde kendisinden bahsedilen ilk Urartu konfedarasyon kralıdır. Lutipri, I. Sarduri’nin babasıdır.


I. Sarduri dönemi  (834-828)

13. yüzyıldan itibaren Hitit ve Mitanni devletlerinin yıkılmasıyla Asurlar siyasi dengeyi kendi lehlerine çevirmek istemişlerdir. Asurların Arami göçleriyle uğraşmasını fırsat gören I. Sarduri, Uruatri ve Nairi feodal beyliklerini bir araya getirerek Tuşpa’yı başkent yapmıştır. Bu nedenle  I. Sarduri Urartu ülkesinin gerçek kurucusu olup başkenti Tuşpa şehrine taşımıştır.

 

Tuşpa (Van) Kalesi 

I. Sarduri’nin tahtı zorla ele geçirdiği ve ilk kral Arame’nin soyundan gelmediği tahmin edilmektedir. Bu dönemde Hubuşkia ülkesi egemenlik altına alınmış ve Asur ülkesine karşı konulmaya çalışılmıştır.

 

İşpuini(Ushpina) dönemi (828-810)

 

I. Sarduri’den sonra başa geçmiş ve onun politikasını devam ettirmiştir.Patnos, Zivistan ve Aşağı Anzaf kalelerini yaptırarak sınırlarını emniyet altına almış ve ülkesini imar etmeye çalışmıştır. Günümüzde Batı İran taraflarında yer alan Urmiye Gölü çevresine sefer yaparak bu topraklarda hak iddia etmiştir. Yine bu dönemde Musasir denilen ülke veya kent ele geçirilmiştir. İşpuini, başa geçtikten kısa süre sonra oğlu Menua’yı taht ortağı ilan etmiş ve bu anlamda Urartularda bunun başka örneği yoktur. İşpuini’nin oğluyla ortak krallık döneminde Anaşe, Witeruhi/Uiteruhi, Luşa ve Katarza ülkelerine(Kuzey Doğu Anadolu ve çevresinde yer almaktadırlar)  sefer düzenlemişlerdir.

 

Menua dönemi (810-785)

 

Menua döneminde de Kuzey Doğu Anadolu üzerinde egemenlik devam ettirilmiş ve bu durum sonraki krallar döneminde de hedef olarak görülmüştür. Menua, merkezi otoriteyi sağlamlaştırmış  yeni kaleler inşa ettirerek ülke savunmasına önem vermiştir. Menua, ülkede çeşitli düzenlemeler de yapmıştır: Ülkede teokratik bir devlet modeli uygulamaya başlamış baştanrı olarak savaş tanrısı Haldi’yi kabul etmiş kendisini de onun temsilcisi saymıştır. Şivini’yi güneş tanrısı, Teişepa’yı gök ve fırtına tanrısı kabul etmişti.

 

Urartular bu dönemde Urartuca’yı resmi dil kabul etmiş ve hiyeroglif yazısı kullanılmıştır. Ülkede en önemli faaliyetlerinden biri de sulama kanallarının ve baraj ile setlerin inşa edilmesidir.

 

I. Argişti dönemi (780–756)

 

Asurlar yenilgiye uğratılarak Kuzey Suriye topraklarının bir kısmı ele geçirilmiş yine bu dönemde Kafkasya’ya kadar sınırlar genişletilerek günümüzde Ermenistan çevresi de egemenlik altına alınmış ve burada Erebuni( Arinberd)  kalesi inşa edilmiş bu kale Ermenistan’ın başkenti Erivan’ın temelini oluşturmuştur. Sözü edilen kalenin burada inşa edilmiş olması Urartuların kuzey sınırlarını korumak istediklerini göstermektedir.

 

Bu dönemde Argiştinihili adında şehir kurularak başkent buraya taşınmıştı. Bu antik kent günümüzde Ermenistan sınırları içinde Aras nehri yakınında yer almaktadır.

Bu dönemin en dikkat çeken özelliklerinden biri de İskitlerin varlık göstermeye başlamasıdır. I. Argişti, babasının yayılmacı siyasetini devam ettirerek Urartuların en geniş sınırlara sahip olmasını sağlamıştır.

 

II. Sarduri dönemi (756-730)

 

Bu döneme kadar olan Urartu kralları sınırlarını genişleterken bu dönemden itibaren göçebe kavimlerin baskısı başlamıştır. Urartuların İşkigulu dedikleri İskit ve Kimmer saldırıları devleti oldukça yıpratacaktır.

 

Urartu Devletinin Yıkılışı

II. Sarduri, Urartu’nun dış politikasını başarı ile uygulamasına rağmen, yenilgiler onun saltanatının son yıllarının hüsranla bitmesine sebep olmuştur. Yerine I. Rusa (M.Ö.735–714) geçmiştir.

 

I. Rusa dönemi  (735-714)

I. Rusa’nın saltanatının ilk yıllarına ait belge oldukça azdır. Bu dönemle ilgili bilgi veren yazıtlarda, Gökçe Göl kıyısında iki önemli kalenin inşa edildiği kayıtlıdır. Haldi ve Teşeba adı verilen bu kaleler, kuzeyden gelen göçebe/atlı kavimlerin ya da bozkır, Urartu sınırlarını zorlamaları sonucu inşa edilmiştir.

 

I. Rusa, Gökçe Göl civarındaki seferini tamamladıktan sonra, Urartular için büyük öneme sahip olan Muşasir kentine yönelmiştir. Muşasir kralı, tahtını korumuş olmasına rağmen Urartu kralına kesin bir şekilde bağlanmıştır. Ayrıca Muşasir’in Asur’a yapılan seferler için bir çıkış noktası olarak kullanılmış olduğu da anlaşılmaktadır

 

I. Rusa, tedbirli bir politika izleyerek, Asur ile karşı karşıya gelmekten kaçınmıştır. Bunu yaparken de Batı İran bölgesindeki krallar ile iyi ilişkiler kuruyordu. Bu sırada, Asur tahtında bazı değişiklikler olmuş, III. Tiglath-Pileser (745–727)’in yerine önce V. Salmanassar (726–722) geçmişse de, daha sonra kardeşi II. Sargon (721–705) tahtı zorla ele geçirmiştir. II. Sargon, bu olaydan hemen sonra, Suriye bölgesinde isyan etmiş olan Arpad, Damascus, Samaria ve Hamath birliklerini ağır yenilgiye uğratmıştır

 

 Bu başarılı Kuzey Suriye seferinden sonra, Asur kralı bu bölgedeki egemenliğini tamamen hissettirmek için çalışmalarını arttırmıştır. Asur kralı Tiglath-Pileser zamanında kurulan casusluk teşkilatını genişletmiş ve başına prens Sanherib’i getirerek Urartu devletinin bütün faaliyetlerini sıkı bir kontrol altına almak istemiştir.

 

Sanherib’in II. Sargon’a göndermiş olduğu mektup tarih açısından oldukça önemlidir. Mektupta Sanherib, Kimmerlerin Urartu için büyük sorunlar yarattığını ve Urartu ordusunun yenildiğini bildirir.

 

Bir başka ifade ile I. Rusa Kimmerler üzerine yaptığı seferde başarısız olmuştur. I. Rusa’nın bu seferi Kimmerlerin yoğun olarak yaşadığı kuzey ülkelerine karşı yapılmıştır. Ancak zamanla Kimmer yayılım alanı genişledikçe Kimmerler Urartu ülkesinin sadece kuzeyini değil doğusunu da tehdit eder hale gelmişlerdi. Öyle ki yakın zamanda ortaya çıkarılan bir mektup Kimmerlerin Urartu ülkesinin doğusunda gerçekleştirdikleri faaliyetleri hakkında bize bilgi verir. Bu mektupta yer alan “Kimmerler gittiler. Mannea ülkesinden Urartu topraklarına girdiler” ifadesi bu durumu kanıtlar. Buna göre Kimmerler, I. Rusa zamanında hem Kafkaslar hem de İran  İran’da gelişmesini tamamlayan Medler’dir. Bir süre sonra bu güç Urartu ve Asur için ciddi tehlike olacaktır.

 

II. Rusa dönemi  (680-639)

 

Bu olaylardan sonra Urartu kralı II. Rusa, Supria bölgesinde çıkan isyanı yeni müttefiki Kimmerler sayesinde kısa sürede bastırmıştır.

 

Bu sırada Asur kaynakları İskit/İşkuza/Asquzai41, kralı İşpakai ile yapılan bir mücadeleden bahsetmektedir. 679’da meydana gelen bu mücadeleyi Assarhaddon Asur lehine çevirmeyi bilmiştir.

Asur kralının kazanmış olduğu bu zaferin bütün İskit boylarına karşı kazanıldığını düşünmek mümkün değildir. Çünkü İskit baskısı bölgede her geçen gün artarak devam etmiştir. Urartu kralı, İskit boylarının topraklarından geçmelerine ve Asurla sürekli mücadele ettikleri Mannea Ülkesine yerleşmelerine izin vermiştir. Böylece II. Rusa, iki önemli problemi birden çözmüştür. İskitlerle savaşmak zorunda kalmamış ve Asur’a karşı yeni bir müttefikte kazanmıştır.

 

 Ayrıca kendi savunmasını da ihmal etmeyerek, Batı İran bölgesi sınırlarına dayanıklı kaleler inşa etmiştir. Bu kalelerden en önemlisi hiç şüphesiz ki, Bastam Kalesi’dir. Rusa II, Batı İran’dan başka Anadolu’da da çeşitli imar faaliyetlerinde bulunmuştur .

M.Ö. 673’de İskitlerde de bir takım hareketlenmeler ortaya çıkmaya başlamıştır. İskitlerin  başına Bartatua/Partatua geçmiştir. Bartatua Asur Kralı Assarhaddon’ın kızını istemiştir.  Bir Asur yazıtında Asurbanipal, iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesini şöyle özetler: "..... O (Ursa) bana alicenap selamlarını gönderdi.”. Bu ilişkilerin iyileşmesini her iki ülke için de tehlike haline gelen Medlere karşı alınmış bir önlem olarak değerlendirir.

 

Assarhaddan’ın kızını Bartatua’ya verdiğini, daha sonraki olaylarda İskitlerin Asur’un yanında yer almasından anlamaktayız. Akraba evliliğine dayanan antlaşmanın ne kadar sürdüğünü bilemiyoruz. Ancak Medler’in ve Babilliler’in birleşerek, Asur devletinin yıkılışına sebep olmaları bu antlaşmanın uzun ömürlü olmadığını gösterir. Assarhaddan’dan sonra Asur tahtına Asurbanipal (668–627) geçmiştir. Yeni kral döneminde Asur ve Urartu gibi iki ezeli düşman arasında yumuşama olmuştur. Bu havanın iyi ilişkilere dönüşmesi için Urartu kralı II. Rusa, bir diplomatik heyeti Ninive’ye göndermiştir. İki devlet arasındaki bu yakınlaşma II. Rusa’dan sonrada devam etmiştir.

 

III. Sarduri dönemi (645-635)

 

II. Rusa’nın ölümü üzerine Urartu tahtına III. Sarduri (645-635) geçmiştir. Babası gibi o da Asur ile sağlanan bu dostluğu sürdürmek istemiştir. III. Sarduri’nin, Asur kralına gönderdiği elçiler heyeti ile ilgili Asur kayıtlarındaki bilgilerde, iki devletin önceki yıllarda başlayan ve giderek artan Med ve İskit tehlikesine karşı ortak hareket edilmesi gerektiği yönünde bir takım görüşler yer almaktadır  

Urartu kralının on yıl süren saltanatı boyunca herhangi bir başarısına rastlanamamıştır. Karmir-Blur’da 1956 yılında bulunan bir tabletin altındaki mühürden III. Sarduri ile III. Rusa’nın bir müddet birlikte ortak krallık sürdükleri anlaşılmaktadır. Bundan sonraki dönem hakkında gerek Urartu kaynaklarında gerekse Urartu devleti hakkında bu zamana kadar ayrıntılı bilgi veren Asur kayıtlarında hemen hemen hiçbir bilgiye rastlanmaz. Bu da M.Ö. 635 ile 585 yılları arasındaki elli yıllık sürenin karanlıkta kalmasına sebep olur.

Urartu’dan bahseden en son kaynak Babil Kroniği’dir. İskitlerin, "Urartu topraklarına kadar” ilerlediklerini ifade eden kaynağa göre İskitler M.Ö. 609’da Urartu krallığını ortadan kaldırmışlardır.

 

M.Ö. 7. yüzyılın sonlarına kadar siyasal ve ulusal varlıklarını korumuş olan Urartular, 6. ve 5. yüzyıllarda “Ön Asya” ve Anadolu tarihinde hiçbir rol oynamamışlardır.

Bu devletin konfederasyon dönemi de dikkate alınırsa, Anadolu’nun tarihinde 600 yıl süresince varlık göstermişler, Asur krallığı ve bozkır kavimler ile yaptıkları mücadelelerle Anadolu tarihinin şekillenmesinde büyük pay sahibi olmuşlardır.

 

 

 

 

KAYNAKLAR

1. Ünsal Veli, “Urartu ve Frig Devletlerinin Yıkılışında Bozkır Kavimlerinin Rolü”, Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt/VolumeII, Sayı/Issue 3, Haziran/June 2018, Sayfa/Page: 117-143

2. Pınarcık Pınar,  “Urartu Krallığı’nın Tarihi Coğrafyası Hakkında Yeni Öneriler”,  Tarih İncelemeleri Dergisi Cilt/Volume XXVII,  Sayı/Number 2 Aralık/December 2012,459-482

3. Köroğlu Kemalettin, Konyar Erkan, “Urartu Doğuda Değişim” , Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2020


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rumeli’de Hâkimiyet Kurulması

   Rumeli’de Hâkimiyet Kurulması ü  1353’ten itibaren Rumeli’ye geçen  Osmanlılar , yaklaşık bir asır içinde bölgede hâkim güç hâline geldi....