10 Ekim 2020 Cumartesi

 

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI

1. KÜLTÜR VE UYGARLIK

 


Uygarlıkların ortaya çıkışını ve yayılışını etkileyen faktörler:

1.        Coğrafi koşullar ( iklim ve yeryüzü şekilleri)

2.        Bir uygarlığın ortaya çıkabilmesi için öncelikle siyasi otoritenin toplumun huzurunu ve güvenliğini sağlaması gerekir.

3.        Genellikle toprağı işlemesini bilen insan toplulukları tarafından kuruldu.

2. MEZOPOTAMYA UYGARLIĞI

·         Mezopotamya neresidir? İlk çağlarda Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan bölgeye “Mezopotamya” denirdi.



·         Bölgede yapılan eserlerin kalıcı olmamasının nedeni nedir? Mezopotamya, taş ve maden yönünden oldukça fakirdir. Genelde çamurdan yararlanılarak yapılan kerpiç ve bunların pişirilmesiyle elde edilen tuğlalar kullanılmıştır.

a)       Sümerler

·         Sümerlerin Kökeni: Orta Asya’dan Mezopotamya’ya göç eden Sümerler, bölgede siyasi tarihin başlamasını sağladılar.



·         Sümerlerin Siyasi Özellikleri:

·         Güney Mezopotamya’ya yerleşen Sümerler, bölgede ilk önceleri “site” denilen şehir devletleri kurdular.

·         Sitelerin başında “patesi” veya “ensi” denilen rahip krallar bulunurdu. Ensi, bölgedeki sitelere hâkim olursa “lugal”, bütün Sümer ülkesine hâkim olursa “lugal-kalma” adını alırdı.

·         Sümerlerin Ordu  Özellikleri:

·         Mezopotamya verimli topraklara sahip olduğundan sık sık dış saldırılara maruz kalırdı. Bu nedenle orduya önem verdiler. Kral aynı zamanda ordu komutanı olarak savaşa katılırdı.

Sümer askerleri



·         Sümerlerin Dini Özellikleri:

·         Sümerlerde her sitenin kendi tanrısı vardı. Tanrılarına daha yakın olmak amacıyla “ziggurat” adı verilen üst üste katlar şeklinde olan tapınaklar inşa etmişlerdi.

Ziggurat


·         Sümerlerin Adalet Özellikleri:

·         Sümer Lagaş Kralı Urukagina tarafından hazırlanan kanunlar dünyanın bilinen ilk yazılı kanunlarıdır.

·         Sümerlerin Toplum Özellikleri:

·         Sümerlerde toplum yapısını oluşturan sosyal sınıflar vardı. Toplum; soylular, hürler ve köleler şeklinde üç sınıfa ayrılırdı.



Sümerlerin Geçim Kaynakları:

·         En önemli geçim kaynakları tarımdı. Sulama kanalları yaparak tarımı geliştirdiler. Tarımın yanında hayvancılık, dokumacılık ve ticaret diğer geçim kaynaklarıydı.

·         Sümerlerin Kültürel  Özellikleri:

·         Sümerler, MÖ 3500 tarihinde yazıyı buldular. Kil tabletler üzerine yazılan bu yazının bıraktığı şekiller çiviye benzediğinden, Sümer yazısına “çivi yazısı” dendi.

·         Edebiyat alanında önemli çalışmalarda bulunan Sümerler, Gılgamış ve Yaradılış Destanı ile Tufan Efsanesi gibi eserler oluşturdular.

çivi yazısı


·         Sümerlerin Bilimsel Özellikleri:

·         Sümerler, zigguratları rasathane (gözlemevi) olarak da kullandılar. Böylece astronomide ilerleme kaydederek ay yılı esasına dayalı ilk takvimi yaptılar.

·         Dört işlemi, bir dairenin 360 derece olduğunu, uzunluk ve ağırlık ölçülerini buldular. Tıp alanında çalışmalar yaptılar.

·         Doğudan gelen Elamlar, Sümerlerin egemenliğine son verdiler (MÖ 2000).



b) Akadlar (MÖ 2350-MÖ 2100)

·         MÖ 4000’de Arap Yarımadası’ndan gelen Sami kökenli Akadlar, Mezopotamya’ya yerleştiler.



·         Kral Sargon, Sümerleri yenilgiye uğratarak devleti kurdu (MÖ 2350).

·         Başkentleri Agade’dir.

·         Sargon, kısa sürede Mezopotamya’ya hâkim oldu.

·         Akadlar tarihte bilinen ilk düzenli orduyu oluşturdular.

·         Güçlü orduları sayesinde bir çok millete hükmederek tarihte ilk imparatorluğu kurdular.

İlk imparator Sargon


·         Sümer kültüründen etkilenen Akadların da çok tanrılı dinsel anlayışları vardı. Toplum yapısı sosyal sınıflardan oluşmaktaydı.

·         Akadların Mezopotamya’daki siyasi varlıklarına Sargon’un ölümünden sonra çıkan iç karışıklıkları fırsat bilen Sümerler son vermiştir (MÖ 2100).

c) Elamlar (MÖ 3000-MÖ 640)



·         Mezopotamya dışında kurulmalarına rağmen Mezopotamya uygarlığı içinde incelenirler.

·         Sümer egemenliğine son veren Elamlar başlangıçta site şehir devletleri şeklinde yaşadılar.

·         MÖ 3000 tarihinde Sus sitesi hükümdarı, diğer siteleri hâkimiyeti altına alarak Elam Krallığı’nı kurdu. Başkentleri Sus şehridir. Elamlar, orduya büyük önem verdiler.

·         Çok tanrılı dinsel anlayışları vardı. Halk çeşitli sosyal sınıflara ayrılırdı. Maden işlemeciliği, çömlek yapımı ve seramik sanatında ilerlediler.

·         Sümerlerden etkilenerek çivi yazısını kullandılar. Elamların Mezopotamya’daki siyasi varlıklarına Asurlular son vermiştir.

ç) Babilliler (Amurrular, MÖ 2000-MÖ 539)

·         Mezopotamya’ya gelen Samilerin diğer bir kolu da Amurrular.

Amurrular


·         Amurrular, Babil kentini ele geçirerek I. Babil Krallığı’nı kurdular. Başkentleri Babil’dir.

·         En ünlü kralları Hammurabi döneminde büyük bir imparatorluk hâline geldiler.

·         Babillilerin kurdukları ilk devlet Hititler tarafından yıkıldı. MÖ 612 tarihinde II. Babil Devleti kuruldu.

·         Hammurabi, rahip kral anlayışını terkederek gücünü ordudan alan mutlak monarşiye dayalı bir yönetim anlayışını benimsedi.

·         Hammurabi Yasaları: Sümer kanunlarını düzenleyerek kendi adıyla bilinen yeni kanunlar yaptı. Mülkiyet, ticaret ve ceza hukukuna ait bu kanunlarda ön görülen cezalar, Sümer kanunlarına göre daha ağırdı.

·         Dinleri: Babilliler çok tanrılı dinlere inanırlardı. Sümerler gibi tanrılarına yakın olabilmek için zigguratlar yaptılar. Babilliler saray ve tapınaklarının duvarlarını boya kullanarak çeşitli şekillerle süslediler.

·         Ayrıca dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen Babil’in Asma Bahçeleri’ni ve dünyanın en yüksek zigguratı olan Babil Kulesi’ni yaptılar.

·         II. Babil Devleti MÖ 539 yılında Persler tarafından ortadan kaldırıldı.

 

d) Asurlular (MÖ 2100-MÖ 625)

·         Yukarı Mezopotamya’da kurulmuş bir uygarlıktır. Arabistan’dan Mezopotamya’ya gelen gelen son Sami kavmi Asurlulardır.

Asurların en geniş sınırları


·         Başkentleri Ninova’dır.

·         Mutlak monarşi ile yönetildiler.

·         Güçlü ordular kurarak İran, Mısır, Kıbrıs ve Orta Anadolu’da hâkimiyet kurdular.

·         Anadolu’ya yazıyı getirirler: Asurlular, Kral Yolu üzerinden Anadolu ile ticaret yaptılar. Kurdukları ticaret kolonileri aracılığıyla çivi yazısını Anadolu’ya getirdiler.

·         Kayseri-Kültepe civarında yapılan kazılarda Asurlu tüccarlara ait tabletler üzerine yazılmış ticari sözleşmeler bulundu. Asurlular, Anadolu’da tarihî devirlerin başlamasına neden oldular.

·         Asurlular Ninova’da yüksek surlarla çevrili büyük saray ve tapınaklar yaptılar. Heykel yapma sanatında ilerlediler. Dünyanın bilinen ilk kütüphanesini Ninova’da kurdular.


3. MISIR UYGARLIĞI

·         Nil Nehri Mısır’a hayat verir, ülkeyi çöl olmaktan kurtarır. Mısır’ın etrafının çöller ve denizlerle çevrili olması kendine özgü bir uygarlık olmasında etkili olmuştur.

Antik Mısır


·         Mısır’da yönetim:

·         Mısır’da “nom” adı verilen şehir devletleri ilk siyasi teşkilatlanmadır.

·         Kral Menes MÖ 3000 tarihinde ülkede siyasi birliği sağladı.

·         Bir süre sonra “firavun” adı verilen monarşik yönetim anlayışını başlattı. Tanrı-kral olarak tanımlanan firavunların sınırsız yetkileri vardı.

·         Mısı’da ordu:

·         Mısır ordusunun çoğunluğunu yaya askerler oluştururdu. Atlı savaş arabaları da kullanılırdı.

·         Suriye toprakları yüzünden sık sık Hititlerle savaştılar. On altı yıl süren savaş sonunda tarihin bilinen ilk yazılı antlaşması olan Kadeş Antlaşmasını yaptılar (MÖ 1280).

Kadeş Antlaşması'nın orjinal metni


·         Mısır’da din:

·         Mısırlılar, değişik hayvanları ve tabiat kuvvetlerini tanrı olarak kabul ettiler. Tanrılarını insan şeklinde tasvir ederek onlar için tapınak yaptılar.

·         En önemli tanrıları güneş tanrısı “Amon-Ra” ve iyilik tanrısı “Oziris” idi.

    


·         Mısırlılar öldükten sonra yaşama inanırlardı. (Ahiret inancı)

·         Yeniden dirileceklerine inandıklarından cesetlerin çürümesini önlemek amacıyla mumyalarlardı. Mısırlılar, firavunlar için piramit, halk için labirent mezarlar yaptılar.

·         Mezarlara her türlü araç- gereç ve yiyecek koyarlardı.

·         Mısır’da sosyal yapı:

·         Mısır’da devlet işleri soylu ailelerden seçilen kâtip adı verilen memurlar tarafından yürütülürdü.

·         Kâtipler dışında halk; rahipler, askerler, şehirliler, zanaatkârlar, köylüler ve köleler şeklinde sınıflara ayrılırdı.

·         Mısır’da geçim kaynağı:

·         Halkın çoğu tarımla geçimini sağlardı.

 

 

hiyeroglif 

·         Mısır’da yazı, bilim ve sanat:

·         Mısırlılar, MÖ 4000 yılının sonlarına doğru hiyeroglif denilen resim yazısını kullandılar. Bu yazılar, taş ve papirüs üzerine yazılırdı.

·         Mısır’da bilim ve sanat, Mısırlıların ekonomik uğraşlarına ve dinsel anlayışlarına paralel bir gelişme gösterdi.

·         Nil Nehri’nin taşma zamanının hesaplanması astronominin, nehrin taşmasıyla ile bozulan arazilerinin yeniden tespit edilmesi ise geometrinin gelişmesine neden oldu.

·         Güneş yılı esasına dayanarak bir takvim yapan Mısırlılar, bir yılı 365 gün olarak hesapladılar. Yılı on iki aya bölerek bir ayı otuz gün olarak kabul ettiler. Böylece günümüzde kullanılan miladi takvimin temellerini attılar.

·         Matematikte kullanılan pi sayısını bugünkü değerine yakın bir şekilde hesapladılar.

·         Mumyalama ile birlikte tıp ve eczacılıkta oldukça ilerleme kaydettiler. Birçok hastalığın sebebini ve tedavisini buldular.

·         Mısırlılar sanat alanında da oldukça ilerlediler. Mısır Piramitleri dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilmektedir.



4. İRAN UYGARLIĞI


·         Medler: İran tarihi MÖ VII. yüzyıl ortalarında Medlerle başlar. Keyeksar döneminde bağımsız olan Medler (MÖ 625- MÖ 585), kısa sürede güçlenerek Asurlular Devleti’ne son verdiler. Sınırlarını Anadolu’da Kızılırmak’a kadar genişlettiler. Keykasar’ın ölümünden sonra çıkan iç karışıklıklar sonucu ülke Persler tarafından yıkıldı (MÖ 550).

·         Persler: İran’daki Med Devleti’ni yıkan Persler (MÖ 56 - MÖ 330), kısa sürede güçlü bir imparatorluk hâline geldiler. Devletin kurucusu Kiros Lidyalıları yenerek Anadolu’nun büyük bir kısmını ele geçirdi (MÖ 546). Anadolu’yu satraplık denilen eyaletlere bölerek bu bölgeyi yaklaşık iki yüz sene yönettiler.



·         Ancak kültür ve uygarlıkta Anadolu medeniyetlerinden geri oldukları için Anadolu’yu kültürel yönden etkileyemediler.

·         Anadolu’daki Pers egemenliğine Büyük İskender son verdi (MÖ 333).

·         Persler, merkezî otoriteyi güçlendirmek amacıyla düzenli posta teşkilatı kurdular.

·         Mimari alanda önemli çalışmalarda bulunan Persler, büyük saraylar dışında kralları için kaya mezarları yaptılar. Bodrum ’da yapılan Mousoleum (Mozele-Kral Mezarı) dünyaca ünlü eserlerden biridir. Yine Manyas Gölü kıyısındaki Daskilyon (Ergili) Perslerden kalma önemli bir kültür merkezidir.

 

·         5. HİNT UYGARLIĞI

·         Hindistan’da ilk uygarlık MÖ 4000’lerde İndus Nehri kenarında kurulmuştur. Hindistan doğal kaynaklarının oldukça zengin olmasından dolayı tarih boyunca sık sık istilaya uğramıştır.

·         Hindistan’ı istila edenlerden biri de Arilerdir. Orta Asya’dan MÖ   1500’lü yıllarda Hindistan’a gelen Ariler, kültürel özelliklerini de bölgeye taşıdılar.

·         Arilerin Hindistan üzerinde kurduğu siyasi birlik bozulunca ülke uzun yıllar “racalık” adı verilen feodal prensler tarafından yönetildi.

·         Ariler, Hindistan’a geldikten sonra kast sistemi denilen sosyal tabakalaşmaya dayalı uygulamayı bölgeye yerleştirdiler. Bu sistem yüzünden Hindistan’da din, dil, hukuk ve kültür birliği sağlanamadı.




Kast sistemi


·         Ayrıca Ariler, “Veda” adı verilen dinî içerikli metinleri geliştirerek Hindistan’da Hinduizm öğretilerine dayalı Brahmanizmin ortaya çıkmasına neden oldular. Hindistan’da Hinduizm, Brahmanizmin yanında zamanla Taoizm, Konfüçyüsçülük, Manihaizm gibi dinler de yayıldı.

·         KAST SİSTEMİ: Hindistan’da uygulanan kast sistemi; mesleklere göre ayrılan, aynı geleneklere bağlı ve çeşitli sosyal sınıflardan oluşan bir sistemdir.

1.        Rahipler (brahman), kastın en üst tabakasında yer alırlar.

2.        “Kşatriyalar”, asker ve asillerden;

3.        “vaysiyalar”, tüccarlar ve çiftçilerden;

4.        “südralar” ise işçiler ve zanaatkârlardan oluşur.

5.        “Paryalar” kastın dışında kalan kölelerdir.

·         Kast sisteminin özellikleri şunlardır:

ü  Kast üyeleri kendi adlarıyla birlikte ait oldukları kastın adını kullanırlar.

ü  Kast üyeleri sadece kendi kastından olanlarla evlenebilirler.

ü   Hinduların sofralarında aşağı kasttan olan kişiler yemek yiyemezler.

ü  Kasta uymayanlara, kasttan çıkarılma cezası verilir.

ü  Kasta doğumla girildiği için kastın kesinlikle kapalı olması gerekir. Başka bir kasta geçilmesi mümkün değildir.


6. ÇİN UYGARLIĞI

·         Çin, Asya’nın güneydoğusunda yer alan dünyanın en eski uygarlıklarındandır.

Antik Çin


·         Çin uygarlığının oluşumunda Türk, Moğol ve Tibet kültürleri etkili oldu. Ülke genellikle hanedanlıklar tarafından yönetildi. MÖ III. yüzyılda siyasi birliklerini tamamlayarak merkezî otoritelerini güçlendirdiler.

·         Ordu teşkilatlanmasında Türklerden etkilendiler, bu yüzden orduda atlı askerler bulundurmaya başladılar. Çin’de yaygın olan dinler Konfüçyüsçülük, Taoizm ve Budizm idi. Felsefik bir anlayışa sahip olan bu dinlerin temeli Konfüçyüsçülük öğretisine dayalıydı. 

·         Çin’de halk sosyal sınıflara ayrılırdı. Ülkenin çoğunluğunu oluşturan köylüler, asillere bağlı olurdu. Köylülerin hiçbir sosyal hakları yoktu. Çin ekonomisi genelde tarıma dayalıydı. Bunun yanında ipek, porselen ve kumaş üretiminde oldukça ileri düzeydeydiler.

·         Üretilen bu mallar ipek Yolu aracılığı ile Çin’den Avrupa’ya kadar ihraç edilebilirdi. Çin’de yaygın olan Budizm anlayışı, resim ve heykel sanatının gelişmesinde etkili oldu.

·         Türklerin saldırılarına karşı koymak için yapılan Çin Seddi ile Budist tapınakları önemli mimari eserleri arasındadır. Kâğıt, matbaa, barut ve pusulayı bulan Çinliler dünyadaki birçok gelişmeye öncülük etmişlerdir.

7. DOĞU AKDENiZ UYGARLIKLARI

a) Fenikeliler (MÖ 1000-MÖ 520)

·         Sami asıllı bir kavim olan Fenikeliler, Akdeniz kıyıları ve Lübnan’a yerleştiler. Küçük şehir devletleri (siteler) şeklinde örgütlendiler. Biblos, Sayda ve Sur şehirlerini kurdular.

Fenikeliler (kırmızı renkli)


·         Fenikeliler, bulundukları bölgenin dağlık bir arazi olması nedeniyle denizcilikle uğraştılar. Denizcilik alanında ilerleyen Fenikeliler, deniz yoluyla uzak yerlere gitmeyi başaran ilk millet oldular.

·         Akdeniz ve Karadeniz kıyılarında koloniler kurdular. Bu kolonilerin en önemlisi Kartaca’dır. Böylece Doğu ve Batı arasında kültür alışverişinin sağlanmasında köprü görevi yaptılar.

·         Denizcilikte güçlü olmalarına rağmen güçlü bir kara ordusu olmayan Fenikeliler Asurlulara, Babilliler ve Perslere vergi ödemek koşu luyla siyasi varlıklarını sürdürebildiler.

·         Fenikelilerin dünya medeniyetine en önemli katkıları, 22 harften oluşan alfabeyi bulmuş olmalarıdır. Bu alfabe, zamanla Yunanlar ve Romalılar tarafından geliştirilerek Latin alfabesinin temelini oluşturdu.

·         b) ibraniler (MÖ X. Yüzyıl-MS 70)

·         İbraniler Sami asıllı bir kavimdir. Suriye ile Mezopotamya’ya yerleşen ibraniler, daha sonra Nil vadisine göç ettiler. Bu yüzden onlara “ırmağı aşan” anlamına genen ibrani adı verilmiştir.

·         İbraniler Hz. Musa’nın yaymış olduğu Museviliği kabul ettiler, onunla birlikte Kızıl Deniz’i geçerek Sina Yarımadası’na geldiler. Daha sonra Filistin’e yerleştiler, burada Hz. Davut zamanında bir devlet kurdular (MÖ X. yüzyıl).

·         En parlak dönemlerini ise Hz. Süleyman zamanında yaşadılar. Hz. Süleyman’ın ölümünden sonra ikiye ayrılarak israil ve Yahudi devletlerini kurdular. İsrail Devleti’ne Asurlular, Yahudi Devleti’ne ise Babilliler son verdi.

İbranilerin Davut yıldızı


·         İbraniler çeşitli dönemlerde Pers, Makedonya ve Romalıların hâkimiyetinde yaşadılar. Romalılar tarafından dünyanın değişik bölgelerine sürgün edildiler.

·         1948 yılına kadar siyasi bir varlık gösteremediler. 1948’de İngilizlerin desteği ile Filistin toprakları üzerinde İsrail Devleti’ni kurdular.

 

8. ANADOLU UYGARLIKLARI

·         Anadolu’da yapılan kazılarda MÖ 3000’li yıllara dayanan gelişmiş uygarlıkların varlığı tespit edildi. MÖ 2000’li yıllarda Asurlu tüccarların yazıyı Anadolu’ya getirmeleri ile Anadolu’da tarihî devirler ladı. “Güneşin doğduğu yer” anlamına gelen Anatolia’da (Anadolu) ilk çağlardan itibaren birçok uygarlık kuruldu.

·         Anadolu’da birçok uygarlığın kurulmasında;

·         Göç ve ticaret yolları üzerinde bulunması,

·         Asya ve Avrupa’yı bağlayan bir konumda olması,

·         İkliminin yaşam koşullarına ve topraklarının tarıma elverişli olması etkili oldu.

 

·         İlk Çağ’da Anadolu’da Hatti, Hitit, iyonya, Urartu, Frigya ve Lidya gibi uygarlıklar kuruldu.

a) Hattiler (MÖ 2500 - MÖ 1700) MÖ 2500 - MÖ 1700 yılları arasında Anadolu’da yaşamış olan Hattiler hakkında yeterli tarihî bilgiler mevcut değildir. Hint - Avrupalı bir kavim oldukları varsayılan Hattiler Anadolu’da tam anlamıyla siyasi birlik kuramamışlardır. Mezopotamya yazılı kaynaklarında Anadolu için Hatti ülkesi ifadesi kullanılmıştır.

Hattiler


b) Hititler (MÖ 1700- MÖ 700)

·         Hititlerin Kökeni: MÖ 2000 yıllarında, Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya gelerek Kızılırmak çevresine yerleştiler. Kendilerinden önce bu bölgede kurulmuş olan Hattilerin kültürlerinden etkilenerek Hitit uygarlığını meydana getirdiler.

·         Hititlerin tarihi: Hitit tarihi, Eski Devlet (MÖ 1800-MÖ 1400), Yeni Devlet  (MÖ 1400-MÖ 1200) ve Geç Hitit Şehir Devletleri (MÖ 1200- MÖ 700) olmak üzere üç dönemde incelenir.

·         Hititler, MÖ 1700 yıllarında siyasi birliklerini kurarak devlet hâline geldiler.

·         Hititlerin kurucusu ve başkenti: Devletin kurucusu Labarna, başkentleri ise Hattuşaş (Boğazköy) idi. Güçlü bir merkezî otoriteye sahip olan Hititler, Ege’den Fırat’a, Karadeniz’den Suriye’ye kadar hâkimiyet kurdular.

·         Kadeş Savaşları: Suriye toprakları yüzünden, Mısırlılarla Kadeş Savaşı’nı yaptılar. Hititlerde devletin başında kral bulunurdu.

Hititler


·         Hititlerin kral yetkiler.: Kralların tanrılardan aldıkları yetkilerle ülkeyi yönettiklerine inanırlardı. Kral aynı zamanda ordu komutanı ve başy argıç idi.

·         Hititlerin meclisi:  Kralı “Pankuş” denilen asillerden oluşmuş bir meclis denetlerdi. Başlangıçta kralı denetleme ve gerekirse yargılama yetkisine sahip olan Pankuş, bu yetkilerini zamanla kaybetti.

·         Hititlerin kraliçesi: Hititlerde, kraldan sonra devlet yönetiminde en yetkili kişi “Tavananna” denilen kraliçe idi. Tavananna, kralın olmadığı zamanlarda Pankuş’a başkanlık eder, dinî toplantılar ve bayramlar düzenlerdi.

·         Hititlerin ordusu: Hititlerde, her erkek asker sayılırdı. Ordu; yaya, atlı ve savaş arabalı askerlerden oluşurdu. Yaya askerler mızrak, kılıç ve kalkan; savaş arabalarındaki askerler ise ok ve yay kullanır lardı.

·         Hititlerin dini inancı: Hititler çok tanrılı dinlere inanırlardı, bu yüzden Hititler Dönemi’nde Anadolu’ya “Bin Tanrı ili” denilirdi. Tanrılarını insan şeklinde tasvir ederlerdi. Bu yüzden tanrılarının atları ve arabaları vardı. Hititler tanrıların evli olduklarına inanırlardı.

·         Hititlerin hukuku: Mezopotamya hukuk kurallarından etkilenen Hititler, aile ve ceza hukuku alanında geliştiler. Kadınlara mülkiyet hakkı tanıdıkları gibi resmî nikâh zorunlulukları vardı. Cezaları Sümer ve Babillilere göre daha hafifti, genelde bedelinin ödenmesi şeklindeydi.

·         Hititlerin sosyal yaşamı: Hititlerde halk, sosyal sınıflara ayrılmıştı. Ancak kölelerin de mülkiyet hakkı vardı. Köleler bedel ödedikleri takdirde özgür kalabilirlerdi.

·         Hititlerin yazısı: Hititler, Asurlulardan öğrendikleri çivi yazısını ve kendilerine özgü hiyeroglif denilen resimli yazıyı kullandılar. Tanrılarına hesap vermek amacıyla yaşadıkları olayları günü gününe kaydettikleri anallar (yıllık) hazırladılar.

·         Hititlerin sanatı: Hititler, şehirlerinin etrafını surlarla çevirir, şehirlerde saray ve tapınaklar inşa ederlerdi. Heykel ve kabartma sanatında gelişmiş sayılırlardı. Konya’da bulunan ivriz Kabartmaları ve Boğazköy’de bulunan Yazılıkaya Kabartmaları Hititlere aittir.

·         Anal Yıllıklar: Hitit kralı II. Murşili, kendi döneminde gerçekleşen olayları ayrıntılarıyla anlatmaktadır. Yıllık faaliyetlerinin yazıldığı bu tür belgeler anal (yıllık) olarak bilinir. II. Murşili’nin yıllıkları Ön Asya tarih yazıcılığı içinde anlatım biçimi ve ayrıntılara girmesi açısından çok önemli bir yer tutar. Tanrılarına hesap vermek amacıyla yazıldığından yalan yanlış bilgilere yer verilmez.

·         c) İyonlar (MÖ 1200 – MÖ 745)

·         İyonya, İlk Çağ’da Büyük Menderes Nehri ile Izmir arasında kalan bölgeye verilen addır.

·         MÖ XII. yüz yılda Dor istilasından kaçan Akaların bir kısmı izmir ve çevresine yerleştiler. Zamanla bölgedeki yerli halka karışarak şehir devletleri kurdular. Bu şehir devletlerinin en önemlileri Milet, Efes ve izmir idi.



·         Denizcilikte oldukça ilerleyen iyonlar, Akdeniz, Marmara ve Karadeniz’de ticaret kolonileri kurdular.

·         İyonlarda çok tanrılı bir dinsel anlayış vardı. Genelde Yunan tanrılarından etkilendiler.

·         Tanrılarını insan şeklinde düşünürlerdi. iyonlar, Fenike alfabesini kullanırlardı. iyon edebiyatının en ünlü eserleri Homeros’un yazdığı ilyada ve Odessia (ilyada ve Odese) destanlarıdır. iyonya’da özgür düşünce ortamının bulunması yüzünden bilim ve sanat oldukça gelişti.

"image.png" yüklenemedi.
Efes antik şehri


·         Tıbbın babası sayılan Hipokrat, tarihçi Heredot, matematik ve astronomide Pisagor ve Tales bilimin gelişmesinde önemli katkıda bulundular.

 

·         d) Frigyalılar (MÖ 800- MÖ 676)

·         Hititlerin Anadolu’daki siyasi varlıklarının sona ermesiyle bu bölgede bir otorite boşluğu meydana geldi.

·         Friglerin kurucusu Gordios’tur. Başkentleri Ankara’nın Polatlı ilçesi yakınlarındaki Gordion şehridir.

·         Krallıkla yönetilen Friglerin en ünlü kralları Midas’tır. Midas döneminde Anadolu’nun tamamına egemen oldular. Frigyalılar tarıma çok büyük önem verdiler, ordunun güçlü olmasını gerekli görmediler. Bu yüzden güçlü ve daimi bir orduya sahip değillerdi.

·         Friglerde çok tanrılı dinsel bir anlayış vardı. Tarım toplumu olan Friglerin dinî inanışların da da tarımın etkisi görülmüştür. Nitekim Friglerin, bereket tanrıçası Kibele’nin doğaya bereket verdiğine inanırlardı.

·         Frigler, tarıma dayalı bir toplum olduklarından hukuk kuralları da ağırlıklı olarak tarımla ilgilidir. Tarımla ilgili işlenen suçlar en büyük suç kabul edilir, saban kırana ve öküz öldürene ölüm cezası verilirdi.

·         Frigler, tarımın yanında maden işlemeciliği de yaptılar. Dokumacılıkta ise oldukça ilerleyen Friglerin, “tapetes” denilen halı ve kilimleri oldukça ünlüydü.

·         Frigler, Fenike alfabesini kullanırlardı. Özellikle hayvan hikâyeciliğine (fabl) dayalı edebiyatı oldukça geliştirdiler. Frigler, dokuma ve madencilik yanında kaya mimarisinde de oldukça ilerlediler.

·         Kralları için tümülüs denilen kaya mezarları yaptılar. Bu mezarlar arasında en ünlü olanı kral Midas’ın mezarıdır. Frigyalılar, Kafkaslardan gelen Kimmerler tarafından yıkıldı (MÖ 676).



·         e) Lidyalılar (MÖ 687- MÖ 546)

·         Lidyalılar, devletlerini MÖ VII. yüzyılda Anadolu’nun batısında Gediz ve Küçük Menderes nehirleri arasında kalan bölgede kurdular.

·         Kral Giges, başkenti Sardes (Sard) olan Lidya Devleti’ni kurdu. Son kralları Krezus döneminde en parlak zamanlarını yaşadılar. Bu dönemde Ege kıyısındaki birçok liman kentini hâkimiyetleri altına aldılar.

·         Lidyalılar, Anadolu uygarlıklarından farklı olarak ordularını paralı askerlerden oluşturdular. Ancak paralı askerlerde vatan ve millet ruhu olmadığından savaşlarda pek başarılı olamadılar.

·         Lidyalılar çok tanrılı dinlere inanırlardı. Frigyalıların bereket tanrıçası Kibele’yi en büyük tanrı olarak kabul ederlerdi. Yine Zeus ve Apollon gibi Yunan tanrılarına da taptılar.

·         Lidyalıların ekonomisi tarıma ve özellikle de kara ticaretine dayalıydı.

·         Ticarete son derece önem veren Lidyalılar, başkent Sardes’ten başlayıp Ninova’ya (Mezopotamya) kadar uzanan tarihî Kral Yolu’nu yaptılar.

·         Lidya uygarlığı Kral Yolu sayesinde ekonomi, bilim, sanat, kültür ve ticaret alanında önemli ilerlemeler kaydetti. Yine tarihte ilk kez madenî parayı basıp kullanarak ticaretteki takas usulüne son verdiler. Lidyalılar, Fenike alfabesi kullandılar. Dokumacılık ve madencilik sanatında ilerlediler. Altın işlemeciliğinde geliştiler. Lidyalılar, Persler tarafından yıkıldı (MÖ 546).



·         PARA Lidyalıların insanlık tarihi ve kültürüne yaptıkları armağanlardan en önemlisi kuşkusuz ki parayı icat etmiş olmalarıdır.

10. EGE VE YUNAN UYGARLIĞI

·         ilk Çağ’da Makedonya, Trakya, Batı ve Güneybatı Anadolu, Yunanistan ve Ege adalarında yaşayan halk, Ege ve Yunan uygarlıklarını oluşturdu. Bu uygarlıkların başlıcaları şunlardır:

·         Girit Uygarlığı (MÖ 3500-MÖ 1200): Girit Adası’nda kuruldu, Ege uygarlıkları arasında en eskisidir. Genelde şehir devletleri şeklinde yaşadılar. En önemli şehirleri Knososs’tur. Dor saldırıları sonucu yıkıldılar.



·         Eski Yunan (Dor) Uygarlığı (MÖ 1200-MÖ 337): MÖ 1200’lerde başlayan Ege göçleri sırasında Yunanistan’ı istila eden Dorlar tarafından kuruldu. fiehir devletleri şeklinde siyasi bir örgütlenmeye sahip olan Dorlar, şehirlerine “polis” adı verdiler. Bu şehirlerden en önemlileri Atina, Sparta, Korint ve Tebai idi.

·         Miken (Aka) Uygarlığı (MÖ 2000-MÖ 1200): Mora Yarımadası’ndan gelen Akalar, Miken şehir devletlerini kurdular (MÖ 2000). Zamanla güçlenen Mikenliler, Mora Yarımadası’nı tamamen ele geçirerek bölgede etkili oldular. Çanakkale Boğazı’nı ele geçirmek amacıyla Truvalılarla savaştılar. Nitekim bu savaşlar Homeros’un ilyada ve Odessia destanl arına konu oldu. MÖ 1200’lerde Dor saldırıları karşısında tutunamayan Mikenlerin siyasi varlıkl arı sona erdi.

 

·         Eski Yunanda İç Savaşlar: Atina demokrasiyle Isparta ise krallıkla yönetilirdi. Perslerle yaptıkları mücadelelerde önemli başarılar kazandılar. Ancak Atina ve Sparta şehir devletleri zaman zaman siyasi anlaşmazlıklar yüzünden savaştılar. Bu savaşlardan en ünlüsü Peloponnes Savaşı’ydı. Savaşı Spartalılar kazansa da Büyük İskender, Sparta Krallığı’na son verdi.

·         Eski Yunanda İnanış: Yunanlıların çok tanrılı dinsel anlayışları vardı. Tanrılarını insan şeklinde düşünürlerdi. Bu düşünce, tanrılarının heykellerini yapmalarında etkili oldu. Heykel sanatında ileri bir düzeye ulaştılar.

·         Eski Yunanda sınıf mücadelesi ve hukuk: Yunanistan’da hukuk kuralları sert hükümler içerirdi. Hukuk kurallarının ortaya çıkmasında sınıflar arasındaki mücadeleler etkili oldu. Düzenlenen kanunlar, sınıflar arasındaki mücadeleleri önlemeye yönelikti.

 

·         Bu yasaların en ünlüleri şunlardı:

1.        Dragon Yasaları: Soyluların ayrıcalıklarını korumaya yönelikti.

2.        Solon Yasaları: Soyluların ayrıcalıklarına son verildi. Doğuştan kölelik kaldırıldı.

3.        Klistenes Yasaları: Sınıflar arası farklılıklar kaldırıldı. Demokrasi anlayışı gelişti.

·         OLİMPİYATLAR: Yunanlılar ilk olarak MÖ 776’da tanrılar tanrısı Zeus adına olimpiyatlar düzenlediler. Başlangıçta yabancıların ve kadınların katılımın a izin vermezlerdi. Ancak zamanla bu uygulamaya son verdiler. Olimpiyatların yapılacağı dönemlerde savaş yapılmazdı. Yarışmacılar bir ay öncesinden şehre gelerek hazırlık yaparlardı. Yarışmacılar Zeus Sunağı’nda hile yapmayacaklarına dair ant içerlerdi. Yarışılan spor dallarından bazıları koşu, güreş, ok atma, uzun atlama, disk, mızrak atma gibi alanlardı.

·         Fenike alfabesi kullanan Yunanlılar tarih, tıp, geometri, astronomi ve felsefe alanlarında dünya uygarlığına önemli katkılarda bulundular. Sok rates (Sokrat), Platon (Eflatun) ve Aristoteles (Aristo) önemli bilim insanlarıdır.

 

·         11. İSKENDER İMPARATORLUĞU (MÖ 359-MÖ 323)

·         Makedonya Kralı II. Philip (Filip) şehir devletleri arasında siyasi birliği sağladı. Bir süre sonra da bölgede Helen Devleti’ni kurdu. Ölümünden sonra yerine oğlu iskender geçti (MÖ 336).

·         İskender, babasının en büyük hayali olan Asya’yı fethetmek amacıyla MÖ 334 tarihinde Asya Seferi’ne çıktı. Persleri Assos (Behramkale), İssos’ta (Dörtyol)ve Gavgamela’de yenilgiye uğrattı. Mezopotamya’yı tamamen ele geçirdi.

·         Mısır’ı fethederek burada İskenderiye şehrini kurdu. Hindistan Seferi sırasında MÖ 323’te, genç yaşta ölümü üzerine imparatorluğu parçalandı.

A) Makedonya’da Antigonit Krallığı,

B)Mısır’da Ptolomeler Krallığı ve

C) Anadolu’dan Hindistan’a kadar olan topraklarda Selevkos Krallığı’dır.

İskender devletinin parçalanması


·         Selevkos Krallığı’nın parçalanmasından sonra Anadolu’da Pontus, Kapadokya, Kilikya, Bitinya, Bergama ve Kommegene krallıkları kuruldu.

·         Büyük İskender, bilim ve kültüre çok önem verirdi. Böylece Doğu ve Batı kültürlerinin sentezlerinden oluşan “Helenistik” kültürü ortaya çıktı.

·         Batı Anadolu’da kurulan Bergama Krallığı, Helenistik kültürünün en önemli merkezi konumuna geldi.

·         Dünyanın yedi harikasından biri sayılan Zeus Tapınağı bu dönemde inşa edildi.

·         Dünyanın en önemli sağlık merkezlerinden biri olarak kabul edilen Asklepion yapıldı.

·         Bergamalılar keçi derisinden parşömen adı verilen kâğıt elde ettiler. İki yüz binden fazla kitaptan oluşan büyük bir kütüphane kurdular.

·         Büyük iskender’in kendi adına yaptırdığı iskenderiye Feneri devrin en ünlü eserleri arasındadır. iskenderiye’de kurulan Museon (Müze) adını taşıyan bilim merkezi kurdular.

·         Bu dönemde yetişen en önemli bilim insanı ise  Arşimet’tir. Arşimet suyun kaldırma kuvvetini bulmuştur.

 

12. ROMA İMPARATORLUĞU (MÖ 753-MS 395)

·         İlk çağlarda italya’ya göç eden İtalik ve Etrüskler tarafından Roma uygarlığının temelleri atıldı.

·         İmparatorluğun merkezi olan Roma, MÖ 753 tarihinde Romulus tarafından kuruldu. Roma başlangıçta krallıkla yönetilen bir kent devletiydi.

·         Kral, senato denilen yaşlılar meclisine önerilir, halk meclisi tarafından seçilirdi.

·         Romalılar MÖ VI. yüzyılda cumhuriyet yönetimine geçtiler. Cumhuriyet döneminde Roma, kralın yetkilerini taşıyan iki konsül tarafından yönetilirdi.

Roma'nın genişlemesi


·         Ancak Roma’nın son dönemlerinde diktatör denilen krallar egemen oldu. Diktatörlerin sınırsız yetkileri vardı. Nitekim Roma’nın en ünlü konsülü Sezar’ın öldürülmesinden sonra (MÖ 44) Oktavianus (Oktavyanus) kendini agustus (kutsal) ünvanı ile sınırsız yetkileri olan bir imparator olarak ilan etti.

·         Romalılar, yaya ve atlı askerlerden oluşan güçlü bir orduya sahiplerdi. Ordunun temeli lejyon denilen askerî birliklerden kuruldu.

·         Roma İmparatorluğu, sınırlarını düzenli ordu sayesinde genişletti. Roma’da başlangıçta çok tanrılı bir dinsel anlayış vardı. Ancak Hristiyanlığın bölgede hızla yayılması sonucu bu dinin üzerindeki yasak, 313 tarihinde Milano Fermanı ile kaldırıldı. Hristiyanlık İmparator Theodosius (375-395) döneminde hızla gelişti.

·         Roma’da halk; asiller (patriciler), köylüler (plebler), hürler ve köleler şeklinde sosyal sınıflara ayrılırdı. Roma’nın oldukça geniş bir sınıra sahip olması merkezî otoritenin kurulmasını zorlaştırmaktaydı. Bu durum ülkede sosyal yapı ve düzenin bozulmasına patriciler va plepler arasında çatışmalar çıkmasına neden olmaktaydı. Bu çatışmaları önlemek amacıyla “On iki Levha Kanunları” hazırlandı. Modern hukukun temellerini oluşturan bu hukuk kuralları ile pleplere memur ve asker olma hakkı tanındı.

·         Romalılar, hâkimiyetleri altına aldıkları bölgeleri bayındır hâle getirdiler. Nitekim Anadolu’da ulaşımı kolaylaştırmak amacıyla yollar ve köprüler yaptılar. Yine Anadolu’nun birçok şehrinde hamamlar, kütüphaneler, tiyatrolar, agora denilen büyük meydanlar inşa ettiler.

Batı Roma'yı sarsan Ostrogotlar


·          Kavimler Göçü sonrasında sarsılan Roma İmparatorluğu , 395 yılında Batı ve Doğu Roma olmak üzere ikiye ayrıldı. Batı Roma’nın başkenti Roma, Doğu Roma’nın başk enti istanbul oldu. Batı Roma bir süre sonra çıkan karı şıklıklar yüzünden 476 yılında yıkıldı.

 


·         Doğu Roma imparatorluğu (395-1453)

·         Roma imparatorluğu’nun ikiye ayrılması sonucu başkenti İstanbul olan ve Bizans olarak da bilinen Doğu Roma imparatorluğu kuruldu.

·         Bizans, tarihi boyunca on iki kral sülalesi tarafından yönetildi. En parlak dönemini ise Justinianus (Jüstinyen) (525-565) döneminde yaşadı.

·         Ancak bu tarihten sonra Sasanilerin, Türklerin ve Müslüman Arapların baskısına maruz kaldılar. 1071’de Büyük Selçuklu Devleti ile yaptıkları Malazgirt Savaşı’nın kaybedilmesi, Bizans için büyük bir darbe oldu.

·         Son olarak 29 Mayıs 1453’te Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet’in istanbul’u fethetmesiyle Bizans Devleti yıkıldı. Bizans, imparatorlukla yönetilirdi. imparatorların ölümünden sonra yerine oğlu geçerdi.

·         Ancak zamanla ordu komutanları da zorla imparator olmaya başladılar. Ülke “thema (tema)” adı verilen eyaletlerden oluşurdu. Bu eyaletleri “tekfur” denilen Bizans beyleri yönetirdi.

·         Bizanslılar, Roma uygarlığının devamı olmalarına rağmen Latin kültürü yerine Helen kültürünü benimsediler. Resmî dilleri Grekçe idi.

·         Batı Roma’nın aksine Hristiyanlığın Ortodoks mezhebine inanırlardı. Bizans Dönemi’nde İstanbul, İskenderiye, Atina, Efes ve Antakya’da önemli eserler inşa edildi.

Ortodoks dünyanın asırlarca merkezi olan Ayasofya




·         Dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en önemli anıtları arasında yer alan Ayasofya Camisi mimari ihtişamı, büyüklüğü ve işlevselliği yönünden Bizans’ın en önemli anıtıdır. Bunun yanında Aya irini ve Meryem Ana kiliseleri, Binbirdirek ve Yere Batan sarnıçları önemli mimari eserleridir.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TC İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ ÇALIŞMA SORULARIDIR (2D 2Y)

TC İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ ÇALIŞMA SORULARIDIR (2D 2Y)   1.   Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü’nün h...