İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI
1. KÜLTÜR VE UYGARLIK
Uygarlıkların ortaya çıkışını ve
yayılışını etkileyen faktörler:
1.
Coğrafi koşullar ( iklim ve yeryüzü şekilleri)
2.
Bir uygarlığın ortaya çıkabilmesi için öncelikle siyasi
otoritenin toplumun huzurunu ve güvenliğini sağlaması gerekir.
3.
Genellikle toprağı işlemesini bilen insan toplulukları
tarafından kuruldu.
2.
MEZOPOTAMYA UYGARLIĞI
·
Mezopotamya neresidir? İlk çağlarda Fırat ve Dicle nehirleri
arasında kalan bölgeye “Mezopotamya” denirdi.
·
Bölgede yapılan eserlerin
kalıcı olmamasının nedeni nedir? Mezopotamya, taş ve maden yönünden oldukça fakirdir. Genelde
çamurdan yararlanılarak yapılan kerpiç ve bunların pişirilmesiyle elde edilen
tuğlalar kullanılmıştır.
a)
Sümerler
·
Sümerlerin Kökeni: Orta Asya’dan Mezopotamya’ya göç eden
Sümerler, bölgede siyasi tarihin başlamasını sağladılar.
·
Sümerlerin Siyasi
Özellikleri:
·
Güney Mezopotamya’ya yerleşen Sümerler, bölgede ilk
önceleri “site” denilen şehir devletleri kurdular.
·
Sitelerin başında “patesi” veya “ensi” denilen rahip
krallar bulunurdu. Ensi, bölgedeki sitelere hâkim olursa “lugal”, bütün Sümer
ülkesine hâkim olursa “lugal-kalma” adını alırdı.
·
Sümerlerin Ordu Özellikleri:
·
Mezopotamya verimli topraklara sahip olduğundan sık sık
dış saldırılara maruz kalırdı. Bu nedenle orduya önem verdiler. Kral aynı
zamanda ordu komutanı olarak savaşa katılırdı.
·
Sümerlerin Dini
Özellikleri:
·
Sümerlerde her sitenin kendi tanrısı vardı. Tanrılarına
daha yakın olmak amacıyla “ziggurat”
adı verilen üst üste katlar şeklinde olan tapınaklar inşa etmişlerdi.
·
Sümerlerin Adalet Özellikleri:
·
Sümer Lagaş Kralı Urukagina tarafından hazırlanan
kanunlar dünyanın bilinen ilk yazılı kanunlarıdır.
·
Sümerlerin Toplum
Özellikleri:
· Sümerlerde toplum yapısını oluşturan sosyal sınıflar vardı. Toplum; soylular, hürler ve köleler şeklinde üç sınıfa ayrılırdı.
Sümerlerin Geçim Kaynakları:
·
En önemli geçim kaynakları tarımdı. Sulama kanalları
yaparak tarımı geliştirdiler. Tarımın yanında hayvancılık, dokumacılık ve
ticaret diğer geçim kaynaklarıydı.
·
Sümerlerin Kültürel Özellikleri:
·
Sümerler, MÖ 3500 tarihinde yazıyı buldular. Kil
tabletler üzerine yazılan bu yazının bıraktığı şekiller çiviye benzediğinden,
Sümer yazısına “çivi yazısı” dendi.
·
Edebiyat alanında önemli çalışmalarda bulunan Sümerler,
Gılgamış ve Yaradılış Destanı ile Tufan Efsanesi gibi eserler oluşturdular.
·
Sümerlerin Bilimsel
Özellikleri:
·
Sümerler, zigguratları rasathane (gözlemevi) olarak da
kullandılar. Böylece astronomide ilerleme kaydederek ay yılı esasına dayalı ilk
takvimi yaptılar.
·
Dört işlemi, bir dairenin 360 derece olduğunu, uzunluk
ve ağırlık ölçülerini buldular. Tıp alanında çalışmalar yaptılar.
·
Doğudan gelen Elamlar, Sümerlerin egemenliğine son
verdiler (MÖ 2000).
b) Akadlar (MÖ 2350-MÖ 2100)
·
MÖ 4000’de Arap Yarımadası’ndan gelen Sami kökenli
Akadlar, Mezopotamya’ya yerleştiler.
·
Kral Sargon, Sümerleri yenilgiye uğratarak devleti
kurdu (MÖ 2350).
·
Başkentleri Agade’dir.
·
Sargon, kısa sürede Mezopotamya’ya hâkim oldu.
·
Akadlar tarihte bilinen ilk düzenli orduyu oluşturdular.
·
Güçlü orduları sayesinde bir çok millete hükmederek
tarihte ilk imparatorluğu kurdular.
·
Sümer kültüründen etkilenen Akadların da çok tanrılı
dinsel anlayışları vardı. Toplum yapısı sosyal sınıflardan oluşmaktaydı.
·
Akadların Mezopotamya’daki siyasi varlıklarına
Sargon’un ölümünden sonra çıkan iç karışıklıkları fırsat bilen Sümerler son
vermiştir (MÖ 2100).
c) Elamlar (MÖ 3000-MÖ 640)
·
Mezopotamya dışında kurulmalarına rağmen Mezopotamya
uygarlığı içinde incelenirler.
·
Sümer egemenliğine son veren Elamlar başlangıçta site
şehir devletleri şeklinde yaşadılar.
·
MÖ 3000 tarihinde Sus sitesi hükümdarı, diğer siteleri
hâkimiyeti altına alarak Elam Krallığı’nı kurdu. Başkentleri Sus şehridir.
Elamlar, orduya büyük önem verdiler.
·
Çok tanrılı dinsel anlayışları vardı. Halk çeşitli
sosyal sınıflara ayrılırdı. Maden işlemeciliği, çömlek yapımı ve seramik
sanatında ilerlediler.
·
Sümerlerden etkilenerek çivi yazısını kullandılar.
Elamların Mezopotamya’daki siyasi varlıklarına Asurlular son vermiştir.
ç) Babilliler (Amurrular, MÖ 2000-MÖ
539)
·
Mezopotamya’ya gelen Samilerin diğer bir kolu da
Amurrular.
·
Amurrular, Babil kentini ele geçirerek I. Babil
Krallığı’nı kurdular. Başkentleri Babil’dir.
·
En ünlü kralları Hammurabi döneminde büyük bir
imparatorluk hâline geldiler.
·
Babillilerin kurdukları ilk devlet Hititler tarafından
yıkıldı. MÖ 612 tarihinde II. Babil Devleti kuruldu.
·
Hammurabi, rahip kral anlayışını terkederek gücünü
ordudan alan mutlak monarşiye dayalı
bir yönetim anlayışını benimsedi.
·
Hammurabi Yasaları: Sümer kanunlarını düzenleyerek kendi
adıyla bilinen yeni kanunlar yaptı. Mülkiyet, ticaret ve ceza hukukuna ait bu
kanunlarda ön görülen cezalar, Sümer kanunlarına göre daha ağırdı.
·
Dinleri: Babilliler çok tanrılı dinlere
inanırlardı. Sümerler gibi tanrılarına yakın olabilmek için zigguratlar
yaptılar. Babilliler saray ve tapınaklarının duvarlarını boya kullanarak
çeşitli şekillerle süslediler.
·
Ayrıca dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul
edilen Babil’in Asma Bahçeleri’ni ve dünyanın en yüksek zigguratı olan Babil
Kulesi’ni yaptılar.
·
II. Babil Devleti MÖ 539 yılında Persler tarafından
ortadan kaldırıldı.
d) Asurlular (MÖ 2100-MÖ 625)
·
Yukarı Mezopotamya’da kurulmuş bir uygarlıktır.
Arabistan’dan Mezopotamya’ya gelen gelen son Sami kavmi Asurlulardır.
·
Başkentleri Ninova’dır.
·
Mutlak monarşi ile yönetildiler.
·
Güçlü ordular kurarak İran, Mısır, Kıbrıs ve Orta
Anadolu’da hâkimiyet kurdular.
·
Anadolu’ya yazıyı
getirirler: Asurlular,
Kral Yolu üzerinden Anadolu ile ticaret yaptılar. Kurdukları ticaret kolonileri
aracılığıyla çivi yazısını Anadolu’ya getirdiler.
·
Kayseri-Kültepe civarında yapılan kazılarda Asurlu
tüccarlara ait tabletler üzerine yazılmış ticari sözleşmeler bulundu.
Asurlular, Anadolu’da tarihî devirlerin başlamasına neden oldular.
·
Asurlular Ninova’da yüksek surlarla çevrili büyük saray
ve tapınaklar yaptılar. Heykel yapma sanatında ilerlediler. Dünyanın bilinen
ilk kütüphanesini Ninova’da kurdular.
3. MISIR UYGARLIĞI
·
Nil Nehri Mısır’a hayat verir, ülkeyi çöl olmaktan kurtarır.
Mısır’ın etrafının çöller ve denizlerle çevrili olması kendine özgü bir
uygarlık olmasında etkili olmuştur.
·
Mısır’da yönetim:
·
Mısır’da “nom” adı verilen şehir devletleri ilk siyasi
teşkilatlanmadır.
·
Kral Menes MÖ 3000 tarihinde ülkede siyasi birliği
sağladı.
·
Bir süre sonra “firavun” adı verilen monarşik yönetim
anlayışını başlattı. Tanrı-kral olarak tanımlanan firavunların sınırsız
yetkileri vardı.
·
Mısı’da ordu:
·
Mısır ordusunun çoğunluğunu yaya askerler oluştururdu.
Atlı savaş arabaları da kullanılırdı.
·
Suriye toprakları yüzünden sık sık Hititlerle
savaştılar. On altı yıl süren savaş sonunda tarihin bilinen ilk yazılı
antlaşması olan Kadeş Antlaşmasını
yaptılar (MÖ 1280).
Kadeş Antlaşması'nın orjinal metni
·
Mısır’da din:
·
Mısırlılar, değişik hayvanları ve tabiat kuvvetlerini
tanrı olarak kabul ettiler. Tanrılarını insan şeklinde tasvir ederek onlar için
tapınak yaptılar.
·
En önemli tanrıları güneş tanrısı “Amon-Ra” ve iyilik tanrısı “Oziris”
idi.
·
Mısırlılar öldükten sonra yaşama inanırlardı. (Ahiret inancı)
·
Yeniden dirileceklerine inandıklarından cesetlerin
çürümesini önlemek amacıyla mumyalarlardı.
Mısırlılar, firavunlar için piramit,
halk için labirent mezarlar
yaptılar.
·
Mezarlara her türlü araç- gereç ve yiyecek koyarlardı.
·
Mısır’da sosyal yapı:
·
Mısır’da devlet işleri soylu ailelerden seçilen kâtip
adı verilen memurlar tarafından yürütülürdü.
·
Kâtipler dışında halk; rahipler, askerler, şehirliler,
zanaatkârlar, köylüler ve köleler şeklinde sınıflara ayrılırdı.
·
Mısır’da geçim kaynağı:
·
Halkın çoğu tarımla geçimini sağlardı.
·
Mısır’da yazı, bilim ve
sanat:
·
Mısırlılar, MÖ 4000 yılının sonlarına doğru hiyeroglif denilen resim yazısını
kullandılar. Bu yazılar, taş ve papirüs
üzerine yazılırdı.
·
Mısır’da bilim ve sanat, Mısırlıların ekonomik
uğraşlarına ve dinsel anlayışlarına paralel bir gelişme gösterdi.
·
Nil Nehri’nin taşma zamanının hesaplanması
astronominin, nehrin taşmasıyla ile bozulan arazilerinin yeniden tespit
edilmesi ise geometrinin gelişmesine neden oldu.
·
Güneş yılı esasına dayanarak bir takvim yapan
Mısırlılar, bir yılı 365 gün olarak hesapladılar. Yılı on iki aya bölerek bir
ayı otuz gün olarak kabul ettiler. Böylece günümüzde kullanılan miladi takvimin
temellerini attılar.
·
Matematikte kullanılan pi sayısını bugünkü değerine yakın bir şekilde hesapladılar.
·
Mumyalama ile birlikte tıp ve eczacılıkta
oldukça ilerleme kaydettiler. Birçok hastalığın sebebini ve tedavisini
buldular.
·
Mısırlılar sanat alanında da oldukça ilerlediler. Mısır
Piramitleri dünyanın yedi
harikasından biri olarak kabul edilmektedir.
4. İRAN UYGARLIĞI
·
Medler: İran tarihi MÖ VII. yüzyıl
ortalarında Medlerle başlar. Keyeksar döneminde bağımsız olan Medler (MÖ 625-
MÖ 585), kısa sürede güçlenerek Asurlular Devleti’ne son verdiler. Sınırlarını Anadolu’da
Kızılırmak’a kadar genişlettiler. Keykasar’ın ölümünden sonra çıkan iç
karışıklıklar sonucu ülke Persler tarafından yıkıldı (MÖ 550).
·
Persler: İran’daki Med Devleti’ni yıkan
Persler (MÖ 56 - MÖ 330), kısa sürede güçlü bir imparatorluk hâline geldiler.
Devletin kurucusu Kiros Lidyalıları yenerek Anadolu’nun büyük bir kısmını ele
geçirdi (MÖ 546). Anadolu’yu satraplık
denilen eyaletlere bölerek bu bölgeyi yaklaşık iki yüz sene yönettiler.
·
Ancak kültür ve uygarlıkta Anadolu medeniyetlerinden
geri oldukları için Anadolu’yu kültürel yönden etkileyemediler.
·
Anadolu’daki Pers egemenliğine Büyük İskender son verdi
(MÖ 333).
·
Persler, merkezî otoriteyi güçlendirmek amacıyla
düzenli posta teşkilatı kurdular.
·
Mimari alanda önemli çalışmalarda bulunan Persler,
büyük saraylar dışında kralları için kaya mezarları yaptılar. Bodrum ’da
yapılan Mousoleum (Mozele-Kral Mezarı) dünyaca ünlü eserlerden biridir. Yine
Manyas Gölü kıyısındaki Daskilyon (Ergili) Perslerden kalma önemli bir kültür
merkezidir.
·
5. HİNT UYGARLIĞI
·
Hindistan’da ilk uygarlık MÖ 4000’lerde İndus Nehri
kenarında kurulmuştur. Hindistan doğal kaynaklarının oldukça zengin olmasından
dolayı tarih boyunca sık sık istilaya uğramıştır.
·
Hindistan’ı istila edenlerden biri de Arilerdir. Orta Asya’dan MÖ 1500’lü yıllarda Hindistan’a gelen Ariler,
kültürel özelliklerini de bölgeye taşıdılar.
·
Arilerin Hindistan üzerinde kurduğu siyasi birlik
bozulunca ülke uzun yıllar “racalık”
adı verilen feodal prensler tarafından yönetildi.
·
Ariler, Hindistan’a geldikten sonra kast sistemi
denilen sosyal tabakalaşmaya dayalı uygulamayı bölgeye yerleştirdiler. Bu
sistem yüzünden Hindistan’da din, dil, hukuk ve kültür birliği sağlanamadı.
·
Ayrıca Ariler, “Veda”
adı verilen dinî içerikli metinleri geliştirerek Hindistan’da Hinduizm
öğretilerine dayalı Brahmanizmin ortaya çıkmasına neden oldular. Hindistan’da
Hinduizm, Brahmanizmin yanında zamanla Taoizm, Konfüçyüsçülük, Manihaizm gibi
dinler de yayıldı.
·
KAST SİSTEMİ: Hindistan’da uygulanan kast sistemi;
mesleklere göre ayrılan, aynı geleneklere bağlı ve çeşitli sosyal sınıflardan
oluşan bir sistemdir.
1.
Rahipler (brahman), kastın en üst tabakasında yer
alırlar.
2.
“Kşatriyalar”, asker ve asillerden;
3.
“vaysiyalar”, tüccarlar ve çiftçilerden;
4.
“südralar” ise işçiler ve zanaatkârlardan oluşur.
5.
“Paryalar” kastın dışında kalan kölelerdir.
·
Kast sisteminin özellikleri şunlardır:
ü Kast üyeleri
kendi adlarıyla birlikte ait oldukları kastın adını kullanırlar.
ü Kast üyeleri
sadece kendi kastından olanlarla evlenebilirler.
ü Hinduların sofralarında aşağı kasttan olan
kişiler yemek yiyemezler.
ü Kasta
uymayanlara, kasttan çıkarılma cezası verilir.
ü Kasta doğumla
girildiği için kastın kesinlikle kapalı olması gerekir. Başka bir kasta
geçilmesi mümkün değildir.
6. ÇİN UYGARLIĞI
·
Çin, Asya’nın güneydoğusunda yer alan dünyanın en eski
uygarlıklarındandır.
Antik Çin |
·
Çin uygarlığının oluşumunda Türk, Moğol ve Tibet
kültürleri etkili oldu. Ülke genellikle hanedanlıklar tarafından yönetildi. MÖ
III. yüzyılda siyasi birliklerini tamamlayarak merkezî otoritelerini
güçlendirdiler.
·
Ordu teşkilatlanmasında Türklerden etkilendiler, bu
yüzden orduda atlı askerler bulundurmaya başladılar. Çin’de yaygın olan dinler
Konfüçyüsçülük, Taoizm ve Budizm idi. Felsefik bir anlayışa sahip olan bu
dinlerin temeli Konfüçyüsçülük öğretisine dayalıydı.
·
Çin’de halk sosyal sınıflara ayrılırdı. Ülkenin
çoğunluğunu oluşturan köylüler, asillere bağlı olurdu. Köylülerin hiçbir sosyal
hakları yoktu. Çin ekonomisi genelde tarıma dayalıydı. Bunun yanında ipek,
porselen ve kumaş üretiminde oldukça ileri düzeydeydiler.
·
Üretilen bu mallar ipek Yolu aracılığı ile Çin’den
Avrupa’ya kadar ihraç edilebilirdi. Çin’de yaygın olan Budizm anlayışı, resim
ve heykel sanatının gelişmesinde etkili oldu.
·
Türklerin saldırılarına karşı koymak için yapılan Çin
Seddi ile Budist tapınakları önemli mimari eserleri arasındadır. Kâğıt, matbaa,
barut ve pusulayı bulan Çinliler dünyadaki birçok gelişmeye öncülük
etmişlerdir.
7. DOĞU AKDENiZ UYGARLIKLARI
a) Fenikeliler (MÖ 1000-MÖ 520)
·
Sami asıllı bir kavim olan Fenikeliler, Akdeniz
kıyıları ve Lübnan’a yerleştiler. Küçük şehir devletleri (siteler) şeklinde
örgütlendiler. Biblos, Sayda ve Sur şehirlerini kurdular.
·
Fenikeliler, bulundukları bölgenin dağlık bir arazi
olması nedeniyle denizcilikle uğraştılar. Denizcilik alanında ilerleyen
Fenikeliler, deniz yoluyla uzak yerlere gitmeyi başaran ilk millet oldular.
·
Akdeniz ve Karadeniz kıyılarında koloniler kurdular. Bu
kolonilerin en önemlisi Kartaca’dır. Böylece Doğu ve Batı arasında kültür
alışverişinin sağlanmasında köprü görevi yaptılar.
·
Denizcilikte güçlü olmalarına rağmen güçlü bir kara
ordusu olmayan Fenikeliler Asurlulara, Babilliler ve Perslere vergi ödemek koşu
luyla siyasi varlıklarını sürdürebildiler.
·
Fenikelilerin dünya medeniyetine en önemli katkıları,
22 harften oluşan alfabeyi bulmuş olmalarıdır. Bu alfabe, zamanla Yunanlar ve
Romalılar tarafından geliştirilerek Latin alfabesinin temelini oluşturdu.
·
b) ibraniler (MÖ X.
Yüzyıl-MS 70)
·
İbraniler Sami asıllı bir kavimdir. Suriye ile
Mezopotamya’ya yerleşen ibraniler, daha sonra Nil vadisine göç ettiler. Bu
yüzden onlara “ırmağı aşan” anlamına genen ibrani adı verilmiştir.
·
İbraniler Hz. Musa’nın yaymış olduğu Museviliği kabul
ettiler, onunla birlikte Kızıl Deniz’i geçerek Sina Yarımadası’na geldiler.
Daha sonra Filistin’e yerleştiler, burada Hz. Davut zamanında bir devlet
kurdular (MÖ X. yüzyıl).
·
En parlak dönemlerini ise Hz. Süleyman zamanında
yaşadılar. Hz. Süleyman’ın ölümünden sonra ikiye ayrılarak israil ve Yahudi
devletlerini kurdular. İsrail Devleti’ne Asurlular, Yahudi Devleti’ne ise
Babilliler son verdi.
·
İbraniler çeşitli dönemlerde Pers, Makedonya ve
Romalıların hâkimiyetinde yaşadılar. Romalılar tarafından dünyanın değişik
bölgelerine sürgün edildiler.
·
1948 yılına kadar siyasi bir varlık gösteremediler.
1948’de İngilizlerin desteği ile Filistin toprakları üzerinde İsrail Devleti’ni
kurdular.
8. ANADOLU UYGARLIKLARI
·
Anadolu’da yapılan kazılarda MÖ 3000’li yıllara dayanan
gelişmiş uygarlıkların varlığı tespit edildi. MÖ 2000’li yıllarda Asurlu
tüccarların yazıyı Anadolu’ya getirmeleri ile Anadolu’da tarihî devirler ladı.
“Güneşin doğduğu yer” anlamına gelen
Anatolia’da (Anadolu) ilk çağlardan itibaren birçok uygarlık kuruldu.
·
Anadolu’da birçok
uygarlığın kurulmasında;
·
Göç ve ticaret yolları üzerinde bulunması,
·
Asya ve Avrupa’yı bağlayan bir konumda olması,
·
İkliminin yaşam koşullarına ve topraklarının tarıma
elverişli olması etkili oldu.
·
İlk Çağ’da Anadolu’da Hatti, Hitit, iyonya, Urartu,
Frigya ve Lidya gibi uygarlıklar kuruldu.
a) Hattiler (MÖ 2500 - MÖ 1700) MÖ 2500 - MÖ 1700 yılları arasında
Anadolu’da yaşamış olan Hattiler hakkında yeterli tarihî bilgiler mevcut
değildir. Hint - Avrupalı bir kavim oldukları varsayılan Hattiler Anadolu’da
tam anlamıyla siyasi birlik kuramamışlardır. Mezopotamya yazılı kaynaklarında
Anadolu için Hatti ülkesi ifadesi kullanılmıştır.
b) Hititler (MÖ 1700- MÖ 700)
·
Hititlerin Kökeni: MÖ 2000 yıllarında, Kafkaslar
üzerinden Anadolu’ya gelerek Kızılırmak çevresine yerleştiler. Kendilerinden
önce bu bölgede kurulmuş olan Hattilerin kültürlerinden etkilenerek Hitit
uygarlığını meydana getirdiler.
·
Hititlerin tarihi: Hitit tarihi, Eski Devlet (MÖ 1800-MÖ
1400), Yeni Devlet (MÖ 1400-MÖ 1200) ve
Geç Hitit Şehir Devletleri (MÖ 1200- MÖ 700) olmak üzere üç dönemde incelenir.
·
Hititler, MÖ 1700 yıllarında siyasi birliklerini
kurarak devlet hâline geldiler.
·
Hititlerin kurucusu ve
başkenti: Devletin
kurucusu Labarna, başkentleri ise Hattuşaş (Boğazköy) idi. Güçlü bir merkezî
otoriteye sahip olan Hititler, Ege’den Fırat’a, Karadeniz’den Suriye’ye kadar
hâkimiyet kurdular.
·
Kadeş Savaşları: Suriye toprakları yüzünden,
Mısırlılarla Kadeş Savaşı’nı yaptılar. Hititlerde devletin başında kral
bulunurdu.
·
Hititlerin kral
yetkiler.: Kralların
tanrılardan aldıkları yetkilerle ülkeyi yönettiklerine inanırlardı. Kral aynı
zamanda ordu komutanı ve başy argıç idi.
·
Hititlerin meclisi: Kralı “Pankuş” denilen asillerden oluşmuş bir
meclis denetlerdi. Başlangıçta kralı denetleme ve gerekirse yargılama yetkisine
sahip olan Pankuş, bu yetkilerini zamanla kaybetti.
·
Hititlerin kraliçesi: Hititlerde, kraldan sonra devlet
yönetiminde en yetkili kişi “Tavananna” denilen kraliçe idi. Tavananna, kralın
olmadığı zamanlarda Pankuş’a başkanlık eder, dinî toplantılar ve bayramlar
düzenlerdi.
·
Hititlerin ordusu: Hititlerde, her erkek asker
sayılırdı. Ordu; yaya, atlı ve savaş arabalı askerlerden oluşurdu. Yaya
askerler mızrak, kılıç ve kalkan; savaş arabalarındaki askerler ise ok ve yay
kullanır lardı.
·
Hititlerin dini inancı: Hititler çok tanrılı dinlere
inanırlardı, bu yüzden Hititler Dönemi’nde Anadolu’ya “Bin Tanrı ili” denilirdi. Tanrılarını insan şeklinde tasvir
ederlerdi. Bu yüzden tanrılarının atları ve arabaları vardı. Hititler tanrıların
evli olduklarına inanırlardı.
·
Hititlerin hukuku: Mezopotamya hukuk kurallarından
etkilenen Hititler, aile ve ceza hukuku alanında geliştiler. Kadınlara mülkiyet
hakkı tanıdıkları gibi resmî nikâh zorunlulukları vardı. Cezaları Sümer ve
Babillilere göre daha hafifti, genelde bedelinin ödenmesi şeklindeydi.
·
Hititlerin sosyal yaşamı: Hititlerde halk, sosyal sınıflara
ayrılmıştı. Ancak kölelerin de mülkiyet hakkı vardı. Köleler bedel ödedikleri
takdirde özgür kalabilirlerdi.
·
Hititlerin yazısı: Hititler, Asurlulardan öğrendikleri
çivi yazısını ve kendilerine özgü hiyeroglif denilen resimli yazıyı
kullandılar. Tanrılarına hesap vermek amacıyla yaşadıkları olayları günü gününe
kaydettikleri anallar (yıllık) hazırladılar.
·
Hititlerin sanatı: Hititler, şehirlerinin etrafını
surlarla çevirir, şehirlerde saray ve tapınaklar inşa ederlerdi. Heykel ve
kabartma sanatında gelişmiş sayılırlardı. Konya’da bulunan ivriz Kabartmaları
ve Boğazköy’de bulunan Yazılıkaya Kabartmaları Hititlere aittir.
·
Anal Yıllıklar: Hitit kralı II. Murşili, kendi
döneminde gerçekleşen olayları ayrıntılarıyla anlatmaktadır. Yıllık
faaliyetlerinin yazıldığı bu tür belgeler anal (yıllık) olarak bilinir. II.
Murşili’nin yıllıkları Ön Asya tarih yazıcılığı içinde anlatım biçimi ve
ayrıntılara girmesi açısından çok önemli bir yer tutar. Tanrılarına hesap
vermek amacıyla yazıldığından yalan yanlış bilgilere yer verilmez.
·
c) İyonlar (MÖ 1200 – MÖ
745)
·
İyonya, İlk Çağ’da Büyük Menderes Nehri ile Izmir
arasında kalan bölgeye verilen addır.
·
MÖ XII. yüz yılda Dor istilasından kaçan Akaların bir
kısmı izmir ve çevresine yerleştiler. Zamanla bölgedeki yerli halka karışarak
şehir devletleri kurdular. Bu şehir devletlerinin en önemlileri Milet, Efes ve
izmir idi.
·
Denizcilikte oldukça ilerleyen iyonlar, Akdeniz,
Marmara ve Karadeniz’de ticaret kolonileri kurdular.
·
İyonlarda çok tanrılı bir dinsel anlayış vardı. Genelde
Yunan tanrılarından etkilendiler.
·
Tanrılarını insan şeklinde düşünürlerdi. iyonlar,
Fenike alfabesini kullanırlardı. iyon edebiyatının en ünlü eserleri Homeros’un
yazdığı ilyada ve Odessia (ilyada ve Odese) destanlarıdır. iyonya’da özgür
düşünce ortamının bulunması yüzünden bilim ve sanat oldukça gelişti.
Efes antik şehri
·
Tıbbın babası sayılan Hipokrat, tarihçi Heredot,
matematik ve astronomide Pisagor ve Tales bilimin gelişmesinde önemli katkıda
bulundular.
·
d) Frigyalılar (MÖ 800-
MÖ 676)
·
Hititlerin Anadolu’daki siyasi varlıklarının sona
ermesiyle bu bölgede bir otorite boşluğu meydana geldi.
·
Friglerin kurucusu Gordios’tur. Başkentleri Ankara’nın Polatlı
ilçesi yakınlarındaki Gordion şehridir.
·
Krallıkla yönetilen Friglerin en ünlü kralları
Midas’tır. Midas döneminde Anadolu’nun tamamına egemen oldular. Frigyalılar
tarıma çok büyük önem verdiler, ordunun güçlü olmasını gerekli görmediler. Bu
yüzden güçlü ve daimi bir orduya sahip değillerdi.
·
Friglerde çok tanrılı dinsel bir anlayış vardı. Tarım
toplumu olan Friglerin dinî inanışların da da tarımın etkisi görülmüştür.
Nitekim Friglerin, bereket tanrıçası Kibele’nin doğaya bereket verdiğine
inanırlardı.
·
Frigler, tarıma dayalı bir toplum olduklarından hukuk
kuralları da ağırlıklı olarak tarımla ilgilidir. Tarımla ilgili işlenen suçlar
en büyük suç kabul edilir, saban kırana ve öküz öldürene ölüm cezası verilirdi.
·
Frigler, tarımın yanında maden işlemeciliği de
yaptılar. Dokumacılıkta ise oldukça ilerleyen Friglerin, “tapetes” denilen halı
ve kilimleri oldukça ünlüydü.
·
Frigler, Fenike alfabesini kullanırlardı. Özellikle
hayvan hikâyeciliğine (fabl) dayalı edebiyatı oldukça geliştirdiler. Frigler,
dokuma ve madencilik yanında kaya mimarisinde de oldukça ilerlediler.
·
Kralları için tümülüs denilen kaya mezarları yaptılar.
Bu mezarlar arasında en ünlü olanı kral Midas’ın mezarıdır. Frigyalılar,
Kafkaslardan gelen Kimmerler tarafından yıkıldı (MÖ 676).
·
e) Lidyalılar (MÖ 687-
MÖ 546)
·
Lidyalılar, devletlerini MÖ VII. yüzyılda Anadolu’nun
batısında Gediz ve Küçük Menderes nehirleri arasında kalan bölgede kurdular.
·
Kral Giges, başkenti Sardes (Sard) olan Lidya
Devleti’ni kurdu. Son kralları Krezus döneminde en parlak zamanlarını
yaşadılar. Bu dönemde Ege kıyısındaki birçok liman kentini hâkimiyetleri altına
aldılar.
·
Lidyalılar, Anadolu uygarlıklarından farklı olarak
ordularını paralı askerlerden oluşturdular. Ancak paralı askerlerde vatan ve
millet ruhu olmadığından savaşlarda pek başarılı olamadılar.
·
Lidyalılar çok tanrılı dinlere inanırlardı.
Frigyalıların bereket tanrıçası Kibele’yi en büyük tanrı olarak kabul
ederlerdi. Yine Zeus ve Apollon gibi Yunan tanrılarına da taptılar.
·
Lidyalıların ekonomisi tarıma ve özellikle de kara
ticaretine dayalıydı.
·
Ticarete son derece önem veren Lidyalılar, başkent
Sardes’ten başlayıp Ninova’ya (Mezopotamya) kadar uzanan tarihî Kral Yolu’nu
yaptılar.
·
Lidya uygarlığı Kral Yolu sayesinde ekonomi, bilim,
sanat, kültür ve ticaret alanında önemli ilerlemeler kaydetti. Yine tarihte ilk
kez madenî parayı basıp kullanarak ticaretteki takas usulüne son verdiler.
Lidyalılar, Fenike alfabesi kullandılar. Dokumacılık ve madencilik sanatında
ilerlediler. Altın işlemeciliğinde geliştiler. Lidyalılar, Persler tarafından
yıkıldı (MÖ 546).
·
PARA Lidyalıların insanlık tarihi ve kültürüne
yaptıkları armağanlardan en önemlisi kuşkusuz ki parayı icat etmiş olmalarıdır.
10. EGE VE YUNAN UYGARLIĞI
·
ilk Çağ’da Makedonya, Trakya, Batı ve Güneybatı
Anadolu, Yunanistan ve Ege adalarında yaşayan halk, Ege ve Yunan uygarlıklarını
oluşturdu. Bu uygarlıkların başlıcaları şunlardır:
·
Girit Uygarlığı (MÖ
3500-MÖ 1200): Girit
Adası’nda kuruldu, Ege uygarlıkları arasında en eskisidir. Genelde şehir
devletleri şeklinde yaşadılar. En önemli şehirleri Knososs’tur. Dor saldırıları
sonucu yıkıldılar.
·
Eski Yunan (Dor)
Uygarlığı (MÖ 1200-MÖ 337): MÖ 1200’lerde başlayan Ege göçleri sırasında Yunanistan’ı istila eden
Dorlar tarafından kuruldu. fiehir devletleri şeklinde siyasi bir örgütlenmeye
sahip olan Dorlar, şehirlerine “polis” adı verdiler. Bu şehirlerden en
önemlileri Atina, Sparta, Korint ve Tebai idi.
·
Miken (Aka) Uygarlığı
(MÖ 2000-MÖ 1200):
Mora Yarımadası’ndan gelen Akalar, Miken şehir devletlerini kurdular (MÖ 2000).
Zamanla güçlenen Mikenliler, Mora Yarımadası’nı tamamen ele geçirerek bölgede
etkili oldular. Çanakkale Boğazı’nı ele geçirmek amacıyla Truvalılarla
savaştılar. Nitekim bu savaşlar Homeros’un ilyada ve Odessia destanl arına konu
oldu. MÖ 1200’lerde Dor saldırıları karşısında tutunamayan Mikenlerin siyasi
varlıkl arı sona erdi.
·
Eski Yunanda İç
Savaşlar: Atina
demokrasiyle Isparta ise krallıkla
yönetilirdi. Perslerle yaptıkları mücadelelerde önemli başarılar kazandılar.
Ancak Atina ve Sparta şehir devletleri zaman zaman siyasi anlaşmazlıklar
yüzünden savaştılar. Bu savaşlardan en ünlüsü Peloponnes Savaşı’ydı. Savaşı Spartalılar kazansa da Büyük İskender,
Sparta Krallığı’na son verdi.
·
Eski Yunanda İnanış: Yunanlıların çok tanrılı dinsel
anlayışları vardı. Tanrılarını insan şeklinde düşünürlerdi. Bu düşünce,
tanrılarının heykellerini yapmalarında etkili oldu. Heykel sanatında ileri bir
düzeye ulaştılar.
·
Eski Yunanda sınıf
mücadelesi ve hukuk: Yunanistan’da
hukuk kuralları sert hükümler içerirdi. Hukuk kurallarının ortaya çıkmasında
sınıflar arasındaki mücadeleler etkili oldu. Düzenlenen kanunlar, sınıflar
arasındaki mücadeleleri önlemeye yönelikti.
·
Bu yasaların en ünlüleri
şunlardı:
1.
Dragon Yasaları: Soyluların ayrıcalıklarını korumaya
yönelikti.
2.
Solon Yasaları: Soyluların ayrıcalıklarına son
verildi. Doğuştan kölelik kaldırıldı.
3.
Klistenes Yasaları: Sınıflar arası farklılıklar
kaldırıldı. Demokrasi anlayışı gelişti.
·
OLİMPİYATLAR: Yunanlılar ilk olarak MÖ 776’da
tanrılar tanrısı Zeus adına olimpiyatlar düzenlediler. Başlangıçta yabancıların
ve kadınların katılımın a izin vermezlerdi. Ancak zamanla bu uygulamaya son
verdiler. Olimpiyatların yapılacağı dönemlerde savaş yapılmazdı. Yarışmacılar
bir ay öncesinden şehre gelerek hazırlık yaparlardı. Yarışmacılar Zeus
Sunağı’nda hile yapmayacaklarına dair ant içerlerdi. Yarışılan spor dallarından
bazıları koşu, güreş, ok atma, uzun atlama, disk, mızrak atma gibi alanlardı.
·
Fenike alfabesi kullanan Yunanlılar tarih, tıp,
geometri, astronomi ve felsefe alanlarında dünya uygarlığına önemli katkılarda
bulundular. Sok rates (Sokrat), Platon (Eflatun) ve Aristoteles (Aristo) önemli
bilim insanlarıdır.
·
11. İSKENDER
İMPARATORLUĞU (MÖ 359-MÖ 323)
·
Makedonya Kralı II. Philip (Filip) şehir devletleri
arasında siyasi birliği sağladı. Bir süre sonra da bölgede Helen Devleti’ni
kurdu. Ölümünden sonra yerine oğlu iskender geçti (MÖ 336).
·
İskender, babasının en büyük hayali olan Asya’yı
fethetmek amacıyla MÖ 334 tarihinde Asya Seferi’ne çıktı. Persleri Assos
(Behramkale), İssos’ta (Dörtyol)ve Gavgamela’de yenilgiye uğrattı.
Mezopotamya’yı tamamen ele geçirdi.
·
Mısır’ı fethederek burada İskenderiye şehrini kurdu.
Hindistan Seferi sırasında MÖ 323’te, genç yaşta ölümü üzerine imparatorluğu
parçalandı.
A) Makedonya’da Antigonit Krallığı,
B)Mısır’da Ptolomeler Krallığı ve
C) Anadolu’dan Hindistan’a
kadar olan topraklarda Selevkos
Krallığı’dır.
İskender devletinin parçalanması
·
Selevkos Krallığı’nın parçalanmasından sonra Anadolu’da
Pontus, Kapadokya, Kilikya, Bitinya, Bergama ve Kommegene
krallıkları kuruldu.
·
Büyük İskender, bilim ve kültüre çok önem verirdi.
Böylece Doğu ve Batı kültürlerinin sentezlerinden oluşan “Helenistik” kültürü ortaya çıktı.
·
Batı Anadolu’da kurulan Bergama Krallığı, Helenistik
kültürünün en önemli merkezi konumuna geldi.
·
Dünyanın yedi harikasından biri sayılan Zeus Tapınağı bu dönemde inşa
edildi.
·
Dünyanın en önemli sağlık merkezlerinden biri olarak
kabul edilen Asklepion yapıldı.
·
Bergamalılar keçi derisinden parşömen adı verilen kâğıt elde ettiler. İki yüz binden
fazla kitaptan oluşan büyük bir kütüphane kurdular.
·
Büyük iskender’in kendi adına yaptırdığı iskenderiye
Feneri devrin en ünlü eserleri arasındadır. iskenderiye’de kurulan Museon
(Müze) adını taşıyan bilim merkezi kurdular.
·
Bu dönemde yetişen en önemli bilim insanı ise Arşimet’tir. Arşimet suyun kaldırma kuvvetini
bulmuştur.
12. ROMA İMPARATORLUĞU (MÖ 753-MS 395)
·
İlk çağlarda italya’ya göç eden İtalik ve Etrüskler
tarafından Roma uygarlığının temelleri atıldı.
·
İmparatorluğun merkezi olan Roma, MÖ 753 tarihinde Romulus
tarafından kuruldu. Roma başlangıçta krallıkla
yönetilen bir kent devletiydi.
·
Kral, senato denilen yaşlılar meclisine önerilir, halk
meclisi tarafından seçilirdi.
·
Romalılar MÖ VI. yüzyılda cumhuriyet yönetimine geçtiler. Cumhuriyet döneminde Roma,
kralın yetkilerini taşıyan iki konsül tarafından yönetilirdi.
·
Ancak Roma’nın son dönemlerinde diktatör denilen
krallar egemen oldu. Diktatörlerin sınırsız yetkileri vardı. Nitekim Roma’nın
en ünlü konsülü Sezar’ın öldürülmesinden sonra (MÖ 44) Oktavianus (Oktavyanus)
kendini agustus (kutsal) ünvanı ile sınırsız yetkileri olan bir imparator olarak ilan etti.
·
Romalılar, yaya ve atlı askerlerden oluşan güçlü bir
orduya sahiplerdi. Ordunun temeli lejyon denilen askerî birliklerden kuruldu.
·
Roma İmparatorluğu, sınırlarını düzenli ordu sayesinde
genişletti. Roma’da başlangıçta çok tanrılı bir dinsel anlayış vardı. Ancak
Hristiyanlığın bölgede hızla yayılması sonucu bu dinin üzerindeki yasak, 313 tarihinde Milano Fermanı ile
kaldırıldı. Hristiyanlık İmparator Theodosius (375-395) döneminde hızla
gelişti.
·
Roma’da halk; asiller (patriciler), köylüler (plebler),
hürler ve köleler şeklinde sosyal
sınıflara ayrılırdı. Roma’nın oldukça geniş bir sınıra sahip olması merkezî
otoritenin kurulmasını zorlaştırmaktaydı. Bu durum ülkede sosyal yapı ve
düzenin bozulmasına patriciler va plepler arasında çatışmalar çıkmasına neden olmaktaydı.
Bu çatışmaları önlemek amacıyla “On iki
Levha Kanunları” hazırlandı. Modern hukukun temellerini oluşturan bu hukuk
kuralları ile pleplere memur ve asker olma hakkı tanındı.
·
Romalılar, hâkimiyetleri altına aldıkları bölgeleri
bayındır hâle getirdiler. Nitekim Anadolu’da ulaşımı kolaylaştırmak amacıyla
yollar ve köprüler yaptılar. Yine Anadolu’nun birçok şehrinde hamamlar,
kütüphaneler, tiyatrolar, agora denilen büyük meydanlar inşa ettiler.
Batı Roma'yı sarsan Ostrogotlar
·
Kavimler Göçü
sonrasında sarsılan Roma İmparatorluğu , 395 yılında Batı ve Doğu Roma olmak
üzere ikiye ayrıldı. Batı Roma’nın başkenti Roma, Doğu Roma’nın başk enti
istanbul oldu. Batı Roma bir süre sonra çıkan karı şıklıklar yüzünden 476
yılında yıkıldı.
·
Doğu Roma imparatorluğu
(395-1453)
·
Roma imparatorluğu’nun ikiye ayrılması sonucu başkenti İstanbul olan ve Bizans olarak da
bilinen Doğu Roma imparatorluğu kuruldu.
·
Bizans, tarihi boyunca on iki kral sülalesi tarafından
yönetildi. En parlak dönemini ise Justinianus
(Jüstinyen) (525-565) döneminde yaşadı.
·
Ancak bu tarihten sonra Sasanilerin, Türklerin ve
Müslüman Arapların baskısına maruz kaldılar. 1071’de Büyük Selçuklu Devleti ile
yaptıkları Malazgirt Savaşı’nın kaybedilmesi, Bizans için büyük bir darbe oldu.
·
Son olarak 29 Mayıs 1453’te Osmanlı Padişahı Fatih
Sultan Mehmet’in istanbul’u fethetmesiyle Bizans Devleti yıkıldı. Bizans,
imparatorlukla yönetilirdi. imparatorların ölümünden sonra yerine oğlu geçerdi.
·
Ancak zamanla ordu komutanları da zorla imparator
olmaya başladılar. Ülke “thema
(tema)” adı verilen eyaletlerden oluşurdu. Bu eyaletleri “tekfur” denilen
Bizans beyleri yönetirdi.
·
Bizanslılar, Roma uygarlığının devamı olmalarına rağmen
Latin kültürü yerine Helen kültürünü benimsediler. Resmî dilleri Grekçe idi.
·
Batı Roma’nın aksine Hristiyanlığın Ortodoks mezhebine inanırlardı. Bizans
Dönemi’nde İstanbul, İskenderiye, Atina, Efes ve Antakya’da önemli eserler inşa
edildi.
Ortodoks dünyanın asırlarca merkezi olan Ayasofya
·
Dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış
en önemli anıtları arasında yer alan Ayasofya Camisi mimari ihtişamı, büyüklüğü
ve işlevselliği yönünden Bizans’ın en önemli anıtıdır. Bunun yanında Aya irini
ve Meryem Ana kiliseleri, Binbirdirek ve Yere Batan sarnıçları önemli mimari
eserleridir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder