11 Ağustos 2023 Cuma

Yükümlülükler Üzerine

 

Marcus Tullius Cicero

·         Cicero’nun ölmeden önce yazdığı son teknik kitabı sayılır. Yaşadığı dönemin Romalılarına yükümlülük(görev, hizmet,onur) ile ilgili bilgiler verir.

·         Halkın beğenisini kazanan yöneticilerin kişisel çıkarlarını devlet, toplum ve kanun önünde yükümlülüklerini yerine getirmemeleri üzerinde durmuştur.

·         Cicero, Atina’da eğitim gören oğlu Marcus’a mektup şeklinde yükümlülüklerin iki kaynağından birinin Yunan felsefesi diğerinin ise Roma geleneği olduğunu yazar.

·         Ona göre; hayatta ahlaken doğru olan her şey yükümlülüğün yerine getirilmesinden, yanlış olan her şey ise yine yükümlülüğün es geçilmesinden kaynaklanmaktadır.

·         Stoacı felsefeci Panaetius’un aynı adlı eserinde “yararlı olan ile ahlaken doğru olan çatışırsa ne olur?” sorusunu Cicero da genişleterek işler.

·         “Devlet savaş meydanında bile ahlaklı olmalı, savaş kurallarını bozmamalıdır” diye düşünür.

 ·         Bu kitapta daha çok özdeyiş şeklinde cümleleri alıntılamaya çalıştım.


I.Kitap

·         Oğlu Marcus’a felsefenin ilkeleri ve kurallarıyla bilgi anlamında gelişirsin. Hitabet (retorik) yeteneğini de geliştirmelisin.

·         Acıyı kötülük sayan biri hiçbir şekilde cesur olamaz, keza hazzı en yüce iyi sayan biri de ölçülü olmaz.

·         Yükümlülük, iyi şeylerin sınırına, diğeri uygulaması yaşamın her alanında onaylanabilir olan ilkelerin önemine ilişkindir.

·         Panteius’a göre; yükümlülük ile ilgili karar almanın üç yolu vardır:

1.      İnsanlar akıllarına düşen bir şeyi yaptıklarında ahlaken doğru mu yoksa yanlış mı olacağına karşıt fikirler

2.      Alınan kararın yaşamda yarar ve memnuniyet verici olacak mı?

3.      Açıkça yararlı görülen bir şeyin ahlaken doğru olan başka bir şeyle çatışması durumudur.

Marc Antonie Fulvie'nin karısı, kocasının
emriyle idam edilen Cicero'nun
kesilmiş başıyla oynuyor.
 

·         Doğa en başından beri her canlı türüne belli özellikler vermiştir. İnsan ile hayvan arasındaki en önemli fark hayvanın güdüleriyle hareket etmesine karşın insanın aklını kullanmasıdır. İnsanın özelliklerinden biri de gerçeği araştırmak ve incelemektir. İnsanın egemen olma iştahı da vardır: Ancak buyrukları adil ve meşru olmayan birine boyun eğmez.

·         Ahlaken doğru olan her şey dört unsurun birinden doğar:

1.      Kişinin gerçeği kavramasında ve pratik zekâsında

2.      İnsanlar arasındaki birlikteliğin gözetilmesinde, insanın kendisini bu birlikteliğe adamasında ve yaptığı anlaşmaya sadık kalmasına

3.      Ele geçirilmememiş va bastırılmamaış asil zihnin yüceliğinde ve gücünde

4.      Ilımlılığın ve ölçülülüğün egemen olduğu düzene ve ölçüye uygun olarak yapılan veya söylenen her şeyde bulunur.

·         Her kimse kendi payına düşenle yetinmek durumundadır, kim başkasının mülkünden kendisine pay isterse, insan birlikteliğinin bir yasasını ihlal etmiş olur.

·         Adaletsizliğin iki türü vardır:

1.      Biri zarar verenlerin

2.      diğeri başkalarına haksızlık yapılmasına engel olabilecekken bunu gerçekleştirmeyenlerin adaletsizliğidir.

·         Bir çok insan yönetim kademesi paye ve şöhret arzusuna esir olduğu için adalete kayıttsız bir hale gelir. Yunanlı filozof Ennius der ki: “Ne kutsal birliktelik kaldı krallıkta, ne de güven.”

·         Cicero, Gaius Julius Caesar’ı kişisel hırsları için devlet ve topluma zarar veren olumsuz bir örnek olarak gösterir: Ahlaken yanlış olan hiçbir şey yararlı görünse  bile aslında yararlı olmayacağını belirtir.

·         Adalet ilkin kimseye zarar vermeyecek, sonra yararlara hizmet etmelidir.

·         Devlette savaş huku gözetilmelidir: İki tür uzlaşmazlık vardır. Biri tartışmayla ilerlerken diğeri kaba kuvvetledir. Biri insana özgü iken siğeri vahşilere özgüdür. İnsan ilkini kullanamadığında ikincisine başvurmalıdır. Burada Cicero, Caesar ile Pompeius arasındaki iç savaşta uzlaşma aramaya vurgu yapmaktadır.

·         Bir kişiyle savaş ile düşmanla savaş  farklı yapılır: Rakiple mücadele görev ve makam içinken düşmanla savaş onur içindir.

·         Düşmana verilen sözlerin yerine getirilmesi gerektiği konusunda Regulus adlı Romalı yöneticiyi örnek gösterir. Regulus, Kartacalıların eline esir düşer. Kartacalıların iletisini Roma’ya iletmekle görevlendilir. Roma öneriyi reddetse de Regulus,  sözünü tutarak geri döner ancak Kartacalılar tarafından öldürülür.

·         Haksızlık iki şekilde gerçekleşir:

·         kaba kuvvetle ki (aslana özgü ifade edilir)ya da hilekarlıkla (tilkiye benzetilir) ancak ikisi de insana özgü değildir.

·         İyilik de kişinin yapabileceklerini aşmamalıdır. Bu da adaletin diğer bir yüzüdür. Cömertlik de hak edildiği ölçüde sergilenmelidir. Minnettarlığın karşılığını verme yükümlülüğü zorunludur. Karşılıklı iyilik yapılmasından doğan bağ önemlidir. İyiliklerin karşılıklı ve istenilerek yapılması sarsılmaz dostluk başlatır.

·         Hiçbir birlikteliği devletle birliktelikten daha önemli ve değerli görmez.

·         Adaletten yoksun olan hiçbir şey ahlaken doğru olmaz.


·         Cahil kalabalığın hatasıyla ödüllendirilen insan büyük insanlar atasında sayılmaz. Ruhu şöhret arzusuyla yükselenin haksızlık yapmaya sürüklenmesi kolaydır.

·         Filozoflarla kralların amacı aynıdır: Hiçbir şeye muhtaç olmamak, kimseye boyun eğmemek ve istediği gibi yaşamak yani özgür olmaktır.

·         Cicero’ya göre barış dönemlerindeki başarıların savaş dönemlerindeki başarılardan daha önemli olduğunu örnekle belirtir. Themistocles’in askeri başarısı olsa da Solon’un yaptıklarının ülkesi için önemli olduğunu yazar.

·         Devlet görevi üstlenecek olanlarda Platon’un da öğüdüne uyarak iki özellik olduğunu yazmıştır.

1.      Vatandaş için neyin yararlı olduğuna dikkat etsinler, kendi çıkarlarını dikkate almasınlar.

2.      Halkın bir bölümünün önemsenip diğer kısmının es geçilmesi kamu güvenliğini tehdit eder.

·         Hiçbir yasaklama ve cezalandırma aşağılayıcı olmamalıdır. Burada devletin yararı gözetilir. Ceza da suçtan daha ağır olmaması gerekmektedir. Aynı nedenden ötürü biri cezalandırılırken diğeri mahkemeye çağrılmama durumu olmamalıdır.

·         Her eylem kabalıktan ve dikkatsizlikten uzak olmalıdır. Kimse açıklayamayacağı bir şeyi yapmamalıdır.

·         Her arzu kontrol altında tutulmalıdır.

·         Gülmecenin iki türü vardır: Biri kaba ve küstah diğeri kibar ve zekicedir.

·         Hayvanlar haz dışında bir şey hissetmezler, güdüleri bu yönlüdür. İnsan aklı öğrenme ve düşünme yoluyla beslenir.

Athena
·         Minerva’nın(Yunan mitindeki Athena)  isteği olmadan doğayla çelişip çatıştığında hiçbir şey doğru olmaz.

·         Başkalarının doğasını taklit edip kendi doğasından vazgeçiyorsan tutarlı olamazsın.

·         Yunanlı kahraman Hercules uzunca düşünüp kendisi için iki yol olup şu sonuca ulaşmıştır: Ya hazzın yolu ya erdemin yolu takip edilir.

·         Atalarımızın hatalırını devam ettirmemeliyiz. Taklit olursa kendinle tutarlı olamazsın.

·         Gençler, zihinlerini rahatlatmak ve kendilerini keyifli olmak istediklerinde bile ölçüsüzlükten uzak durmalıdır. Gösteriş için her çağ için rezillik ancak yaşlılıkta ahlaksızlıktır.

·         Şehvetli duyguların ölçüsüzlüğü nüfuz ederse kötülük katlanır. Yaşlı kişi böyle durumda kendine leke sürmüş olur.

·         “İki tür güzellik vardır, birinde cazibe, diğerinde ağırbaşlılık ön plandadır. Cazibe kadınsı, ağırbaşlılık ise erkeksidir.” diye düşünür.

·         Konuşulan kişilere saygı gösterilmeli ve onlarla birlikteyken kiyifli görünmeye çalışılmalıdır.

·         Ev sahibi (edindiği evin sahibi) eviyle değil; ev, ev sahibiyle onurlanmalıdır.

·         Girişilen her eylemde üç hususa dikkat edilmelidir.

1.      Güdü akla boyun eğmelidir. Başka hiçbir şey kişinin yükümlülüğünü daha iyi koruyamaz.

2.      Ulaşılmak istenen hedef daima akılda tutulmalıdır.Böylece gerekenden daha fazla çaba gösterilmemiş olur.

3.      Özgür bir birey olarak görünüşümüzü ve saygınlığımızı etkileyecek her şeyi ölçülü yapmalıyız.

·         Sağduyu için ölçülülük, ılımlılık ve benzeri erdemler gereklidir.

·         İnsanlar karar alırken tereddüt etmeleri, bilgili ve deneyimli kişilere danışmaları tuhaf değildir.

·         Bazı esnaflar alçaltıcı zanaatla meşguldür.

 

II.Kitap

·         İnsanın yararlandığı güç ve zenginlikle ilgili yükümlülük türleri vardır. Bu bağlamda neyin yararlı neyin yararlı olmadığı; yararlı ve yararsız olanların içinde en yararlı ve yararsız olanlar da vardır.

·         Devlet kendisini teslim ettiği insanlar tarafından uzun süre yönetilince Cicero kendisini felsefeye vermiştir. Tek bir adam her şeyi yönetmeye başlayınca sahneden çekilmeye çalışır.

·         Roma’nın kuruluşundaki gibi ayakta kalmasını diler. Bazıları ona göre devleti değiştirmek değil tamamen dönüştürmek istemektedirler.

·         Felsefe bilgelik uğraşından başka bir şey değildir. Bilgelik de tanrısal ve insani her şeyin hatta onları idare eden nedenlerin de bilgisidir.

·         Filozoflar gerçekten birbirine karışmış üç kavramı birbirinden ayırıyorlar.

1.      Adil olanın aynı zamanda yararlı olduğunu düşünüyorlar.

2.      Ahlaken doğru olan adildir.

3.      Dolayısıyla Ahlaklı olan da yararlıdır.

·         Genellikle bazı uyanık ve düzenbazlar sahtekarlığı da bilgelik kabul ederler.

·         Erdemin temel niteliği insanların gönlünü kazanmak ve onların yararına adanmaktır.

·         Erdemin üç hususu vardır:

1.      Her durumda neyin doğru ve uygun olduğu, neyin takip edileceği bilmektir.

2.      Güdülerin akla boyun eğmesidir.

3.      İnsanlarla ılımlı ve bilgili şekilde  onların çabasıyla doğanın gerektirdiği ihtiyaçları gidermektir.

·         İnsanlar başkalarını onurlandırmak isterler, bunu da iki nedenle gerçekleştirirler: , bunu da iki nedenle gerçekleştirirler:  onun gücünden korktukları için ya da en iyi talihi hal ettiğini düşünmüş olmalarındandır.

·         Ennius şöyle söyler:

Quintus Ennius: 
Latin şair, Cİcero eserlerinde sözlerini alıntılar.

İnsanlar korktukları kişilerden nefret ederler,

Her kim ki birinden nefret eder, onun ölmesini ister.”

·         Yasalar asla belli bir güç veya kişi altında ezilmemelidir.

·         Korkunun baskısını hisseden hiçbir büyük güç uzun ömürlü olamaz.

·         Güven iki şekilde tesis edilir: Adalet ve sadakattir.

·         İnsanlar, seçkin ve olağandışı erdeme sahip olduğunu gördükleri kişilere saygı gösterip değer verirler. Hiçbir erdem, cesaret ve güç görmediklerini ise hor görürler.

·         Hırsızların bile gözetip boyun eğdikleri kendi yasaları vardır. Romalılara göre Bardulis ve Viriathus haydut olsalar da elde ettikleri ganimetleri adaletli dağıttıkları için güçlüdürler.

·         Yasalar daima eşitliği gözetmelidir. Aksi halde bu yasa yasa olmaktan çıkar.

·         İki tür konuşma vardır: Biri söyleşi diğeri tartışmadır; tartışmanın yani etkili konuşmanın  şöhret üzerindeki etkisi etkisi fazladır. Konuşmanın iki türü vardır. Biri suçlama diğeri savunma üzerinedir.

·         Ennius şöyle söyler: Yanlış yerde yapılan doğru işlerin, yanlış yapıldığını düşünüyorum.Takdir edilmeyi bilen insana yapılan yardım hem onda hem başkalarına meyve verir.

·         Cicero talihli insanlar yerine iyi insanlara iyilik yapılmasını düşünür. Marathon savaşının komutanı Themistocles’e sorarlar; kızını fakir ancak dürüst biriyle mi zengin ancak iyi anılmayan biri ile evlendirmek istersin? Cevabı şöyledir: Ben parasız adamı, adamsız paraya tercih ederim.

·         Devleti idare edecek birinin dikkat edeceği en önemli durumun kimin hakkı varsa onu korumaları ve vatandaşlara ait mal varlıklarını azaltmamasıdır. Devlet, bireylerin malvarlığını güvencede tutmalıdır.

 

III.Kitap

·         Cato’nun, Africanus adını alan Scipio’nun söylediği belirttiği söz vardır: Serbest olduğum zaman asla az serbest olmam, yalmızken de asla az yalnız kalmam.

·         Cicero, hizmetlerden geriye kalan serbestliği arıyor, bunun için kendisine zaman ayırıyor, insanlarla birarada olmaktan ve konuşmaktan kaçarak kendi yalnızlığına sığınır.

·         Paneteius, insanların yükümlülük konusunda üç başlık belirler:

1.      İnsanlar izledikleri yolun ahlaken doğru yoksa yanlış mı olduğu konusunda tereddüt eder.

2.      Yolun yararlı mı yoksa zararlı mı olduğudur.

3.      Ahlaken doğru görünen yolun yararlı görünen yolla çatışması ve insanın iki yol arasında kalmasıdır.

·         Ruh yüceliği ve asaleti, dostluk, adalet ve cömertlik, yaşamdan ve zenginlikten iyidir.

·         Yararlı görünen bir şeyi her daim ahlaken doğru olandan ayırmak erdemli olmayan insanların en büyük hatasıdır. Buradan da zehirler, yalan tanıklıklar, zimmete para geçirmeler, soygunlar, müttefik ve vatandaşların yağmaları; burdan yayılan aşırı zenginlik, yayılmaması gereken güçlerdir.

·         Lydia’nın ilk kralı Gyges’in nasıl kral olduğu miti anlatılır: Gyges, yağmur nedeniyle kayganlaşan toprak yarığına girince bronz at görerek ordaki kapıdan içeri girmiş, orda ölü bir insanın parmağındaki altın yüzüğü kendi parmağına takınca görünmezlik zırhına bürünerek hem efendisi olan kralı öldürmüş hem de kendisine rakip olabilecek kişileri de yok etmişti. Cicero can alıcı soruyu sorar. Zenginlik, güç, despotluk veya şehvet uğruna yaptığınız bir şeyi kimse bilmeyecel olsa bile yine yapar mıydınız?

·         Chrysippus der ki yarışmada koşan sporcu kazanmak için en iyi şekilde mücadle etmeli ve kendisini zorlamalıdır. Ancak yarıştığı kişiye çelme takmamalıdır.

·         Yararlı görülen her şey; onur, zenginlik, haz vb dostluğa tercih edilmemelidir. İyi bir insan dostunun iyiliği için de devletine aykırı harekette bulunmamalıdır.

·         Themistocles, Lacedaemonialıların kendilerine saldırıları karşısında gizlice donanmalarına darbe indirerek Spartalıların zayıflatılmasına karşı çıkılmıştır. Çünkü ahlaken yanlış olan yararlı düşünülse de yararlı değildir.

·         Ölçülülük şehvetin düşmanıdır. Şehvetli arzular da hazzın can yoldaşıdır.



                     Cicero, “Yükümlülükler Üzerine”,(çev. C.Cengiz Çevik),İş Bankası Yay. İstanbul:2023

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rumeli’de Hâkimiyet Kurulması

   Rumeli’de Hâkimiyet Kurulması ü  1353’ten itibaren Rumeli’ye geçen  Osmanlılar , yaklaşık bir asır içinde bölgede hâkim güç hâline geldi....