10 Ekim 2020 Cumartesi

TÜRK İNKILÂBI ve ATATÜRK DÖNEMİ TÜRKİYE

 

TÜRK İNKILÂBI



Saltanat’ın Kaldırılması (1 Kasım 1922)

Nedenleri:

1.       Lozan Görüşmelerine İstanbul Hükümetinin çağrılması

2.       21 Anayasasının ülke yönetimini sadece TBMM’ye vermesi

3.       Kişi egemenliği yerine milli egemenliğin sağlanmak istenmesi

4.       Padişahın milli mücadele dönemindeki teslimiyetçi tutumu

Son Osmanlı padişahı VI. Mehmed Vahidettin


Sonuçları

1.       Laikliğin ilk adımıdır.

2.       Osmanlı Devleti hukuksal açıdan sona ermiştir.

3.       Devlet başkanlığı ve Yönetim biçimi sorunu başladı.

4.       İtilaf Devletlerinin Lozan Barış Görüşmeleri’nde ikilik çıkarma planları sonuçsuz kalmıştır.

5.       Millî egemenlik yolunda önemli bir adım atılmıştır.

 

Millî egemenlik yolunda atılan bazı adımlar

·         Amasya Genelgesi’nde millî egemenliğe dayalı bir yönetime geçileceği açıkça vurgulandı.

·         BMM, çalışmalarına başladı. Millî egemenlik resmen uygulandı.

·         Teşkilatıesasiye (Anayasa) ile millî egemenlik hukuksal açıdan tescil edildi.

·         Saltanat kaldırılarak millî egemenlik daha da güçlü bir hâle getirildi.

 

·         Cumhuriyet’in İlanı (29 Ekim 1923)

·         Nedenleri:

1.       Meclis Hükümeti sistemi nedeniyle hükümet kurmadaki sorun

2.       Devlet başkanlığı ve yönetim biçimi sorunu



Sonuçlar:

1.       Yeni Türk Devleti’nin adı konuldu. 

2.       Devlet başkanlığı sorunu çözümlendi.

3.        Yürütme gücü, Meclisten alınarak hükûmete verildi. 

4.       Başbakanı, cumhurbaşkanı atayacaktı. Başbakan da bakanları cumhurbaşkanının onayı ile belirleyecekti.

 

       Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924):

       Hz. Muhammed’in ölümünden sonra, onun yerine geçen ve devlet yönetimini üstlenen idarecilere halife unvanı verilmişti.

       Zamanla halifelik saltanat yani babadan oğla dönüştü.

       Osmanlı Devleti’ne halifelik, Yavuz’un Mısır seferiyle geçmiştir.

       Saltanat’ın kaldırılmasıyla, halifelik, Osmanlı Hanedanı’nın en yaşlı üyesi olan “Abdülmecit” efendiye verilmişti.

Son Osmanlı halifesi Abdülmecit Efendi ve kızı Dürrüşehvar Sultan


 

Nedenleri:

1.       Halife’nin de bu gelişmelerden dolayı, padişah gibi davranmaya başlaması

2.       Halifeliğin, demokratikleşmeyi esas alan devlet anlayışıyla bağdaşmaması

3.       Halifeliğin yapılacak inkılâplar için engel teşkil etmesi

4.       Halifelik, dinsel bir anlam kazanmış olmakla beraber, aslında politik bir kurumdu. Saltanat kaldırılırken bütün siyasal yetkilerine son verilmiş olan halifelik, tamamen işlevsiz bir hâl aldı.

       nedenlerden dolayı, 3 Mart 1924’te halifelik resmen kaldırıldı. Daha sonra da, mecliste alınan bir kararla, Osmanlı Hanedanı yurt dışına sürüldü.

          Sonuçları:

1.       Eski rejim yanlıların dayanağı son buldu.

2.       Laikliğin en önemli aşamasıdır.

3.       Yeniliklerin önü açıldı.

4.       Halifeliğin kaldırılması ile laikleşme yolunda, en önemli adım atılmış oldu.

 

       Halifeliğin kaldırıldığı aynı gün, aşağıdaki üç kanun da kabul edilmiştir:

1.       Tevhid-i Tedrisat Kanunu: Eğitim ve öğretimin birleştirilmesidir.

2.       Erkânıharbiye Vekâletinin (Savaş Bakanlığı) Kaldırılması: Bunun yerine Genel Kurmay Başkanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı kurulmuştur. Buradaki amaç ordunun siyasete müdahalesi engellenerek demokratikleşmedir.

3.       Şer’iye ve Evkaf Vekaletinin Kaldırılması:

Bunun yerine de, Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.

 

 

Çok Partili Hayata Geçiş Denemeleri

Cumhuriyet Halk Fırkası (Partisi)

·         Kuvayımilliye örgütleri ile Müdafaayıhukuk cemiyetlerinin bir çatı altında toplanmasıydı. Bu yeni kuruluşa, “Anadolu ve Rumeli Müdafaayıhukuk Cemiyeti” adı verilmişti.

·         TBMM Mustafa Kemal’in liderliğini yaptığı Anadolu ve Rumeli Müdafaayıhukuk grubuna birinci grup, onun görüş ve düşüncelerine karşı çıkanlara ise ikinci grup adı verildi.

·         Anadolu ve Rumeli Müdafaayıhukuk Cemiyeti 9 Eylül 1923’te Halk Fırkası kurularak çalışma ilkeleri belirlendi.

·         • Egemenlik millete aittir. • TBMM’nin üstünde bir güç yoktur. • Bütün yasaların yapılmasında ve uygulanmasında millî egemenlik esasları içinde çalışılacaktır. • Saltanatın kaldırılması hakkındaki karar, değişmez ilkedir.

·         1950 yılında yapılan serbest seçimler sonucu Demokrat Parti tek başına iktidara geldi. Cumhuriyet Dönemi’nin bu ilk siyasal partisi böylece seçimleri kaybetmiş oldu.



 

Neden çok partili yaşama geçilmek istenmektedir?

1.       İnsanların farklı düşüncelere sahip oldukları için ülke yönetimine yasal yollarla katılmaları

2.       Demokratikleşmenin kalıcı kılınmak istenmesi

3.       Hükümetin denetlenmek istenmesi

 

 

·         Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (İlerici Cumhuriyet Partisi) (17 Kasım 1924)

·         Bu partinin kurucuları: Kâzım Karabekir Paşa, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Adnan Adıvar gibi önemli kişiler bulunmaktaydı.

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kurucuları


·         Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının ana ilkeleri şunlardı:

1.        Parti, liberal ekonomiden yanadır, millî iradeye saygılıdır.

2.        Parti, dinî düşünce ve inançlara saygılıdır.

3.       Cumhurbaşkanı olan kişinin milletvekilliği kaldırılmalıdır.

4.       Parti, ülke yönetiminde merkeziyetçiliğe karşıdır.

5.       Serbest ekonomi politikası izlenecektir. Devlete ait çiftliklerle araziler topraksız köylülere dağıtılacaktır.

6.       Parti özgürlüklerden yanadır.

7.       Parti, toplumsal ve siyasal yapılanmanın zamana yayılmasına taraftardır

·         Cumhuriyete ve inkılâplara düşman olan art niyetli kimseler Samimi insanların dinî duygularını kendi siyasal çıkarları için kullanmaya başladılar. Bu propaganda, bazı yörelerde başarılı oldu ve doğu illerinde büyük bir isyan (Şeyh Sait İsyanı) çıktı.

 

·         Şeyh Sait İsyanı (13 Şubat 1925)

·         Nedenleri:

1.       Padişahlığı ve halifeliği geri getirmek

2.       Cumhuriyeti yıkmak

3.       Çağdaşlaşmanın temeli olan inkılâp hareketleri durdurmak

4.       Musul sorununda avantaj sağlamak isteyen İngiltere’nin kışkırtması

 

Şeyh Sait

Önlemler

1.       Fethi Bey’in başkanlığında hükümet düştü. Yerine İsmet Paşa hükümeti kurdu.

2.       4 Mart 1925’te, Meclis’te “Takrir-i Sükun” ((Huzur ve Güvenliği Sağlama Yasası)) yasası çıkarıldı.

3.       Ayrıca bu kanunun uygulanması içinde, İstiklal Mahkemeleri tekrar kuruldu.

4.       Bölgeye giriş ve çıkışları yasaklayıp seferberlik ilan etti.

5.       Bu isyanla ilgili olduğu ileri sürülen “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası” kapatıldı.

 

Sonuçları:

1.       Laiklik çalışmaları ve inkılâplar önemli bir tehlike atlattı.

2.       Şeyh Sait İsyanı ile uğraşan Türkiye, Musul üzerindeki haklarından vazgeçmek zorunda kaldı.

3.       Çok partili yaşamın ilk denemesi başarısız oldu.

 

Mustafa Kemal’e Suikast Girişimi (15 Haziran 1926)

·         Yenilik karşıtı kişiler, amaçlarını Mustafa Kemal’in İzmir gezisi sırasında gerçekleştirmeyi kararlaştırdılar. Hazırlanan plana göre Mustafa Kemal’in İzmir’e yapacağı gezi sırasında, ona bir suikast düzenleyeceklerdi. Böylece cumhuriyet rejimi yıkılacaktı.

·         Suikastı planlayanlar yakalanıp İstiklal Mahkemelerinde yargılanarak çeşitli cezalara çarptırıldılar.

 

Serbest Cumhuriyet Fırkası (Partisi) (12 Ağustos 1930)

Kurulma nedenle:

1.       Hükümetin denetlenebilmesi

2.       1929 ekonomik krizinin etkisiyle muhalefetin artması

·         Kurucusu: Ekonomide liberal bir programı benimseyen “Serbest Cumhuriyet Fırkası”, Mustafa Kemal’in yakın arkadaşı Ali Fethi (Okyar) Bey tarafından kuruldu.

·         Atatürk’ün kız kardeşi Makbule (Atadan) Hanım da bu partinin kurucuları arasında yer aldı.

 

  Serbest Cumhuriyet Fırkasının kurucusu Fethi Bey ve kızı Atatürk'le birlikte

·         Serbest Cumhuriyet Fırkasının programının bazı maddeleri aşağıda verilmiştir.

 

1.       Cumhuriyetçi ve milliyetçi esaslara bağlı kalınacaktır. 

2.       Seçimler tek dereceli yapılacaktır.

3.       Kadınların siyasi haklara kavuşması sağlanacaktır.

4.       Serbest ekonomi politikası izlenecektir.

5.       Vergiler halkın gücüne göre belirlenecektir.

6.       Paranın değerini koruyacak tedbirler alınacaktır.

7.       Yabancı sermayenin ülkemize girmesi sağlanacaktır.

8.       Vatandaşların elinde yeterli sermaye birikimi yoksa bu konuda devletin gücünden yararlanılacaktır.

9.       Limanlardaki tekelci uygulamalar kaldırılacaktır.

10.    Teşvikisanayi Kanunu tümüyle uygulanacaktır.

 

·         Cumhuriyet ve inkılaplara karşı çıkanlar Serbest Cumhuriyet Fırkası etrafında toplandılar.

·         Partinin kurucusu Ali Fethi Bey, bu olumsuz gelişmelerden endişelenmeye başladı. Genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin zarar görmemesi için Ali Fethi Bey partinin kendi amaçladığı çizginin dışına çıkması üzerine 17 Kasım 1930’da kendi isteği ile partiyi kapattı.

 

·         Kubilay Olayı (23 Aralık 1930)

·         Derviş Mehmet ve etrafına topladığı bir grup rejim düşmanının “Din elden gidiyor” propagandasıyla 23 Aralık 1930 tarihinde çıkardığı ayaklanmadır.

·         Emrindeki birliklerle bu ayaklanmayı bastırmak isteyen Asteğmen Kubilay ve iki mahalle bekçisi olay yerinde şehit edildi.

·         Bu olayın duyulması üzerine ordu birlikleri Menemen’e gelerek duruma el koydular.

·         Olayın bölgesel nitelik içermediği, Derviş Mehmet’in örgütlediği bir grubun çalışmaları neticesinde gerçekleştiği tespit edildi.

·         Kubilay Olayı’ndan sonra demokrasiye ve çok partili hayata geçiş denemeleri süresiz ertelendi.



·         Kadınlara seçme ve seçilme hakkı

·         3 Nisan 1930 tarihinde kadınlara, belediye seçimlerine katılma hakkı verildi.

·         Daha sonra kadınların muhtarlık seçimlerine katılması sağlandı (1933).

·         Son olarak 5 Aralık 1934 tarihinde Anayasa’da yapılan bir değişiklikle Türk kadınına milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı.

·         Böylece siyasal yaşamda kadın-erkek eşitliği sağlanırken seçme ve seçilme hakkını elde eden Türk kadını, devlet yönetiminde söz ve karar sahibi oldu.

·         Seçme ve seçilme hakkı hangi ülkede ne zaman verildi?

·         1906 Finlandiya; 1920 ABD; 1944 Fransa; 1913 Norveç; 1921 İsveç; 1945 İtalya; 1915 Danimarka ve İzlanda; 1930 Güney Afrika (beyaz kadınlar); 1947 Arjantin; 1917 Rusya-Hollanda ve Kanada; 1931 İspanya; 1952 Yunanistan; 1918 İngiltere-Almanya- Avusturya; 1933 Brezilya; 1971 İsviçre; 1919 Belçika 1934 Türkiye; 2005 Kuveyt

 


Hukuk  Alandaki İnkılaplar

·         Bu çalışmaların en önemlisi 1921 yılında yeni bir anayasanın ilan edilmesidir. Devletin yönetim biçimini belirten anayasada yasama, yürütme ve yargı ile ilgili düzenlemeler yer alır.

·         1924 Anayasası’nın bazı maddeleri şunlardır: • Türkiye Devleti bir cumhuriyettir. • Türkiye Devleti cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve inkılapçıdır. Devlet dili Türkçedir. • Başkent Ankara’dır. • Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. • Türk milletini ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi temsil eder ve millet adına egemenlik hakkını yalnız o kullanır. • Yasama yetkisi ve yürütme gücü Türkiye Büyük Millet Meclisinde belirir ve onda toplanır. • Meclis, yasama yetkisini kendi kullanır. • Meclis, yürütme yetkisini kendi seçtiği cumhurbaşkanı ve onun tayin edeceği Bakanlar Kurulu eliyle kullanır. Meclis, hükûmeti her vakit denetleyebilir ve düşürebilir. • Yargı hakkı, millet adına usul ve kanuna göre bağımsız mahkemeler tarafından kullanılır.

·         Türk Medeni Kanunu’nun Kabul Edilmesi (17 Şubat 1926)

·         Nedenleri:

·         Osmanlı Devletinin dine dayanan Medeni Kanunu Mecellenin çağdışı kalması ve kadınlara hak vermemesi

Mecelle’de

ü  Miras paylaşımında kadın erkek eşitliği yoktur.

ü  Mahkemelerde iki kadının şahitliği, bir erkeğin şahitliğine eşittir.

ü  Boşanma sonrasında çocukların velayetini alma hakkı kocasının izni ile kadına verilir.

ü  Erkeğin birden fazla kadın ile evlenmesi mümkündür.

ü  Evlilik anlaşması, dinî nikâh ile geçerlilik kazanır.

 

 


 

·         Bu kanunun bazı maddeleri şunlardır: 

1.       Evliliklerde kadının da rızasının alınması benimsendi.

2.       Kadınla erkek arasında toplum yaşamında ve ekonomik alanda eşitlik sağlandı. Kadınlara her mesleğe girme hakkı tanındı.

3.       Evlenme işlemi devlet denetimine alınarak resmî nikâhın devlet tarafından kıyılması esası getirildi. 

4.       Tek kadınla evlilik esası kabul edildi.

5.       Boşanma hakkı kadına da tanındı.

6.       Boşanma hâlinde kadın ve çocukların hakları güvence altına alındı.

7.       Mirastan kadınla erkeğin eşit olarak yararlanması ilkesi getirildi.

 

·         Türk kadını, Medeni Kanun’la toplumsal hayatta erkeklerle aynı haklara sahip oldu. İş ve aile yaşamında erkeklerin yaptığı bütün meslekleri yapma hakkını elde etti.

·         Türk Medeni Kanunu’nun yanı s ıra 1926’da İtalya’dan Ceza Kanunu, 1926’da İsviçre’den Ticaret Kanunu, 1929’da Almanya’dan Ceza Muhakemeleri Kanunu ve Deniz Ticaret Kanunu, 1932’de yine İsviçre’den İcra ve İflas Kanunu alınarak ülkemizde uygulanmaya başlandı.

 

Eğitim ve Kültür Alanındaki İnkılâplar

 

 

Millî Eğitim Sisteminin Esasları  

1.       Öğretim birliği

2.       Karma eğitim

3.       Eğitimin yaygınlaştırılması

4.       İlköğretimin zorunlu ve parasız olması

5.       Öğretimde teori ve uygulamanın birlikte yürütülmesi

6.       Eğitimde öğretmenin önemi ve rolü

7.       Öğretim programlarının sosyal hayatın ihtiyaçlarını ve çağın gereklerini karşılaması

8.       Eğitim programlarının millî ve bilimsel olması

9.       Eğitim ve öğretimde disiplin ilkesi

 

Medreselerin Kaldırılması

·         Çağın dışında dini eğitim veren medreselerin eğitimine son verildi.

·         Laik eğitime geçiş önemli ölçüde sağlanmış oldu.

 

Tevhid-i Tedrisat Kanunu

·         Bütün okullar, Millî Eğitim Bakanlığına bağlandı.

·         Azınlık okulları ile yabancı okullara, Türk öğretmenler tarafından Türkçe, tarih, yurttaşlık bilgisi ve coğrafya dersleri okutulması zorunluluğu getirildi.

·         Sıbyan okullarının eğitimine son verildi.

·         Yurt çapında çağdaş ölçülerde eğitim veren ilkokul, ortaokul, lise ve üniversiteler kuruldu.

·         Öğrencileri meslek sahibi yapmak için sanat okullarının yanı sıra ticaret üzerine eğitim veren okullar açıldı.

 


·         Yeni Türk Harflerinin Kabulü (1 Kasım 1928) ve Millet Mektepleri

·         Alfabe, toplumun diline uygunluk göstermelidir. Dil ve alfabe birliği sağlayan toplumlarda okuma yazma kolay öğrenilir. Kültür ve düşünce yaşamı daha çok gelişir.

·         Bakanlar Kurulu, 1 Ocak 1929 yılında halka yeni alfabeyi öğretmek, okuma yazma seferberliği başlatmak için Millet Mekteplerinin kurulmasını kararlaştırdı.    

·         Millet Mekteplerinin temel amacı, okuma yazma bilmeyen ve okul yaşını geçmiş bireyleri eğitmekti.

 

 

Başöğretmen Atatürk

·         Türk Tarih Kurumu

1.       Milli Tarih oluşturmak

2.       Türk tarihinin İslam ve Osmanlı tarihiyle sınırlı olmadığını göstermek

3.       Türklerin dünya kültür tarihine katkılarını göstermek amacıyla kurulmuştur.

 

·         Türk Dil Kurumu

1.       Osmanlı Devletinde dil birliğinin olmaması, insanların kaynaşmasını önlüyor, millî birlik ve beraberliği engellemesi

2.       Türk dilini sadeleştirerek aydınlar ile halk arasındaki kopukluğu gidermek

3.       Türkçenin bilim ve kültür dili durumuna getirilmek istenmesi

4.       Türkçenin yabancı dillerin etkisinden kurtarılması amacıyla kurulmuştur.

 


·         Üniversite Reformu

·         İsviçre’den Albert Malche Türkiye’ye davet edilerek ondan konu ile ilgili bir çalışma yapması istendi.

·         Malche, üniversite reformu ile ilgili bir rapor hazırladı.

 

Darülfünun

·         Malche Raporu

ü  Eğitimde mutlaka dil derslerine önem verilmelidir. 

ü  Üniversitelerde görevli öğretim üyelerinin bilimsel seviyeleri yükseltilmelidir.

ü  Üniversitelere öğrenci alınırken sınav sistemi uygulanmalıdır.

ü  Üniversitelerde sosyal tesisler (spor alanları, pansiyon, yemekhane) yapılmalıdır.

ü  Bilimsel çalışmaların daha yaygın hâle gelmesi için kongre ve konferanslar düzenlenmelidir

 

Albert Malche (1876-1956)

·         1933 yılında “Üniversite Reformu” yürürlüğe girdi. Bu reform çerçevesinde 31 Mayıs 1933 tarihinde TBMM’de kabul edilen bir yasa ile darülfünun kapatılarak “İstanbul Üniversitesi” kuruldu.

·         Üniversiteler, Millî Eğitim Bakanlığına bağlanarak fakülte, yüksekokul ve enstitüler şeklinde yeniden yapılandırıldı.

 

Toplumsal  Alanında Yapılan İnkılaplar

Şapka İnkılabı ve Kıyafette Değişiklik (25 Kasım 1925)

·         Atatürk Kıyafet konusunda da uygar bir toplum düzeyine ulaştırmayı planlamıştı.

·         Osmanlıda halk ile Avrupa’da yaşayan insanlar arasındaki en belirgin fark, dış görünüş idi.

·         İnsanlar mensup oldukları dine ve millete, mesleğe, kentli ya da köylü oluşlarına göre giysi ve başlık giyerlerdi.

·         Geri kalmışlık ve çağ dışılık göstergesi kabul edilen fesin yerine Batılı bir giyecek olan şapka kabul edilmiştir.

·         3 Aralık 1934’te Türkiye Büyük Millet Meclisi, “Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun” ile dinî görevlilerin, ibadet yerleri haricinde dinsel giysilerle dolaşmasını yasakladı. Sadece Diyanet İşleri Başkanı, Rum ve Ermeni patrikleri gibi en yüksek din görevlileri, dinsel giysileri ile gezebileceklerdi.




·         Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması (30 Kasım 1925)

·         Tarikat mensuplarının toplandıkları yerler tekke, bunların küçükleri ise zaviye olarak adlandırılmıştır. Bu yerlerde, farz olan ibadetlerin dışında birtakım tören ve ayinlerle ibadet eden kişiler, halkın sempatisini ve saygısını kazanmıştır. Bunların yöneticilerine şeyh, mensuplarına derviş adı verilmiştir.

·         Bu kurumlar, toplumun dinsel duygularını sömürerek, yoksul ve hasta insanlara muska yazarak halkı aldatan yerler durumuna dönüşmüşlerdir.

·         Tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla uygar dünyada akılcılık ve bilimsellik metotlarını kullanarak kendisine yer arayan Türkiye Cumhuriyeti önemli bir aşama kaydetmişti.

 

 

·         Miladi Takvim, Uluslararası Saat Uygulamasının Kabulü, Ölçü ve Tartıların Değişmesi

Osmanlı'da zaman hesaplanması


·         Takvim değişikliği: Osmanlı’da iki türlü takvim kullanılıyordu. Hicri takvim ile resmî işlerde kullanılan Rumi takvimdi.

·         Bu farklılık, devletin resmî işlerinin yürütülmesinde ve çağdaş ülkelerle olan ticari, sosyal ve politik ilişkilerinde büyük sorunlara neden oluyordu.

·         Toplumsal kargaşaya son vermek ve uluslararası ilişkileri düzenlemek için yeni önlemler aldı. 1 Ocak 1926’dan itibaren Miladi Takvim kullanılmaya başlandı.

·         Hafta sonu değişikliği: 1935 yılında uygar dünya ile uyum sağlayabilmek amacıyla hafta sonu tatili değiştirildi.

·         Saatte değişiklik: Ülke genelinde saatler Güneş’in doğuşu ve batışına göre ayarlanıyordu. Bu da günlük hayatta ve resmî işlerin düzenlenmesinde birçok karışıklığa neden oluyordu. Ülke sınırları içerisinde saat birliğini gerçekleştirmek için uluslararası saat sistemine geçildi (1 Ocak 1926).

·         Rakamlarda değişiklik: 20 Mayıs 1928 tarihinde TBMM’de kabul edilen bir yasal düzenleme ile Türk milleti kalkınmış ve ilerlemiş ülkelerle birlikte aynı rakamları günlük yaşantıda kullanmaya başladı.

·         Ölçülerde değişiklik: Osmanlı Devleti Dönemi’nde okka, dirhem, çeki, kile, batman gibi ağırlık birimleri ile kulaç, arşın gibi uzunluk ölçüleri kullanılmaktaydı. Bunların hesaplanması bölgeler arasında farklılıklar göstermekteydi.

·         TBMM’nin   1 Nisan 1931 tarihinde kabul ettiği bir kanun ile eski ölçü birimleri kaldırılarak yeni ağırlık ve ölçü birimleri kabul edildi. Okka yerine kilogram; kulaç, arşın yerine metre kullanılmaya başlandı. Böylece uluslararası ticarette büyük kolaylıklar sağlandı. Yurdun her yerinde tam bir ölçü birliği gerçekleştirildi.

·         Ülkemizde kullanılan ölçüler ve çağdaş dünyanın kullandığı birimler aşağıdaki tablolarda verilmiştir:

 

·         Soyadı Kanunu (2 Temmuz 1934)

·         Osmanlı Devleti’nde kişilerin kimliklerinin saptanmasında büyük güçlüklerle karşılaşılıyordu.

·         Kişiler isimlerinin, lakaplarının ve bulunduğu yerlerin aynı olması yüzünden karıştırılıyordu.

·         Özellikle okul, tapu, miras, vergi toplama, askerlik ve devlet kurumları tarafından yürütülen diğer işlerde bu benzerlik ciddi sorunlara yol açıyordu.

·         26 Kasım 1934 tarihinde TBMM’de kabul edilen “Lakap ve Unvanların Kaldırılmasına Dair Kanun”un uygulanmasıyla toplum içinde bazı derece ve ayrıcalık durumlarını belirten unvanlar kaldırıldı. Bu yasaya göre; • Ağa, hacı, hafız, hoca, molla, efendi, bey, beyefendi, paşa, hanım, hazretleri gibi unvanların ve lakapların kullanılması yasaklanmıştır.

 


·         Ekonomi Alanındaki Gelişmeler

·         Kurtuluş Savaşı’nın başarı ile sonuçlanmasının ardından bağımsızlığını kazanan Türk milletinin, ekonomik bağımsızlığını da kazanması için yeni bir mücadele başlatmak amacıyla İzmir’de bir kongrenin toplanmasına karar verildi.

 

·         Millî Ekonomiye Geçiş ve Türkiye İktisat Kongresi

·         Türkiye İktisat Kongresi, 17 Şubat - 4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir’de toplandı.

·         Türkiye İktisat Kongresi, yeni Türk Devleti’nin izleyeceği ekonomik program ve kalkınma hedeflerini belirlemek amacıyla toplandı.

·         Kongreye ülkenin her yanından çeşitli meslek gruplarının temsilcileri katıldı. 1135 temsilcinin katıldığı kongrede ülkenin tüm koşulları göz önünde bulundurularak önemli kararlar alındı.



·         Türkiye İktisat Kongresi’nde Misakı iktisadi (Ekonomi Andı) kabul edildi.

·         Kongrede alınan kararların bazıları şunlardır:

1.       Türk milleti, büyük fedakârlıklarla sahip olduğu millî bağımsızlığından ödün vermeyecektir.

2.       Ekonomik gelişmemiz millî bağımsızlığımız içinde sağlanacaktır.

3.       Asıl olan siyasal bağımsızlık kadar ekonomik bağımsızlıktır.

4.       Türkler hangi meslekte olursa olsunlar birbirlerini candan severler. Meslek, zümre itibarıyla el ele vererek birlikler oluşturur; ülkesini ve birbirlerini tanımak için aralarında görüşme ve anlaşma yaparlar.

5.       Türk milleti tahribat yapmaz, imar eder. Bütün mesai, ekonomik yönden ülkeyi yükseltmek gayesine yönelmiştir.

6.       Ham maddesi yurt içinde yetişen veya yetiştirilebilen sanayi dalları kurulmalıdır.

7.       Yabancıların kurdukları tekellerden kaçınılmalıdır.

8.       Sanayinin teşviki ve millî bankaların kurulması sağlanmalıdır.

9.       Türk vatandaşları, yerli mali kullanımına teşvik edilmelidir.

 

Tarım, Sanayi, Madencilik, Ticaret, Bayındırlık ve Ulaşım Alanında Gelişmeler

Tarım Alanında Gelişmeler

·         Köylünün durumunu iyileştirmek için aşar vergisini kaldırıldı.

·         Ziraat Bankasının verdiği kredi miktarlarını artırdı. Çiftçinin ucuz tohum alması için çalışmalar yaptı.

Ziraat Bankası 


·         Cumhuriyet Dönemi’nde topraksız köylüye toprak dağıtmak için 1925 yılında bir yasa çıkarıldı.

·         Toprak sahibi olan köylünün tohumluk ve tarım araçları ile ilgili borçları yirmi yıl ertelendi.

·         Yeni kurulan ve kurulması planlanan fidanlıklar, bağlar ve zeytinliklerden belirli bir süre vergi alınmaması sağlandı.

·         Tohum ıslah (iyileştirme) istasyonları kuruldu. Tarımsal hastalıklarla mücadele başlatıldı.

·         Çiftçiler traktör kullanmaya teşvik edildi ve çiftçilere kredi kolaylıkları sağlandı. İklim şartlarını öğrenmek için yaklaşık yüz yerde meteoroloji istasyonları faaliyete geçirildi. Çiftçinin fazla ürününü alıp depolamak için Toprak Mahsulleri Ofi si kuruldu. Tarım Kredi Kooperatifleri oluşturularak yurdun her yerinde şubeleri açıldı.

·         Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği; Silifke, Tarsus, Dörtyol ve Yalova’da Devlet Üretme Çiftliği gibi örnek çiftlikler kurularak modern tarım yöntemlerinin tanıtılmasına çalışıldı.

·         Atatürk Orman Çiftliğinin kuruluş amaçları şunlardır: • Mustafa Kemal, Atatürk Orman Çiftliğini kurarak tüm Türkiye’ye örnek olmak istemiştir. • Yeni bitkiler yetiştirip tarımsal üretimi zenginleştirmeyi amaçlamıştır. • Tarımda uygulamayı ön plana çıkararak üretimi artırmayı hedefl emiştir. • Ankara’da eğitim ve öğretim veren Ankara Yüksek Ziraat Okuluna girecek öğrencilerin bir yıl çiftliklerde çalışıp uygulamalı bir eğitimden geçerek mezun olmaları planlanmıştır. • Ankara halkının hafta sonu ve tatil zamanlarında dinlenip eğlenecekleri bir alanın oluşumu amaçlanmıştır.

 

·         Sanayi Alanında Gelişmeler

·         Ülkemizin kalkınması, gelişmesi ve her alanda ilerlemesi sanayileşmeye bağlı idi.

·         1927 yılında çıkarılan Teşvikisanayi Kanunu (Sanayiyi Özendirme Yasası) ile özel sektörün sanayi kurma çalışmalarına yardımcı olundu.

·         1929 yılında ithalat mallarından alınan gümrük vergileri yükseltilerek yerli üretimin artırılması için çalışmalara hız verildi. Yerli mallarının yabancı mallar karşısında korunması için gerekli önlemler alındı. Ayrıca yerli mallarının kullanımı özendirildi. Bu amaçla “Yerli Malı Haftası” düzenlendi.

·         Türkiye’de ilk kez 1933 yılında planlı kalkınma politikası uygulanmaya başlandı. Hazırlanan Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı çerçevesinde yapılan çalışmalarla tekstil ve diğer sanayi dallarında büyük gelişmeler sağlandı.

·         Bu dönemde ağır sanayinin temelini oluşturan çelik üretimine önem verildi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, büyük bir sanayi hamlesi başlattı. Bu amaçla Sümerbank açıldı.

·         Türkiye’de oluşturulacak sanayi tesislerini teknik ve ekonomik yönden desteklemek üzere yetişmiş personel sağlamak amacıyla yeni önlemler alındı.

·         Alınan kararlar doğrultusunda;  merinos fabrikaları; suni ipek, basma, deri, kâğıt ve cam fabrikaları kurularak üretime başlamaları sağlandı.

·         Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı ülkemizin kalkınmasında ve gelişmesinde önemli işlevleri yerine getirdi.

·         Fakat hazırlanan İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nı, İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması nedeniyle uygulamak mümkün olmadı.


·         Madencilik Alanında Gelişmeler

·         Kurulan fabrikaların ham madde ihtiyaçlarını karşılamak, yer altı zenginliklerimizi ortaya çıkarmak ve işlemek için Maden Tetkik Arama Enstitüsü kuruldu (1935).

·         Demir-çelik ihtiyacını karşılamak için Karabük Demir-Çelik Fabrikası kuruldu (1939).


Karabük Demir-Çelik Fabrikası



·         Bayındırlık Alanında Gelişmeler

·         Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte ulaşım sektörü önem kazandı. Yeni yollar, köprüler, limanlar, havaalanları yapıldı. Demir yolu yapımına öncelik verildi.

·         Kabotaj Kanunu’nun Kabul Edilmesi

·         Bağımsız bir devlet olmanın en büyük özelliklerinden biri kara, hava ve denizlerde egemenlik haklarına sahip olmaktı.

·         Oysaki Osmanlı Devleti Dönemi’nde deniz ticareti ve ulaşımı tamamen yabancılar ile azınlıkların elindeydi.

·         19 Nisan 1926 tarihinde deniz ticaretimizi geliştirmek ve denizlerimizden tam olarak yararlanabilme hakkını elde etmek için TBMM’de kabul edilen Kabotaj Kanunu 1 Temmuz 1926 tarihinde yürürlüğe girdi.

·         Kabotaj hakkı ile kara sularımızdaki egemenlik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin denetimine girdi.

 


·         Sağlık Alanında Gelişmeler

·         Sağlık Bakanlığı” kuruldu. Cumhuriyetin ilanından sonra bir sağlık politikası oluşturuldu. Sağlık kuruluşları yaygınlaştırıldı.

·         Zorunlu görev uygulaması ile ülkenin dört bir yanına doktor gönderildi. Salgın hastalıklara karşı savaş başlatıldı. Böylece sıtma, trahom, frengi, tifo, veba, kızamık, kolera, çiçek ve verem gibi hastalıkların önüne geçildi.

·         1930 yılında TBMM tarafından “Umumi Hıfzıssıhha Kanunu” çıkarıldı. Salgın hastalıklarla mücadele etmek ve bilimsel çalışmalar yapmak için Ankara’da Hıfzıssıhha Enstitüsü kuruldu.

·         Ayrıca veremin tedavisi için sanatoryum hastaneleri kuruldu.

·         1923 yılında “Türkiye Hilaliahmer Cemiyeti”ne Atatürk tarafından “Türkiye Kızılay Cemiyeti” adı verildi. Doğal afetler, sağlık, giyim, yerleştirme gibi sosyal ve ekonomik alanlarda bu kuruluşun etkinliği artırıldı.

Türkiye Hilaliahmer Cemiyeti


·         Cumhuriyet döneminde sanat ve spor

·         Atatürk, sanat alanında olduğu gibi spor alanında da yapılan çalışmaları teşvik etmiş ve özendirmiştir.

·         Bu doğrultuda “Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı” adı ile 1922 yılında yeni bir teşkilatın kurulması kararlaştırılmıştır.

 

·         Atatürk’ün Nutuklarını Öğreniyorum

·         Nutuk (Söylev), Mustafa Kemal Atatürk’ün 1927 yılında TBMM’de Cumhuriyet Halk Fırkasının üyelerine yaptığı ve altı gün süren (15 - 21 Ekim) konuşmasıdır.

·         Atatürk “1919 senesinin 19’uncu günü Samsun’a çıktım.” ifadeleriyle başlayan tarihî eserini üç döneme ayırmıştır:

1.       1919 - 1920: Genelgeler ve Kongreler Dönemi

2.       1920 - 1923: Türkiye Cumhuriyeti Meclisi Dönemi

3.       1923 - 1927: Türkiye Cumhuriyeti Dönemi




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TC İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ ÇALIŞMA SORULARIDIR (2D 2Y)

TC İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ ÇALIŞMA SORULARIDIR (2D 2Y)   1.   Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü’nün h...