Selçuklu Emirlerinin 1066-1070 yılları
arasındaki Anadolu Faaliyetleri
|
Doğu Roma imparatoru IV. Romanos Diogenes |
Selçukluların 1066 yılından itibaren Bizans topraklarına akınları artırmışlardı. Selçuklu kuvvetlerinin başında Afşin,
Ahmetşah, Dilmaçoğlu Muhammed gibi emirler vardı. İmparator
Romanos Diogenes, bu akınları durdurak için Anadolu’ya kuvvet gönderdiyse de
başarılı olamadı. Bunun üzerine imparator bizzat ordunun başında sefere çıkarak
Kayseri’ye kadar ilerleyip Selçuklu akıncılarını mağlup etti. İmparatorun esas
amacı Selçuklu akıncılarının ana merkezi olan Ahlat ve çevresini ele geçirmek
için Harput’a kadar ilerledi. Ancak
imparatorun bu seferine karşı Selçuklu akıncılarının bir kısmı güney tarafından
Konya ve Karaman dolaylarında yağma yaptıklarını duymuş ve derhal akıncıların
önünü kesmek için tekrar Kayseri’ye ulaştı. Selçuklu akıncıları imparatorun
önünden geçerek Halep’e ulaştılar.
İmparator ise tam olarak amacına
ulaşamayarak geri çekilirken yerine Manuel Komnenos’u Anadolu’ya göndermeye
karar verdi. Bu sırada sultanla arası bozulan eniştesi Er Bağsan emrindeki
Türkmenlerle Anadolu’ya girmişti. Onu
takiple görevlendirilen Afşin de arkasında Anaolu’ya girdi. Er Bağsan Bizans’ın
doğu kumandanı Manuel’i karşısında görünce onu mağlup etmiş ve esir etmişti,
ona sultanla arasının bozulduğunu ve Afşin’in takibinden buralara kadar
geldiğini söylemiş Manuel de ona sığınma hakkı vereceğeni söyleyerek
anlaştılar. Er Bağsan, beraberindekilerle İstanbul’a ulaştı. Afşin de onu takip
ederken Kapadokya’yı vurmuş Afyon ve Uşak taraflarından Denizli civarına kadar
ulaşıp ardından İstanbul Boğazı’na kadar ulaşmıştı. Afşin, imparatora sultanın
isteği olan Er Bağsan’ın teslimini talep etmişti. Bu talep reddedilince Afşin
geri dönmek durumunda kaldı, geri dönüş yolunda bir çok bölgeyi istila etti.
Ahlat’a ulaşan Afşin durumu Halep’te bulunan sultana bildirdi.
Malazgirt Savaşı
Orta Doğu’da önemli devletlerden biri de
Mısır’daki Fatımi halifeliğidir. Halife el Mustansır (1029-1094) zamanından
itibaren devlet yönetimi iyice bozulmuş Fatımi devlet yöneticileri ve
kumandanlar birbiriyle çekişmeleri devletin zayıflamasına neden olmuştu. Bu
nedenle Fatımi devletinin vezirlerinden yıkılan Hamdan devleti hükümdarlarının
soyundan gelen Nasırüddevle el Hamdan, rakipleri karşısında zor durumda
kaldığından Selçuklu sultanına mektup yazarak Mısır’a gelip burada hakimiyet
kurması için davet etmişti. Vezirin davetini amacına uygun gören Sultan
Mısır’da Selçuklu egemenliği kurmak için Azerbaycan üzerinden Doğu Anadolu’ya
girmiş yol üstünde Tuğrul Bey döneminde kuşatılan Malazgirt ve Erciş kalelerini
ele geçirdikten sonra Amid taraflarında karargahını kurduktan sonra bölgede
Bizans’a bağlı bulunan Tulhum ve Siverek kalelerini ele geçirdi. Urfa’yı
kuşattığı halde alamayan sultan fazla vakit geçirmek istemediği için Halep’e
ulaştı. Halep Emiri Mirdasoğlu Mahmut’u huzuruna davet etse de Mahmut sultana
önce tabi olmadı. Sultan kuşatmada Halep’e zarar vermek istemediği için büyük
saldırı yapmamıştı. Ancak başka kurtuluş çaresi bulamayan Mirdasoğlu Mahmut ve
annesi Oğuz kıyafetleriyle sultanın huzuruna çıkarak bağlılık arz edince Halep
emiri eski görevinde bulundu. Sultan ardından Şam’a doğru harekete geçip
Mısır’a ulaşmayı düşünmekteydi.
|
En güçlü dönemlerinde Fatımilerin sınırları |
Malazgirt Savaşı Öncesi Bizans İmparatorluğu: 1062’de Türk kökenli Macarlar ardından
Oğuzlar ve Peçenekler Bizans topraklarına saldırarak Balkankar'da Bizans’ı zor durumda
bırakmışlardı. Bu Türk saldırılarının
ardından Kıpçak boyu da Rus steplerinden Balkanlara inmiş ve aynı tahribatı
yapmışlardı. Bizans’ı bu zor koşullardan kurtaran Balkanlardaki Türklerin
arasında yayulan salgın hastalık oldu. Ancak Bizans’ın başı Doğu Anadolu’dan
yeni bir tehdit baş göstermişti, Oğuzların Kınık boyuna mensup Selçuklu Türkleri
oldu.
|
Doğu Roma'nın İstanbul şehri bayrağı |
Bu arada Bizans imparatoru Konstantinos X. Dukas’ın 1067’de ölümü üzerine
Mikhail, Andronikos ve Konstantines adına hanımı Eudokia, yönetimi üzerine
almış olsa da imparatorun kardeşi ceaser Ionnes Dukas yönetimde etkin olmaya
devam ediyordu. Bu ceaserin muhalefetine rağmen Kapadokya asillerinden general
Romanos Diogenes ile evlenmiş ve böylece tahta Romanos IV. Diogenes (1068-1071)
geçmişti. Bizans ordusunun çürüme içinde olmasına rağmen Romanos IV. Diogenes, nispeten başarılı olan
1068 ve 1069 tarihli Anadolu seferleri ardından çoğunluğu yabancı kökenli
Peçenek, Oğuz, Norman ve Franklardan oluşan bir ordu kursa da üçüncü seferinde
mağlup olup imparator esir düşecekti. Bizans imparatorunun yenilmesine
disiplinsiz ordu kadar ceasarın oğlu Andronikos Dukas’ın savaş meydanını terk
etmesi de etkilidir.
|
Andronikos Dukas'ın ihanetine uğrayan imparator esir düşer |
Sultan, Mısır yolundayken Bizans
imparatorundan kendisine bir elçi aracılığı ile mektup ulaştırılmıştı,
imparatorun gönderdiği mektupta Malazgirt, Ahlat, Erciş ve Menbiç şehir ve
kalelerinin terk edilmesini aksi takdirde güçlü bir orduyla sefere çıkacağını
söylemişti. Elçiyi geri gönderen sultan, Anadolu’nun batısından Ahlat’a ulaşan
Emir Afşin’den imparatorun güçlü bir ordu hazırlayıp yola çıktığını haber
etmesi üzerine Mısır seferinden vazgeçse de Şam’ı fethetmek üzere ordusunun bir
kısmını burada bırakmış kendisi de önlem almak için Musul’a gitmişti; Selçuklu
askerlerinin yorgun olanlarını terhis eden sultan zinde kuvvetlerle yaklaşık
iki yüz bin kişiden oluşan Bizans kuvvetleriyle çarpışmak için harekete
geçildi. Bazı İslami kaynaklar Bizans
kuvvetlerinin sayısını altı yüz bin kadar yazsalar da büyük bir ihtimalle bu
abartılmış sayıdır. Ancak Bizans kuvvetlerinin ağırlığını 2400 araba
taşıyorken, savaş mühimmatları arasında 1200 asker tarafından çekilen ve 10
kantar (2400 kg) taş atan bir mancınık dikkat çekiyordu. Bizans kuvvetlerinin
düzeni karşıktı; Balkanlardan getirilen Peçenek, Uz (Oğuz), Kıpçak gibi Türk
boyları saf tutarken Slav, Bulgar, Alman, Frank, Ermeni, Gürcü paralı asker ve
eyaletlerden toplanan askerler bir aradaydı.
|
Doğu Roma'nın ücretli Türk askerleri |
Bizans imparatorluk savaş meclisi Kapadokya’da
toplanmış, genç subaylar İran’ın içlerine kadar Selçukluların vurulmasını
görüşü hakim olmasına rağmen ordudaki tecrübeli subaylar sadece Erzurum’a kadar
ilerlenip Selçuklu akınlarının durdurulmasının daha uygun olduğu görüşü kabul
edilmedi. İmparator genç subayları dinleyip önce Erzurum’a kadar ulaşmış, öncü
olarak Uz ve Franklardan oluşan otuz bin sayıdaki kuvvetlerini sevk ederken on
iki bin kadar askerini de erzak bulmak için görevlendirmişti. İmparator yanında
kalan birliklerle Selçukluların eline geçen Malazgirt kalesini kuşattı. Kale
içindekiler aman dileyerek teslim olsa da Bizanslılar onlara acımadı.
Sultan Alp Arslan, Bizans’ın Anadolu’da
ilerlediğini haber alınca süratle Fırat Nehri’ni geçerken ordusundaki at ve
develerin büyük bir kısmı boğulmuş ve ordu ağırlıklarını kaybetmişti. Sultanın
yanında sadece Horasan ve Azerbaycan kuvvetleri kalınca Erzen ve Bitlis
yolundan Ahlat’a gitti. Hatununu ve çocukları ile hazineyi veziri Nizamülmülk
ile Hemedan’a gönderdi. Vezir oradan güçlü kuvvetler yollayacaktı. Bu sırada
imparator Gürcistan’ı ele geçirmek için yirmi bin askerini göndermiş otuz bin
askerini de Ahlat üzerine sevk etmişti. Ahlat üzerine giden Bizans kuvvetleri
Selçuklu süvarileri tarafından durdurulunca imparator sultanın Ahlat’ta olup
olmadığını öğrenmek için Nikephoros Bryennios,
görevlendirilse de Selçuklular bu
kuvvetleri de bozguna uğrattılar.İmparator halen bu Selçuklu kuvvetlerini
akıncı zannedip önemsememesi saldırıyı geciktirmesine neden oldu. Bu sıralarda
Emir Sunduk da Basilakes Magistros kumandasında gönderilen Bizans kuvvetlerini
mağlup etmiş ve kumandanını esir etmişti.
Selçuklu kuvvetleri yaklaşık
50.000 askerden oluşmasına rağmen sultanın yanında Bizans kuvvetlerini
yaptıkları akınlarıyla iyi bilen Afşin, Savtegin, Sunduk ,
Ay Tegin,Gevherayin gibi akıncı beyleriyle ve Artuk, Danişmend,
Mengücek, Çavlı, Çavuldur, Porsuk ve Tutak
gibi değerli emirler bulunuyordu. Sultan, Ahlat’tan hareket ederek Ahlat-
Malazgirt arasında Rahve denilen mevkide karargahını kurarak ovaya hakim
olmuştu. Buna rağmen sultan ordular arasındaki sayı farkı nedeniyle meydan
savaşı yapıp yapmama konusunda tereddüdü olduğu için Bizans kuvvetlerini de
incelemek ve barış önerisinde bulunmak için imparatora Emir Savtegin’i elçi
gönderdi. Bizans imparatoru sultanın sıkıştığını düşündüğünden barış teklifini
reddetti. İmparator elçi heyetini kabaca karşılayarak “Hamedan’ın soğuk olduğunu duydum, biz
İsfahan’da kışlarken hayvanlarımız Hamedan’da kışlar.” Sözüne karşılık elçi
“Hayvanlarınız Hamedan’da kışlayabilir ancak sizin nerede kışlayacağınızı
bilemem.” Sözleriyle karşılık vermişti. Artık savaş kaçınılmazdı.
|
Doğu Roma kuvvetlerinin sayısal üstünlüğü vardı |
Bizans imparatoru Romanos
Diogenes merkez kuvvetlerde yer alırken Nikephoros Bryennios, Aliattes ve
Andronikos Dukas gibi kumandanlar yerlerini almışlardı. Sultan Alp Arslan ise
Buharalı imam Ebu Nasır Muhammed’in isteğine uyarak Cuma günü savaşılmasını kabul etti. 26 Ağustos 1071Cuma namazını müteakip beyaz
kıyafetler içinde “ölürsem kefenim olsun” ve “Bu gün burada ne
emreden bir sultan ne de emir alan asker var; benimle gelmek isteyenler peşimde
olsun istemeyenler gidebilir.” şekindeki konuşmasından sonra atını bizzat
savaşa hazırladı.
|
Sultan Alp Arslan |
Sultan ordusunu iki kısma
ayırmış kendisi az bir kuvvetle düşmanın karşısına çıkmış diğer birlikler
tepelerde hakim yerlerde yerlerini almışlardı. Savaş okçuların desteğiyle
Selçuklu süvarilerin atağı ile başladı. İmparator bu süvarilerin yok edilmesi
için taarruz emri verdi.Sultan emrindeki kuvvetler başarı ile uyguladıkları
sahte ricat’e aldanan imparator Türkleri takip için karargahından uzaklaşmıştı.
Bu sıralarda Bizans kuvvetlerinin sağ kanadında yer alan Uz ve Peçeneklerden
bazı kuvvetlerin soydaşları olan Selçuklu tarafına geçmesiyle Bizans’ın sağ
kanadı darbe almıştı. Bu sıralarda Bizans kuvvetlerinin Selçuklu ana
kuvvetlerine yaklaştığı sırada sultanın Selçuklulara genel taarruz emriyle
Selçukluların saldırdığını gören imparator hata yaptığını anlayarak geri
çekilmeye karar verdi. Ancak, Selçuklu kuvvetlerinin ortaya çıkışı ve
kanatlardan imparatoru çember içine almaya başlamaları üzerine ihtiyat
kuvvetleri kumandanı Andronikos Dukas, Bizans kuvvetlerinin yenildiğini
ilan ederek geri çekilmiş bunu gören Ermeni kuvvetleri de savaş alanını terk
etmişlerdi.
|
İki ordunun karşılaşması |
Bizans kuvvetleri ağır yenilgi almış imparator yaralı olduğu halde
bir çok general esir edilmişti. Sultan esir edilen imparatora esir gibi değil
bir misafir hükümdar gibi davranmış ona çadır kurdurulmuştu. Ardından huzura
kabul edilen imparator ile sultan arasında antlaşma yapılmıştı, buna göre;
1. İmparator kurtuluş
akçesi olarak 1.5 milyon altın ödeyecek
2. Bizans Selçuklulara
360.000 altın yıllık vergi ödeyecek
3. Antakya, Urfa, Menbic
ve Malazgirt Selçuklulara bırakılacak
4. İmparator kızlarından
birini sultanın oğullarından biriyle evlendirilmesine izin verilecek
5. Bütün müslüman esir
serbest bırakılacak
6. Bizans gerektiğinde
Selçuklulara askeri yardımda bulunacaktı.
Malazirt Savaşı’nın
Sonuçları: Bizans kuvvetleri imha edildiği için Anadolu’nun akıncılar
tarafından fethedilmesi kolaylaştı. Fethedilen şehirler Türkler tarafından
iskan edildiler. Türkler Anadolu’ya yerleşmeyle eski bozkır yaşayışları terk
edilmişti. Bizans imparatorluğunun zor durumu nedeniyle Haçlı Seferleri’nin
tertip edilmesine neden oldu.
Bu barış antlaşmasından sonra
Alp Arslan, imparatorun İstanbul’a gitmesine yanına yüz hassa askeri koruma
vererek izin verdi. Bu sırada Bizans senatosu yenilgi üzerine toplanmış
imparator olarak VII. Mikhail Dukas’ı seçmişti. IV. Romanos, yaptığı antlaşmaya
sadık kalarak Tokat ve çevresinden topladığı 200.000 dinar ile 90.000 dinar
değerindeki altın tabağı sultana göndermiş ardından tahtını almak için
mücadeleye başlamıştı. Ermenilerden üç bin asker topladıktan sonra Amasya’yı
ele geçirmiş ancak Constantin Dukas tarafından mağlubiyete uğratılmıştı.
Romanos, Kilikya’ya ulaştıysa da yeni imparator üzerine Androniks Dukas’ı
göndermiş ve bu komutan hile ile onu geçirmişti. IV. Romanos Kütahya’da
gözlerine mil çektirilmiş ertesi yıl da Kınalıada’da sürgündeyken dramatik
şekilde hayatını kaybetmişti. Bu gelişmeleri haber alan sultan, antlaşmanın
bozulması nedeniyle kumandanlarına Anadolu’yu fethetmelerini emretti.